SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Konya'dan yola çıktı! Şamanın dediklerini unutamadı: 'Çöpten toplanan tavuklar satılıyor'

13 yaşına kadar Aksaray'ın kırsallarında hiperaktif bir çocuk olarak büyüdü. Konya'ya taşınmalarıyla birlikte atletizmle tanıştı ve profesyonel sporculuğa adım attı. Ancak bazı şeyler beklediği gibi gitmedi. Karşılaştığı haksızlıklar onu koşu pistlerinden dünyaya açılan bir kapıya yöneltti. Şimdi aldığı tek yön biletle dünyayı geziyor. Çöpten toplanan tavukların yeniden satıldığını da gördü, şaman ayinine de katıldı. İşte Enes Kırlı'nın yaşadıkları.

|

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - 13 yaşına kadar Aksaray’ın bir köyünde yaşayan 22 yaşındaki Enes Kırlı, son 9 yıldır Konya’da hayatını sürdürüyor. Beş kardeşli bir ailenin çocuğu olan Enes’in annesi ev hanımı, babası ise çiftçilik yapıyor. Küçük yaşlardan itibaren spora ilgi duyan Enes, uzun yıllar profesyonel olarak atletizmle uğraştı ve birçok başarıya imza attı. Ancak spor hayatında karşılaştığı haksızlıklar ve adaletsizlikler onu derin bir sorgulama sürecine itti. Hayatının rotasını yeniden çizen Enes, içinde hep var olan seyahat etme tutkusunu artık ertelemek istemedi. İlk biletini alarak yola koyuldu. Şimdi dünyayı geziyor, farklı kültürleri tanıyor ve bu yolculuğunu başkalarına ilham olması için paylaşıyor.

'MOĞOLİSTAN'DA ŞAMAN AYİNİNE KATILDIM'

Çocukluğunu 13 yaşına kadar köyde geçirdiğini dile getiren Enes, hiperaktif ve biraz da yaramaz bir çocuktu. Küçük yaşlarda koyun güder, tarlada ailesine yardım ederdi. Doğayla iç içe, hareketli bir hayatı vardı. 14 yaşında Konya’ya taşınmasıyla birlikte spor hayatı başladı. Atletizmle yolları kesişen Enes yıllarca profesyonel sporculuk yaptı. İçinde her zaman dünyayı keşfetme isteği vardı fakat bu bir sporcu için uzak bir hayaldi. Zamanla sporun içindeki adaletsizlikler onu bu hayaline daha fazla yöneltti. Ailesi ilk başta endişelense de, neler başardığını gördükçe Enes'e güven duymaya başladı. Böylece Enes'in dünyaya keşfetme serüveni başlamış oldu. 

Şu ana kadar 14 ülke gezdiğini ve her birinin kendisi için çok değerli olduğuna değinen Enes,Beni en çok etkileyen ve hafızamda en derin yer eden ülke Moğolistan oldu. Doğası ve yemek kültürü beni cezbetti. Kendimi Türkiye’den, özellikle Anadolu insanından hiç kopmamış gibi hissettim. Kültürel olarak pek çok benzerlik vardı. Özellikle gerçek bir şaman ayinine katılma şansım oldu. Bu, benim için unutulmaz ve çok özel bir deneyimdi” diyerek şamanla yaşadığı anlattı şöyle anlattı:

“Benim Moğolistan'a gitme amacım öncelikle zaten şamandı. Orada da şamanı kolay bulurum zannediyordum, ancak öyle değilmiş. Tam tersi şarlatan şamanlar falan oluyormuş, para karşılığı yapıyorlarmış. Normalde eğer gerçek şamansa bu töreni ücret almadan yapıyorlarmış. Ben de uzun bir arayıştan sonra, yerli halkın yardımıyla bir tane şaman buldum. O şaman da normalde turiste, yabancıya tören yapmıyormuş fakat bir şekilde ikna ettik. Zaten şamana da para ödemedim. Böylece gerçek bir şaman olduğuna anlamış olduk. Sadece şamana peynir, tütsü gibi eşyalar aldım. Onlar da çok pahalı değildi. Bu ayin sırasında yaşadıklarım beni bayağı etkiledi. İlk başta tütsü yakıldı, dualar edildi. Şaman beni görür görmez nereden geldiğimi bildi. O, beni çok şaşırttı. O zaman Kazakistan'dan gelmiştim. Orada bunu bilen de hiç kimse yoktu. Onun dışında buradan sonra Japonya'ya gideceğimi de bilmişti. Eşimin nasıl biri olacağını da söyledi. Sarışın biri olacağını ve ikiz çocuklarımın olacağını söyledi."

