SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Tatil ve Diyet

Biliyorum yorgunsunuz, yılın yorgunluğunu atmak ve rahatlamak için tatile gidiyorsunuz veya gitmeyi planlıyorsunuz. Tatile giderken diyetlemi uğraşacağım, diyet miyet yapamam ben diye düşünenler olduğu gibi, ideal ağırlığını korumak adına veya ideal ağırlığında olmak için başladığı diyetin devamlılığını sağlamaya çalışırken tatil pilanları yapanlarda var. Diyetin devamlılığını sağlamaya çalışan bu bireylerin genelde bir takım endişeleri var; Acaba diyetimi bozar mıyım? Acaba kilo alır mıyım? Tatilde aldığım kilolarımı vermek te zorlanır mıyım? (Bu sorular sizin gibi endişeleri taşıyan danışanlarımdan gelen soruların bazılarıydı) Bu soruları soran danışanlarımla empati kurduğum anda bu okuduğunuz bloğumu yazmaya başladım ve şuan, an itibariyle 2017 Ramazan bayramının ilk gününden benimde ilk defa geldiğim Bozcaada da merkezde bulunan Çınaraltı Kafe de 1 adet Kavala ve demleme çayım önüme geldiğinde bu endişeleri taşıyan siz değerli okurlarımla empati kurdum. Empati kurdum çünkü doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar muhteşem lezzetleri bir arada görüp bunlardan mahrum kalmak hiç mi hiç akıl işi değil. Yazıyı sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim çünkü yazıda diyetteyken tatil nasıl planlanır? Diyetteyken nasıl tatil yapılır? ve Tatilden sonra diyete nasıl devam edilir? Konularını, kurallar hallinde sizlere açıklamaya çalışacağım.

1)Tatilinizi Planlarken Her şey dahil sistemlerden uzak durun

Herşey dahil veya ultra herşey dahil sistemleri son yıllarda turizm sektöründe tatilcilerin iştahlarını kabartıyor ve insanları tercih etmekte etkliyor. Çünkü insan oğlu oldum olası bolluğu bereketi sever hele ki bu irademizin şah damarı olan yiyecek ve içecek yani beslenme ile karşımıza çıkıyor ise, bizi tercih etmekte kendilerine doğru çektikleri aşikar. Herşey dahil sistem de bildiğiniz üzere fiyatlar biraz daha yüksek ve bireyler zaten gideceğim bölge tatil bölgesi ve herşey pahallı diyerek en iyisi otelde yemeğimi ve alkolümü içerim mantığıyla yüksek maliyetli ücretleri kabul ediyorlar. Bu sistemde tatil yapan bir birey parasını verdim hakkını almalıyım düşüncesiyle fazla yemek ve fazla alkol tüketme riski ne yazık ki yaşıyor. Diğer yandan bu sistem de tatile çıkan bir birey otelin dışına akşam yemekleri saatlerinden sonra çıkabilmekte. Haliyle fiziksel aktivitesi otel içerinde yapmış olduğu fiziksel aktiviteyle sınırlı kalmakta. Oysa tatilimizi herşey dahil sistem yerine oda kahvaltı veya konaklama yapabileceğiniz farklı sistemler de çeşitli kalite ve bütçelere uygun olarak planyarak birinci ve bana göre en önemli adımı atmış bulunursunuz ki abartısız söylüyorum bu kural BKI’inize göre değişmekle beraber sizi en az 1 hafta da 1-2 kilogramlık yağ kütlesinden kurtarabilir. Dikkat ettiyseniz vücut ağırlığınızdan bahsetmiyorum tamamen aynı kiloda da gelebilirsiniz ama aldığınız fazladan yağ ve karbonhidrat miktarları düşük fizksel aktiviteniz ile birlikte, kas ve su miktarınızı azaltıp yağ kütlenizi arttırabilir. Siz aynı kilodayım diye sevinirken aslında simit bölgesi diye tabir ettiğimiz bel çevresinde biraz şişkinlik tatil dönüşü sizi şarıtabilir.

2) Güzel Bir Kahvaltı

Burada bizzat şahit olduğum kritik kontrol noktası olarak görmemiz gereken ve gerçekten dikkate almamız bize çok fayda sağlayacağını düşündüğüm bir kural. Bu kiritik aşamadan da geçmek aslında sizin elinizde tek yapmanız gereken şey şöyle sabahları egzos dumanından şehir koşuşturmasından uzak mutlu, huzurlu ve dinç olarak uyandıktan sonra güzel bir kahvaltıyla gününüzü taçlandırın. Cemal Süreyya’nın dediği gibi “yemek yemek üzerine ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutluluk ile bir ilgisi olmalı”. Tabikide bende Cemal Süreyya gibi düşünenlerdenim, günün en önemli öğünü olarak gördüğümüz öğünü lezzetli ve yeterli olması sizlere gün içerisinde enerji sağlayacak ve daha çok fiziksel aktivite yapmanıza yarar sağlayacaktır. Porsiyon kontrolünü atlamamak kaydı ile kahvaltınızda 1-2 dilim ekmek, 1 yumurta (4 yemek kaşığı menemende olabilir) , 1-2 dilim peynir ve söğüş salatanız veya 1 porsiyon meyveyle beraber kahvaltınızı taçlandırabilirsiniz.

