SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

DENIB DESIGN 2022 ‘’Zamansız Yolculuk’’ temasıyla geliyor

Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB), T.C Ticaret Bakanlığı desteği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) koordinatörlüğünde, geleceğin tasarımcılarını ev ve banyo tekstili sektörü ile buluşturmak için çalışmalarına başladı. Ev ve banyo tekstili sektöründe yeni tasarımcılar yetiştirilmesine teşvik etmek, Denizli’nin yenilikçi ve özgün tasarımcı kimliğinin güçlenmesine yardımcı olmak için DENİB özel bir misyon üstleniyor. Denizli’nin marka ve tasarım merkezi olması hedefiyle yola çıkarak düzenlenen DENİB DESIGN Ev ve Banyo Tekstili Tasarım Yarışması’nın 2.si için tema ''Zamansız Yolculuk'' olarak belirlendi.

27 Ekim'de Denizli Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek final ve ödül töreninin hazırlıklarına başlandı. Yarışma başvuru duyurusunu Türkiye genelinde yaygınlaştırmak üzere, birçok üniversitede fiziksel ve online tanıtımlar yapılacak. Jüri heyetinde sektörden birbirinden başarılı; moda tasarımcıları, akademisyenler, marka yöneticileri, iş insanları ve basın mensubu isimler yer alacak. Böylece öğrenciler ilk olarak sektörel bağlantılar kurarak güçlü bir başlangıç yapma fırsatı bulacaklar.

DENİB Başkanı Sayın Hüseyin Memişoğlu:

“Ülkemizin en önemli ihracatçı kentleri arasında olan ilimiz Denizli’de, bu sene ikincisini düzenleyeceğimiz Ev ve Banyo Tekstili Tasarım Yarışmamızın duyurusunu yapıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

Denizli İhracatçılar Birliği olarak Ar-Ge ve inovasyonun öneminin farkındayız. Bu noktada, ihracatçılar olarak bizlere de önemli görevler düşüyor. Katma değerli üretimin rekabet dünyasında güçlü bir avantaj sunduğunu her seferinde bir kez daha deneyimliyoruz. Bugün değişen ve dönüşen ticaret ekosisteminde çok üretmek değil, yaratıcılık katarak üretmek daha önemli hale geldi.

Bu anlayışla düzenlediğimiz DENİB Design 2. Ev ve Banyo Tekstili Tasarım Yarışmasını ‘’ Zamansız Yolculuk’’ temasıyla organize ediyoruz. Amacımız Denizli’yi tasarım merkezi haline getirmek. Merkezde havlu, bornoz ve uyku grubunun yer aldığı yarışmamızda 2 ayrı kategori yer alıyor.

Ev tekstili ve banyo tekstili kategorilerinin bulunduğu etkinliğimizde öğrencilerden toplamda 14 finalistimiz olacak. Başvuru yapacak tüm adaylarımıza özel deneyimler ve anılar biriktirecekleri profesyonel bir platform hazırlıyoruz. Katılımcılara şimdiden başarılar diliyorum.”

Para ödülü ve yurt dışı eğitimine başvuru imkânı

ZAMANSIZ YOLCULUK temasıyla düzenlenen yarışma, 2 kategori olarak; ev tekstili ve banyo tekstili alanında planlandı. Her kategorinin finalinde 7 öğrenci yer alacak. Toplamda finale kalan 14 finalist 14 tekstil firmasıyla eşleştirilerek üretimlerini gerçekleştirilecek.

2 kategoride değerlendirmeye tabi tutulacak tasarımlar arasından dereceye giren isimler belirlenecek. Genç tasarımcıları sektöre kazandırmak amacıyla düzenlenen yarışmada para ödülü olarak; 2 birinciye 40’ar bin TL, 2 ikinciye 20’şer bin TL, 2 üçüncüye ise 10’ar bin TL olacak. Ayrıca dereceye giren finalistlere, yurt dışında tasarım bursuna (Ticaret Bakanlığı tarafından uygun bulunduğu takdirde) başvurma imkânı sağlanacak.

Yazının devamı...

Bilinmezlere ışık tutan bir koleksiyon: "Nobody Knows"

Pandemi sürecinden dolayı bu yıl yine online mecralar üzerinden gerçekleştirilecek olan Fashion Week İstanbul, 13-16 Nisan’da birbirinden yetenekli tasarımcılarla modaseverleri buluşturacak.

Başarılı moda tasarımcısı Çiğdem Akın’ın da Fashion Week Istanbul kapsamında sunacağı yepyeni koleksiyonu “Nobody Knows” en çok merak edilen defilelerden biri olarak heyecanla bekleniyor.

