Haber peşinde sınırı aştık mı?
Oyuncu Esen’in Beyoğlu Hayal Kahvesi çıkışında gazetecilerle kavgası sonrası yaşadıkları ‘özel hayat’ tartışmasını gündeme getirdi
‘Hırsız - Polis’ dizisinde canlandırdığı “Komiser Çınar” karakteriyle polis imajına büyük katkı yapan, ‘Gönül Yarası’ adlı sinema filminde de rol alan oyuncu Timuçin Esen’in, Beyoğlu’nda magazin muhabirleriyle yaptığı tartışma karakolda bitti. Polis tarafından karakola götürülmek istenirken Esen’in “Ben birşey yapmadım, eve gitmek istiyorum” sözleri dikkat çekti. Esen’in gece boyunca yaşadıkları ve polis tarafından karakola götürülürken ortaya çıkan kelepçeli görüntüleri ‘Gazeteciler özel hayatın sınırlarını aşıyor mu?’ tartışmasını yeniden gündeme getirdi.
Soruları yanıtlamadı
Esen ve üç arkadaşı önceki gece eğlenmek için gittikleri bar çıkışı magazin muhabirleriyle karakolluk oldu. Kız arkadaşıyla Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde eğlenirken gazetecilerin görüntü almaması için önce kız arkadaşını gönderen Esen, gazetecilerin “Sizinle görüntülenen bayan kız arkadaşınız mıydı?” sorusunu yanıtlamadı. Muhabirlerin ısrarlı takibi ve soruları Esen’in yanındaki arkadaşlarıyla gazeteciler arasında gerginlik yaşanmasına neden oldu.
Tartışma kavgaya dönerken Esen’in bir kameramana saldırdığı iddia edildi. Muhabirlerle Esen’in arkadaşlarının arasında çıkan arbedeyi araya giren bar görevlileri yatıştırmaya çalıştı. Olay sakinleşince Esen ve arkadaşları yollarına devam etti.
Magazin muhabirleri çıkan tartışma sonrası karakola giderek Esen’den şikâyetçi oldu. Gazeteciler ve polis, Esen ve arkadaşlarını İstiklal Caddesi’nde yürürken buldu. Bu sırada Esen’in yanında bulunan arkadaşları, yeniden gazetecilerle tartışınca polis araya girdi. Alkollü olan grubu karakola götürmek isteyen polislere tepki gösteren Timuçin Esen, “Bir şey yapmadım, ben eve gitmek istiyorum” diye bağırdı.
Kafasına 12 dikiş atıldı
Tüm bu kargaşa esnasında magazin muhabirleri, polise “Beni niye götürüyorsunuz? Ben evime gitmek istiyorum”?diyen Esen’i görüntülemeye çalıştı. Esen’i sakinleştirmeye çalışan ancak bunda başarılı olamayan polis memurları, ekip otosuna binmek istemeyen Esen’i kelepçe takmak için yere yatırdı.
Yere yatırılarak kelepçelenen Esen sağlık kontrolü için Şişli Etfal Hastanesi yerine, gazeteciler görüntü almasın diye Beyoğlu’ndan Bahçelievler’deki Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Esen’e polis müdahale ederken kafasının yarıldığı, 12 dikiş atıldığı öğrenildi.
Polis, kurumdan çıkışta minibüse bindirilen Esen’in gazetecilerce görüntülenmesini engellemeye çalıştı. Karakola giderek Esen ve arkadaşlarından şikâyetçi olan gazeteciler, hastaneden de rapor aldı.
Ortamı ısrarlı sorular gerdi
Yakın çevresinin anlatımına göre olay şöyle gelişti: Bardan çıkan Timuçin Esen’in etrafını saran magazin muhabirleri ısrarlı sorular yönelttiler. Soruları yanıtlamak istemeyen Timuçin Esen, yürümeye devam etti. Muhabirlerin ısrarı sürünce Esen’in yanındaki arkadaşları, “Konuşmak istemiyor, rahat bırakın” dedi. Magazin muhabirleri, bu sözlere tepki gösterince gerginlik çıktı. Yaşanan arbede sonrası olaya polis müdahale etti.
KİM NE DEDİ
Kırca’ya biraz hak verdim
Bengü: Magazin gazetecileriyle çok seviyeli bir ilişkim var. O yüzden beni sinirlendirecek bir olay yaşamadım ama en son Levent Kırca olayını izledim. Ona biraz hak verdim. Sonuçta insansınız, moraliniz yerinde olmayabilir, alkollü olabilirsiniz. O zaman rica edildiğinde de gazetecilerin anlayış göstermesi ve çekime son vermesi gerekir.
Sonu cinayete bile gider
Sinemis Candemir: Bu konuda çok canım yandı. Ancak kimsenin üzerine yürüyüp kavga etmedim. Bazen insanların duygu durumu aynı olmuyor. O sırada başka bir şeye kızmış olabilir o insan... Birden karşısında kameranın ışığını görünce sinirlenebilir ama karşılıklı anlayış en doğrusu.
Dünyanın her yerinde böyle
Demet Şener: Gazeteciler de işlerini yapıyor. Dünyanın her yerinde bu böyle. Eğer ünlü bir isim iseniz, gazeteciler tarafından takip edilirsiniz ve bunu bilerek de yaşamak gerekir.
Denge kurmak gerek
Tuğba Özerk: Gazetecilerin Reina, Sortie gibi mekânların önünde durduğunu biliyoruz ama eğlenmek için gidiliyorsa, ben kendi kapı önünden röportaj vermem. Bazen sokak aralarında çok sıkıştırdıklarında, insanların çok bunaldığı oluyor. Ancak ne olursa olsun, dengeyi kurmak gerek.
Her insanın bir sabrı var
Emre Kınay: Gazetecilerin mekân önünde beklemesini iyi değerlendirmiyorum. Çünkü, kimse bir şeyden kaçmıyor ama insanları kovalıyor duygusu olması, durumu gerginleştiriyor.
Kelepçe tartışmalı
Prof. Süheyl Donay: Kural olarak kamuya mal olmuş kişilerin böyle eğlence yerlerinde resimlerinin çekilebileceğini, bu resimlerin özel hayatın gizliliği ile ilgisi olmadığını savunuruz. Dolayısıyla bu tür yerlere gittikleri vakit, zaten resimlerinin çekileceğini bilirler. Burada tartışmalı olan ‘kelepçe’ gibi görünüyor. Çünkü artık kelepçe çok nadir uygulanmalı.
Rızası alınmalı
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu: Çok tartışmalı bir konu. Böyle bir mekânda mahremiyetten değil, fotoğraf hakkından söz etmeli. Kişinin rızası olmadan fotoğrafının çekilip çekilemeyeceği tartışılmalı. Burada önemli olan fotoğrafın alınmasına karşı müdahele etmesi, resminin çekilmemesini isteme ve karşı çıkma hakkı var. Ancak buna karşı çıkarken, yol ve yöntem de hukuki olmalıdır.
Kontrollü davranmak lazım
Sibel Can: Biz gazetecilerle birlikte bu günlere geldik. Gazeteciye saldırmayı ne olursa olsun hiç tasvip etmiyorum. Mutlaka karşılıklı, kontrollü davranmak lazım. Aynı camianın içerisindeyiz ve hepimizin birbirimize ihtiyacı var.