3) İçecek Tüketimine Dikkat

Özellikle tatiliniz yaz aylarına denk geliyor ise mutlaka her yerde yanınızda suyunuzu bulundurun. Günde minimum 3 Lt su içemeye özen gösterin. Su içerek vücut su dengenizi sağlamış olacaksınız. Çünkü artan hava sıcaklıkları ve gittiğiniz bölgedeki iklim değişikliği size su kaybettirebilir. Sindirim sistemi problemleri ile karşılaşabilirsiniz. Alkol tüketen biriyseniz dikkatinizi içecek tüketimine biraz daha yoğunlaştırmalısınız. Çünkü alkol doğrudan size ekstra su kaybı yaşattıracağını göz önünde bulundurmalısınız. Biliyorum alkol tüketen birine bu önerileri oldum olası vermekte zorlanmışımdır, zor ikna edebilmişimdir ama inanın bana sağlığınız için önemli bir konu fazla alkol içememeye özen göstermelisiniz. Alkol tüketirken sadece kalori sayımı yapmak başlı başına bir hata olur. Alkol vücudunuzda su, yağ ve kas ağırlığınızın oranlarında değişiklikler yapacağını unutmayın.

4)Posalı Besinler Tüketin

Posa ve lif içeren sebze ve meyveler diyetimizi mutlaka tamamlamalı. Çünkü sebze ve meyveler içerdikleri posa ve lif ile bizleri sindirim sistemi rahatsızlıklarından uzak tutacığı gibi aynı zamanda içerdikleri vitamin ve mineralllerleri vücudumuza almış olacağız. 2-3 porsiyon meyve ve 8-12 yemek kaşığı sebze yemeği tanelerini diyetinize eklemelisiniz.

5)Yöresel lezzetler

Son kuralımız aslında dikkat edilmediğinde bizi en çok yoldan çıkaran kural. Bu kuralı bir tebessüm ile yazdım çünkü sizde benim gibi damak tadına önem veriyorsanız başınız en çok bu kural ile başınız belada demektir. Çünkü gerçekten ülkemizin her yöresi bir başka güzel lezzetler ile karşımıza çıkıyor. Bu kuralda dikkat etmeniz gereken konu lezzet keşifleriniz bitmeyecek midenizde ve günlük almanız gereken enerji miktarında yer ve miktar bırakın. Emin olun karşınıza bir sürü lezzet çıkma riski var porsiyonları partnerinizle paylaşıp veya azar azar tüketerek her lezzetten tadma fırsatınız olsun. Örneğin meşhur köfteci gördünüz az ilerisinde meşhur mantıcı var 3 saatte bir ana öğün yapmaktan sa veya tek öğünü fazlasıyla tüketmektense azar azar iki lezzetten de tadmanızı tavsiye ederim veya başka bir örnek kurabiyesi meşhur bir pastahane ve dondurması meşhur bir dondurmacı var ikinsinden de aynı saatlerde bir porsiyon tüketmektense 1 top sade kaymaklı dondurma minik bir kurabiye size yeterli olacaktır.

Ben şahsen ilk defa gelme fırsatı bulduğum Bozcaada da farkettim ki burası bir çok farklı lezzeti sizlere sunuyor. Ege mutfağının baştacı zeytin yağlı yemeklerinin yanı sıra herbiri İstanbul'da nam salmış balıkçılara taş çıkaran Balık restoranları ve birbirinden lezzetli kurabiyeler ve pastalar yapan kafeleri mevcut. Haliyle ada da her lezzetten tadmaya çalışıyorsunuz. Esnafların sıcak kanlılığındanmıdır yoksa havanın temizliğinden midir bilmem ama iştahınızda açılmıyor değil. Çınaraltı Kafe'de de aynen bu bahsettiğim lezzetleri İşletme sahibi Fikret beye ve oğlu Fahri beye dayanamadım sordum. Nedir bu lezzetin sırrı diye? Sağolsunlar kırmadılar ve anlatmaya başladı Fikret bey;

"1969 yılından beri yani 48 yıldır hizmet vermekteyiz. Her biri bize has olan lezzetlerimizin tarifi ve sırrı bizde saklı. Örneğin eski rum asıllı komşumuz Madam Sofia'nın sadece anneme öğrettiği bir limonata tarifi var. İlk günkü gibi halen aslına uygun bir şekilde limonatamızı yapıyoruz. Öte yandan patlıcanlı böreğimiz tadanların damağında unutulmaz bir lezzet bırakmakta. Son olarak damla sakızlı Türk kahvemiz lezzetini pişirme yönteminden almaktadır. Aynı anda 1000 adet türk kahvesi siparişi alsak ta her kahveyi ayrı ayrı cezvede teker teker pişirmekteyiz. Bu yöntem hem ölçüm hem de pişirme süresi açısından standardı yakalayıp misafirlerimize her seferinde aynı lezzeti aktarmamızı sağlıyor." Bütün bunları her tanıştığınız işletme sahiplerinden duyabilirsiniz. Bunları reklam olsun diye söylemediklerinden emin olabilirsiniz. Reklama ihtiyaçlarıda yok çünkü zaten yetiştiremiyorlar.

Özetle tatilde beslenmenizi planlarken tercih yapma hakkı sizde, bulunduğunuz bölgenin bütün lezzetlerinden diyetinize sadık kalarak azar azar ve dengeli bir şekilde tadmayımı istersiniz veya tatil dönüşü kilo almanıza neden olma olasılığı olan ve sadece bir lezzeti yüklü bir şekilde tanmayımı istersiniz...

Diyetisyen Yunus KAPAR

Beslenme ve Diyet Uzmanı

Diyetisyen Yunus Kapar


İletişim için

Mail: dytyunuskapar@gmail.com

Facebook



Instagram

Youtube

Pinterest

Linkedin

Yazının devamı...

Türkiyede diyetisyen olmak ve iş imkanı

Türkiye’de diyetisyen olmak için ne okunmalı?

