SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Beslenme Dayatmaları

Geçen yazılarda bahsettiğim yemek yeme saatlerinden, miktarından sonra çok önemli birkaç noktanın daha üstünden geçmek istiyorum. Zira ana akım beslenmede dayatılanlar yüzünden insan kendini dinlemeyi unutuyor, hatta hiç öğrenemiyor.

YEMEK ÇEŞİTLİLİĞİ

Her öğünde yediklerinizi bir düşünün: kahvaltıda (özellikle hafta sonunda) ekmekler, simitler, börekler, peynirler, reçeller, patates kızartmaları; akşam yemeğinde çorba, salata, birkaç çeşit zeytinyağlı sebze, et yemeği ve pilav… Mönü ne kadar zengin olursa, duygusal açlık o kadar artıyor çünkü insan gördüğü şeyleri yemek istiyor aç olmasa ya da doymuş olsa bile. Yeme alışkanlıkları çocuklukta kazanılıyor ve bu yaşlardan karışık ve çok yemeye alıştırıyoruz miniklerimizi. Dolayısıyla büyüdüğümüzde çoğunlukla gözümüzü doyurmak için uğraşıyoruz. Midemiz de aslında kolayca doyabilecekken, büyüdükçe büyüyor. Kuralları sevmiyorum ama şunu prensip edinmekte yarar var: Basit yemek yemeli. Ne kadar az çeşit o kadar kolay sindirim ve sağlıklı bir vücut.

ARA ÖĞÜN

Sağlık sorununuz gerektirmediği sürece ara öğün gerekli değil. Yine burada ana akım diyetisyenlerin dayatmasıyla edinilmiş bir alışkanlık söz konusu. Yine duygusal beslenme, yani sıkıntıdan yemek, ya da ara öğün vakti geldiği için yemek yani koşullanma işin içinde.

Sürekli yemek yiyerek zırt pırt insülin salgılanmasına neden oluyoruz ve bu zamanla insülin direncine neden oluyor. Bu zamanla şeker başlangıcına ve ilgili sağlık sorunlarına neden olabiliyor.

Son birkaç yazının özeti;

Sadece açken yemek yiyin: fiziksel ve duygusal açlık ayırt edilmeli.

Ağrı, ateş, fiziksel veya beyinsel rahatsızlık sırasında yemek yemeyin: enerjiyi sindirim için kullanmayın.

Ağır fiziki veya beyinsel işten hemen önce veya sonra yemek yemeyin: sabit yemek saatinin çok doğru olmadığını gösteren bir neden daha size.

Yemek sırasında bir şey içmeyin: sindirimi, çiğneme alışkanlığını bozar. Yemekten 10-15 dk önce, meyve yedikten yarım saat sonra, nişastalı yemekten 2 saat sonra, proteinli yemekten 4 saat sonra su için.

Yemekleri çok güzel çiğneyin: sindirimi kolaylaştırır ve enerji tüketimini azaltır.

Yediklerinizin miktarına takılmaktansa basit ve kaliteli mönüler oluşturmaya özen gösterin.

Instagram: @celinaylasaglikliyasam

Yazının devamı...

Günde Kaç Litre Su İçmeli?

Her yerde duyuyoruız “Su için, su için…”, “Günde en az 1,5 lt su için”, “Günde 8 bardak su için”… Yine akılları karıştırıcı bir konu. Önce şuna bakalım; Neden su içmeliyiz? Kadın, erkek, büyük, küçük herkesin su içmesi gerekli. Su, hücrelere vitamin, mineral ve glikoz taşıyarak hücre sağlığı için hayati rol oynar. Vücudumuzdaki kimyasal ve metabolik tepkimeler için suya ihtiyacımız var. Besinlerin vücutta kullanılması ve vücuttan atılması suyla gerçekleşir. Ayrıca su vücut sıcaklığını düzenlemede de rol oynar. Gelişen bir embriyonun % 90’ı, yeni doğan bir bebeğin %75-80’i, yetişkenlerin %60-70’i ve yaşlıların %50-60’ı sudur. Bu suyun 2/3’ü hücreler içerisinde, geriye kalan kısmı dokular arası sıvıda ve kanda bulunur.

