SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Moda da artık Adana’da!

Geçtiğimiz hafta sonu Adana yepyeni bir etkinliğe daha ev sahipliği yaptı. Birçok özel kuruluşun da destek verdiği, Büyükşehir Belediyesi ve valiliğin de katkılarıyla organize edilen defile, Adana’nın moda sektöründe de iddialı olduğunu gösterdi. Bölgedeki moda tasarım evlerinin yanı sıra Türkiye’nin farklı illerinden gelen katılımcılar da birbirinden şık koleksiyonları Adanalı moda severlerin beğenisine sundular. Sunuculuğunu İpek Tanrıyar’ın yaptığı organizasyonda Özge Ulusoy, Ece Gürsel, Wilma Elles gibi ünlü mankenlerin yanı sıra çok sayıda profesyonel manken de podyumda boy gösterdiler. Birbirinden şık tasarımların sunulduğu bu mükemmel defilenin koreografisini, moda dünyasının ünlü ismi Uğurkan Erez’in yetiştirdiği ve veliaht ilan ettiği ünlü koreograf Fatih Ömercikoğlu hazırladı.

Adana’da büyük bir AVM’nin etkinlik alanında hazırlanan podyumda yürüyen ünlü mankenler, taşıdıkları kıyafetlerle adeta izleyicileri büyülediler. Zengin mutfağıyla yerli yabancı tüm gurmelerin damağında iz bırakan Adana, moda alanında da başkent olma yolunda ilerlediğini, bu defileyle ilan etmiş oldu. Geçtiğimiz yıl yine Adana’da ilki düzenlenen defilede, abiye elbiseler, casual stilin örnekleri ve tasarım gelinliklere yer verildi. Birbirinden şık abiyeler, hem modern hem klasik; farklı giyim stillerini tercih eden herkesin beğenisine hitap edecek nitelikteydi. Taşlar, boncuklar, danteller ve püsküllerin hareket kazandırdığı gelinliklerde, modern tasarımların yanında tesettür ve marjinal stilin izlerini taşıyan modellere de rastlamak mümkün oldu.

Hem gelinlikler hem de abiyelerde klasik seçeneklerden modern çizgilere kadar birçok tasarım gördük. Nişanlık, kokteyl elbiseleri ve after-party tasarımları da en az gelinlik modelleri kadar göz alıcıydı. Turuncu, yeşil, pastel mavi gibi renklerin romantik tavrı ile hazırlanan abiye tasarımları, geceye adeta damgasını vurdu. Çarpıcı abiye stildeki koleksiyonların yanı sıra günlük kullanımda gardıroplara dahil edilebilecek tulum, elbise, şort ve bluz gibi birçok tasarım, sezonun trend renkleri ile tasarlanmıştı. Bölgenin önemli mücevherat markalarından biri tarafından hazırlanan takı koleksiyonu, mankenlerin podyumdaki son yürüyüşü ve gecenin sonuna şık bir imza olarak akıllarda kaldı.

Adana’yı bu yönüyle de sektörde iddialı görmek doğrusu güzeldi… Ülkemizin cennet köşelerinden biri olan Adana’nın, sadece mutfağıyla değil moda gibi birçok uluslararası platformda da varlığıyla öne çıkması, gerçekten gurur verici. Kimbilir? Belki gelecek zamanlarda büyük moda haftalarının bir ayağı, Milano, İstanbul, Paris gibi şehirlerden sonra Adana’da da organize edilir ve uluslararası moda dünyasına sesimizi buradan da duyurmuş oluruz.

Sevgiyle kalın….

Filiz HAS

Instagram: https://www.instagram.com/me.filizhas/

E-mail: filizhas@outlook.com

Yazının devamı...

İçeriden dünyaya yansıyan görünüm: Spiritüel moda

Enerji, şifa çalışmaları ve mistik aleme ilgi duyan insanların modası olamaz mı? Elbette olur. Hatta onları stilinden, üzerinde taşıdığı küçücük bir detaydan bile kolayca tanırsınız. "Spiritüel yaşamın da modası mı olurmuş?" demeyin; olur ve şimdiye kadar yoksa bile bu yazıdan sonra artık olmalı!

Doğal Kumaşlar

Yaşama ve yaratılan her şeye tamamen ruhsal açıdan yaklaşan bir disiplini benimsediğinizde, yediğiniz içtiğiniz gıdalardan ağzınızdan çıkan sözlere kadar her şeyin hayatınızda büyük bir önemi oluşur. Mümkün olduğunca organik ve vücuda yararlı besinleri tercih etmek, sağlıklı bir uyku düzeni, meditasyon ve yoga gibi egzersizleri hayatınıza dahil etmek önemlidir. Doğal kumaşlarla tasarlanmış giyim ürünlerini bu işin dışında tutabilir miyiz o halde? Yün, pamuk, ipek ve keten dokulu kumaşlarla hazırlanmış rahat ve şık giysiler bence bir spiritüel için biçilmiş kaftan!

Rahatlık Ön Planda

Uğraşacak bir dünya konu varken kim giydiğinin ne olduğuyla ilgilenmek ister? O yüzden rahat, yalın ama zarif parçalar kurtarıcı olabilir. Basit dokunuşlarla ve doğru kumaşları tercih ederek rahat bir stile sahip olabilirsiniz. Maxi boy etekler, rahat tulumlar, Palazzo pantolonlar, doğal dokuların ağırlıkta olduğu esnek kumaşlarla tasarlanmış tayt ve body modelleri, size aradığınız rahatlığı ve özgürlüğü sağlayabilir. Bu tip tasarımlarla bedeninizi dar kıyafetlere hapsetmeden şık bir görünüm yakalayabilir, aynı zamanda da dilediğiniz kadar rahat hareket edebilirsiniz.

Bohem Stilden İlham Alın

Zamansız çizgisi ve her devirde kendine yer bulan tarzıyla "bohem stil" spiritüel modaya en çok uyarlayabileceğiniz tasarımlardan oluşur. Dantel dokulu pantolon, bluz ve elbise gibi ürünler, makrome dokumalarla tasarlanmış çanta, takı gibi aksesuarlar, işlemeli keten parçalar, tam da ruhunuzdaki ışığı yansıtmanız için size ihtiyacınız olan duygusal desteği sunar. Bohem tarzın kendine özgü romantik yapısı, duygusal bir ruhla kusursuz bütünlük sağlar.

Doğal Taşlarla Tasarlanmış Aksesuarlar

Doğal taşlar, spiritüel yaşamın olmazsa olmaz parçalarından biridir diyebiliriz... Doğanın bize sunduğu en muhteşem hediyelerden biri olan birçok değerli ve yarı değerli doğal taşlarla tasarlanmış takılar, hem enerjisel olarak hem de stilinizi tamamlamak adına size güçlü bir destek sunabilir. Zengin renk çeşitliliği ve kullanımda fiziksel enerjimize sağladığı yüksek katkılar, doğal taşları spiritüel modaya dahil etmemizin en önemli nedenleridir. Küpe, kolye, bileklik, broş gibi birçok aksesuarı, doğal taşlarla tasarlanmış ürünlerden tercih edebilirsiniz.