Mezun olduğum günden bu yana geçen süre içerisinde sosyal medyayı ve dijital mecraları bilimin etik kuralları sınırları içerisinde etkin olarak kullanmak isteyen bir diyetisyenim. Bu durum haliyle beslenme ve diyetetik bölümünü okumak isteyen veya bu bölüm hakkında bilgi sahibi olmak isteyen genç kardeşlerimizden mailler mesajlar ile merak ettiklerini sordukları ve cevap aradıkları bir kitle ile ile bir araya getirdi beni. Merak edilen konu ise Beslenme ve Diyetetik bölümünü okumak isteyen genç kardeşlerimizin YDS sınavından sonra veya sonuçları açıklandıktan sonra sordukları konular oluyordu.

Onların merak ettiği soruları aşağıda sıralayıp cevaplamak istiyorum;

1.Diyetisyenlik bölümü kolay mı?

Her bölümün tabi ki de kendine göre zorluğu var lakin diyetisyenlik bölümü öyle yata yata geçebileceğiniz bir bölüm değil. Çünkü her şeyden önce insan sağlığını birinci dereceden olumlu veya olumsuz etkileyebilecek bir bilimin yani "Beslenme ve Diyetetik" biliminin en önde gelen lider mesleğine sahip olacaksınız. Bu yüzden kolay değil ama bu bölümü kazanabilecek kadar başarılı iseniz o bölümü bitirebilecek zekaya sahipsinizdir. O yüzden korkmayın mesleği sevip sevemeyeceğinizi tartın ölçün bence.

2.Diyetisyen veya Beslenme ve Diyetetik bölümü dersleri nelerdir?

Öncelikle Fen bilimlerine meraklı ve hakim olmanız gereken bir bölüm çünkü Beslenme ve Diyetetik bölümü Temel Kimya ve Organik Kimya gibi Temel dersleri barındırdığı gibi Beslenme Biyokimyası Gıda Mikrobiyolojisi gibi mesleki Fen Bilimleri Deslerinide barındırır. Ayrıca üniversiteden üniversiteye değişmekle beraber Anotomi 1-2, Fizyoloji 1-2, Patoloji 1-2 gibi sağlık bilimleri fakultelerinde gördüğünüz sağlık bölümlerini kapsayan temel dersleride müfredatında barındırır. Özellikle üniversite yıllarınınızın sonuna doğru ise daha çok Ünvanınızı kazanmanızı ve diğer sağlık ve gıda ziraat gibi bölümlerden sizleri ayırt eden Toplu Beslenme Sistemleri 1-2, Anne Çocuk Beslenmesi 1-2 ve Tıbbi Beslenme Tedavisi 1-2 gibi Kredisi Yüksek En Önemli dersleri alıp 1 yıl boyunca sürecek olan uzun soluklu ve teoride öğrendiğiniz bilgilerinizi pratik edebileceğiniz zorunlu stajlarınıza çıkmaya başlarsınız. Sayamadığım zorunlu veya seçmeli olarak birçok kültür ve mesleki dersleri içerisinde barındırmaktadır ama bu Temel dersler hariç bazı derslerde üniversiteden üniversiteye ders sayısı kredi sayıları değişebilmektedir.

3.Diyetisyen iş imkanı?

Diyetisyenler öncelikle iş imkanı açısından diğer meslek gruplarına nazaran benim gözümde hem daha şanslı hemde daha şansızlar. Bunun nedeni işimkanları her meslek grubunda olduğu gibi Beslenme ve Diyetetik bölümü öğrencilerinin Mezun sayılarında oluşan artış nedeniyle olumsuz yönde etkilemiştir. Şöyle örnek vermek gerekirse kısa süre önce bir proje için sekreter ve Diyetisyen iş ilanı verdik 1 ay içerisinde 3 sekreter başvuru yaparken 1 Hafta içerisinde toplam 300'e yakın iş başvurusu aldı ve diğer bir acı yanıda Google aramalarında üst sıralarda bulunmayan türkiyede pek tercih edilmeyen bir iş ilanı sitesinden ve hiç bir maaş ücreti belirtilmemiş olmasına rağmen böyle bir başvuru geldi . Yani Meslekte Hollywood sendromuna yakalanmayacaksanız yani mezun olur olmaz dünyanın parasını kazanacam herşey çok kolay olacak beni kapış kapış kapacaklar gibi düşüncelere kapılmayacaksanız sabırlı ve azimli sürekli mücadele etmekten bıkmayacaksanız evet bu meslek sizin için iyi bir meslek.

4.Diyetisyen kliniği nasıl açılır?

En çok Karşılaştığım sorulardan biride “Nasıl açtın kliniğini?” Öncelikle Türkiye Diyetisyenler Derneğine kaydımı yaptırdım bu benim için önemliydi sizin içinde önemli olsun. Diğer izlediğim adımda kliniğe uygun bir işyeri bulmaktı şartlar elverişli olmalıydı. Şartları açmak istediğiniz adresin bağlı olduğu Belediyenin iş yeri açma ruhsatı işleri ile ilgilenen birimiyle görüşebilirsiniz. Bir sonraki adım ise tecrübeli bir mali müşavir danışmanlığı eşliğinde mali kaydı yaptırmak. Sonraki adımlar yapmak istediğin işin şekline ve hacmine göre değişmekte ama standart bir yapıdaki klinik için izlenemesi gereken adımlar hemen hemen bu kadardır. Eğerki kendinize ve mevcut kitlenize güveniyorsanız düşünmeden cesaretinizi toplayın derim…

Diyetisyen Yunus KAPAR

Beslenme ve Diyet Uzmanı

Diyetisyen Yunus Kapar


İletişim için

Mail: dytyunuskapar@gmail.com

Facebook



Instagram

Youtube

Pinterest

Linkedin

Yazının devamı...

