DİN amaç mı araç mı?
DİN amaç mı araç mı?
Din, insan için gelmiştir; bir amaç değil, araçtır. Amaç, insanın en iyi şekilde insanlığını gerçekleştirmesi, gerçek saadeti haketmesidir. Dini anlayacak ve yaşayacak olan insandır. Dinin amaç değil, insan için araç niteliği taşıdığını gösteren en açık kanıt, Kur'ƒn'ın kendisini takdim ediş tarzıdır. Kur'ƒn, "öğüt", "rahmet ve şifa kaynağı", insanları doğru yola ulaştıran "mehdŒ", hakkı bƒtıldan, doğruyu yanlıştan ayıran "furkƒn"dır. Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselam, Allah katından almış olduğu vahiyle insanları uyarmıştır.
Yüce Allah, Hz. Muhammed aleyhisselamı, peygamberlikle görevlendirmiştir. Hz. Muhammed'in bir peygamber olarak görevi, öncelikle Allah katından almış olduğu vahyi insanlara duyurmaktır. Kur'ƒn, açıkça, "dinde zorlama olmadığı"nı belirtmektedir. Hz. Peygamber de, insanları, hiçbir zaman zorlamamıştır. Onun görevi, vahiyle insanları uyarmak olduğuna göre, sorumluluk, bu uyarının muhatabı olan insana düşmektedir. Uyarıları dikkate alan, yani uyanan insan gerçekleri görür ve hayatını ona göre düzenler.
Din, insanın doğru düşünmesine, kendi varlığının farkında olmasına ve en iyi şekilde kendini gerçekleştirmesine ciddi olarak katkıda bulunan bir araçtır.
Din insanlara temel iletişim kodlarını verir. Toplum içinde bir arada yaşayan bireylerin fert ve toplum planında birbirlerini doğru anlayabilmeleri, büyük ölçüde din hakkındaki doğru bilgiye bağlıdır. Din hakkında doğru bilgi sahibi olmak, mutlaka dindar olmayı gerektirmez. Dindar olup olmamak, bireysel bir tercihtir. Barış içinde yaşamak için, insanların birbirine katlanmayı öğrenmeleri gereklidir. Bu ise, insanların birbirlerini doğru anlamalarına bağlıdır. Din, insanların birbirlerini anlamalarını kolaylaştırır.
Din olgusu, 20. asrın sonlarında, bütün dünyada yeniden yükselen değer olmuştur. Bu gelişmenin günden güne daha da güç kazanarak devam etmesi beklenmektedir. Değerler alanındaki erozyonun doğurduğu sonuçlar, arayış içindeki insanları dine ve dinŒ değerlere yöneltmektedir. İnsanlığın geleceğini tehdit eden ciddi sorunların çözüme kavuşturulmasında dinden yardım umulmaktadır. İşin gerçeği, Allah katından gelen vahyin ve onun etrafında şekillenen İlahŒ nitelikli "din"in esas amacı da, insanoğlunun sorunlarının çözümüne katkıda bulunmaktır.
Din, insanlık tarihi boyunca, insanlığın doğal akışında daima etkin olmuş; hatta bu akışa ciddi olarak damgasını vurmuştur. Yapılan araştırmalar, tarihte, bütünüyle dinden uzak bir toplumun mevcut olmadığını; toplumun olduğu her yerde, mutlaka din olgusunun da kendiliğinden varolduğunu ortaya koymuştur. Bugün gelinen noktada, dinin yeniden ön plana çıkmış olması, din olgusunu dışlayarak, ya da görmezlikten gelerek herhangi bir şey yapmanın pek mümkün olmayacağını göstermektedir
Yarın: Teknoloji ve din
Sultanahmet Camii
İstanbul'un neresinden bakılırsa bakılsın siluetin görüntüsüne girecek bu cami için Ayasofya'nın tam karşısı seçilmiştir. Ancak, bu arazide mevcut olan ve Ayşe Sultan'ın yönetiminde olan Sokollu Mehmet Paşa Sarayı'nın kamulaştırılması için otuz yük dinar halis ayar altın ödenmiştir.
1609 yılında Padişah, Sadrazam Murad Paşa ve sarayın önde gelenleri ellerine kürek alarak temel atma törenini gerçekleştirmişlerdir. 1616 yılında kubbenin kapanış törenine katılan I. Ahmet, 1617'deki açılışı görememiştir. Açılış I. Mustafa'ya nasip olmuştur.
Sedefkar Mehmed Ağa'nın Şehzadebaşı Camii planından yola çıkıp birçok yenilikler eklediği cami, dört fil ayağı üzerine oturmakta, ana kubbeyi dört yarım kubbe taşımakta, dört köşesinde de dört küçük kubbe yer almaktadır.
Camiinin 14 şerefeli altı minaresi ise, Sedefkar Mehmed Ağa'nın Risale-i Mimariyye adlı anı defterinde şöyle izah edilmektedir:
"Altı minaredeki 14 şerefe, saadetlü padişah ile eba-i izam ve ecdad- ı kiramlarından bu ana gelince vaki olan padişahların adedine mutabık kılınmıştır."
Yabancıların "Mavi Cami" diye adlandırmalarının sebebi ise, camiin içindeki eşsiz çinilerdir. Mavinin her tonunu içeren, Osmanlı çini sanatının ne denli ileri gittiğini kanıtlayan tam 21 bin 43 adet çiniyle süslü camiin, minber, mihrap süslemeleri ise, sedef işçiliğiyle Sedefkar unvanlı mimarının ustalığı hakkında bilgi edinmemizi sağlar.
Camiin külliyesinde yer alan türbede, I. Ahmed, IV. Murad ve birçok şehzade ile sultanın kabri yer almaktadır.
KISSADAN HİSSE
Orta Anadolu'da kudretli bir devlet adamı, alim ve veli olarak tanımlanan Kadı Burhaneddin'in hükümranlığı zamanında hacca giden bir adam, bir kese altınını dönüşte almak üzere komşusuna emanet bırakır. Hac dönüşü emaneti isteyen adama komşusu, "Ne emaneti?" diyerek inkar yoluna gider.
Bunun üzerine mağdur olan hacı hükümdara giderek bu konuda yardımcı olmasını istemiş. Kadı Burhaneddin, altınları aldığını inkar eden adamı huzuruna çağırtır ve ona, "Duydum ki, bu şehrin en dürüst ve emin kişisiymişsin" diyerek bir kese altını saklaması için verir.
Bunun üzerine adam da, emanet aldığı ve vermediği altınları sahibine götürerek vermek zorunda kalır ve bir daha doğruluktan ayrılmamış.