Renkler, dokular ve hatta seçtiğiniz materyallerin enerjisi, bu moda anlayışında büyük anlamlar taşır. Bu yüzden, gıdadan sağlıklı yaşama uzanan geniş bir perspektifte değerlendirilen ruhsal yaşama, giyim ve moda anlayışı yönünden de bakmakta fayda var.

Sevgiler

Filiz HAS

https://decocosh.blogspot.com/

https://www.instagram.com/me.filizhas/

Yazının devamı...

Yeni nesil moda davranışları

Dünyadaki enerji kaynaklarının giderek azalması ve bu azalmayla strese girmesi, tüm tüketim ürünlerinde olduğu gibi moda alanında da önemli bir tasarruf zorunluluğu getirdi. Dünyanın geleceğine katkı sunan sürdürülebilirlik düşüncesinden hareketle, eskiden rağbet görmeyen ikinci el kıyafet ve aksesuar ürünleri de doğru orantılı olarak daha fazla talep görmeye başladı. Hem dünyanın kaynaklarını tasarruflu kullanmaya katkı sunan hem de bireysel olarak ekonomik bütçeyi destekleyen ikinci el moda, aynı zamanda bir stil oluşturmanızı kolaylaştıracak önemli bir enstrüman haline de dönüşüyor. Sadece ucuz olduğu için aslında sizi ve stilinizi hiç yansıtmayan kalitesiz kıyafetlere ve aksesuarlara yatırım yapmak yerine, bu iş için hazırlanmış uygulamalar üzerinden tarzınızı yansıtan kaliteli, şık ve stil sahibi ürünlere kolayca ulaşabilirsiniz.

Bazı giysiler ömürlüktür; klasikler arasında yer alan desenler ve modası hiç geçmeyen stile sahip tasarımlar vardır. Bu ürünleri hangi sezonda satın aldığınızın da bu yüzden bir önemi yoktur. Bu tip ürünleri gardırobunuza dâhil ederek sezonsuz ve zamansız güçlü bir stil elde edebilirsiniz. Zamansız ve modası geçmeyen moda tasarımlarını mağazadan ya da e-ticaret üzerinden direkt almakla az kullanılmış ve hiçbir deformasyonu olmayan ikinci el ürünlerden almak arasında bir fark yoktur. Günümüzün ekonomik koşullarında, bütçenizde önemli bir tasarruf sağlayacak bu yöntemle, hem her zaman şık ve tarz görünebilir hem de kazancınızın önemli bir bölümünü kıyafet harcamalarına yatırmak zorunda kalmadan stilinizi koruyabilirsiniz.

İkinci el moda, ilk etapta kulağınıza pek mantıklı gelmiyorsa kıyafetleri aylık olarak kiralama yapan yeni nesil uygulamalar olduğunu hatırlayın. Bu uygulamalar üzerinden belirli bir abonelik ücreti karşılığında, stil danışmanları tarafından vücut tipinize, yaşam tarzınıza ve zevkinize uygun olarak sizin için hazırlanan birkaç çeşit kombini aylık olarak kiralama yapabilirsiniz. Sizin giysi kiralama süreniz bittikten sonra, ürünleri herhangi bir hasar ya da deformasyona uğratmadan iade etme zorunluluğu var. Dolayısıyla ürünler sizden sonra kiralayacak olan yeni kişilere gidiyor. Bunun da bir çeşit ikinci el moda alışverişi olduğunu rahatlıkla düşünebilirsiniz. Aradaki tek fark birinin belirli bir süre kiralanması diğerinin ise daimi olarak satın alınması.

Dünyada ve Türkiye’de ikinci el moda davranışları, trendler üzerinde de etkili oluyor. Moda tasarımları, enerji kaynaklarını korumak ve daha işlevsel olmak adına daha fazla organik materyal tercih edilerek ve geri dönüşümü kolay malzemeler kullanılarak sürdürülebilirlik mantığıyla üretiliyor. Zamansız moda anlayışı, bu doğrultuda nötral çizgileri daha fazla günlük giyim stiline taşıyor. Bu tip tasarımsal yenilikçi özellikler, ikinci el modada ürünlerin el değiştirmesini de kolaylaştırmış oluyor. Daha fazla insan tarafından tercih edilen, dokusu bozulmadan uzun süre kullanılabilen ve klas stiliyle öne çıkan tasarımlar, hem ilk elde hem de ikinci el ve kiralamalarda büyük avantaj sağlıyor.

Bu yeni nesil moda davranışlarının doğaya, iklime ve dünyanın doğal enerji kaynaklarına olan önemli katkısı yadsınamaz. Tüketime dayalı toplumdan sürdürülebilirliğe yatırım yapan topluma dönüşmek için, bu yeni moda davranışlarının önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Çünkü yeni üretilmiş her bir giysi tonlarca su, elektrik ve doğalgaz enerjisinin de tüketilmesi anlamına geliyor. Güçlü bir stil oluştururken hem kaliteli ürünlere kolayca ulaşmak hem de tasarruf faydası sağlamak için ikinci el alışveriş yönteminin çok yararlı bir yol olduğunu söyleyebilirim.

Yeni yılın bu ilk yazısı, dünya olarak içinden geçtiğimiz şu zor günlerde okuyuculara daha fazla faydalı bilgilerle dolu olsun istedim. Modadan yepyeni haberler ve modada yenilikler için, hem buradaki köşemden hem de sosyal medya hesaplarımdan takipte kalabilirsiniz.

Herkese mutlu, sağlıklı, huzurlu, bolluk ve bereket dolu neşeli bir yeni yıl diliyorum.

Sevgilerimle,

Filiz HAS

https://www.instagram.com/me.filizhas/

https://decocosh.blogspot.com/2021/

Yazının devamı...

Metaverse evreninde moda

Son günlerde adını sıkça duyduğumuz Metaverse, 2022 yılından itibaren istesek de istemesek de hayatımızın merkezine hızla yerleşecek gibi görünüyor. Şimdiye kadar sadece dünyanın sayılı teknoloji markaları değil, birçok farklı sektörden markanın da alt yapı çalışmalarını Metaverse’e göre düzenlemeye başladığını söyleyebilirim. Benim burada aktarmak istediğim konu ise aslında artırılmış sanal gerçeklik evreni Metaverse’ün hiç de öyle bir anda sürpriz olarak ortaya çıkmadığı ve alt yapısı için her alanda birçok tasarımcının da bu fikre uygun olarak şimdiye kadar fütüristik tasarımlar ortaya çıkardığıdır.