YAĞDA KIZARTMALARIN ZEHİR ETKİSİ

Merhabalar Sevgili Milliyet Pembenar okuyucuları;

Uzun süredir dikkatimi çeken bir konudan bahsedicem bugün sizlere. Gerçekten dikkatinizi toplayıp sıkılmadan okumanızı tavsiye ederim çünkü konumuz "Yağlı Kızartmaların Zehir Etkisi". Aslında yağlı kızartmalar, Özellikle son yıllarda Türk mutfağında yoğun bir şekilde bulunmasıyla birlite daha çok tehlikeli hale gelen ve sonu Kanser ve ölümle biten bir mesle haline gelmeye başladı bile ama farkında değiliz. Farkında değiliz çünkü o kadar da değil canım dediğimiz şeyler zamanla nasıl haller alıyor inanamazsınız. Gerçi bizi bu hale getiren de birazda bizim önemsemezliğimiz. Neyse konudağılmadan Toparlayalım çünkü daha bahsedecek çok şeyimiz var.

Biliyorsunuz Türk mutfağında kızartmaların yeri ayrıdır ve ne yazıkki çoğuda Lezzetlidir.Ne yazıkki Lezzetlidir diyorum çünkü şöyle aklımıza ilk gelenleri sayacak olursak.

Sebze Grubu Kızartmalarından;

Özellikle yazın Taze Sebzeler ile yapılan domatesli, patlıcanlı, kabaklı ve biberli salçalı kızartmalar veya patates kızartmaları. Kışın Tercih edilen Yumurtaya bandırılmış Karnabahar kızartması, Mücver, Karnıyarık, Şakşuka vb.

Hamur işleri Grubundan;

Sigara böreği, içli köfte , çiğ börek, paçanga, Pişi bunların yanına bazı makarna türlerini ve Mantıyıda ekleyebiliriz çünkü üzerlerine kızartlan pul biber ve nane faktörü var!!

ET Grubundan;

Edirne Tava Ciğeri veya Arnavut ciğeri, ve yağda kızartılmış özellikle fermente grubu salam sosis sucuk gibi bütün işlenmiş et grupları. Ayrıca hertürlü yağda kızartılmış Et, balık ve Tavuk Grubu Bütün Bunlar

Tatlılardan;

Özellikle Şertbetli tatlılarda karşımıza çıkan kızartma usulü yapılan tatlılar.

Örneğin; Lokma ve Halka tatlısı kızartmaları ve hertülü yağda kızartmaya maruz kalmış tatlılar.

Hazır Gıdalardan;

Kahvaltılık gevrekler, kızartılmış patates cipsleri ve bütün kızartma türleri vb

Daha fazla iştahınızı kabartmadan ve kaş yapalım derken göz çıkartmadan bu saydığım besinlerdeki tehlikelere biran önce gelmek istiyorum. Öncelikle şunu belirtmek isterimki hemen hemen istisnasız bütün gıdalar doğasındaki halleri ile sağlıklıdır. Biz insanlar onları tercih edilecek kıvamda yenebilir hale getirirken bir takım işlemlerden geçiririz ve bu işlemlerden geçirdikten sonra gıdaları yararlı formdan zararlı ve zehirli forma kendi ellerimizle getiriyoruz. Bu yanlış uygulamalara ister sanyide gıda işleme aşamasında ister direk tüketecek olan birey tarafından uygulanan yanlış pişirme teknikleri ile bu yanlışlıklara maruz kalsın hiç farketmiyor, çünkü besin yararlı formdan zararlı forma geçmiş ve yüksek sağlık riski taşıyan toksik maddelere çevirebilirsiniz.

"Son derece faydalı bir gıdayı yanlış hazırlayarak son derece zararlı glukotoksik bir gıda maddesi haline dönüştürebilirsiniz..."

Yazının devamı...

Sağlıklı beslenme, başarılı iş yaşamı

Sağlıklı beslenme yaşamın her alanında olduğu gibi iş hayatınızda da büyük önem taşır.

Tatil sürecini bitirdiğimiz, yoğun iş yaşamına tekrar dönüş yaptığımız şu günlerde bu yoğunluğa ayak uydurmak ve tekrar adapte olabilmek için ise doğru beslenme şart…

Günümüzde, insanoğlu başarı çıtasını yükseltmek, ulaştığı başarı seviyesini korumak, yeni

ve modern yaşam koşullarına ayak uydurmak için birçok çaba sarf etmektedir. Başarının

artmasında bilgi ve beceri seviyeniz, dikkat kapasiteniz, yaratıcılığınız, sözlü iletişim yeteneğiniz önemli birer unsurdur. Aslında bunları kapsayan ve asıl katkı sağlayan bir unsur

daha vardır ki bu da; beslenme şeklinizdir. Beslenme şeklinizin dengeli ve yeterli olması,

bilişsel faaliyetlerinizi düzenleyerek dikkat sürenizi ve hafızanızı geliştirir. Bununla beraber

konsantrasyon kapasitenizi, canlılığınızı da arttırarak iş başarınızı üst seviyelere taşır. İyi ve

başarılarla dolu bir iş yaşamı sağlıklı bir beslenme tarzıyla doğru orantılıdır.

Peki iş yaşamındaki performans ve başarıyı arttırmak için nelere dikkat etmek lazım?

Yoğun ve koşuşturmalı iş yaşamının hızlı temposunda en çok atlanan öğündür “kahvaltı”. Genellikle uykudan fedakarlık edemeyenlerin, işe yetişme çabası içinde koşuşturanların ya da “sabahları canım bir şey yemek istemiyor” diyenlerin bahaneleriyle geçiştirilir kahvaltı öğünü. Ancak kahvaltısız güne başlamak, gün içindeki canlılığı ve dikkat kapasitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Gece boyunca yaklaşık 8–10 saat aç kalan vücudunuzun kan şekerinin düzenlenmesi ve metabolizmanızın uykudan uyanması için kahvaltı yapmak kesinlikle gereklidir. Sabah uyandığınızda, gece boyu süren açlık nedeni ile kan şekeri oldukça düşüktür. Kan şekerinin düşmesi, sizde halsizlik ve dikkatsizlik gibi olumsuz durumlara neden olur. Ama kahvaltı yapmayı alışkanlık haline getirirseniz, öğle öğününe kadar kendinizi canlı hisseder ve konsantrasyon kaybı yaşamazsınız. 1 dilim peynir, birkaç tane zeytin, bir bardak ılık süt, taze çiğ sebze ve birkaç dilim tam buğday ekmeği güne dinç başlamak için sağlıklı bir kahvaltı seçeneği olacaktır. Kahvaltı yapmak için fazla vaktiniz yoksa peynirli ve bol yeşillikli bir sandviç ve bir bardak taze sıkılmış meyve suyu size yardımcı olacaktır.