Peki ne kadar su içmeliyiz? Bu sorunun mutlak bir yanıtı yok aslında. Kimisi 3 bardak içer, kimisi 3 litre. Burada belirleyici pek çok kriter var; örneğin kişinin yaşadığı yerin iklimi. Güney Doğu’da yaşayan birinin su ihtiyacı ile, İç Anadolu’da yaşayan birinin su ihtiyacı bir değildir. Bir diğer kriter günlük aktiviteler. Bütün gün masa başında çalışan biriyle, tarlada güneş altında çalışan birinin de su ihtiyacı bir değildir. Spor yapan birisiyle, sedanter yaşayan biri de aynı miktarda suya ihtiyaç duymaz. Ve çok önemli bir diğer kriter de beslenme biçimi. Bol meyve ve sebze yiyen birisi daha az su içme gereksinimi duyar. Tam tersi kuru beslenen biri de daha fazla su içmelidir. Protein açısından zengin bir beslenme, üre oluşumuna ve bu nedenle idrar miktarının çoğalmasıyla su kaybının artmasına neden olur. Bu durumda da daha fazla su içmek gerekir. Yeteri kadar su içtiğinizden emin değilseniz, belki şu 2 noktaya dikkat etmelisiniz; 1. İdrarınız koyu mu açık renk mi? 2. Abur cubur yemek, ya da sık sık yemek yeme isteğiniz var mı?

İdrarınız açık renk olmalı. Ve günde 8-10 defa idrar boşaltımınız olmalı.

Eğer sık sık yemek istiyorsanız, vücudunuz su ihtiyacını besinlerden almak istiyor, yeteri kadar su içmemişsiniz demektir.

Su miktarındansa, asıl şu sorular daha değerli;

1. Ne zaman su içmeliyim? Sabah uyanır uyanmaz içeceğiniz su, vücudun kendisini temizlemesi için gerekli çünkü bütün gece yemek yemeyen vücut detoks sürecine girmiştir. Yemeklerden en geç 15 dakika önce ve yemekten en erken 1 sa sonra su içmek ve yemek esnasında su içmemek yine sindirimin etkin bir şekilde tamamlanabilmesi için önemli zamanlamalar.

2. Suyu nerden içmeliyim? Maalesef Türkiye’de hemen hemen herkes plastik şişelerden, plastik damacanalardan içiyor suyunu. Bu şişelerde BPA başta olmak üzere, sağlığı tehdit eden pek çok kimyasal madde bulunur. Örneğin BPA’nın, büyüme bozuklukları, doğumsal sorunlar, kalp hastalıkları, diyabet riski artışı, kanser gibi pek çok soruna neden olduğu araştırmalarla kanıtlanmış durumda. Özellikle sıcakla temas halinde, plastik şişeler çok daha tehlike içeriyor. Musluk suyu deseniz pek çok kimyasal atık içerdiği için içmek mümkün değil. Bu durumda yapılması gereken, etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış bir filtre kullanıp, musluk suyunu veya plastik şişe suyunu filtreleyip içmek. Yalnız burada filtrenin güvenirliği çok önemli.

Instagram: @celinaylasaglikliyasam

Yazının devamı...

Ne Kadar ve Ne Zaman Yemek Yemeliyiz?