Örneğin dünyanın yenilikçi ve öncü moda tasarımcısı Hollandalı Iris Van Herpen, tasarımlarındaki fütüristik detaylarla aslında geleceğin sanal gerçekliğine uygun markalarından biri olduğunu çoktan bize bildirmişti. Sanat, 3D teknoloji ve modayı ustalıkla bir araya getiren tasarımcının çalışmaları, Lady Gaga gibi dünyaca ünlü pop ve sinema yıldızları tarafından da zaman zaman tercih edildi ve edilmeye devam ediyor. Tasarladığı ürünlerde doğal malzemeleri hünerli bir biçimde şekillendiren ve teknolojiyle buluşturan modacı, bugün sadece maddi değil sanatsal değeri de olan moda tasarımları ortaya koyuyor. Metaverse kavramı hayatımıza girdikten sonra, tasarımcının koleksiyonlarına yeniden göz attım. Gördüğüm şey, onun geleceğe bizden daha önce ve yaratıcı bir biçimde baktığıydı.

Peki, Metaverse evreninde neler olacak ve bizi nasıl bir moda anlayışı bekliyor?

Benim şimdiye kadar bu konuda okuduğum, araştırdığım ve gözlemlediğim çalışmalara göre, fantastik çizgi ve sinema filmlerinde şimdiye dek karakterlerin giydiği fütüristik kıyafetlerin benzerleri, rahatlıkla bu yeni sanal evrenin temel figürlerinden biri olabilir. Elbette sadece bu tip fütüristik giysilerin herkes tarafından tercih edileceğini düşünmüyorum. Gündelik hayatta bugün kullanılan kıyafetlerin de aynı şekilde ve daha da zenginleştirilmiş tasarımlar olarak bu sanal dünyaya dâhil olacağına inanıyorum. Daha şimdiden birçok marka bu sanal dünya ve gerçeklik arasında rahatça geçiş yapılabilmesini sağlayacak sanal mağazalar oluşturarak, hem fiziksel dünyada hem de Metaverse evreninde kullanabileceğimiz kıyafetleri tasarlıyor. Hatta dilerseniz fiziksel yani bugünkü bildiğimiz anlamdaki yaşadığımız dünyada giyeceğimiz giysileri, sanal evrende bir oyundan ödül olarak ya da sanal dünyada para kazanarak da satın alıp kullanabileceğiz. Bu geçiş sayesinde, Metaverse evreninden kopmadan fiziksel dünyaya pratik bir biçimde geçiş yapmak da kolaylaştırılmış oluyor. Bu konu önemli. Çünkü Metaverse’ün adı geçmeye başladığından bu yana birçok insanın tartıştığı en önemli konulardan biri de bu sanal evrende çok fazla zaman geçiren insanların sanal gözlüklerini çıkardığında gerçek hayata nasıl yeniden adapte olacağıdır. Moda açısından bakacak olursak, Metaverse dünyasında kendini orada seçtiği kıyafet ve stiliyle ifade eden insanlar, isterlerse alışveriş yaptıkları mağazaların gerçek hayattaki satış noktalarından aynı kıyafetleri edinerek, sanal dünyadaki stillerini gerçek yaşamda da sürdürebilirler. Böyle düşününce kulağa hiç de mantıksız gelmiyor.

Metaverse evreniyle birlikte hayatımıza girecek olan yeni moda anlayışında, giysiler bir stil unsuru olmanın yanı sıra nesnelerle de iletişime girebilecek akıllı giyilebilir teknoloji ürünleri de olacak. Kıyafetlerin bu anlamda işlevselliği belki de görünümlerinden de fazla öne çıkacak diye düşünüyorum. NFT gibi şimdiden sanal dünyanın nimetlerini vadeden teknolojilerin yanı sıra Metaverse için giysi tasarlamayı sağlayan birçok dijital uygulama ve program da hayatımıza çoktan girdi bile. Sanal dünyaya kıyafet tasarlamak için, biraz eğitim, biraz araştırma ve biraz da yaratıcılık gerekiyor. Önümüzdeki bu yeni dünyanın yeni mesleklerinden biri de bence bu olacaktır; sanal moda tasarımcılığı…

Yeni sanal âlem her ne kadar kulağa bilinmez, biraz ürkütücü ve hatta birçok insan için gereksiz gibi gelse de gelecekte böyle düşünmeyeceğimize eminim. Internet dünyasına hızla girişimizle bugün geldiğimiz Metaverse dünyasından söz etmeye başlamamızın arasından sadece on yıllar geçti. Bir düşünün; ilk Internet’e giriş deneyimleri ve bugün kabullendiğimiz dijital gerçeklikleri düşününce, o zamanlar bunları hayal bile edemeyeceğimizi hatırlayın… Ben, Metaverse âleminin de yakın gelecekte hepimize böyle hissettireceğini düşünüyorum. Internet dünyasının içine doğan Z kuşağı için zaten bu söylediklerimin bir anlamı olmayacak; zira onlar zaten normal hayat akışı içindeler ve kolayca bu yeniliklere adapte olacaklarına inanıyorum.

Kendinize bir iyilik yapın ve şimdiden Metaverse için neler yapabileceğinizi hayal edin… Moda dünyasında bu anlamda birçok insana yeni fırsat kapıları açılacağını düşünüyorum. Özellikle üniversitelerin moda bölümlerinden mezun olmuş ve kariyerinin başında olanların, bu yeni geleceği bir fırsat olarak görmesi gerektiğine eminim.

Sevgiler

Filiz HAS

Instagram: @me.filizhas

Blog: https://decocosh.blogspot.com/2021/

E-mail: filizhas@outlook.com

Yazının devamı...

Sonbahar geçişlerinde nasıl kombin yapılır?

Sonbahar mevsiminin kısmen serin ve kısmen de yazdan kalma sıcaklığına alışmaya çalışıyoruz. Tam da bu mevsimde yaz ve kış mevsimlerine oranla, üzerinize giyecek bir şey bulamıyor olabilirsiniz. Yaza göre kalın hissettiren ve henüz tam olarak başlamamış olan kış mevsimine göre de ince kalan kıyafetlerle ne yapacağınızı bilmiyorsunuz belki de... Tam da bu yüzden konuyu biraz daha kolay ve pratik hale getirmek için, rehber niteliğinde bir yazı hazırladım. Sonbahar mevsiminde ne giyilir? Geçiş mevsiminde nasıl kombin yapılır?

Sarı ve toprak renklerinin tüm tonlarını içinde barındıran sonbahar mevsimi, hüznün ve romantizmin en güzel zamanı olarak bilinir. Bu mevsimin olmazsa olmazları, trikolar, yumoş pelüş kumaşlar ve havadar yünlü materyaller… Bu malzemelerle tasarlanmış ürünleri gardırobunuza ekleyerek işe başlayabilirsiniz.

Trikolara önemle vurgu yapıyorum. Çünkü, geçmişten günümüze moda sahnesinden hiçbir zaman inmeyen trikolar, üst gruptaki kazak, bluz, hırka, süveter gibi parçaların yanı sıra artık pantolon, etek ve elbise olarak daha fazla rağbet görüyor. İnce dokulu trikoları, geçiş mevsimlerinde rahatlıkla stilinize dahil edebilirsiniz. Hafif ve yumuşak dokulu trikolarda, toprak ve nötral renk seçimleri yaparak daha minimal ve şık bir tarz oluşturabilirsiniz. Üstelik trikolar, sadece günlük yaşamdaki kıyafet tercihlerinizi değil birçok farklı ortamda stilinizi tamamlayacak zarif tasarımlardan oluşuyor. Siz de bu stili, ince detaylarla daha da çekici hale getirebilirsiniz. Bakır, gümüş ve altın gibi madeni aksesuarlarla nötral tonlardaki trikoları tamamlayabilirsiniz.