Günlük yaşamda bile sıkça dikkat edilmeyen ara öğünler iş yaşamında daha da önem kazanmaktadır. Sağlıklı beslenmenin önemli noktalarından biri de az ve sık beslenmedir. Sağlıklı besinlerle, az ve sık beslenmenin kan şekerindeki dalgalanmaları ortadan kaldırarak kilo vermeye katkı sağladığı ve uzun süreli açlık durumunu ortadan kaldırdığı bilinmektedir. İş yaşamının yoğun temposunda da olsa üç ana öğünün yanı sıra, üç ara öğün tüketmeye dikkat etmeliyiz. Bu tempo içinde öğünler arasında kan şekeri düşmeye başlar. Kan şekerinin düşmesine bağlı olarak da konsantrasyonunuzda ve dayanıklılığınızda düşme olacaktır. Bu nedenle öğünler arasında bir porsiyon meyve veya bir küçük sandviç tüketmek performansınızı arttıracak buda iş başarınıza katkı sağlayacaktır.

Sağlıklı ve başarılı bir iş yaşamından bahsederken kilo kontrolünü de göz önünde bulundurmalısınız. Oturarak çalışma, çalışırken yapılan sağlıksız atıştırmalar ve iş hayatında geç başlayan, uzun süren ve yemek ve alkol çeşitlerinin fazla olduğu toplantılar sıkça karşılaşılan durumlardır. Yaşam tarzınızda yapacağınız birkaç ufak değişiklik size başarılı bir kariyerle beraber sağlıklı bir yaşam da getirir. Gereksiz ve bol kalorili, besin kalitesi düşük, yağ ve karbonhidrat içeriği yüksek atıştırmalıklar yerine meyve tercih etmeniz, gereksiz enerji alımınızı azaltmakla kalmaz, alacağınız vitaminler sayesinde bağışıklık sisteminize katkı sağlar ve çalışma temponuzu da arttırır. Kilo artışının en büyük nedenlerinden biri de, genelde oturarak çalışılması sonucunda yeteri kadar enerji harcanamamasıdır. Eğer iş hayatınızın büyük kısmı oturarak geçiyor ve fiziksel aktivitelere vakit ayıramıyorum diyorsanız, birkaç ufak değişiklikle hareketinizi arttırabilirsiniz. Örneğin, asansörden 2-3 kat önce inmek ve mümkün olduğunca merdivenleri kullanmak, verilen molalarda mümkün olduğunca hareketli olmaya çalışmak ve hafta sonları spor yapmak için kendinize birkaç saat ayırmak hayatınıza biraz da olsun hareket katacaktır.

Meyve ve sebzeler tüketimi sağlığı korumada ve kilo kontrolünde önemli bir noktadır. İçerdikleri vitamin, mineral ve antioksidanlar ile yaşam kalitesini ve çalışma performansını arttırır ve diyabet, yüksek kolesterol, kalp hastalıkları ve hipertansiyon gibi kronik hastalıklara karşı vücudunuzu korur. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme için günlük tüketmemiz gereken çiğ meyve ve sebze miktarı 7-8 porsiyondur. Her öğünle birlikte salata tüketmek ve ara öğünlerinizde meyvelere yer vermek bu kontrolü sağlayacaktır. Meyve ve sebzeleri tüketirken dikkat edilecek önemli bir unsur da beslenme mevsiminde olanlara beslenme düzenimizde yer vermektir.

Vücudunuzun su dengesini korumak, sağlıklı bir yaşam ve başarılı bir iş yaşamı için önemlidir. Terleme, solunum ve idrar atımı ile kaybettiğimiz suyu, sıvı tüketimimize dikkat ederek yerine koymamız mümkün. Genellikle insanlar su içmek için susamayı beklerler fakat susuzluk hissi olmasa da su tüketmeye özen gösterilmelidir. Özellikle sıcakların devam ettiği şu günlerde terlemeye bağlı olarak vücuttan sıvı ve mineral kaybı artar. Susuzluğa bağlı konsantrasyon kaybı yaşamamak için, günde 2-3 litre su tüketilmelidir.

İş yaşamının olumsuz etkilerinden biri de güneş ışığından yeteri kadar faydalanamayan, kapalı alanlara tıkılıp kalmış insanlar. Güneş ışınlarının, kemik sağlığımıza olan katkısı bilinen bir gerçek. İnsan derisi, güneş ışınları sayesinde D vitamini sentezi yapar. D vitamini ise kalsiyum mineralinin kemiklere taşınmasını sağlar. İş yaşamında da kemik sağlığını korumak için haftada 1–2 defa 10–15 dakika süresince güneş ışığından faydalanmak yeterli olacaktır. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise cilt sağlığı için güneşin dik geldiği saatlerin tercih edilmemesidir.