Pandeminin yaşattığı derin belirsizlik duygusunu yaratıcılığıyla harmanlayan Akın, bilinmezlerle dolu bu dönemde farklı ruh halleri yaşayan, baskın karakterli güçlü kadın silüetlerin hikayelerini anlatacak.

Nobody Knows koleksiyonu ile global düzeyde içinden geçtiğimiz belirsizlik ortamına karşı yeni bir argüman geliştirdiğini belirten ve başka türlü yaşamanın mümkün olduğu bir geleceğe inanan tasarımcı, adına tecrübe dediğimiz tüm öğretilerin bizleri aslında nasıl da tutsak ettiği gerçeğine ışık tutuyor.

Çiğdem Akın, kendi kurallarının esiri olmuş bireylerin kapsayıcılıktan uzak söylemlerinin bizi bu geleceği yaşamaktan alıkoyduğuna inanıyor. Bizi biz yapan her zevkin, her duygu ve isteğin lüks sayıldığı ve aslında kimsenin hiç bir şey bilmediği bu gerçekliğe inat, alabildiğine göz dolduran ve ihtişamlı bir koleksiyonla moda takipçilerinin karşısına çıkıyor.

Koleksiyonda öne çıkan detaylar

Brokar dokumalı lüks kumaşların hakimiyetindeki koleksiyonda, ipek şifon, yün, kaşmir ve kadife kumaşlar kendine yer buluyor.

Vişne rengi, mor ve derin siyahın yer aldığı koleksiyonun tema rengi ise koyu gökyüzü mavisi. Renk bazında soğuk, enerji bazında ise sıcak olarak tanımlanan mavi bir bakıma tezatlıkların uyumunu simgeliyor. Bu koleksiyonunda ilk defa üç farklı ayakkabı tasarımına imza atan tasarımcı, farklı desen ve renk varyasyonları ile aksesuar tasarımında da ne kadar başarılı olduğunu ortaya çıkarıyor.

Çiğdem Akın yeni koleksiyonuyla, hayatının hangi aşamasında, ne tip insanlarla çevrili ve nasıl bir ortamda olursa olsun kendisi olarak kalabilme cesaretini gösteren kadınları kutsuyor.

Tasarımcının toplam 25 look’tan oluşan “Nobody Knows” koleksiyonunun tanıtımı için karşıtlık, dualite ve başka türlü yaşamanın mümkün olduğu gelecek hayalinden yola çıkılarak bir moda filmi de çekildi. 12 modelin yer aldığı proje tarihi Hidiv Kasrı’nın büyüleyici atmosferinde hayata geçirildi. Bu özel moda filmi, Fashion Week Istanbul kapsamında 14 Nisan’da moda takipçilerinin beğenisine sunulacak.

Yazının devamı...

Hande Yener'den 20. yıla özel görsel albüm

Hande Yener, uzun bir süredir üzerinde çalıştığı ve aylardır verdiği minik sinyallerle merak seviyesini uzaya çıkardığı albümü Carpe Diem'i nihayet sevenleriyle buluşturdu.

Müzik kariyerinde 20. yılını kutlayan popun kraliçesi 10 şarkılık dolu dolu bir albümle geri döndü. Yıllar içinde birçok farklı tarz deneyen ve risk almaktan korkmayan Yener, Carpe Diem ile dinleyenlerini çok özlenen Apayrı ve Nasıl Delirdim zamanlarına geri götürüyor. Fakat bunu yaparken kendini tekrarlamıyor, o dönemdeki benzer cesaret ve özgünlük ile yepyeni bir tat yaratıyor.


Albümün söz ve altyapıları kadar görsel dünyası için de büyük emek harcanmış. Hem albüm fotoğrafları hem de klipler şarkıların yansıttığı ruhla muhteşem bir bütünlük sağlıyor. Carpe Diem'in albümdeki tüm şarkıların video teaser'ları ile duyurulması ise nereden baksan 10/10'luk hareket. Müzik dünyasında Beyonce ve Fergie'den hatırladığımız görsel albüm işini Türkiye'ye Hande Yener vizyonunun taşıması tabii ki şaşırtmıyor.

Albümdeki 8 şarkı Berksan ve Misha imzası taşıyor. İki müzisyen güzel bir sinerji yaratarak albümün lokomotifleri olan Bulut, Aşk Sandım, Melekler ve Şeytanlar, Başka Dudaklar gibi uzun yıllar dinlenecek parçaları ortaya çıkarmış. Son zamanların başarılı ismi Fikri Karayel Aşk Elinde ile Devrim Karaoğlu ve Mete Özgencil ise Boşuna şarkısıyla albümü renklendirmiş.