Kat kat giyinmek geçiş mevsimlerinin belki de en önemli kurtarıcı tüyosu diyebilirim. Tek parça ile günün sonunda vücut sıcaklığını ideal seviyede tutmak zor olabilir. Bu nedenle, içeriden dışarı doğru ve inceden kalın parçalara doğru katmanlayarak size konforlu ve şık bir görünüm yaratacak seçimler yapabilirsiniz. Basic t-shirt, gömlek, mont ya da gömlek, hırka ve ince palto gibi farklı ürünleri katmanlama yöntemiyle kombin yapabilirsiniz. Bu şekilde, kendinizi ortamın sıcaklık hissine göre daha rahat hissedecek biçimde giyinebilirsiniz. Katmanlı giyim, hem geçiş mevsimlerinde işlevsel bir yöntemdir hem de moda zevkinizi daha rahat biçimde ortaya koyabileceğiniz gerçek bir moda algısına sahip olduğunuzu gösteren çarpıcı bir stildir. Tek parça ile şık olmak kadar, birden fazla parçayı bir araya getirerek uyumu yakalamak ve şık olmak da bir o kadar zor ve estetiktir.

Sonbahar mevsimi için gardırop düzenlerken renk seçimi de son derece önemlidir. Mevsimin iklimsel koşulları da dikkate alındığında, daha sıcak renklerin seçilmesi avantaj sağlar. Elbette cilt renginiz, saç renginiz gibi diğer etmenlerin de dikkate alınması gerekir. Yine de ana parçaların yumuşak ve doğal renklerle oluşturulması, hem kombin yapmanızı hem de serin bir mevsimde daha natürel bir görünüm elde etmenizi kolaylaştırır.

Dış giyimde tercihiniz trençkotlardan yana olsun… Geçiş mevsimlerinde asla vazgeçilmemesi gereken tasarımların başında trençkotlar geliyor. Gardırobunuzda camel, bej ya da kiremit gibi sıcak renklerle tasarlanmış en az bir tane trençkot olmasını tavsiye ediyorum. Trençkotları, mini elbise, etek, pantolon ve hatta yarı sportif parçalarla bile kombin yapabilir, bu ürünle her türlü stilinizi güçlendirebilirsiniz. Trençkotların kendine has havalı ve gizemli duruşu, size çabasız bir şıklığın da yolunu açacaktır.

Ayakkabı seçimini süet botlar, deri ayakkabılar ve olmazsa olmaz sneaker modellerden yapabilirsiniz. Hafif, şık ve kullanışlı ayakkabılarda en çok dikkat etmeniz gereken özelliklerden biri de geçiş mevsimlerindeki yağışlara karşı su geçirmez olması… Mümkün olduğunca, ayakkabıların su geçirmezlik özelliğine dikkat ederek daha fonksiyonel bir gardırop hazırlamanız mümkün…

Bu sezon neler var? 2021 Sonbahar sezonunda, trikolar, tüvit kumaşlar ve yünlü paltolar yine sahnede… Mini eteklerin dönüşüyle birlikte, farklı modellerde etek tasarımlarını stilinize rahatça dâhil edebilirsiniz. Oversized kazaklara modanın son dönemlerinde sıklıkla eşlik eden crop-top modeller, yine bu sezonda da hâkimiyetini sürdürüyor. Sezona bağlı kalmadan klasik bir gardırop hazırlamak isterseniz, zamansız desenlerden ve materyallerden vazgeçmeyin derim… Ekoseler, deri ve Jean kumaşla hazırlanmış ürünler ve trikolar, tam da bahsettiğim bu zamansız trendleri oluşturuyor.

Daha fazla bilgi için sosyal medya hesaplarımı takip edebilirsiniz. Mutlu kalın.

Sevgiler

Filiz HAS

Instagram: @me.filizhas

Blog: https://decocosh.blogspot.com/

Yazının devamı...

Modanın ayak izlerini tasarlayan genç koreograf: Fatih Ömercikoğlu

Genç ve başarılı bir koreograf; onun öncesinde tasarımcı ve modacı Fatih Ömercikoğlu ile kendisine dair bilinmeyen yönleri ve moda yolculuğu hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdim. Ünlü koreograf Uğurkan Erez’in bir programda kendisini veliaht ilan etmesiyle birlikte, 20 yıllık moda kariyerinde daha da güçlü bir ivme yakalayan genç modacı, sorularıma son derece içten ve samimi cevaplarla yanıt verdi. Bu özel sohbeti keyifle okuyacağınıza inanıyorum.

F.H. Hoş geldiniz Fatih Bey, ilk sorumla başlamak istiyorum. En büyük çocukluk hayaliniz neydi? Şu an onu gerçekleştiriyorsunuz diyebilir miyiz?

F.Ö. Evet, aslında doğru… Çocukluğumda resim yapmayı çok seviyordum. Daha ilkokula gitmeden resimler yapıyordum. Daha 4-5 yaşlarındaydım. İlkokula gittiğimde ise öğretmenlerimin portre resimlerini yapardım; şaşırırlardı ve hayranlıkla bakarlardı. Zamanla belli bir yaşa gelince öğretmenlerimin de sayesinde kendimi keşfetmeye başladım. Modeller çizmeye ve onların üzerinde kıyafetler çizmeye başladım. Bir öğretmenimin dikkatini çektim, “oğlum sen bayağı başarılısın, bu işin üzerine git” dedi. Ben de moda tasarımı eğitimi almaya karar verdim. Çünkü moda çizimlerinin tekniğini de öğrenmek gerekiyor; sadece çizim yapmak yeterli değil. Evet; hayalimi bir noktada gerçekleştirmiş oldum. Asıl hayalim resimdi ama o kadar bağlantılıydı ki her şey birbiriyle… Çocukluğumda bir yandan resim yapmayı bu kadar çok severken bir yandan da Pazar günleri televizyon programlarında Uğurkan ağabeyin hazırladığı defileleri izlerdim. Moda serüvenimin başlangıcında İstanbul’a gelip Uğurkan ağabeyle tanışmam bu anlamda hayallerimi gerçekleştirmenin de başlangıcı oldu.

F.H. Tasarımcı, manken, oyuncu, koreograf ve televizyon jürisi olarak birçok değerli işe imza attınız. Bu kadar genç yaşta önemli işlerde başarı elde etmenizi sağlayan en önemli motivasyonunuz nedir?

