İlham kaynağım NURİŞ

İlham kaynağım NURİŞ
Her defilesinde ayrı bir konu işleyen Dice Kayek’in bu yıl ki teması ‘yolsuzluk’. Ünlü modacının ilham kaynağı mafya, özellikle de Nuriş
AYÇA ATİKOĞLU

Saint Germain’deki bir apartmanın en geniş dairelerinden birinde Dice Kayek’in ‘show room’u. Kapıda annelerinin yapıştırdığı karınca duası, Ece ve Ayşe’nin özgün ve özgür dünyalarının ilk sinyali; koca salonun tek süsü altın varaklı ayna ile önündeki küçük kilim.

Derviş edesıyla Ece Ege kendi tasarımı etek ve gömlekle çok şirin görünüyor. Ancak güzelliği, giyinişinden çok fikirlerinden kaynaklanıyor. Ve güzel fikirlerini şu sözlerle ortaya döküyor:
"Çiçeğin tasarımında bile ilahi bir şey var. Yaratıcılık beynin ürettiği bir şey değil. Bazıları uyduruk uyduruk övünür ‘ne kabiliyetliyim’ diye. Oysa bu size bahşedilen bir lütuftur o kadar. Ben bu lütfu çalışarak değerlendiriyorum. Nasıl çalıştığıma gelince... Hakkın sesi halkın sesi. Nihai tüketici sokaktaki insan, onun kalbini dinlemek lazım. Ben o sesi yakalamaya çalışıyorum. Hep dolaşıyorum, okuyorum, gece çıkması da maalesef bunun içinde. İlham her yerden gelebiliyor. Eğer günceli yorumluyabiliyorsan başarıya ulaşma şansın daha fazla."
Dice Kayek’in Fransa’daki önemi giderek artıyor. Önümüzdeki aylarda ilk mağazalarını açacaklar.

En zevkli Noel ağacı O kadar ki her yıl Aralık ayında önemli modacılar tarafından gerçekleştirilen Noel ağacı tasarımında 3 yıldır Kayek’lerin ağacı tek başına gazetelerin sayfalarını süslüyor (ben oradayken Liberation ve Herald Tribune’de çıktı). Geçtiğimiz yıllarda lokumdan ve akvaryumdan noel ağacı yapan Ece bu yıl ‘ihtirası kafese kapatmış’, Noel ağacını kuş kafeslerinden yapmış, içine canlı kuşlar yerleştirmiş ve 2001’de herkese tutkulu aşklar dilemiş.

Mafya çekicidir Her koleksiyonun bir teması var. Geçen yıl Galatasaray’dı, ondan önce maço kadındı. "Bu yıl sokakta neler görüyorsun?" diye soruyorum, cevaplıyor:
"Yolsuzluk görüyorum, mafya görüyorum. Mafya ile işbirliği halinde değiliz tabii ama bu adamların yaşadığı boyutu ilginç buluyorum. Çakıcı Paris’e geldiğinde ‘Bunun bedelini ödemek için hayata başladım’ demişti. Racon bu yani. Ama en çok Nuriş’ten etkilendim. O çıkık yakalar ile çok iyi temsil ediyor mafyayı. O saray benzeri hapishane koğuşu, saten yataklar... Mafya temasını ayrıca çok seksi buluyorum. 1930’lardan bu yana bakıyorum adamlar çok şıklar... Gri filaneller, o şapkalar."
Bu arada yolsuzluk ve mafya deyince tabii sadece Türkiye’nin aklına gelmediğini de sözlerine ekliyor. Ve bu durumu şu sözleriyle anlatıyor: "Daha geçenlerde Paris’te çok şık bir cafe’de önemli bir Belçikalı mafya herkesin ortasında tarandı. Sonra Carlos var. Önemli bir adam değil mi şimdi?"



YAŞAM