Kilo problemleriniz varsa veya bu konudan muzdarip kişiler tanıyorsanız, klasik diyetisyen tavsiyelerini de mutlaka duymuşsunuzdur: (3 ara öğün tavsiye edenler de var),… gibi pek çok zorunlu rutini hayatımıza koymaya çalışırlar. Hayatımda hiç diyetisyene gitmedim ama gidenlere verilen tavsiyelerden ve menülerden edindiğim izlenim hemen herkese aynı şeylerin söylendiği ve kişilerin hayatlarının kesinlikle göz önünde bulundurulmadığı yönünde. Her türlü sistemde olduğu gibi beslenmede de herkes aynı kalıba sokuluyor. Tabi saçma sapan yemek yiyerek, abur cuburlar peşinde koşarak kilo aldıysanız ve sağlığınızı tehlikeye attıysanız, belli bir süre bu klişe diyetisyen tavsiyelerine uyup kilo verebilirsiniz. Peki ya sonra? Sizin kalıbınızın diğerlerinkinden farklı olabileceğini hiç düşündünüz mü?

“Ne kadar ve ne zaman yemek yemeliyim” sorusuna cevap vermek çok kolay değil. Çünkü hepimizin yaşayış biçimi, sağlık durumu farklı. Masa başı işlerle, koşturmalı işler farklı miktarda yemek yemek gerektirir. İlaç kullanan birisiyle, kullanmayan birisi aynı sıklıkta yemek yemez belki. Kadınlar şu kadar kalori almalıdır, erkekler şu kadar kalori almalıdır diyemeyiz. Bu işin matematiği yok; 2X2=4 değil. Size bunu dayatmaya çalışan kişi ve kuruluşlardan uzak durmanızı tavsiye ederim.

Kimimiz sabah kalkar kalkmaz aç oluruz ve kahvaltı etme gereği duyarız. Kimimiz öğlene doğru ancak acıkır. Bazıları günde 3 öğün yemek ister, bazıları 1 öğünle doyar. Maalesef yemek endüstrisi bize aç olmadığımız halde yemek yemeyi öğretiyor ve sürekli açlık hissi yaratıyor bizim için; üstelik çocukluğumuzdan başlayarak. Bir günde maruz kaldığımız mesajları düşünün bir; televizyondaki gizli ve aleni reklamlar, dergilerdeki ürünler, internetteki görseller ve videolar.. herşey ama herşey suni bir açlık hissi yaratma amaçlı.

Günde Kaç Öğün Yemeli

Yemek yemek aslında fizyolojik bir ihtiyaç ama günümüzde sosyal bir alışkanlık haline dönüşmüş durumda. Örneğin iş yerinde öğlen aç olmadığınız halde arkadaşlarla vakit geçirmek için çıkıp yediğiniz oldu mu hiç? O zaman duygusal yemek alışkanlıklarınıza dahil edilmiş.

Gerek eski Yunanlılar, gerek Romalılar, tek öğün yermiş aslında. Bunlara savaşçılar da dahil. Romalılarda sabah kahvaltısı, ki bu oruç bozmak aslında (bütün gece yemek yemeyen vücut oruç halindedir ve kahvaltı yani “breakfast” orucu kırmak anlamındadır), bir bisküvi bir-iki incirden oluşurmuş ve asıl yemek akşam yenirmiş sadece. 3 öğün yeme kuralı fizyolojik ihtiyaçlar değil, ekonomik gelişmeler doğrultusunda ortaya çıkmış. Halen bazı kültürlerde 2 öğün yeniyor. Batılı kültürlerde de kısa süredir #if denilen fasılalı oruç ile tekrar 2 öğüne dönülüyor (bu konuyu başka bir yazıda detaylı anlatacağım). Eğer siz de “Ay hadi yiyeyim de aradan çıksın” diye düşünüyorsanız, aç olmadan yemek yiyenlerdensiniz demektir. Belki de daha az öğün yemeyi deneyebilirsiniz.