F.Ö. Bazen hayallerinizi gerçekleştirmek için bir sürü çaba gösterirsiniz ama işler yolunda gitmez. Ama benim hocam, üstadımın söylediği sözler, yaptığı şeyler benim bu yolda en büyük gücüm oldu. İyi ki diyorum… Hayata bakış açısı, çok çalışmak, sabır ve azim çok önemli… Tabii ki ben sektöre çok doğru yerden başladığıma inanıyorum. Sadece Türkiye’de değil dünyada çok önemli bir isim olan üstadım Uğurkan Erez hocamın yanında yetişmenin verdiği bir güç var. En büyük motivasyonum bu.

F.H. Moda dünyasının duayenlerinden ve kendisinin yanında yetiştiğinizi her zaman gururla vurguladığınız ünlü koreograf sayın Uğurkan Erez, katıldığı bir programda sizi veliaht ilan etti. Bu önemli ve değerli bir misyon aynı zamanda… Ne hissettiniz bunu ilk duyduğunuzda?

F.Ö. Onunla çalışmaya başladığım ilk gün kadar büyük bir heyecan yaşadım. Ben 20 yıldır değerli büyüğüm, hocam, babam, ağabeyim değerli Uğurkan Erez’le çalıştım. İnsanlar belki de bunu önceden kurgulanmış bir şey olarak düşünebilir. Uğurkan ağabey, belki yıllarca çalışmamızın sonucu böyle demiş olabilir. Ama bir kere bile daha oturup “Fatih’ciğim senin için böyle bir şey diyeceğim” gibi bir şey asla konuşmadık. O yüzden duyunca gerçekten şok oldum. Bir gün ajanstayım, kendisi de Mesut Yar’ın programına gitti. Program sonrası ajansa döndüğünde “senden bahsettim” dedi. “Çok teşekkür ederim babacığım, çok sağ olun” dedim. Ben, daha sonra programı izleyince olayı tam olarak fark etmiş oldum. Sevgili Mesut Yar, “Uğurkan ağabey, veliahtınız yok mu?” diye bir soru yöneltti. Uğurkan ağabey benden çok güzel bahsetti, tüylerim diken diken oldu. İnanın anlatmak yeterli değil, çok heyecanlandım, çok mutlu oldum. Kendisine minnettarım.

F.H. Size moda dünyasının yükselen yıldızı gözüyle bakılıyor. Bu bakış açısı, sizin gelecek vizyonunuzu belirlerken ne kadar uzağa bir projeksiyon tutmanızı sağlıyor? Kendinizi yakın zamanda belki kendi markanızla dünyanın en ünlü modacıları ya da koreografları arasında görüyor musunuz?

F.Ö. Uzun yıllar camiada olmamdan da kaynaklanan çok güzel bir söylem bu… Moda tasarımı eğitimi aldım, kulislerle büyüdüm diyebilirim. Çok büyük isimlerle çalıştım, aklınıza kim gelirse dünden bu güne birçok isimle bir araya geldik. Elbette bu durum, çok doğru bir yerde bu yolculuğa başlamamdan da kaynaklanıyor. Evet; bu söylemler bununla bağlantılı bence ama ben her şeyin nasip kısmet olduğuna inanıyorum. Bana zaman zaman kendi markamı çıkarmam ve tasarım yapmamla ilgili tavsiyeler de geliyor. Ben, koreograf olarak değerli büyüğümün yolundan gitmeyi seçtim, onun imzasını taşıyorum. İnşallah bir gün dünyada da büyük işler yapmak nasip olur. Neden olmasın?

F.H. Tasarımcı olarak çıktığınız moda yolculuğuna koreograf olarak devam ediyorsunuz. Bunun yanı sıra oyunculuk ve televizyon jürisi olarak da sizi ekranlarda görüyoruz. Dizi ya da televizyonda moda dışında başka projelerde de görecek miyiz sizi sık sık?

F.Ö. Evet, tabii ki sektördeyiz ve sektör geniş bir yelpazeye sahip… Ben ajans sisteminde çalışmaya alışkınım, bizim ajansımızda da model, manken ve oyuncularımız var. Bugün iş yapan birçok ünlü oyuncu, o dönemde bizim ajansımızda olanlardır. 2004 yılında model ve mankenlerimizi, Ayla Algan’a oyunculuk eğitimi için gönderirken bir gün Ayla Algan bana “oğlum sen neden oyuncu olmuyorsun, gel benim onur öğrencim ol” dedi. Ben, o dönem bir oyunculuk eğitimi aldım. Yıllar sonra sinema teklifi gelince yine mesleğimle ilgili bir rolde o projede yer aldım. Bunlar hep cepte birikiyor biliyorsunuz. (gülüşüyoruz) Zamanı gelince ve doğru projeler önüme gelirse düşünebilirim elbette… Jüri olarak yer aldığım Benimle söyle şarkı yarışması da şöyle oldu; teklif gelince kabul ettim. Çünkü böyle bir deneyim edinmek istedim. İlerleyen günlerde yapılabilecek projelerde bana katkısı olacağını düşündüğüm için… Şu anda da başka televizyon projeleri için yapımcılarla görüşme aşamasındayız.

F.H. En son koreografisini gerçekleştirdiğiniz Adana Fashionbreeze moda günleri defilesi, gösterişli bir defile olmasının yanı sıra önemli bir de sosyal sorumluluk projesiydi. Bu defilenin içeriğinden biraz bahseder misiniz ve ayrıca sosyal sorumluluk projelerine önem veren biri olarak duygusal ve kolayca empati kurabilen birisiniz diyebilir miyiz?

F.Ö. Evet, duygusal biriyim. Sanatçı ruhlu herkes de sanırım böyle duygusal oluyor. Doğa Bekleriz, ünlü bir manken ve oyuncu bildiğiniz gibi… Benim de yakın arkadaşım; onunla her zaman böyle bir proje yapmak için konuşuyorduk. Adana’yı moda günleriyle tanıtacak böyle bir organizasyon yapmakla ilgili beni aradı. Çok sevindim hemen kabul ettim. Çok sevgili Duygu Zengin’le birlikte yapıyorlar bu projeyi. Tabii ki İstanbul’la da bağlantıları var. Servet Şan ve Sultan Bozkuş, dördü birlikte bu organizasyonu tasarladılar. Adana Belediyesi, valilik ve Adana’lı iş insanı sayın Ahmet Bakıner’in desteği ve birçok firmayla birlikte bu defileyi gerçekleştirmiş olduk. Son gün defilesi, Adana Çocuk Kanser Derneği yararına yapılmış oldu. Çok güzel geçti, Adana’nın çok güzel ve değerli insanları katıldı. Bu tarz projelerde, devletimizin, valiliğimizin, belediyelerin desteklediği böyle güzel organizasyonlarda yer almaktan mutlu oluyorum.

F.H. Modayla bu kadar iç içe yaşayan Fatih Ömercikoğlu, kendi gardırobu için nasıl alışveriş yapar? Kendi gardırobunuz için en çok ne satın alırsınız?