Hande Yener bu albümle dinledikçe daha çok sevdiren, Türk Pop Müziği'nin ihtiyaç duyduğu kalite ve tarzda bir çalışma sunuyor. Nasıl Apayrı her dinleyişte yoğun duygular yaratan, yıllar geçtikçe daha da değerlenen şarap gibi bir albüm olduysa Carpe Diem'in de uzun soluklu ve Yener diskografisinde öne çıkan bir çalışma olarak parlayacağını düşünüyorum.

Yazının devamı...

Adriyatik sahillerinde masalsı bir destinasyon

Geçtiğimiz hafta çok keyifli geçen "Iconic Montenegro" projesiyle şahane bir destinasyonu keşfetme fırsatım oldu. Karadağ eşsiz doğal güzellikleriyle neresine giderseniz gidin huzur dolu hissettiren bir ülke. Yemyeşil dağlarla çevrili doğasından, turkuazın elli tonunu barındıran berrak denizinden ve bu güzelliklerin içinde orijinalliğini koruyan Orta Çağ’dan kalma yapılardan gözünüzü alamıyorsunuz.

Joinus Pr organizasyonuyla gerçekleşen seyahatte şahane bir ekiple birlikte Budva’daki Avala Resort'de konakladık. Avala Resort konum olarak tüm bu saydığım güzelliklerin tam ortasında yer aldığı için oldukça ideal bir seçimdi. Hemen otelin kumsalında Adriyatik Denizi’nin keyfini çıkarmak da birkaç adımda Old Town’a ayak basıp tarihi yapıları, restoran, kafe ve barları keşfetmek de mümkün. Ayrıca görkemli Stari Grad Kalesi de hemen otelin dibinde. Citadel (Hisar) olarak da geçen bu yer şehrin tepe noktasında yer aldığı için buradan Budva’nın büyüleyici manzarasını izlemek şahane bir his, mutlaka yapılacaklar listenizin başına ekleyin. Bunun yanı sıra Karadağ’ın Havaii’si olarak bilinen ve Budva sahil şeridine çok yakın olan Sveti Nikola Adası da turistlerin uğrak noktası haline gelmiş durumda. Çok sevimli bir sahil kenti olan Budva, Adriyatik Denizi boyunca uzanan birbirinden güzel plajlara ve çok şık marinalara sahip. Bu nedenle yaz aylarında ziyaret ederseniz Akdeniz ikliminin tadını doya doya çıkarabilirsiniz.

Budva’da görülecek yer çok olsa da UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan eski kent Kotor için de hatrı sayılır bir vakit ayırmayı ihmal etmeyin. Barındırdığı tarih, zamanda yolculuk yapmış etkisi yaratan Orta Çağ’dan kalma yapılar, (ki bu yapılarda Venedik Mimarisi'nin etkilerini yoğun bir şekilde görebiliyorsunuz) ve daracık taş sokaklarıyla mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir şehir. Gerçekten Montenegro’yla ilgili anlatacak tonla şey var. Fiziken dönmüş olsam da aklım hala orada. Bu masalsı ülkeyi ziyaret etmenin en güzel yanı yakın olması ve bizden vize istememesi. Avrupa Birliğine girmesi muhtemel, bu yüzden henüz vize gerekmiyorken ziyaret edin derim.

Tabii pandemi döneminde böyle bir projeyi gerçekleştirmek çok da kolay değil. Dikkat etmemiz ve önlem almamız gereken çok şey oldu. Öncelikle seyahate çıkmadan hemen önce covid-19 testi yaptırmanız ve negatif olduğunuzu belgelemeniz gerekiyor. Bunun dışında seyahat boyunca Joinus Pr ekibi her şeyi düşünmüştü ve çok temkinliydi. Karadağ’da dünya geneline oranla vaka sayısı çok düşük ama biz yine de tedbirli davranmayı ihmal etmedik. Ayrıca seyahat dönüşü evde 15 günlük karantina sürecini tamamlamak da çok önemli.

Biraz da bu organizasyonu A'dan Z'ye planlayan Joinus Pr'dan bahsetmek istiyorum. Kurucuları Serhat Kaynarpınar ve Ali Saçlı'nın yönetiminde ilerleyen Joinus özellikle ülke tanıtım projeleri ve turizm bazlı etkinlik yönetimi yapıyor. Henüz bu yılın başında iletişim dünyasına enerjik bir giriş yapan ekip (pandemiye rağmen) şimdiden birçok başarılı ülke tanıtım ve influencer projesine imza attı. Yakın dönemde de planladıklar yeni projelerle isimlerinden sıkça bahsettirecekler gibi görünüyor.

