Demir eksikliği Türkiye’de, özellikle kadınlarda sıklıkla rastladığımız bir hastalıktır. Kadınlarda daha yaygın olmasının nedeni genellikle adet kanamaları ve gebeliktir. Bir diğer risk grubu ise çocuklardır. Demir eksikliği beraberinde yorgunluk, nefes darlığı, sinirlilik hali, konsantrasyon eksikliği, tırnak kırılması, ciltte solgunluk ve iştah değişiklikleri getirir. Genellikle iştahsızlık ve toprak aşerme görülür. Bu gibi semptomların yanı sıra demir eksikliği kilo vermeyi de zorlaştırabilir.

Kuru kayısı, kuru üzüm, yumurta, kırmızı et, balık, pekmez, hurma, fındık, badem, kuru baklagiller, kabak çekirdeği başlıca demir kaynaklarıdır. Çay kahve tüketimi demir emilimini engellerken, C vitamini demir emilimini destekler. Bu nedenle demirden zengin besinleri tüketirken çay kahve tüketimini sınırlamalı, C vitamininden zengin besinlere yer vermeliyiz.

· Et ürünleri yanında salata, yeşil yapraklı sebzeler tüketmek

· Fındık, badem gibi kuruyemişlerin yanında kivi gibi C vitamininden zengin besinler tüketmek

· Yumurta tüketirken yanına yeşillik eklemek demirden daha çok faydalanabilmek için ideal seçeneklerdir.

RENKLER VE İŞTAH

Renkler iştahımızı nasıl etkiliyor hiç düşündünüz mü? Ya da fark ettiniz mi restoranlarda, kafelerde hangi renkler ağırlıklı kullanılmış? Hangilerinde daha çok yiyip içtiniz mi mesela? Konu başlığının enteresanlığının da verdiği heyecanla bu konuya açıklık getirmenin vakti geldi.

Görsellik ve estetik hayatımızın her alanında yer almaktadır. Yemek sunumlarında da ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Ancak iştahımız üzerine etkisi var mı bunu bilmiyoruz. Öncelikle yapılan çalışmalar renklerin iştahımız, tükettiğimiz besinlerin porsiyonları ve yemek tercihleri üzerinde etkili olduğunu göstermiş. Fakat tabak şekillerinin yemek seçimlerinde etkisi olmadığı görülmüş. Detaylı bir şekilde renklere gelecek olursak;

Kırmızı

Kırmızı restoranlarda en sık karşımıza çıkan renk olarak listemizde bir numaraya yükseliyor. Kırmızı renk iştahı uyarırken aynı zamanda kişileri muhabbet arttırıcı yönde etkiliyor. Özellikle fast food restoranların logolarında kırmızıya çokça yer verilir. Bunun sebebi de öncelikle dikkat çekmek, ikincil olarak da aşerme isteği uyandırmaktır. Kırmızı, kişilerde açlık hissini arttırırken aynı zamanda heyecan ve düşünmeden hareket etme gibi özellikleri uyarır. Bu da sizin düşünmeden daha çok tüketmenize neden olabilir.

Turuncu

Enerji ve heyecan rengi olan turuncu kırmızı gibi açlığı tetikler. Canlı ve enerjik bir renk olmasına karşın rahatlatıcı bir etkisi de vardır. Yani kişilerin rahat ve aç hissetmesini sağlar.

Sarı

Sarı sosyalleşme rengidir. İştahı uyarır. Kişilerin yedikleri şeylerden çok konuştuğu şeylere odaklanmasını sağlar. Ayrıca sarı renk serotonin hormonu salgılanmasını destekler. Böylece daha mutlu hissetmesini sağlar. Kişiler daha mutlu ve pozitif oldukları zamanlarda savurgan bir tavır sergileyerek tüketimi arttırabilirler.

Kahve tonları

Toprak tonlarının sakinleştirici etkisi vardır. İştahı baskılamaz.

Yeşil

Yatıştırıcı bir renk olan yeşil sindirime yardımcı olur ve odaklanmayı arttırır. Genelde son yıllarda restoranlarda, kafelerde yiyeceklerin sağlıklı olduğu mesajını vermek amaçlı dekorlarda sıklıkla yer verilir. Yeme isteğini arttıran bir renk değildir. Fakat rahatlık ve huzur verir.

Mavi

İşte karşınızda kahramanımız! Birçok kişinin favori rengi olan mavinin rahatlatıcı bir etkisi olduğu aşikar. Fakat yemek konusunda pek popüler değildir. İştah baskılayıcıdır. Eğer daha az yemek istiyorsanız mavi renk tabaklarda yemeyi tercih edebilirsiniz.

Yani, siz siz olun kırmızı, sarı, turuncu tabaklardan ve dekorlardan uzak durun. Özellikle mutfakta! Mavi ve yeşil tonları tabaklar ve dekorlarla iştah baskılamaya devam!

Dyt. Seba Sarıtepe

RAMAZAN AYI NOTLARI

Yaz geliyor, diyete başlamalıyım derken günler aylar geçti ve ramazan ayı geldi çattı. Ramazanda kilo veremem hatta kesin alırım, ben en iyisi hiç diyete başlamayayım dediğinizi duyar gibiyim. Fakat size kesinlikle yanıldığınızı söylesem?

Öncelikle kırmamız gereken ilk önyargının “diyet” kelimesi olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum sözlerime. Diyet dediğimiz aslında sağlıklı ve doğru beslenmedir. “Diyetteyim”, “diyet yapıyorum” diyerek beynimizi “yasak”larla yormak yerine “sağlıklı besleniyorum” cümlesini benimsemeliyiz önce. Peki, gelelim işin yeme-içme kısmına. Ramazan ayında nasıl beslenelim, hangi besinleri tercih edelim ve ne sıklıkta tüketelim?

Öncelikle bu yıl oruç tutulan saatler çok uzun. Bu nedenle sahur yapmıyorsanız size küçük bir uyarı! Bu öğünü atlamamalıyız. Sahurda tercihimiz kahvaltılıklardan yana olmalıdır. Yumurta, peynir ve süt ürünleri yeterli miktarda protein almamızı sağlarken tok kalmamıza da yardımcı olacaktır. Peynir tercihimizi tuzsuz peynirlerden yana yapmamız ve tuzlu zeytinlerden uzak durmamız gün içinde susuzluk çekmemizin önüne geçecektir. Ceviz tüketimi de aynı şekilde tok kalmamıza yardımcı olacaktır.

İftarda çorba ve salata ile oruç açıp en az 15-20 dakika mola vermemiz hem sindirim sıkıntısı çekmemizin önüne geçerken iştahımızı da kontrol altına almamızı sağlar. Bu kısa moladan sonra etli sebze yemekleri veya et ürünleri tüketebilirsiniz. Ayran gün içindeki tuz kaybını dengelemek adına güzel bir tercih olacaktır. Yemeklerinize kimyon ekleyerek sindiriminizi destekler, gaz problemlerinizin önüne geçebilirsiniz.

İftar sonrasında meyve ve kuruyemişleri veya hafif sütlü tatlıları ara öğün olarak tüketebilirsiniz. İftar sonrasında içilen çay kahveye dikkat! Çay ve kahve tüketimi vücuttan su atımına sebep olur. Özellikle ramazan ayında yeterli miktarda su tüketemiyorken bir de su kaybı yaşamayı istemeyiz. Ne kadar çay kahve o kadar su!

instagram: @fitguidebyseba