F.Ö. Her şeyi düşünerek satın alıyorum. Bir davete katılacağım zaman ne kullanabilirim gibi… Ben, daha çok spor şıklığı seven biriyim. Tabii ki smokin de giyiyorum, kravat da takıyorum yerine göre… Ama günlük yaşamda daha çok rahat ve spor kıyafetler giymeyi tercih ediyorum. Genelde bir ceket ve pantolon giydiğimde içine t-shirt giymeyi tercih ediyorum. Mesela siyah bir takım giydiysem, içine hemen beyaz veya siyah basic bir t-shirt giyerek tamamlıyorum. Altına bir spor ayakkabı çekiyorum ve tamamlıyorum. O yüzden, alışverişe giderken hep bu formu hayal ederek gidiyorum. Tabii ki çok özel geceler için illaki smokinim dolabımda vardır. Dolabımda olmazsa olmaz bir siyah takım ve bir lacivert takım vardır. Mutlaka gardırobumda beyaz ve siyah gömleğim vardır. Beyaz spor ayakkabım olmazsa olmazımdır. O kadar her şeyin altına kullanılan bir parça oldu ki, eskiden deseniz olmaz derdiniz ama şimdi bir spor ayakkabıyı her kıyafetimle mutlaka bütünlüyorum. Spor ayakkabım eskidiği zaman hemen yeni bir tane alıp dolabıma koyuyorum. Çok büyük bir kurtarıcı bana göre… Bütün renkleri severim ama kombin yaparken kolaylık olması açısından düz renkli parçaları seçiyorum. İçimdeki çocuk ruhumun sevdiği, üzerinde çizgi karakterlerin yer aldığı t-shirt’leri de kullanmayı seviyorum.

F.H. İnternet’ten alışveriş yapıyor musunuz?

F.Ö. Artık her şey dijitale döndü. Evet online alışveriş güzel, dünya buna döndü ama ben dijital alışverişe çok sıcak bakmıyorum. Neden sıcak bakmıyorum? Çünkü, İnternet’ten alışveriş yaptığınızda mankenin üzerinde beğendiğiniz ürün sizde aynı durmuyor. Mankenle bizim bedenimiz aynı değil ki… O çok güzel giyinmiş, bende de aynı durur diyorsunuz. Ama ürün geldiğinde hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Ne vücudunuza oturuyor, ne bedeninize uyuyor. Bunları genelleme yapmak için söylemiyorum yanlış anlaşılmasın; elbette e-ticaret yapanlar yapsınlar. Ben birkaç kez hayal kırıklığına uğradım, bunu belirtmek istedim. Düşünün, bazen mağazadaki vitrinde gördüğünüz giysi bile sizin üzerinizde aynı durmuyor. Üzerime giyiyorum, ya kol boyu olmuyor ya beli olmuyor. O yüzden giyerek, deneyerek almak çok daha doğru. Geçenlerde bir ayakkabı siparişi verdim İnternet’te, özellikle belirtmeme rağmen çizik geldi, iade edip özellikle belirtmeme rağmen bu kez de yamuk ürün gönderdiler. Söylediğim halde böyle göndermişler… Bir daha dijital ortamdan böyle alışveriş yapmayacağım dedim. Dürüst çalışan firmalara sözüm yok ama çok dikkat edilmesi gerekiyor. Para kolay kazanılmıyor ve hele bu pandemi döneminde daha da dikkat edilmesi gerekir diye düşünüyorum.

F.H. Profesyonel koreograf olarak modanın içinde yer almanız dışında styling desteği verdiğiniz ünlüler var mı?

F.Ö. Ben koreograf olduğum için modacı kimliğimle styling yapıyorum. 2000’li yılların başında bu işe başladım. O zamanlar biz defilelerde styling yapardık. O zamanlar bu kadar meslek haline gelmemişti; şimdi herkes styling… Herkes styling yapıyor… Şimdi burada isim vermeyeyim ama mesleğimizin gereği olarak ünlü isimlere styling yaptım ve yapmaya devam ediyorum.

F.H. Şimdiye kadar gerçekleştirdiğiniz defilelerde, sizin imzanız niteliğinde bir detay var mıdır? Yani defileyi izleyen biri, hiç bilmese de “bu Fatih Ömercikoğlu defilesi” diyebilir mi?

F.Ö. Beni görmeden kimse bunu bilemez! (gülüşüyoruz) Bunu neden söylüyorum; bir matematik var, bir sistem var. Çok güzel projelere imza atmak, çok güzel işler yapmak isterim elbette… Benim olduğunu anlaması için, birilerinin sizi izlemiş olması lazım. Çünkü artık bütün işler birbirine benziyor. Her şey maddi güç… Türkiye’de çok güzel defileler yapılıyor mu yapılıyor. Tabii ki yurt dışındaki defilelerden esinlenerek yapılıyor çoğu… Ama tekrar Uğurkan ağabeye geleceğim; onun beyni, hisleri… O kadar çok şey öğrenmişim, o kadar çok şey görmüşüm ki ondan… Eskiden bu kadar televizyonlarda yabancı defileler izlemek felan nerde?? Mümkün değil… Biz de değerli hocalarımızdan ne gördüysek o şekilde ilerledik ve ilerliyoruz da… Tam da bu noktada şundan bahsetmekte yarar var: dansları defilelere mix yapıp görsel bir şölene dönüştüren Uğurkan ağabeydir. Şimdi dünyadaki yapılan işleri görmek daha hızlı ve kolay ama istediğiniz işleri yapamıyorsunuz. Çünkü işin içine maddi imkanlar giriyor. Ucuz işler yapmaya çalışıyorsunuz, mekanı kullanıyorsunuz mekanda işler yapmaya çalışıyorsunuz. Tabii ki maddi güç varsa neler yapmazsınız ki?? Ben yurt dışındaki defileleri izliyorum, adamlar tüm yatırımlarını defilelere yapmışlar. O kadar para harcamışlar ki deniz yok deniz kurmuşlar ya da ne bileyim bir mekan yaratmışlar. Hayal gücü o kadar büyük ve geniş ki, firmaların ekonomik gücü olsa “Fatih Bey, biz şöyle hayal ettik” deseler, öyle güzel işler ortaya çıkar ki… Sorunuzun cevabı oldu mu bilmiyorum ama benim en büyük imzam “Uğurkan ağabeyin yolundan gitmemdir ve koreografi yapmayı sevmemdir.”

F.H Kaderinizin değiştiğini hissettiğiniz an ne zamandı?

F.Ö. 2000’li yılların başında hayallerini cebine almış ve yola çıkmış bir genç düşünün… İstanbul’a geliyor ve Türkiye’nin en önemli bir deviyle çalışmaya başlıyor. Bu benim hayatımın büyük dönüm noktasıydı. Ben Sakarya’nın Akyazı ilçesinde doğdum büyüdüm. Birçok insan bunu nasıl yaptığımı soruyor. Bir kader var, Allah’ın bizim için takdir ettiği bir kader var. O anda birden taşlar yer değiştirdi. Küçük bir ilçede yetişiyorsunuz, hayalleriniz var. Ama öyle büyük bir dünyaya giriyorsunuz ki hiç beklemediğiniz, modanın kalbinin attığı bir dünya… Sağıma bakıyorum televizyonda gördüğüm ünlü, soluma bakıyorum televizyonda gördüğüm ünlü… Böyle bir camianın içine girmek benim için büyük bir değişim noktası… İyi ki doğru insanlarla yola çıktım iyi ki diyorum her zaman. Kolay mı oldu peki?? Hiç değil; bizim camiamız gerçekten çok zor… Ben bunu üniversitelerde katıldığım seminerlerde gençlere de söylüyorum. Sabretmek, çok çalışmak ve vazgeçmemek çok önemli… Üzerine basa basa söylüyorum “ herkes gibi çalışacağız, çok çalışacağız… Ama şansımız cımbızla bizi bir yerden alıp başka bir yere koyuyorsa, o da kaderimiz olsun”

F.H. Hayallerinizi gerçekleştirme yolundayken hiç vazgeçmek istediğiniz bir an oldu mu?

