Ergenlerde madde bağımlılığında aile desteği kritik önem taşıyor
Ergenlik dönemi, kişilerin kimliğini şekillendirdiği, duygusal ve sosyal gelişimin yoğun yaşandığı hassas bir süreç. Bu dönemde yaşanan değişimlerin bazen bağımlılık risklerini de beraberinde getirdiğine dikkat çeken Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül, ailelere erken uyarı işaretlerini dikkate almaları ve çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmaları yönünde çağrıda bulundu.
Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül, kimlik mücadelesinin en yoğun yaşandığı dönem olan ergenlikte, aile içi problemler, akran baskısı, psikolojik sorunlar ve merak, madde kullanımını tetikleyebileceği uyarısında bulundu.
Başgül, özellikle duygusal boşlukta bırakılan ve ebeveynleriyle, arkadaşlarıyla sağlıklı ilişki kuramayan gençlerin risk altında olduğuna dikkat çekerek, “Sosyal medya, filmler, müzik videoları gibi kaynaklarda maddelerin cazip şekilde sunulması gencin merakını artırabilir. Maddelerin zararları hakkında yeterli ve doğru bilgiye sahip olmamak denemeyi kolaylaştırabilir. Ergen, acı verici duygulardan kaçmak ya da onları bastırmak için maddeye yönelebilir. Özellikle depresyon, anksiyete ve travma sonucunda madde kullanım riski artar. Kendini değersiz hisseden gençlerde madde kullanımı daha sık gözlenir. Çevresel faktörler de madde kullanımı açısından önemli etkenlerdir. Başarısızlık duygusu ve okula aidiyetin düşük olması, riskli davranışlara zemin hazırlar” dedi.
Ani davranış değişikliklerine dikkat!
Madde kullanımının ilk belirtileri sıklıkla davranışsal ve duygusal düzeyde görülüyor. Derslerde ani başarısızlık, arkadaş çevresinde radikal değişiklikler, huzursuzluk, para isteme, yalnızlaşma, öfke patlamaları, aşırı neşe ya da depresyon gibi ruh hâli değişimleri, fiziksel görünümde bozulmalar ve gece uykularında düzensizlik aileler için önemli uyarı işaretleri arasında yer alıyor.
Başgül, “Madde bağımlılığı genellikle yalnız başına görülmez, birçok ruhsal sorunla birlikte seyreder. Bu nedenle tedavi yaklaşımı, hem bağımlılığı hem de eşlik eden ruhsal bozuklukları birlikte ele almalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Ebeveyn tutumu süreci belirliyor
Madde kullanımından şüphelenen ailelerin, öncelikle öfkeyle değil anlayışla yaklaşması gerektiğini belirten Prof. Dr. Başgül, şöyle konuştu:
"Aileler bağımlılığın bir ‘irade zayıflığı’ olduğu düşüncesi gibi yanlış inançlardan uzaklaşmalıdırlar. Bağımlılık tedavisinde aile terapisi de çok önemli bir rol oynar. Aileler uzmanlarla iş birliği içinde hareket etmelidir. Ailelerin önemli bir görevi de tedaviye devam etme, ilaçlarını düzenli alma ve rehabilitasyon sürecine katılması konusunda gence destek olmasıdır. Tedavi sonrasında da gencin değişen yaşam tarzına uyum sağlaması için aile desteği sürmelidir."
Başgül, erken dönemde başlatılan destekleyici müdahalelerin, bağımlılık döngüsünü kırmada etkili olduğunun altını çizdi.
Ruhsal sorunlar madde kullanımının hem nedeni hem sonucu olabilir
Depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk, dikkat eksikliği, travma sonrası stres bozukluğu ve kişilik bozuklukları gibi psikiyatrik rahatsızlıkların hem madde kullanımına zemin hazırlayabileceğini hem de bağımlılıkla birlikte ağırlaşabileceğini vurgulayan Başgül, bu sorunların uzmanlarca birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Okul ve sosyal çevre önemli bir destek sistemi
Bağımlılıkla mücadelede okulun ve sosyal çevrenin rolüne de dikkat çeken Prof. Dr. Başgül, öğretmenlerin ve rehberlik servislerinin öğrencideki değişimleri zamanında fark ederek aileyle iş birliği içinde süreci yönlendirmesi gerektiğini söyledi. “Öğretmenlerin kendileri sağlıklı yaşam biçimi ve iletişim konusunda öğrencilere rol model olmalıdır. Genç için özellikle değer verdiği öğretmenin yaşam biçimi, ideolojileri çok önemlidir. Kendine bunları örnek alır. Öğretmenler de aileler gibi yargılayıcı olmayan, anlayışlı ve açık bir tutum sergilemedir” diyen Başgül, okullarda riskli davranışları azaltmaya yönelik özel programların uygulanması gerektiğini belirtti.
Yeşilay’dan ücretsiz uzman desteği: YEDAM
Bağımlılıklarla mücadelede toplumun her kesimine hizmet sunan Yeşilay Danışmanlık Merkezleri (YEDAM), gençlerde madde bağımlılığı konusunda ailelere de ücretsiz danışmanlık hizmeti sağlıyor. Türkiye genelindeki 105 merkez ve 115 YEDAM Danışma Hattı aracılığıyla hem gençlere hem de ebeveynlere psikoterapi ve sosyal hizmet desteği sunuluyor.
Ne zaman uzman desteği alınmalı?
Madde kullanımı düzenli hâle geldiyse, genç kontrolünü kaybetmiş ve kullanımını durduramıyorsa; terleme, sinirlilik, titreme gibi yoksunluk belirtileri görülüyorsa; intihar düşünceleri, saldırganlık, ciddi davranış problemleri, depresyon, anksiyete ya da halüsinasyonlar eşlik ediyorsa; okuldan veya işten uzaklaşma, aile ve sosyal ilişkilerde bozulma yaşanıyorsa; kendi çabasıyla bırakmayı deneyip tekrar başlamışsa, bu durumda mutlaka uzman desteğine başvurulması gerekiyor. Bu tür belirtiler, sorunun bireysel çabalarla aşılamayacak düzeye ulaştığını ve profesyonel müdahalenin gerekli olduğunu gösteriyor diyen Başgül, “Öncelikle, 'Kendi başına geçer' düşüncesinin yanlış olduğunu söyleyebiliriz. Madde bağımlılığı ilerleyici bir hastalıktır ve erken dönemde alınacak profesyonel destek, uzun vadede daha kolay ve etkili bir tedavi sağlar. Dolayısıyla şüphe duyulan her durumda gecikmeden uzmanlara başvurmak gerekir. Erken destek bağımlılığın ilerlemesini önler, kişinin tedaviye yanıt verme olasılığını artırır ve uzun vadeli iyileşme sürecini kolaylaştırır" diye konuştu.