Esmod Panel; Hatice Gökçe-Sıla Güven Erkek Modası ve Stili

Hatice Gökçe 12 yıldır moda tasarımcısı olarak moda sektöründe çalışıyor. Erkek giyimi konusunda şu anda yüksek lisansını gerçekleştiren Gökçe, moda sektörünün ciddi yetenekleri arasında gösterilen yegane isimlerden biri. Tasarımın çok ötesinde düşünce gücü ve aktarmak istediği görsel malzemelerin arasındaki bağlantıları sayesinde Gökçe, erkek stilinin oluşabilmesi için önemli adımlar atıyor.

Tasarım hayatına ilk başladığında erkek stillieri hakkında kaynak bulmakta oldukça güçlük çeken tasarımcı, kültürü dünya çapında nam salmış, tarihi yüzyıllardır devam eden ülkemizin topraklarında aslında kaynak geliştirebilmek ve gelecek nesillere ciddi bir çalışma bırakabilmek için yüksek lisans çalışması yaptığını sözlerine ekliyor. Bu eğitime yönelik olarak 18. yy'dan itibaren günümüze kadar, erkek stiline yönelik, derin bir araştırma yapan Gökçe, tezinin sonunda erkek stili konusunda dikkate alınması gereken tüm detaylarla ilgili geniş çaplı bir kaynağa ulaşacağını umud ediyor.

Dünya üzerinde belirli olan İngiliz tarzı, İtalyan tarzı gibi bir tarz yaratmak isteyen Gökçe, elbette bu konuda çok çalışılması gerektiğini düşünüyor. Yurt dışından ve Türk kültüründen etkilenen dönemlerin, sanatın,i tasarımın, modanın bir arada olduğu, erkeklerin kendilerini çok daha rahat hissedebilecekleri, özellikle de şu anda kendilerini bulmak adına çıktıkları arayışa bir cevap edinebilmeleri için, erkek modası hakkında daha çok çalışmaların yapılmasından yana olduğunu da vurguluyor.

Hatice Gökçe

Kadınlara ait olarak yansıtılan moda dünyasında aslında çeşitlilik ne kadar kısıtlı olsa da erkeklerin kendilerini en rahat hissedebilecekleri kıyafetleri ve aksesuarları bulabilmeleri çok önemli. Kadınlar nasıl başka kadınlar için giyiniyorsa, artık erkeklerde kadınlar için değil, başka erkekler için giyiniyor. Aslında öncelikle erkeklerin tarzına ve vücut tipine uygun bir çalışma yapılmalı. Herkesin herşeyi giydiği ancak, çok az insanın "kendisi hakkında" bilgili olduğu bir dönemden geçiyoruz. Sektörümüz her geçen gün gelişiyor, genç tasarımcılar artıyor, hepsi oldukça istekli fakat, yeniden bir çoğu kadınlar için çalışmalar yapıyor. Erkekler için tasarımlar yapma zamanı ne zaman gelecek? Erkek ne zaman kadına bakması gereken kabuğundan çıkacak? Ne zaman aslında kendisi için birşeyler yapacak?

Günümüzde androjen, metroseksüel olarak adlandırılan erkek tarzı, artık kendisini ifade etmek, kişiliğine ve yaşam tarzına göre giyinmek isteyen erkeklerin kendilerini arayışları esnasında maruz kaldıkları bazı etiketlenmeler oluyor. Kadınlar kadar geniş bir ürün yelpazesine sahip olmayan erkekler, çeşitsizliğin arasında kendilerine yetmeyen olguların arasında yer edinmeye çalışıyor, bu da farklı yakıştırmalara sebep oluyor. Fakat, bir kez daha bilinmesi gerekiyor ki, moda sektörünün gelişmesi ile artık erkekler için daha detaylı araştırmalar ve çalışmalar yapılıyor. Bu dönem kısa bir zaman sonra geçecek diye düşünürken, erkekler için arttırılacak seçenekler sayesinde, arada kalmak yerine tüm bireyler kendi mecralarında özgürce giyinebilir.

Alternatif kültürlerin moda'ya yansımasının önemli bir durum olduğunu vurgulayan Gökçe, ülkemizde ve kültürümüzün gelişme sürecinde Batı'dan alınan kıyafet reformunu Orta Asya'ya yönlendirmeyi amaçlıyor. "Topraklarımızda ve kültürümüzde oldukça entellektüel, estetik açıdan gelişmiş topluluklar yaşamış, etkileri halen günümüzde kendini göstermekte. Başkaları gibi olmaktansa, İngiliz, İtalyan ya da herhangi bir toplumun tarzını kopyalamaktansa kendi zengin kültürümüzün geliştirdiği bir tarza imza atarak, aslında bizim olan bir akım yaratabiliriz".

Dünya çapında çalışan birçol tasarımcı arkadaşlarımız var. Hepimiz zaman zaman yurt dışında çalışma imkanı buluyoruz. Kendi kültürlerinin ardından Türk kültürüne hayran kalan birçok yabancı arkadaşım ve tanıdığım mevcur. Farklı olmak elbette önemli ancak, en önemlisi; Kendi kültürümüzden faydalanarak dünya çapında kendimizi ifade edebilmemiz".