F.Ö. Evet… Kendi mesleğimle ilgili konuştuğum seminerler dışında, oyuncu olmak isteyen gençlere de söylediğim şey, ne olursa olsun bırakmamak ve vazgeçmemek önemli… Çünkü ben bunu yaşadım; bıraktığınız an bittiğiniz andır. Neyse ki benim şansım beni bırakmadı ve yeniden aldı götürdü… 2010 yılında bir sebepten ajanstan ayrıldım. Uğurkan ağabey, “tamam oğlum biraz kafanı dinle, ayrıl” dedi. Yine işimi bırakmıyordum o dönem, arada arıyorlardı. Örneğin Seda ablanın (Seda Sayan) programında defileler yaptım. Bir gün Gönül Yazar’la iletişim kurduk; sevgili Gönül Yazar çok değerli, çok önemli benim için… Hayatımda çok önemli bir yeri var. Aradı beni; “oğlum ne yapıyorsun ya? Sakarya’dan gidip gelmek zor olur, yanıma gel” dedi… Sağ olsun, gittim 3-5 ay çok destek oldu bana manevi yönden; annelik ve ablalık yaptı… Sonra Uğurkan ağabey aradı, “gel oğlum işinin başına” dedi. Yine kendi işimin başındaydım ve yine devam etmeye başladım. Ben ilişkilerimi her zaman güzel yürütme taraftarıyım. Hayat öyle; bana sevgiyle saygıyla yaklaşan, bana bir adım atanlara ben iki adım atmayı seven bir insanım. Bunu kendime görev edinmem, ilişkilerimi iyilik çerçevesinde yürütmem ve Allah’ın da yardımıyla şansım beni bırakmadı.

F.H. Hayatınızda size yön veren, ilham veren en önemli değerler nelerdir?

F.Ö. Az önce de söylediğim gibi, bana sevgi ve saygıyla yaklaşanlara koşarak gitmeyi seviyorum. Saygısızlığa kesinlikle tahammülüm yok… Zaten siz öyle olunca, Allah sizi yalnız bırakmıyor. Öyle bir an geliyor ki onun arkanızdaki gücünü hissediyorsunuz. Benim hayatımda hep öyle oldu, her zaman ihtiyacım olduğunda bir mucizeyle karşılaştım ve rabbim bana bir yol gösterdi. Tabii ki bize güç veren ailemiz var. Bu arada ben annemi ve babamı çok küçük yaşta kaybettim. Abim, kardeşim, yeğenlerim ve çok sevdiğim bir dostum var. Onlar iyi ki hayatımda… Mücadele ediyorum, savaşıyorum ve olmuyorsa olmuyordur… Kaderci bir tarafım var dediğim gibi. O yüzden teslimiyet var. İnanıyorum; Rabbim beni mutlaka bir yerlerde ve bir şekilde hakkımda hayırlı olan neyse onunla bir yola sokacaktır.

F.H. Pandeminin de etkisiyle dijitalleşen dünyada, dünyaca ünlü markaların da defileleri dijitale evrildi. Siz de bu süreçte defilelerin artık fiziksel olarak yapılamayacağını düşünerek sanal defile organizasyonları yapmayı düşündünüz mü ya da gerçekleştirdiniz mi?

F.Ö. Evet, pandemi dünyayı artık ona hazırladı, dünya artık dijital defilelere yöneldi. Aslında her şey dijitale evrildi; artık herkesin bir televizyonu var. Elinde gezdirdiği bir televizyon; çekiyorsunuz ve paylaşıyorsunuz. “Evet, ben buradayım” diyorsunuz. Teknolojiye ayak uydurmak zorundayız. Ben de bu anlamda tabii ki dijital defile yaptım. Ama ben yine de daha yakın, daha samimi ve sosyal ortamlarda defile yapmaktan yanayım. Dijitalin avantajı şu: Bir anda dünyaya kolayca ulaşma şansınız oluyor. Çünkü, yüklüyorsunuz İnternet’e ve dünyanın diğer ucundasınız. Ne kadar enteresan değil mi? Bunlar dijitalin güzel yanları… Ama ben yine güzel bir akşam ya da gündüz vakti, güzel bir yerde hep birlikte o heyecanı yaşayarak defile yapmaktan yanayım. O anların hisleri çok başka Filiz Hanım… Onun vermiş olduğu heyecan, o mutluluk, hep birlikte olmak ve sosyalleşmek çok farklı… En son Adana’da yaptığımız defile ve onun öncesinde de kısıtlamalar hafifletildiğinde izinleri alınarak yapılan defilelerimiz oldu. Çırağan’da bir defile yaptık, arkasından Adana’da FashionBreeze moda günlerini gerçekleştirdik. Bu pandemi döneminde insanlar birbirini özlemişler, hasret kalmışız yeniden sosyalleşmeye… Biz sosyal insanlarız, insanlar sosyal varlıklar… Biz Türk toplumu olarak da öyleyiz, sarılmayı, kucaklaşmayı severiz. O yüzden dijital işler çok hızlı etkileşim sağlasa da ben fiziksel defilelerden yanayım.

F.H. Zamanı geriye çevirebilseydiniz neleri geri getirmek isterdiniz?

F.Ö. Ne isterdim biliyor musunuz? Tabii ki çok acı bir durum bu; annemin babamın tekrar yaşamasını… Onlara tekrar dokunmak, onları hissetmek isterdim. Evet, belki bizi bir yerlerden görüyorlar ama onların hayatta olmasını o kadar çok isterdim ki… Üzüntülerimi, başarılarımı, sevinçlerimi onların da görmesini ve onlarla paylaşabilmeyi çok isterdim… Karşılıksız tek sevenlerimiz ailemiz… Karşılıksız sevginin verdiği güçle hayatı doya doya yaşamak isterdim. Hayatta her şey güç dengesi… Maddi ve manevi… Bir anneye sarıldığınız gibi hiç kimseye sarılamıyorsunuz. Ne olursa olsun, en büyük eksiğim bu hayatta onların yokluğu… Keşke onlar hayatta olsalardı… İnsan hayatta ne ister ki başka Allah’tan? Sağlık ister ve sevdiklerinin yanında olmasını ister. Biz bilemeyiz; Rabbim bizden iyi bilir, inşallah yattıkları yer cennettir.