Montenegro'ya seyahat etmeden önce bilmeniz gereken 5 önemli detay:

- Montenegro, hiking, rafting, kayaking ve kano gibi aktivitelerle ilgilenenler için mükemmel bir destinasyon. Bu tarz outdoor spor dallarını ve doğada vakit geçirmeyi sevenler için ekstra cezbedici.
- Montenegro köklü bir tarihe ev sahipliği yapsa da bağımsızlığını 2006 yılında ilan ettiği için dünyanın en genç ülkelerinden biri.
- Adriyatik Denizi'ne kıyısı bulunan Karadağ'da 117 tane plaj bulunuyor. Yani elinizi salladığınız yerde deniz, kumsal, marina.
- Karadağ'da yeme & içme fiyatları Avrupa'ya oranla uygun bir aralıkta olsa da ülkenin para birimi Euro olduğu için hesabınızı yaparak gitmenizde fayda var.
- Ülkenin nüfusu 650 bin olmasına rağmen yıllık ziyaretçi sayısı 11 milyonun üzerinde. Tabii pandemi döneminde bu oran azalmış durumda.

 

Yazının devamı...

Türk modasında yeni trend dijital girişimler - Niyazi Erdoğan röportajı

Türk Moda Tasarımcıları Derneği'nin Trendyol ile birlikte gerçekleştirdiği "Türk Modası Benim" projesinde yer aldın. Bu çalışma ile Türk Modası dijital dönüşüme göz kırpıyor diyebilir miyiz?

Aslında çok geç kalınmış bir hareket. Covid-19 pandemisi sürecinde, kapalı olan showroom'larında ve mağazalarında satış yapamayan tasarımcıların ekonomisine katkı sağlamak için geliştirilen bir projeydi. Bu proje ile birlikte birçok başka platformdan da teklifler gelmeye başladı. Türk tasarımcı markaları kesinlikle artık daha çok dijital platformlarda bulunmalı. İlerleyen zamanlarda buna benzer birçok hareket göreceksiniz.

Pandemi iş dünyasını da derinden etkiledi. Moda ve tekstil sektöründe büyük soru işaretlerinin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Bir yandan dünyaca ünlü markalar mağazalarını kapatırken bir yandan da online satışlar hiç olmadığı kadar arttı. Sence modanın "yeni normali" nasıl olacak?

Hepimizin evinde kaldığı süreçte, tüm sistemler ve bizler zorunlu olarak yaptığımız ve bize yük olan şeylerin daha çok farkına vardık. Benim için yeni normal tüm bu yüklerden arındığımız bir düzen olacak. Gereksiz ve çok yüksek kiraların ödendiği mağazalar ya da ardı ardına çıkarılan koleksiyonlar yerine online üzerinden satışa çıkan ve iletişim stratejilerinin daha farklı kurgulandığı markalar göreceğimize inanıyorum. Online'da satış yapıyor olmak koleksiyon yapılarını ve ürünleri de etkileyecek. Mümkün olduğunca denenmeden satın alınabilecek fitler ve formlar artacak.

Bu dönemde sen dijitalleşmek adına kişisel olarak ne gibi adımlar attın?

Benim markamın kendi online satışı olmasına karşın Türk Modası Benim projesi kapsamında ben de ürünlerimi daha çok online'dan satmaya başladım. Bu platform benim kendi kullanıcılarımın dışında yeni tüketicilere de ulaşmama olanak sağladı. Artık toplantılar dijital ortamdan yapılmakta, bu çok büyük kolaylık ve rahatlık getirdi hayatımıza. Yeni normalde zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamaya ve evde kalmaya devam ediyorum.

"Kuru kalabalığa ve saçma front row kavgalarına son!"

İstanbul Moda Haftası bu yıl pandemiden dolayı yılın ilk yarısında iptal oldu. 2020 için planlanan yeni bir tarih var mı, son durum nedir?

MBFWI bu sezon 12-16 Ekim tarihlerinde ilk defa dijital olarak gerçekleştirilecek. Tasarımcılar ürünlerini dijital ortamda yapacakları çekimler ve defileler ile sergileyecekler. Koleksiyonların tanıtımı için bir çok uluslararası showroom ve platformla anlaşmalar yapıldı. Moda haftaları genelde insanların kendini göstermeye geldikleri bir eğlence gibi görülmekte. Tabii bu yeni sistem gerçekten işi olan ve moda endüstrisi ile ilgilenen insanların gözlemleyeceği bir etkinlik haline de geliyor. Yani anlayacağınız kuru kalabalığa ve saçma insanların yaptığı saçma front row kavgalarına son!