En Önemli Öğün

Çoğu diyetisyen günün en önemli öğününün sabah olduğunu savunur ve sıkı bir kahvaltı önerir. Bazıları öğlen güçlü yenmesi gerektiğini düşünür. Yine burada da genel bir kuraldan bahsetmeyeceğim aslında. Ama belki daha önce aklınıza gelmemiş bir noktanın altını çizeceğim. Yemek yediğimiz zaman ardından sindirim başlar ve enerji gerektirir bu. Sindirim organlarına kan gider ve diğer organlarda azalır. Eğer yemeğin ardından çalışmanız gerekiyorsa, beyniniz ve/veya kaslarınız da kana ve enerjiye ihtiyaç duyar. Vücudun her yerine aynı anda daha fazla kan pompalanamaz, enerji aynı anda birkaç iş için kullanılamaz. Örneğin hayvanlar yemek yedikten sonra dinlenir ya da uyur. İş yerinde öğleden sonra ağırlaştığınızı ve uykunuzun geldiğini hisseder misiniz? Nedeni öğlen yemeği.

Dolayısıyla akşam yemeği, belki de en kuvvetli yemek olmalı (saat 22’de yiyin demiyorum dikkat!) Fizyolojik olarak bakarsak, sindirim uyku sırasında daha etkindir. Çünkü enerjinin tamamı sindirim için kullanılır, duygusal olarak sindirimi bozacak sıkıntı olmaz. Şunu deneyebilirsiniz: (3 öğün yenilecekse) Sabah bir-iki meyve, öğlen bir salata akşam da normal yemeğiniz. Bakın bakalım kendinizi nasıl hissedeceksiniz, işinizde daha etkili çalışabilecek misiniz?!

Öğün Saatleri Ne Olmalı

Fransa’da fast-food hariç, 12-14 dışında açık restaurant bulmak zordur. Keza akşam 19’dan önce servis başlamaz. Bu kalıplar ne kadar doğru tartışılır. Benim tavsiyem aç olunca yemek. Üniversite’de çalıştığım yıllarda öğlenleri acıktığım saatte ofisimde sadece meyve yerdim. Size de aynısını tavsiye ederim. Öğlen tatilinde aç değilseniz, arkadaşlarınızla çıkıp sadece hava alabilir ve ofis ortamından uzaklaşabilirsiniz. Biraz yürüyüp kaslarınızı rahatlatabilirsiniz. Kurulu bebek gibi yemeğe gitmek zorunda değilsiniz. Akşam yemeğini yine dilediğiniz saatte yiyebilirsiniz. Kimisi 18’den sonra bir şey yemez ve kendini iyi hisseder, kimisi 21’de bile yese sorun yaşamaz. Burada sadece şu belki kural olmalı; yemek yedikten sonra artık atıştırmayı bırakın. Yani sürekli bir şey yemeyin. Biz maalesef televizyon karşısında atıştırmadan yapamayan bir toplumuz. İşte bunun önüne geçmek sağlığınız için iyi bir adım olacaktır. Yani yemeği 20’de yemek sorun değildir ama bundan sonra 22’de çerez, meyve yemek büyük sorundur.

Bu önerilerin herhangi bir sağlık sorunu yüzünden uygulamanız gereken özel bir beslenme şekli olmadığı durumlarda uygulanması gerektiğinin altını çizmekte yarar görüyorum.

Kıssadan hisse: vücudunuzu dinleyin, sürekli yemek yemeyi düşünmeyin.

Instagram: @celinaylasaglikliyasam

Yazının devamı...

Sağlıklı Sandıklarımız Bizi Yanıltabilir

Sağlık bilinci giderek daha da artıyor. Beslenme de bu konunun olmazsa olmazı (ancak tek kriteri de değil – bkz bütünleşik sağlık). Lakin konuyla ilgili her kafadan bir ses çıkmaya da devam ediyor. Çok normal çünkü bir yandan araştırmalar devam ediyor, bilim ilerliyor; bir yandan da ilaç ve yemek sanayiinin lobileri çalışıyor.

Sosyal medyada sağlıklı diye pek çok tabak sunuluyor. Bunlardan 2 tanesini ele almak istiyorum: Salata ve kahvaltı kaseleri (oat meal ve smoothie bowl).

