Enflasyon oranında faiz caiz mi?
Enflasyon oranında faiz caiz mi?
İslƒmda ribƒ denen reel faiz harƒmdır. Faiz, hadŒste belirtilen altı şey üzerinde geçerlidir: Altın, gümüş, arpa, buğday, üzüm, hurma. İşte kendi değerlerini koruyan bu maddelerin ödünç verilmesi karşılığında alınan fazlalık (ribƒ) harƒmdır. Fakat bu maddeler değerini koruyan şeylerdir. Verilen bir altın, bir süre sonra yine verildiği zaman kadar iş görür. Fakat bu maddelere endekslenen (Peygamber zamanında mevcut olmadığı için hadŒste anılmayan) kƒğıt paralar, özellikle bizim gibi kalkınmakta olan ülkelerin paraları (hele hele Türk parası) istikrarlı değildir, her gün değerini yitirmektedir.
Bugün birine faraza bir milyar lira borç veren kişi, bir yıl sonra faiz harƒmdır deyip yine bir milyar alırsa, aslında en iyimser hesapla verdiği paranın %65-70 ini kaybetmiş olur. Yani aldığı bir milyar, gerçekte 300 milyondur.
Öyle ise bunu önlemenin tek çözümü nedir? Şudur: Ödünç veren kimse, verdiği parayı ya dövize, ya altına veya ilƒn edilmiş bulunan resmŒ enflasyon oranına endeksleyerek verir. Diyelim ki bir milyar liranın bugünkü tutarı 2 bin dolar veya 3 bin marktır. İşte borç alan kimseye der ki:
- Arkadaş sana vereceğim bir milyar, bugünkü kur üzerinden 2 bin dolar, yahut 3 bin marktır. Yahut 200 gr. altındır. Sen bana bir yıl sonra 2 bin dolar, yahut 3 bin mark, yahut 200 gr altın vereceksin. Yahut da resmi enflasyon miktarı olan %65 fazlasını vereceksin.
İşte bu işlem, en ƒdil işlemdir. Aksi takdirde ödünç veren ziyan eder; kimse ödünç para vermek istemez. Elbette hiç kimse 1 milyar verip bir yıl sonra 300 milyon almak istemez. Biz bu görüşümüzü tƒ 1977 yılında İstanbul'da akdedilen II. Uluslararası SŒret Konferansı'nda sunmuştuk. O zaman hayli tepki yanında takdir de toplamıştı ama şimdi vaktiyle bizi tenkit edenler, böyle fetvƒ vermektedirler. Çünkü konunun başka çözümü yoktur. Fakat resmŒ enflasyon oranının üstüne çıkan fazlalık, ribƒdır, harƒmdır.
Burada vurgulamak istediğim bir husus daha var. O da şudur:
Paranın değer aşımı, bankadan veya yatırım için ödünç almış olandan alınmalıdır. Zorunlu bir ihtiyacını karşılamak için borç almış bir fakirden bu enflasyon oranındaki fazlalığı da almamak, hattƒ borçlu çok eli darda bir kimse ise borcu tamamen ona bağışlamak daha uygundur. Çünkü Kur'ƒn, bize bunu öğütlemektedir: "Eğer (borçlu) darlık içinde ise, bir kolaylığa çıkıncaya kadar beklemek (lƒzımdır). Eğer bilirseniz (verdiğiniz borcu, eli darda olan borçluya) sadaka olarak bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır."
(Bakara: 280)
Derviş ve para
Zamanla dileği gerçekleşen padişah, adağını yerine getirmek istedi. 100 altını bir keseye koyup, adamlarından birine verdi, "Al bunu dervişlere dağıt" dedi.
Padişahın adamı, kurnaz biriydi. Gün boyu dolaşıp akşam üzeri altın kesesini padişaha geri getirdi ve "Verebileceğim bir dervişe rastlamadım" diye mazeret belirtti.
Padişah şaşırdı ve "Nasıl olur. Bildiğim kadarıyla 400 kadar derviş var ilimizde."
"Sultanım" dedi adam, "Gerçekten derviş olanlar para almıyor. Para isteyene de ben veredim, çünkü o derviş değil" yanıtını verdi gülerek. Bunun üzerine padişah, adamlarına şunları söyledi:
"Gece gündüz ibadet eden dervişlere benim ne kadar sevgim varsa, bu adamın da o kadar düşmanlığı var. Lakin o haklı."
En büyük kubbe!
İslami mimarinin bir harikası olarak düşünülen cami için 60 milyon dolar harcanmıştır. Eyaletin 62 yaşındaki Sultanı Abdülaziz Şah, Selangor Camii adıyla başlanan yapının açılışını doğum gününde yaptı ve kendi ismini verdi.
Ekonomik sıkıntılar nedeniyle 1988'de gerçekleşen açılışa kadar, camiin mimarı Datuk Burhanettin Ebu Kasım'ın çizdiği projeye sık sık sultan tarafından müdahale edildi. Dünyanın en büyük kubbesini isteyen sultanın ısrarıyla mühendislik ve mimarlık prensiplerinin dışına çıkılınca, 51 metre çapındaki ve 91.5 metre yüksekliğindeki kubbenin kapatılması sorun oldu. Taş olarak kapatılamayan kubbe, zor durumda kalan mimar tarafından ancak alüminyum olarak kapatılmıştır. 13 bin 854 alüminyum çubukla kapatılan kubbeye, bu kez Almanya'da hazırlanan devasa avizelerin asılması sorun oldu. Avizeler camiin ortasına değil kenarlara asıldı.
105'er metrelik dört minaresi bulunan caminin kubbesi altında 20 bin kişi namaz kılabilmektedir.
Yunus’tan
Helal yenmez haram kıymetli oldu
Okuyan Kuran’a kulak tutulmaz
Şeytanlar semirdi kuvvetli oldu
Haramile hâmir tuttu cihânı
Fesat işler eden hürmetli oldu.
Peygamber yerine geçen hocalar
Bu halkın başına zahmetli oldu
Tutulmaz oldı Peygamber hâdisi
Halayık cümle Hak’dan utlu oldu.