Sağlıklı beslenme sonucunda insanların genel yaşam kalitesi artar. Yaşam kalitesinin artması ise iş hayatına da olumlu şekilde yansır. Şirketteki her tür çalışanın sağlıklı beslenmeyi öğrenmesi ve bu ilkeleri yaşamına adapte etmesi gerekir. Bu konuda en büyük görev ise işverenlere düşüyor. Yapılan birçok bilimsel çalışma, çalışanların sağlıklı beslenme alışkanlıkları ile şirketin performansı arasında pozitif ilişki olduğunu göstermektedir. Sağlıklı beslenme ile çalışanlarda dikkat kapasitesinin ve çalışma performansının arttığı, iş kazaları riskinin azaldığı gözlenmektedir.

Yazının devamı...

BAYRAM TATİLİNDE NASIL BESLENMELİ

TATİLDE DOĞRU BESLENME NASIL OLMALI

Tüm yıl boyunca heyecanla beklediğiniz, iple çektiğiniz tatil günleriniz sonunda geldi!

Ramazanın da bitmesiyle tatil planları hızla devreye sokulmaya başladı. Havuz, deniz, güneş,

gezmeler, hepsinden önemlisi iştah kabartan yemek büfeleri… Tatile girmeden bin bir

zahmetle verilen kiloları, tatildeki 3-5 günde fazlasıyla almamaya dikkat etmekte fayda var.

Bu durumda, tatilden dönerken kocaman bir göbek size eşlik edebilir. 5 yıldızlı otellerde

sorun, açık büfe seçenekleridir. Her şey dahil programı çerçevesinde sunulan, 24 saat ikram

edilen yiyecekler, limitsiz alkol, yeme sınırlarınızı ve beslenmenizi kötü etkiler. Bu nedenle

“her şey dahil, ultra her şey dahil, aşırı her şey dahil” gibi tatil tercihleri yaparken biraz daha

dikkatli olmalısınız. Tatilde birkaç ufak kaçamak tabi ki olacaktır. Fakat önemli olan ipin

ucunu kaçırmamak ve bunları olabildiğince minimal seviyede tutmak.

Peki, o zaman tatilde öğünlerimiz nasıl olmalı?

Öncelikle öğünleriniz dengeli ve sağlıklı beslenme adına her zaman önerdiğimiz gibi yani 3

ana öğün ve 2-3 ara öğün şeklinde düzenlenmeli. Bununla beraber yüzme, koşu gibi fiziksel

aktiviteler aç karnına değil, ana öğünden 1-1.5 saat sonra veya hafif bir ara öğünden sonra

Günün önemli öğünü kahvaltıyla başlayacak olursak, açık büfelerin cazibesine kapılıp yağlı

börekler, poğaçalar, kruvasan, waffle, pancake vb. hamur işlerini abartmamak lazım. Bunlar

yerine bir dilim beyaz peynir, 4-5 adet zeytin, bir adet haşlanmış yumurta, söğüş mevsim

sebzeleri ve kan şekerini de uzun süre dengede tutacak birkaç dilim tam tahıllı ekmek bizim

için uygun bir seçenek olacaktır.

Bir çok kişi öğle öğününü, deniz/havuz kenarlarındaki snack barlarda patates kızartması,

hamburger, kola veya spagetti eşliğinde geçiriyor. Tam olarak da bundan kaçınmalıyız..

Bunlar yerine hafif bir et yemeği veya zeytinyağlılar tercih edilmeli. Bunlarla beraber yoğurt

veya ayranı ve salatayı öğününüzden eksik etmeyin. Sıcakta, güneş altında ve denizde pek çok

mineral kaybediyorsunuz ve bunları yerine koymanız önemli. Asitli içecekler yerine sade

maden suyuna limon-meyve veya ayran ekleyerek alternatif sağlıklı ve mineralli içecekler

oluşturabilirsiniz. Deniz-havuz kenarında iken ise öğle yemeği olarak, kepekli ekmek ile

hazırlanan az yağlı beyaz peynir, marul ve domates ile zenginleştirilmiş sandviçler yiyebilir;

içecek olarak da hem protein hem de kalsiyum kaynağı olan ayranı tercih edebilirsiniz

Et yemeği hakkınızı öğle öğününde kullanarak, akşam öğününde sebze yemeklerini tercih

etmeye çalışın. Veya akşam yemeğinde kırmızı et yerine ızgara balık veya tavuk, yanında ise

bol salata ve tam tahıllı ekmekle bir öğün oluşturabilirsiniz. Özellikle kızartma büfesinden

uzak durulmalı bunun yerine sebze büfesine yönelmelisiniz. Tatlı büfesi yerine meyve

bölümüne yönelin veya şerbetli tatlılar yerine sütlü ve hafif tatlıları tercih edin.

Ara öğünleri çeşitlendirmek yaz aylarında daha kolay. Bu öğünlerde, yaz ayının zengin taze

meyve çeşitliğinden, salata bardan ve meyveli yoğurt-dondurma gibi hafif tatlılardan

faydalanabilirsiniz. Dondurma yaz için ideal gibi gözükse de aşırı tükettiğinizde sonucu kilo

olarak geri dönecektir. Evet dondurma yiyebilirsiniz ama bu haftada 2 öğünden fazla

olmamalı. Bunlarla beraber tam tahıllı ekmek-beyaz peynirden yapılmış küçük bir tost ile

ayran da iyi bir ara öğün seçeneği olabilir. Bunlara alternatif olarak ise,

Unutmayın ara öğünleri atlamak, ana öğünlerde kontrolden çıkmanıza sebep olabilir!

Sağlıklı bir yaşam ve kilo kontrolünün sağlanması için bu güzel havalarda ve tatilde

yapılabilecek en güzel şeylerden biri de fiziksel aktivitemizi arttırmak. Özellikle yüzme,

yoga, pilates, doğa ve sahil yürüyüşleri, koşu gibi aktiviteler güzel birer seçenek. Ama

bunların, karnınız açken veya aşırı tokken ve güneşin dik geldiği saatlerde olmamasına

dikkat edin.