SALATA

Latince’de tuzlu demek. Gerçekten de sağlıklı bir salatanın içinde bol miktarda organik tuz, yani mineral bulunur (beslenmede “organic salt” bildiğimiz sofra tuzu demek değildir.). Bazıları salatayı ot yemek olarak nitelendirir ama içeriğindeki vitaminler, mineraller, enzimler ile gerçekten önemlidir. Tabi ki restaurantlarda yemek yanında gelen 1 yaprak marul üstüne konmuş daha olgunlaşmamış domates, 2 ince dilim salatalık, şeker, nişasta bazlı şeker, bolca tuz, sağlıksız yağ, sirke vs ile tatlandırılmış salatadan bahsetmiyorum. Evlerimizde yaptığımız, içinde hiçbir şeyin eksik olmadığı salatalardan da bahsetmiyorum. Gerçekten sağlıklı salatayı nasıl yaparız o zaman?

Salata taze malzemeden yapılmalı. Alışveriş yaparken en tazelerini almaya özen gösterin. Buruşmuş yapraklar artık besin değerlerini kaybetmiştir. Ayrıca az miktarda alıp, çabuk tüketmeniz de önemli. Marul, kıvırcık, her ne kullanacaksanız, en çok dıştaki güneş görmüş yeşil yapraklarda vitamin ve mineral bulunduğunu unutmayın. Koyu renkli sebze her zaman daha makbul. Marul, kereviz sapı, domates, kırmızı dolmalık biber, salatalık en güzel salata malzemeleri.

Ispanak, pazı, pancar yaprakları gibi oksalik asidi yüksel sebzeleri salatada kullanmaktan kaçının. Oksalik asit kalsiyum emilimini engelleyebilir, böbrek taşı oluşumuna neden olabilir. Özellikle kalsiyum eksikliğiniz varsa ve daha önce böbrek taşınız olduysa buna dikkat edin.

Kullanılacak sebzeler ve meyveler temiz olmalı. Özellikle organik olmayan ürünlerin kabukları soyulmalı.

Marul, kıvırcık vs nazikçe elle koparılmalı. Oksidasyonla ciddi vitamin kaybına uğrayabilir. Örneğin lahanada bulunan C vitaminin %10’u 6 dakika içinde rendelenirken, 10 dakika sonra da salata sosunu hazırlarken %4’ü daha kayboluyor.

Malzemeler suda bekletilmemeli.

Çok malzeme kullanılmamalı. 3 malzeme yeterli. Yoksa hazırlık aşamasında vitamin kaybı oluyor. Ayrıca birbiriyle uyumlu malzemeler bir arada olmalı. Bununla ilgili bir önceki paylaşıma bakmanızı rica ediyorum. Örneğin salataya peynir koyacaksanız yumurta koymayın.

Pişmiş malzeme kullanacaksınız en azından buharda pişmiş olsun. Sindirim sırasında çiğ besinlerin öncelikli olduğunu, ama araya pişmiş girerse çiğ olanların fermante olacağını ve şişkinlik yapacağını unutmayın.

Salata göze de hitap etmeli. Ama besin değerleri asla unutulmamalı.

Meyve salatası yapacağınız zaman meyveler oksitlenmeyi ve dolayısıyla tat değişimini ve vitamin kaybını engellemek için mümkün olduğunca büyük kesilmeli. İçine şeker eklenmemeli.

KAHVALTI KASELERİ

Son zamanlarda, özellikle de instagramda çok meşhur oldu bu kaseler. Bir yandan yulaf lapası ve meyve karışımları, diğer yandan smoothieler ve üzerinde envai çeşit malzeme; çikolata, fıstık ezmesi, kekler, macaronlar. Evet gerçekten muhteşem fotoğraflar. Maalesef hepsi ama hepsi sağlıklı besin kombinasyonlarına aykırı. Sindirimi zorlayıcı olmalarının yanı sıra, ayrıca insülini de yükselten kaseler. Siz siz olun, arada sırada yiyecekleriniz listesine ekleyin bunları.