F.H. Bu keyifli ve samimi, içten sohbetiniz için size tüm kalbimle çok teşekkür ediyorum. Sizi seven, yakından takip eden ve bu röportajı okuyan kıymetli okurlarımız için son bir mesajınız var mı?

F.Ö. Hayat çok kısa… Kimse kimseyi kırmadan dökmeden yaşamayı tercih etsin… Sevdikleri hayatta iken kıymetini bilsinler. Hayattaki mücadele kolay değil; hepimiz hayatımızı sürdürmek ve para kazanmak için çalışıyoruz ama her şey para değil. Tabii ki çalışacağız ama bazı şeylerin kıymetini hayattayken bilmek gerekiyor. İnsanlar birbiriyle sadece çıkara dayalı ilişkiler kurmamalı… Gençler, hemen her şeye sahip olmak istiyorlar. Ama bilmeleri gereken şu: “Önce güç kendinsin! Güç sensin! “ Bunu bilsinler, okullarını okusunlar ve çok çalışsınlar ve asla hayallerinden vazgeçmesinler. Para zaten çalışınca geliyor.

Özel Röportaj

Filiz HAS

Instagram: @me.filizhas

Blog: https://decocosh.blogspot.com/

Yazının devamı...

Işıltılı sneaker modelleri kaba ayakkabıların tahtını mı sarsıyor?

Pullu ve payetli spor ayakkabılar, ışıltılı duruşu ve birçok farklı kombine olan rahat uyumu sayesinde, uzun süredir sokak modasında sağlam bir yer edinen kalın tabanlı sneaker modellerini gölgede bırakıyor. Şık ve zarif duruşu, sportif aktiviteler dışında da rahatlıkla kullanılabilmesi, bu tip spor ayakkabı modellerini yükselen trendler arasına yerleştiriyor.

Kalın tabanlı sneaker ayakkabılar, aslında birer sportif aktivite ayakkabısı değil... Bu yüzden, uzun yürüyüşler veya salon sporlarında kullanılmaları, uzun vadede ayak ağrılarına neden olabiliyor. Etek, elbise, pantolon ve şortlar gibi birçok parçayı sportif bir görünümle tamamlayan kalın tabanlı sneaker ayakkabılar, sportif duruşunun yanı sıra giyen kişinin boyunu uzatması nedeniyle de tercih ediliyor. Bu tip spor ayakkabıların boyu uzatması ve rahatlığı, giderek yaygınlaşmasına ve topuk kalınlıklarının da giderek yükselmesine neden oluyor.

Son dönemlerde daha çok pullu ve payetli tasarımlar olarak karşımıza çıkan spor ayakkabılar, kalın tabanlı ve bir anlamda çirkin sayılabilecek silüete sahip ayakkabıların da yerini almaya başladı. Bu tip kozmetik görünümü daha ışıltılı olan ayakkabılar, her yaş grubundan kullanıcının da beğenisine hitap ediyor. Hal böyle olunca, kalın tabanlı sneakers ayakkabıların eski popülerliğini sürdürdüğünü pek söylemek mümkün değil...

Işıltıların çarpıcı görünümünü tarzına uygun bulmayanlar için, pul ve payet içermeyen ancak dore ve lame derilerle tasarlanmış ayakkabılar da tasarlanıyor. Bu tip ayakkabıların en büyük avantajı, rahatlığı ve şıklığı bir arada sunması... İsterseniz gün içinde alışverişe giderken ya da akşam üzeri arkadaşlarınızla kahve buluşmalarına giderken stilinizi rahatlıkla bu tip spor ayakkabılarla tamamlayabilirsiniz. Monokrome tarzda tercih edeceğiniz kombin seçimlerine, ışıltılı duruşa sahip sneakers ayakkabıları dahil ederek göz alıcı bir silüet elde edebilirsiniz.

Işıltılı yeni nesil spor ayakkabı modelleriyle nasıl kombinler yapabileceğinizi, blog adresimden ya da sosyal medya hesabımdan takip edebilirsiniz.

Sevgiyle kalın

Filiz HAS

Instagram: @me.filizhas

Blog: https://decocosh.blogspot.com/

Yazının devamı...

80'lerden günümüze mandal tokaların geri dönüşü

80'li yıllarda kabarık permalı saçlarını tepeden mandal tokayla toplamış kadın Yeşilçam karakterlerini hatırlar mısınız? O yıllardan kalma eski fotoğraflara baktığımızda da bu tokaların sokak modası trendlerindeki yadsınamaz yerini görmemiz mümkün. Büyük mandal tokalar, her ne kadar 90'lı yılların ortalarında modanın tozlu sayfalarında kaybolup gittiyse de 2021 yılı onların da geri dönüşü için yeniden kapıları araladı.

Retro trendler arasında ikonik bir yere sahip olan bu pratik ve kullanışlı aksesuar, saçları hemen toplayıp dışarı çıkmak için ya da rahat ve şık bir ense topuzu yapmak için de kullanılabilir. İncilisi, taşlısı, sadesi veya renkli modelleriyle mandal toka çeşitleri, bu yıl her yerde bolca karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Saçlarınız omuzda veya omuzdan aşağıya doğru uzanacak kadar yeterli uzunluktaysa, bu retro saç aksesuarlarından en az birkaç tane mutlaka edinmelisiniz.

Mandal tokayla yapılan saç modelleri, size günlük kullanımda büyük bir rahatlık ve çarpıcı bir zarafet sağlıyor. Maşayla ya da kozmetik saç şekillendirici ürünlerle dalgalı hale getirdiğiniz saçlarınızı, dağınık topuz yapmak için mandal tokalardan yararlanabilirsiniz. Birkaç saniye içinde çabucak ensede topladığınız saçlarınızı, geniş dişli mandal tokayla sabitleyerek rahat ve şık bir saç stiline sahip olabilirsiniz. Dağınık topuz yerine, dilerseniz sıkı bir biçimde ensede topladığınız saçlarınızı da yine bu toka modelleriyle sabitleyebilirsiniz.

80'lerin retro saç stillerini denemek için de cesur bir seçim yapmak mümkün. Yine büyük ve doğal dalgalar oluşturduğunuz saçlarınızı başınızın hemen üzerinde bir araya getirmek üzere yanlardan toplayabilir ve tam bu birleşim noktasına bir mandal toka tutturabilirsiniz. Saçlarınızda farklı stiller yaratmak için, bu retro tokalar kesinlikle çok uygun seçenekler sunuyor.

İsterseniz eşofmanlarınızla dışarı çıkarken ya da isterseniz şık bir casual kombin tasarlarken saçlarınızın nasıl olmasına henüz karar veremediyseniz, bu şık tokaların kurtarıcı olduğundan bahsedebiliriz. Renkli, düz ya da taşlarla süslenmiş mandal toka modelleri, size her türlü kombininiz için mükemmel bir stil desteği sunabilir.

Mutlu bir gün ve huzurlu bir yeni hafta dilerim.

Sevgilerimle

Filiz HAS

Instagram: @me.filizhas

Blog: https://decocosh.blogspot.com/

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.