Okuduğunuz için teşekkür ederin, herkesin hayırlı, mutlu ve huzurlu bayramlar geçirmesini temnni ederim.

Beslenme ve Diyet Uzmanı

Diyetisyen Yunus Kapar
İstanbul Diyet

İletişim için

Mail: dytyunuskapar@gmail.com

Facebook



Instagram

Youtube

Pinterest

Linkedin

Yazının devamı...

Ramazanda Kabızlığa Dikkat

Mubarek ramazan ayının yaz aylarına denk gelmesiyle birlikte uzayan aç kalma süreleri sınırları zorlayan seviyelerde artış gösterdi. Sahur ve iftar arasındaki bu zaman dilimi boyunca aç kalan ve besin alamayan mideye iftarda aşırı yüklenmek hazımsızlık, şişkinlik ve kabızlık gibi problemlere sebep olmaktadır.

Aslında sağlığımızı hem fizyolojik olarak hemde psikolojik olarak korumak birazda bizim elimizde. Zaten önemli olan ibadetimizi yaparken bir yandan da sağlığımızı koruyabilmek. Ramazan ayında bu tür sindirim sıkıntılarını, beslenme düzenimizde dikkat edeceğimiz birkaç noktayla atlatmak mümkün.

Öncelikle alacağımız tedbir ve önlemler ile ilk dikkat etmemiz gereken konu günlük ihtiyaç duyduğumuz su miktarını alabilmek. İftar ve Sahur arasındaki sürenin yaklaşık 17-18 saatleri bulması otomatikmen bize kısa sürede yiyeceğimizi ve içeceğimizi günün geriye kalan süresinde yani uyku uyumazsak yaklaşık 6-7 saat içerisinde tüketme imkanı bulabilecez. Yani bu kısa süreli 6-7 saatlik zaman diliminde günlük ihtiyacımız olan en az 2-2,5 litre suyu iftar ile sahur arasında azar azar tüketmeye özen göstermeliyiz.

Oruç tuttuğumuz dönemlerde iftar sonrası vücudumuza enerji verirken birde vücudumuzun sıvı ihtiyacını ve elektrolit dengesini de sağlayan, gün boyu bitkin düşen bedenin tekrar canlanmasına yardımcı olacak ayran, komposto, sebze ve meyve tüketimini arttırmalıyız.

İftara çorba içerek başlanması sindirim problemlerini giderirken doygunluk hissinin de oluşmasına yardımcı olmaktadır. Çorba ile oruç açtıktan 15-20 sonra hafif ve az yağlı bir ana yemekle devam edebilirsiniz. İftarda porsiyonları küçültmek hem aşırı kilo alımı hem de hazımsızlık gibi sindirim problemlerini önlemek için iyi bir tercih olacaktır. İftar yemeği mümkün olduğunca yavaş ve iyice çiğnenerek Yenmelidir.

İftar sofrasında yağlı ve kızartma türü besinler tüketmek yerine daha hafif yiyecekler tüketilmelidir. Sofralarımızda bağırsakları çalıştıran ve kabızlığı önleyen

lifli yiyecekleri tüketmeye özen gösterilmelidir. Ancak bu yiyeceklerin tüketimi de bol su tüketimi ile desteklenmelidir.

İftarda çorbadan 15-20 dakika sonra etli bir sebze yemeği, salata, bir kase yoğurt veya iki su bardağı ayran ile devam etmek uygun bir seçim olacaktır. İftardan 1-1,5 saat sonra yürüyüş yapılması ve yarım saat kadar yürünmesi sindirim sistemini rahatlatacak ve kabızlık probleminin de yaşanmasını önleyecektir.

Kabızlıkta Uzak Durun!

Sindirim sistemi rahatsızlığı yaşadığımız dönemlerde bu süreci daha hızlı atlatabilmek adına bir takım besinlerden uzak durmak bu süreçten hızlı bir şekilde kurtulmamızıda sağlayacaktır. Bu besinler; Pirinç, Patates, Ayva, Muz ve Şeftali gibi yiyeceklerden uzak durmanız kabızlık sürecinizi bir nebze kısaltacaktır.

Kabızlıkta Diyetinize Mutlaka Ekleyin!

Sindirim sistemi rahatsızlığı yaşadığımız dönemlerde bu süreci daha hızlı atlatabilmek adına bir takım besinleri de diyetimize mutlaka eklemekliyiz Örneğin; Laksatif etkili meyveler(Kavun, karpuz ve kayısı gibi) Lif ve posa içeriği yüksek sebzeler, Prebiotic içeriği yüksek süt ürünleri yada takviyeleri.

Diyetisyen Yunus Kapar
İstanbul Diyet

İletişim için

Mail: dytyunuskapar@gmail.com

Facebook



Instagram

Youtube

Pinterest

Linkedin

Yazının devamı...

İŞTAHINIZI KONTROL ALTINA ALIN

İŞTAHINIZI KONTROL ALTINA ALIN

Kimi kişilerin çok iştahlı kimi insanların da az iştahı olduğu konusunda sıkıntılar yaşadığını biliriz. Bazı yiyeceklerin de iştah açıcı özellikleri varken bazı gıdalarında iştahı kontrol altına alan özellikleri bulunmaktadır. İştahı bastırıcı besinler ile iştahınızı kontrol altında tutabilirsiniz. Her metabolizma kişiden kişiye farklılık gösterdiğinden dolayı kilo almak veya kilo vermekte olan kişilerin metabolizma hızı ve yapısına göre değişiklik göstermektedir.