Sıla Güven

Zaman alan ve yoğun bir çalışma temposundan bahsediyoruz. Bir kültürden bir tarz yaratmak elbette kolay değil, ancak, gerçekten gelecek nesillere olmayan bir çalışma bırakmak istiyorsanız, sıkı bir çalışma planı üretmelisiniz. Tarihsel referanslar ile detaylı çalışması genişleten Gökçe, yüksek lisansı bittiği zaman oldukça çarpıcı bir kaynağı moda dünyasına sunarak adından bir kez daha söz ettirecek gibi de gözüküyor.

Çalışmasının haricinde dünya ve istanbul genelinde sokak modasını değerlendiren Gökçe; "kaotik bir karışıklık içinde yitip gittiğini vurguladığı tarzlar için, moda çok çabuk sürkülasyon yaşıyor, insanlar birşeylere alışmadan bir bakıyorlar, başka birşey moda oluyor, renkler, modeller, her sezon çeşitleniyor, insanlar belki de ne giymeleri konusunda detaylı bir araştırma yapmadan beğendikleri herşeyi alıp, giyebiliyoriar, işte bu durum ne yazık ki, bir görüntü kirliliğinin oluşmasına sebep oluyor. Elbette herkes farklı tercihler yapabilir, moda sektörü kimseye birşey dayatmıyor, yapamazsınız diye bir durum söz konusu değil ancak, kendinizi daha iyi hissetmek istiyorsanız, kendinize neyin yakıştığını, hangi renkleri kullanmanız gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Sizi öne çıkaracak olan kıyafetleriniz asla sizin önünüze geçmemeli. Böyle bir durum olduğunda aslında insanları yargılamaya başlıyoruz, ben bu durumun ortadan kalkabilmesi için çalışmalarıma devam ediyorum. Aslında bu noktada her açıdan Istanbul Fashion Week bu karmaşanın bitmesi için oldukça uygun bir ortam. Fakat, biz de moda haftası biraz farklı algılanıyor. Kısa süredir yapılıyor olmasına rağmen birçok değişimin ve gelişimin yaşanmasına neden olsa da, hala oturmayan birçok problemi de beraberinde getiriyor. Bu açıdan da Istanbul Moda Haftası yurt dışındaki örneklerinden benzer olmaya çalışıyor. Oysa bizim kültürümüzü yansıtacak, tamamen Türk tasarımcılar tarafından tasarlanan bir olgu olması için daha önümüzde çok zaman görüyorum. Istanbul Moda Haftası için daha çok çalışılması ve çaba sarf edilmesi gerekiyor. Elbette yurt dışından feyz almak gerekiyor ancak, 20 yıldır yapılan organizasyonlarla kendimizi bir tutma düşüncesi bana çok yanlış ve uzak geliyor. Gelişme sürecinde ana fikrin değişmesi, ortak bir yapının bulunması ile bizimde Fashion Week ile bir dünya markası olmamamız için hiçbir sebep yok.

Televizyon ve anında tüm bilgilere ulaşabildiğimiz "internet" çağında bile moda kültürü insanların kafasında daha çok yeni oturmaya başladı. Kişilerin kendilerini tanıttığı, kitleleri tanıdığı bu daha çok yeni kabul edilebilecek platformda işler elbette çok hızlı ilerliyor. Gözlemlediğim ve benim showroom'umda alışverişe gelen erkek müşterilerim eminim bazı kadın müşrerilerden çok daha bilgili. Ne istediklerini ve aslında neyin kendilerine daha çok yakıştığının bilincinde alışverişe çıkıyorlar, tercihlerini bilgilerine yönelik yapıyorlar. Çok okudukları ve araştırdıkları bariz görülüyor çünkü, onların yeni dahil olduğu moda sektörü gelecekte kendileri için çok daha detaylı çalışmaya başlayacak buna inanıyorum. Türkiye'de erkek stiline özgü çalışan markaların biraz daha soft tasarımlar yaptığını bile görmek bir adım ötesinin planlanıyor olduğunun bir kanıtı ancak, halen daha öncelere gidebilecek bir kaynak yok. Genç tasarımcılardan ciddi işlerin çıkacağından emin olarak, kendi kulvarımda erkekler için çalışmalar yapmaya da devam edeceğim. Erkeklerin kadınlar kadar bakıma ve "hoş" giyinmeye hakları olduğunu düşündükçe de bu böyle olacak.

Panel'de konuşmasını kapatırken, moda dünyasına çok emekler veren tasarımcıların zamanla kendi yollarını çizdiğini, herkesin kendi tarzına göre hitap ettiği kitleyi seçtiğini belirten Gökçe, dönemsel hareketlenmeler elbette olabileceğini farklılıklar moda sektörünü ayakta tutan olgular olduğunu, elbette deneme-yanılma yolu ile karar verme sürecine ulaşmak mümkün olacağını da vurguladı. Erkek stili ve modası çalışmalarını merakla, heyecanla takip etmeye devam edeceğiz.