Mesleklerin bile ‘yalnızı’ var
Mesleklerin bile ‘yalnızı’ var
Psikolog Tülay Arsu, aslında insanların iç dünyalarına alamadıkları kişileri evlerine de alamadıkları görüşünde. Yalnız yaşayanların büyük bölümünün ilişki kurmakta, ilişkiyi ileri taşımakta zorlanan insanlar olduğunu savunan Arsu, aşırı narsistler arasında da yalnız yaşayanlara sık rastlandığını söylüyor. Psikolog Arsu’ya göre, yaratıcı insanlar arasında yalnız yaşayanlara çok rastlanmasının nedeni de, bu insanların duygusal iniş ve çıkışları çok sık yaşamaları. Arsu, "Bu duygu yoğunluğunu dış dünyaya yansıtırlar. Öfke, aynı evde yaşamanın getirdiği günlük durumlara aşırı tepki, tek olmaya iter" diyor.
Psikolog Tülay Arsu, kimi mesleklerin ise zorunlu yalnızlık yarattığını belirterek bu konudaki sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Yaratıcılığın yanı sıra, kimi meslekler de o işi yapan insanları yalnızlığa zorunlu kılar. Bu gibi mesleklerin başında örneğin gazeteciler, doktorlar, uzun yol kaptanları ve gemilerde çalışanlar gelir. Bir ilişki götürmek isteseler de meslekleri izin vermez. İlişkileri ancak partnerlerinin sabırlı ve özverili olması ile yürür. Yoksa yıkılır. Danışanlarım arasında ‘Evlilik bana göre değil’, ‘Keşke evli olmasaydım’ diyenler var. Ancak o insanlarda bile mutlaka ait olma isteği var. Bu madalyonun iki ayrı yüzü. Bir tarafta bir insana bağımlılık duygusu öbür yanda bireysellik isteği. Bunu şöyle bir örnekle daha iyi anlatabilirim; güneş var bir de onun uydusu dünya. Dünya güneşin çekim gücü olmazsa uzayda kaybolup gider. İnsanları da böyle düşünmek gerek."
- BİTTİ -
Özdemir Asaf’ın ilk kez 1961 yılında yayımlanan ve etika türündeki özdeyişleri kapsayan ‘Yuvarlağın Köşeleri’ adlı kitabında, yalnızlık başlıklı bir bölüm de var. İşte Asaf’ın yalnızlık üzerine özdeyişlerinden birkaçı:
İki insan birbirini yalnız bırakabilir. İki yalnız birbirlerini kurtaramaz yalnızlıktan. Yalnızlık: Gelişi doğumunki gibidir, iki kişi ister. Gidişi ölümünki gibidir bir kişi ister.
Meyhanelerde bir kenarda yalnız başlarına içenler vardır, onların hepsi yalnız kişiler değildir. Ama hep mi hep başkalarıyla içmek isteyenler vardır, ille birisini ararlar: Onlar kesin yalnız kişilerdir.
İnsan yorulunca duruyor... Durunca düşünüyor... Düşününce koşuyor. Koşunca yoruluyor... Yorulunca insanlaşıyor. İnsanlaşınca işler karışıyor. Yalnız kalıyor.
Avcılar sabah olmadan kalkar çıkarlar, size nişan alırlar. Yalnızlıklarını vurmak için.
Internette bir kelime üzerine görüşlerin aktarıldığı Ekşi Sözlük’te yalnız yaşamla ilgili değişik görüşlere yer verilmiş. İşte onlardan bazıları:
Tercihinizse dünyanın en güzel şeyi, zorunluluksa intihar nedeni.
Sadece kalbimin derinliklerinde ince bir sızı var, yalnız olduğum zamanlar.
Sadık yarim yalnızlık, senin için ne kadınlar terk ettim.
Dozajı fazla olduğunda oturur kendini ararsın telefonla.
Neden yaşıyorum ben, anlamı nedir bu oyunun? sorularını kendine sormak için bulduğun zaman.
Bir alıntı: "Bazen kendim bile kendime kalabalık geliyorum.."
Çok keskin, yaralayıcı.
En güzel MFÖ’nün şarkısı anlatır: "Yalnızlık ömür boyu..."
TDK sözlüğünde bulunmayan kelime.
Alışkanlık yapar.
Yalnızlık gerçeğe götüren bir yoldur bizi ama yolun başlangıcındaki karanlık ürkütür girmeye yeltenenleri. Hayat boyu hep çevremizde birileri olsun isteriz, kendimizle yüzleşmekten duyduğumuz korku yüzünden. Kendini keşfedememiş bir insan hayata ne katabilir ki?
"Sıkılınca dağılan beraberlikler daha güzel. Bunun yarattığı rahatlık ve ferahlık duygusu var. Boşanma sonrası elbette bir sızı oluyor. Sonrasında ise yalnızlığın keyfini çıkarıyorsun. Bir kere bu süreçte daha çok çalışmak istediğimi, bundan mutlu olduğumu fark ettim. İkili yaşam üretimi durduruyor. Gündüz 150 kişiyi yönetiyorum. Akşam evime döndüğümde yaşanan sakinlik huzur veriyor. Zamanı daha iyi kullanıyorum ve daha çok eğleniyorum. Zaten çok uzun süre yalnız kalmıyorum. İki gün evde yalnızsam, ertesi gün mutlaka bir arkadaşımı çağırırım, ortak bir şeyler yaparız. En güzeli gece yalnızlığı. Elbette zaman zaman sevgiline sarılıp uyumayı da istiyorsun. Ama buna birlikte karar veriyorsun, zorunluluk sonucu değil. Yemeği kimi zaman yardımcım kimi zaman da kendim yapıyorum. Keyif alarak. Tek yaşamanın benim için zor yanı bir çocuk meselesinin nasıl olacağını bilmiyorum, ikincisi anne ve babamın baskısı."
Bilsak 5. Kat’ın işletmecisi ve oyuncu Yasemin Alkaya da üç yıl önce kendisi için en doğru yaşam tarzının yalnız yaşamak olduğuna karar vermiş.
Alkaya, iş yaşantısının ancak böyle bir tarzla sürebileceğini düşünüyor:
"Önce sekiz yıl aynı evde süren bir birliktelik, ardından iki yıl evlilik, sonra bir başkası ile aynı evde iki yıl yaşam. 1999’da nokta koydum. O günden bu yana yalnız yaşıyorum. Elbette bir sevgilim var. Ama ayrı evlerdeyiz. Neden bunu tercih ettim? Çok yoğun bir tempoda çalışıyorum. İşim nedeniyle sabah 4’de eve geliyorum. İlişkime iş stresimi yansıtmak istemiyorum. Aynı evde olunca yansıyor ister istemez. Özel ilişki akrabalık ilişkisine dönüyor. İlişkilerimde sadece aşkı paylaşmayı tercih ederim. Aynı çatı, hayatın günlük problemleri elbette aşkı zayıflatıyor. Yeni tür kadın, yani bugün anne ve teyzelerine benzemeyen kadınlara günümüz erkeği ayak uyduramıyor. Kadın yoğun çalışıyor ve son 50 yıldır sosyal ve ekonomik konumu hızlı ilerledi. Kadının doğum kontrol hapının icadından sonra daha hızlı geliştiğini düşünüyorum. Çünkü sürekli doğurmak sınırlanmayı getiriyor. 10 yıl yoga yapmak istedim; birlikte kahvaltı yapma zorunluluğu yüzünden olmadı. Şimdi kalkıyorum ve hemen yogaya başlıyorum. Gelecekte tek yaşayan kadınların artacağını düşünüyorum."