Enes'in katıldığı Şaman ayini

'ÇÖPTEN TAVUK TOPLAYIP YENİDEN KIZARTIP SATIYORLAR'

Şaman, Enes’in yolunda büyük bir engel olduğunu söyleyerek, bunu çözmek için bazı ritüeller gerçekleştirdi. Bir tane mavi bez parçası alıp içine Enes'in aldığı pirinci koydu. O bez parçasını bağladı, top şeklini aldı. Üstüne süt döktü. Ardından Enes'in ne olduğunu bilmediği bir şeyler mırıldandı. Sonra bezi Enes'in beline doğru bağladı. Bunu sadece duşta çıkarabileceğini söyledi. O işlem bittikten sonra bir tane hamur aldı. Hamura biraz şekil verdi. Şeklin etrafına siyah bir ip sardı. O ipi de Enes'e verip bulundukları tepelik alandan uzaklara fırlatmasını istedi. Ondan sonra bütün kötü şeylerden kurtulduğunu, artık Enes'in daha iyi bir yolun beni bekleyeceğini söyleyerek ayini tamamladı. Enes'in şaşırdığı tek şey dahil olduğu bu Şaman töreni de değildi.  

Gezdiği yerlerde oldukça ilginç görüntülerle de karşılaştığını dile getiren Enes, "Filipinler’de çöpten tavuk toplanıp tekrar satıldığını gördüm. Bu tarz olayları gitmeden önce yerel halktan duymuştum ama inanmamıştım. Bir gün, dünyanın en tehlikeli mahallelerinden biri olarak bilinen Tondo gecekondu bölgesinde, pazarda video çekerken bu duruma şahit oldum. Pek çok uyarıya rağmen çekim yapıyordum ve o sırada insanların çöpten toplanan tavukları temizleyip tekrar pişirerek sattığını gördüm. Üstelik bu tavuklar 5 lira gibi çok düşük fiyatlara satılıyordu ve bu durum orada gayet normal karşılanıyordu. Bu beni hem çok şaşırttı hem de derinden etkiledi. Çünkü bu durumun normalleştiği yerlerde, daha da zor şartlarda yaşayan insanların olduğunu fark ettim. Görmek bir yana, o an orada olmak bile insana ağır geliyor. Bir insan olarak utandım; biz bazen israf ederken, onlar hayatta kalmaya çalışıyor” diyerek şunları söyledi: 

“Tondo Mahallesi'nde insanlar çöpten yemek yemek zorunda kalıyor. Bazı genç kızlar ve erkekler, hatta reşit olmayan çocuklar bile ayda sadece 100 dolar gibi düşük maaşlarla çalışmak zorunda bırakılıyor. Aynı şehirde yer alan Makati bölgesindeyse tam tersi bir manzara var. Orada insanlar lüks içinde yaşıyor; gökdelenler, modern binalar ve zengin yaşam tarzı göze çarpıyor. İki bölge arasında gezerken, sanki görünmez bir çizgi var gibi. Bir yanda sefalet, diğer yanda bolluk. Bu kadar keskin bir eşitsizliği aynı şehirde görmek beni gerçekten etkilemişti.”

'FİLİPİNLER'DE HÜRREM SULTAN, ENDONEZYA'DA KİRAZ MEVSİMİ BİLİNİYOR'

Benzer yoksullukları başka ülkelerde de gördüğüne dikkat çeken Enes, “Özellikle Endonezya’nın bazı köylerinde İnsanlar maddi olarak zor durumda olsalar da misafirperverlikleriyle beni çok etkilediler. Sabah kahvaltısında beş kişilik bir balığı sadece bana ikram eden insanlar oldu. Elindekini paylaşmaktan çekinmeyen, yüreği zengin insanlarla tanıştım ama Filipinler’de gördüğüm manzara, şimdiye kadar karşılaştıklarım arasında en kötüsüydü. Yerel halkla iç içe yaşadım, onların zorlu şartlarını yakından gördüm. Çok az şeyle yetinmelerine rağmen yüzlerinden gülümsemeyi eksik etmemeleri beni derinden etkiledi. Artık mutluluğu 'şu olsun, bu bitsin, sonra mutlu olurum' gibi düşüncelere bağlamıyorum. Hayatın tam da şu anında, sahip olduklarınla da mutlu olunabileceğini öğrendim. Bu yolculuk bana sadece dünyayı değil, kendimi de tanıttı” ifadelerine yer verdi.

Çoğu ülkenin Türkiye’yi, yemekleri, dizileri ve ünlüleriyle tanıyıp sevdiklerini söyleyen Enes, “Mesela Filipinler’de Hürrem Sultan karakteri çok biliniyor, Endonezya’da 'Kiraz Mevsimi' dizisini izleyen çok fazla insanla karşılaştım. Japonya’da ise kebap başta olmak üzere Türk mutfağına büyük ilgi var. Türk olduğumu söylediğimde genelde olumlu ve samimi tepkiler alıyorum. İnsanlar Türkiye’yi ziyaret etmek istediklerini söylüyor, özellikle Kapadokya çok merak ediliyor” diyerek sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Yolculuğuma farklı kıtalarda devam etmek istiyorum. Gittiğim yerlerde çoğu insanın bilmediği hikayelere, kültürlere ve olaylara tanık oluyorum. Bunları sosyal medyada içerik üreterek insanlara aktarıyor, görünmeyeni görünür kılmaya çalışıyorum. Aynı zamanda yaşadıklarımı kitap haline getirmek ve ileride belgesel tarzı projelerle bu hikayeleri daha derinlemesine anlatmak istiyorum. Bu süreç, zaman ve kaynak gerektiriyor. O yüzden ileride bu projeleri hayata geçirecek ortamı oluşturmak için elimden geleni yapacağım.”

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.