Instagram: @celinaylasaglikliyasam

Yazının devamı...

Yemek Yeme Sanatı

Yemek yemek kimyasal bir olgudur

Diyetisyenler, beslenme uzmanları, doktorlar “Şunu yeyin, bunu yeyin” diyor; aşçılar ya da evde hanımlar / beyler pişiriyor ve insanlar her türlü besini bir arada yiyor. Bitkisel bazlı, hayvansal bazlı, çiğ, pişmiş, tatlı, ekşi, acı… Midemizden herşeyi sindirmesini bekliyoruz. Lakin çok önemli birşeyi unutuyoruz; KİMYA.

Daha önce yemekten kalkınca bir ağırlık hissedip de uyumak istediğiniz oldu mu hiç? Ya da yemek yedikten sonra gaz problemi yaşadınız mı? İşte bütün bunlar sindirimin kimyasını göz önünde bulundurmadan yediğiniz için. “Ne yersen O’sun” (You are what you eat) sözünü duymuşsunusuzdur. Aslında, vücudun neyi sindirebilir ve özümseyebilirse O’sun. Çünkü sadece sağlıklı bir sindirim vücuda besinlerde bulunan vitaminleri, mineralleri, enerjiyi aktarabilir.

Yemek yerken dikkat edilmesi gereken kimyasal olgulara gelirsek; ,ve üzerinde durulması gereken unusurlar. Bu anlamda, her türlü besin bir arada sindirilemez çünkü her besinin sindirim enzimi, sindirim suyu (gerek yapısı gerek miktarı), sindirim süresi farklıdır. Birbiriyle uyumlu olmayan besinler bir arada yendiğinde enerji kaybı, fermantasyon, çürüme gibi problemlerle karşı karşıya kalınıyor. İşte bunu engellemek için doğru besin kombinasyonlarını bilmek çok önemli. Detaylara girmeden önce bir örnek vereyim. Kültürümüzdeki çoğu yemek yanlış kombinasyondan oluşuyor; etli sarma ya da dolma, karnıyarık-pilav, kıymalı börek, mantı… listeyi uzatmak mümkün. En basiti çoğu meyve salatası bile birbiriyle uyumsuz meyvelerden oluşuyor.

Doğru besin kombinasyonlarını bilmek önemli

İnsanın alışkanlıklarını değiştirmesi zor, biliyorum. Şöyle yeyin bunu yeyin, diye her kafadan bir ses çıktığının da farkındayım. Bahsedeceğimiz konular bilimsel olmanın yanı sıra, kendinizde de gözlemleyebileceğiniz şeyler.

1. ASİTLİ VE NİŞASTALI BESİNLER BİR ARADA YENMEMELİ

Ekmek, patates, bezelye, makarna, bulgur, pirinç, muz, hurma gibi nişastalı karbonhidratları limon, portakal, greyfurt, ananas, domates gibi asitli meyvelerle bir arada yemeyin. Nişastalı karbonhidratlar tükürükte bulunan pitalin enzimi ile sindirilir. Pitalin de alkali bir ortamda aktif olabilir ve asidik ortamda zarar görür. Meyvedeki asitler hem nişastanın sindirimini engeller, hem de fermantasyona neden olur. Örneğin oksalik asit pitalini etkisiz hale getirir; sirkede bulunan asetik asit ağızdaki sindirimi durdurur. Doğada asit-nişasta kombinasyonuna ender rastlanır. Ekşi elma belki örnek gösterilebilir ki pek çok kişide gaz yapar. Nişastanın ağızda alkali ortamdaki sindirimi, proteinin midedeki asidik ortam sindirimiyle uyuşmuyor. Nişasta fermantasyona uğruyor ve sindirilemeyen nişasta midedeki pepsini emiyor ve proteinin sindirilmesini engellediği gibi ayrıca serbest hidroklorik asit miktarını artırıyor.

