‘Ben yönetmenin yatak odasına demir attım’
Atıf Yılmaz’ın eşi olmasına rağmen bir ‘sinema yıldızı’ olamayışını böyle açıklayan, tek kişilik oyunların kadını Deniz Türkali, hayatta da ‘tek’ olmaya kararlı... Ünlü yönetmenin "N’olur dön" çağrılarına karşın "Olmaz" diyor
|
İHSAN YILMAZ
Deniz Türkali... Tiyatrocu, şarkıcı, sinema sanatçısı... Ya da eski TKP’li, yazar Vedat Türkali’nin kızı. Türk sinemasının ünlü yönetmeni Atıf Yılmaz’ın eşi. Senarist, şair Barış Pirhasan’ın ablası.
Türkali’nin hep tiyatroculuğu ön plana çıktı. Yönetmen eşine, senarist kardeşine rağmen Yeşilcam starı olamadı. Ya da onları hiç kullanmadı. Ama ona göre sebep; sinamaya yetirince asılmaması ve kameranın onu sevmemesi.
Şimdi önümüzdeki yıl için süpriz bir oyuna hazırlanıyor. Ayrıca prodüksiyon işi yapıyor. Tam da bu dönemde eşi Atıf Yılmaz, bir röportajında evini terk eden Türkali’ye "Geri dön" çağrısı yaptı. Bir arkadaşında -şimdilik- kalmaya başlayan Türkali ise, geri dönmemeye ve evliliği bitirmeye kararlı. Tek kişilik oyunların kadını, artık tek kişilik bir hayatın yolcusu...
‘Çok çapkındır’
Tiyatronun aksine, sinemada başarısız mı oldunuz?
Çok fazla bir teklif almadım, hatta hiç almadım. Kamera size aşık olursa sinemada başarılı olabilirsiniz ama kamera beni sevmiyor. Bir de sinemayı çok yakın bulmadım kendime. Büyük bir hata itiraf ediyorum: Sinemaya tepeden baktık.
Oysa Türk sinemanın en önemli yönetmenlerinden biriyle evlisiniz.
Mesleki açıdan bir avantaj değil.
Eşiniz size kendinizi daha iyi ifade edebileceğiniz bir rol vermedi mi?
Hayır, öyle bir şey olmadı. En çok sevdiğim rolüm, "Gece Melek ve Bizim Çocuklarödaki rolüm oldu. O projeyi benim için yazmıştı Yıldırım Türker. Dolayısıyla mecburen o rolü bana verdi.
Sık sık ‘Şöhret yönetmenin yatak odasından geçer’ denir. Siz hep yönetmenin yatak odasındaydınız...
O konuda Yılmaz’ın (Atıf Yılmaz’ın gerçek adı Yılmaz Batıbeki. Bu yüzden Türkali, Atıf demiyor) bir esprisi var. Bana ‘Şekerim geçecektin, sen demir attın o yüzden olmuyor’ demişti. Dediğin gibi geçmek lazımmış, kalmamak lazımmış.
Siz oldukça da uzun kaldınız?
Oldukça... 26-27 yıl.
Sizce bu kadar uzun süre evli kalmak sanatçının verimini, heyecanını öldürür mü?
Ben ne mesleğime yönelik ne hayatıma yönelik herhangi bir kısıtlama yaşamadım, Yılmaz da öyle. Çok tipik bir evlilik olmadı bizimkisi...
Daha özgür bir evlilik miydi?
Sınırlarımı kendim koyduğum özgürlüklerde yaşadım. Ne istiyorsam yaptım, Yılmaz da öyle. Birbirimizin üzerine ipotek koymadık.
Atıf Yılmaz için ‘Çok çapkın bir erkektir’ diyorlar doğru mu?
Evet. Ben çocukluğumda Yılmaz’ın çapkınlık hikâyelerini dinleyerek büyüdüm.
Evliliğiniz boyunca de hiç bu çapkınlıklara şahit oldunuz mu?
Bu konuyu kapatalım.
Evliliği ayakta tutan temel nedir?
Açıkca söylemek gerekirse hiç bilmiyorum. Ben evlilik meraklısı biri olmadım. Evliliğin iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum. Müessese olduğu zaman beni sıkar. Böyle olmamasına çalıştım evliliklerimin.
O zaman niye kâğıt üstüne dökme gereğini duydunuz?
Biz 12 Eylül’den hemen sonra evlendik. Yılmaz tutuklandı, 10 yılda bir darbe yapılan ülkede çok zor. Hele birisiyseniz, nikahsız görüşemezsiniz...
Eldatma evliliği bitirir mi?
Sadakatsizliğin türüne bağlı.
Eşiniz sizin için ‘inatçıdır’ demiş.
İnatçı değilim, haksızlık etmiş.
Öyleyse evinize dönecek misiniz?
Dönecek olsam niye çıkayım?
‘Babamla kavga ederiz’
Babanızla aynı dünya görüşünü paylaşıyor musunuz?
Ben kendimi komünist olarak tanımlamıyorum. Anarşist bir yapım var, daha farklıyım. Babamla çok tartışırız, ideolojik olarak da, baba kız olarak da çok tartışırız. Ama temelde ortaklıklarımız var... Babamla ikimizin arasındaki aşk nefret ilişkisi var.
Anarşizan biri olarak eylemler yaptınız mı?
Silahlı eylemler olmadı. Daha çok yürüyüş, şarkı söylemek, paneller gibi şeyler.
Dönersem zil takıp oynarmış, şaka yapıyor!
Başka bir kadından bahsediliyor.
Bunlar çok komik şeyler. Bana bir hayat yetmiyor. Yeniden doğuşlar bir daha dünyaya gelişler benim çok fazla ilgimi çekmeye başladı. Farklı şeyler yaşamak lazım. İnsanların ömrü o kadar uzun değil tek bir hayat yetmiyor. Evlilik falan önemli şeyler değil boşverin.
Yılmaz Bey’in çağrısı bana yaramaz bir çocuk evi terk etmiş de, ‘gel çocuğum geri dön’ der gibi geldi.
Yılmaz dünyanın en eğlenceli ve komik insanlarındandır. Röportaj yaptığınızın farkına varmaz, sohbet ediyor gibidir. Sonra birden dehşete uğrar ‘Aman tanrım ben ne dedim’ diye. Çağrısı siz de fark etmişsiniz ‘Ahmet eve dön’ der gibi. Evden kaçayım yok öyle bir şey. Her dakika görüşüyoruz zaten. Evliydik ayrıldık ve bitti.
Kesin mi?
Çok kesin. Yılmaz inanın şaka yapıyor. Hayatından çok ama çok memnun. Beni çağırdığı falan yok. ‘Zil takar oynarım’ falan. Çok eğlenceli şeyler söylüyor. Hiç ilgisi yok.
Dönerseniz, Atıf Yılmaz söylediği gibi zil takıp oynamaz mı?
(Gülüyor) Bilmiyorum, götürün bakalım.
YAŞAM