Bazen iştahımızın önüne geçemeyiz ve aklımıza gelen yiyecekler konusunda kendimizi engelleyemeyebiliriz. Bunun için iştahı açık olan kişilere iştahı bastırıcı besinler almalarını tavsiye ederiz. Karbonhidratlı yiyecekler tokluk hissini arttırırlar ve acıkmayı maksimum derecede kontrol altına alır. Bazen hızlı yemek yediğimizde kısa bir süre sonra acıkırız. Hızlı yemek yediğimizde midemiz şişse de aslında sağlıklı bir tokluk hissi yaşamayız. Bu nedenle kısa süre sonra tekrar yiyecek bir şeyler ararken buluruz kendimizi. Bu tür zamanlarda iştah bastırıcı besinler tüketmeli ve bu hissimizi uzun süre tokluk hissine çevirmeliyiz. Brokoli, havuç, karnabahar gibi sebzeleri haşlayıp üstüne biraz zeytinyağı ve yoğurt dökerek tüketmek iştahınızı bastıracaktır. Ayrıca gün içerisinde ara öğünlerde erik, ceviz, simit, peynir veya ayran gibi besinler, muz, ananas, armut, ayva gibi meyveler, haftada iki üç kez balık ve yumurta gibi besinler, sabahları sütün içine karıştırılmış yulaf ezmesi, 7-8 kaşık müsli ve meyve ezmesi karışımı sizi tok tutacak iştah bastırıcı besinler arasında yer almaktadır. Bunların yanında öğlen veya akşam yemeğinde havuç, bezelye, enginar karışımı ile yapacağınız bir yemek tokluğunuzu uzun süre muhafaza edecektir.Salatalarda kullanılacak kuşkonmaz da iştah bastıran gıdalar arasında bulunmaktadır. Ayrıca gün içerisinde bol su tüketimi de iştahınızı dengeleyecektir. Balıklardan ise somon balığı içerisinde bulunan besin değerleri neticesinde iştah bastırıcı besinler içinde yer alır.

iştah bastırıcı besinler herkesin tüketmesi gereken besinler arasında yer almaktadır. Bu besinler hem kilo aldırmaz, hem metabolizmayı hızlandırır hem de uzun süre tok kalmanızı sağlayarak hızlı ve düzensiz beslenmenizi engeller. Bu besinler ile birlikte Beslenme Uzmanı olan Diyetisyenler aracılığı ile yapılacak düzenli bir diyet ve egzersizler sayesinde yıllar boyu zinde ve formda kalırsınız.

Diyetisyen Yunus Kapar
İstanbul Diyet

İletişim için

Mail: dytyunuskapar@gmail.com

Facebook



Instagram

Youtube

Pinterest

Linkedin

Yazının devamı...

Aç Kalmadan Zayıflamanın Formülü

Fazla kilolarımızdan kurtulmak, yağlarımızın erimesini sağlamak veya zinde kalmak için diyet yaparız. Diyet yaparken dikkat edilecek ilk baştaki kural kesinlikle herhangi bir sağlık sorununun olmamasıdır. Eğer çok ciddi sağlık sorunu yoksa doktor veya diyetisyen tavsiyesi ile diyet yapmak mümkündür. Bazı kişiler diyet yapmayı aç kalmak olarak algılayabilir ama aç kalmadan zayıflamak artık uzman diyetisyenlerimiz sayesinde oldukça kolay hale gelmiştir.

Aç kalmadan zayıflamak için diyet uzmanlarımızdan sizin cinsiyetinize, fiziğinize, vücut yapınıza, metabolizmanıza en uygun programlar hazırlanmakta ve sağlıklı bir şekilde diyet yapmanızı sağlanmaktadır. Diyet yapmak sabır ve irade gerektiren bir programdır. Ve küçük egzersizlerle desteklendiğinde çok daha başarılı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Diyet yaparken kendinizi diyet yapma fikri ile zorlamayın. Rahat olun ve ileride ortaya çıkacak sonuçları düşünerek konsantre olun. Yeme alışkanlığınızı düzene soktuğunuzu düşünün. Şok diyetlerden her zaman uzak durun. Çünkü bu tarz diyet yaptığınızda sağlıksız bir zayıflama geçireceğinizden dolayı şok diyeti bıraktığınız an verdiğiniz kiloları hatta daha fazlasını geri alırsınız. Aklınızdan sağlıklı yaşamak ve sağlıklı beslenmek için diyet yaptığınızı geçirin. Hızla kilo vermeye odaklanmayın. Saat saat kilonuzu ölçüp farklı

psikolojilere girmeyin. Vermek istediğiniz kilo çok fazla olsa da küçük hedeflerle yolunuzda ilerleyin. Asla umutsuzluğa kapılmayın ve zamanın çabuk geçtiğini unutmayın. Uzmanlarımız tarafından sizin için hazırlanmış özel programlar sayesinde bir süre sonra fazla kilolarınızdan kurtulmuş fit bir vücuda ulaşmış olduğunuzu göreceksiniz. Asla aç kalmayın. Aç kalmak diyetin bir parçası değildir. Kontrollü yiyerek beslenmek hem kilo vermeniz hem de sağlığınız açısından çok önemlidir.

Aç kalmadan zayıflamak uygulanan diyetlerin başlıca temelinde yatar. Ekmek yemezseniz zayıflarsınız mantığından kurtulmanız lazım. Kontrollü ve uygun ekmek tüketimi asla kilo aldırmaz. Bol bol meyve, yoğurt gibi ürünler tüketmek hem sağlığınız hem uygulayacağınız diyet içerisinde her zaman faydalı olacaktır. Aç kalmadan zayıflamak için ana öğünlerinizi ve ara öğünlerini asla kaçırmamanız lazımdır. Hem işlerinize odaklanıp hem diyet yaptığınızda kendinizdeki farkı çok çabuk hissedeceksiniz. Yılların

tecrübesi ve profesyonelliği ile sizlere aç kalmadan zayıflamak konusunda metabolizmanıza ve vücudunuza en uygun diyeti seçmekteyiz.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.