Sandviç, hamburger, köfte-patates, makarna-köfte, tavuk-pilav… Çok sevdiğimiz yanlış yemek kombinasyonları listesi uzun. Yine doğadan örnek vermek gerekirse; kuru bakliyat tüketip de gaz sorunu çekmeyen var mı (çimlendirmediğinizi var sayıyorum)? Çünkü bunlar protein ve nişasta içeriyor. Bu da doğru sindirilememelerine ve sonuç olarak gaz ve toksin oluşmasına neden oluyor. Eğer ağızdaki sindirim başarısız olursa, belki pankreatik sıvılar devreye girebilir. Ama yine de ağızdaki sindirimin önemini yadsımamak lazım.

Çoğu insan portakal suyu içtiğinde şişkinlik çektiğinden şikayet eder. Bazıları da içine şeker koyar gaz yapmasın diye. Halbuki bu şişkinliğin nedeni, portakal suyunu tostla, ya da kahvaltıda, ya da içinde uygun olmayan başka bir meyve varken tüketmek. Eğer yemekten 15-30dk kadar önce tüketilirse muhtemelen aynı sorunla karşılaşılmaz.

2. İKİ KONSANTRE PROTEİN BİR ARADA YENMEMELİ

Et-yumurta, peynir-yumurta, peynir-kuru yemiş, et-kuru yemiş birlikte yenmemeli. Amino asit içerikleri farklı olduğu için sindirim gereksinimleri farklı. Optimum performans için birlikte yenmemelerinde fayda var.

3. KONSANTRE PROTEİN VE KONSTANRE NİŞASTA BİR ARADA YENMEMELİ

Ekmek, patates, makarna, bulgur, pirinç, kek, tatlı meyveler ve et, tavuk, balık, peynir, yumurta, kuru yemiş vs bir arada yemeyin.

Eski Musevi yazılarında bile rastlanıyormuş buna biliyor musunuz? Akşam et, sabah ekmek ye diyor Musa peygamber. Eski Yunan güreşçileri de müsabaka hazırlıklarında sadece et ve ekmek yermiş; tabi aynı yemekte değil.

4. NİŞASTA VE ŞEKER BİR ARADA YENMEMELİ

Reçel, bal, pekmez, beyaz şeker, esmer şeker, işlenmemiş şeker ve ekmek, kek, gözleme, vs birlikte yenmemeli. Şeker yediğimiz zaman ağzımızda çok tükürük oluşur ama içinde nişastayı sindirecek pitalin enzimi yoktur. Monosakkaritler ve disakkaritler, polisakkaritlerden daha çabuk fermante olur ve sindirim sırasını beklerken midede fermante olur. Meyveler de dolayısıyla nişastayla birlikte yenilmemeli. Hepimizin severek yaptığı ve yediği meyveli kekler, muzlu ekmekler (banana bread) çok çok ender yenmeli aslında.

5. HER MEYVE BİR ARADA YENEMEZ

Meyveler 3 kategoriye ayrılır: tatlı meyveler (muz, incir, hurma vs), orta asitli meyveler (elma, kayısı, şeftali, erik, vs) ve asitli meyveler (portakal, limon, ananas, çilek, kivi, vs.). Hepsinin içeriğinde şeker olmasına rağmen, miktarları farklı, sindirim süreleri farklı. Bu nedenle tatlı meyvelerle orta asitli meyveler birlikte yenebilir, orta asitli meyvelerle de asitli meyveler birlikte yenebilir.

6. KAVUN-KARPUZ YALNIZ YENMELİ

Çok çabuk sindirildikleri için kavun ve karpuz başka meyve ile birlikte yenmemeli.

Şimdi bütün yemek sisteminizi sorgulayacaksınız doğal olarak. Her yemeğinize dikkat edemezsiniz. Ama çoğuna dikkat etmenizde fayda var. Denerseniz aradaki farkı hissedeceksiniz..

Instagram: @celinaylasaglikliyasam

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.