"Evinde lahmacun yiyip dost muhabbetlerinde suşiden dem vuran zihniyetten rahatsızım!"

Dünya modası ile kıyasladığımızda yaratıcılık açısından biz neden hep işin "taklitçilik" tarafına kaçıyoruz? Tasarımlarındaki geleneksel öğeleri kucaklayan tavrın için bu "dışarıya özenme" durumuna karşı bir başkaldırı diyebilir miyiz?

Moda endüstrisi içinde kendi koleksiyonlarımı yapmaya başladığım ilk günden itibaren her zaman vizyonum lokal değerlerle global standartlarda işler yapmak oldu. Bunu, beni hem toprağında yetişenleriyle hem de kültürü ile besleyen, büyüdüğüm topraklara bir borç olarak görmekteyim. Evinde lahmacun yiyip dost muhabbetlerinde suşiden dem vuran, arabeskle dalga geçip ilk rakı sofrasında ikinci kadehten sonra ‘Batsın Bu Dünya’ya bağlayan zihniyetten hep rahatsız olmuşumdur. Bu yüzden batıdan ilham alan bir tasarımcı olmak yerine, tepki olarak bu topraklardan beslenen bir tasarımcı olmayı seçtim. Bizi biz yapan değerlerin tüm dünyada asıl farkımız olduğunu düşünüyorum. Bir İngiliz markasına benzeyen renkli sokak işleri yapan ya da ısıtıp ısıtıp Fransız Artdecosu'nu önümüze sunan tasarımcılara karşı duruşumdur.

İstanbul Moda Haftası kapsamında sergilediğin "Dolmuş" konseptli defile çok konuşulmuştu. Hatta defile müziği olarak Orhan Gencebay şarkılarını kullandın. İnsanlar böyle büyük bir organizasyonda belki de ilk defa arabesk unsurlarla karşılaştılar, alacağın tepkilerden korkmadın mı?

Sonbahar Kış 2011 koleksiyonumu sergilediğim ikinci defilemdi. 1970’lerin Türkiyesi’ni anlatan bir koleksiyondu. 70’ler özellikle Türkiye için çok büyük kırılmaların olduğu bir süreçti. Darbeler, Boğaz Köprüsü'nün yapılması, Anadolu’dan İstanbul’a göçün yoğunlaşması ve sonuç olarak Arabesk kültürünün doğduğu yıllardı. Hatta 1971 yılında Orhan Gencebay’ın ‘Batsın Bu Dünya’ albümü ilk arabesk müziğin doğuşu olarak tarihlenmişti. Hal böyle olunca defilede başka bir müzik düşünülemezdi. DJ Tutan bizim için özel bir remiks yaptı. İlk çıkış defilemden sonra benim için bu konuyu işlemek büyük bir risk olmuştu. İlk defilemde herkesten tam not alırken bu defilemi anlayıp sevenlerin sayısı %50’ydi diyebiliriz.

Geçtiğimiz sene gerçekleştirdiğin 1 ADAM 10 YIL isimli retrospektif sergi ile Niyazi Erdoğan markasının mihenk taşı diyebileceğimiz çalışmalarını tekrardan hatırladık. 2020 belirsizliklerle dolu bir yıl olsa da Niyazi Erdoğan'dan yakın tarihte neler beklemeliyiz?

Önümüzdeki zaman dilimi için online satışlarıma daha çok ağırlık vermeyi ve sadece online'dan ulaşabileceğiniz koleksiyonlar hazırlamayı düşünüyorum. Giyim kuşamın haricinde yeni ürün gruplarına göz kırmak niyetindeyim. Bunlar henüz proje aşamasında, işin sürprizi kaçmasın. MBFWI için yenilikçi ve dijital entegrasyonu yüksek bir proje peşindeyim. Henüz işbirliği yapacağım firmadan kesin onay gelmediği için bunu da sır tutuyorum ama sürdürülebilirlik adına çok önemli bir proje olacak ve büyük ses getireceğine inanıyorum.

"Moda değil insanlar değişmeli!"

Dünyanın hızla değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Sence moda dünyasında artık neler değişmeli?

Moda dünyası olması gerekeni yapıyor. İnsanlara ihtiyacı olmadıkları şeyler için sahte bir ihtiyaç algısı yaratarak onlara ürün satıyor ve bundan bir ekonomi yaratıyor. Moda endüstrisinin ve paydaşlarının -Durun arkadaşlar biz bu sistemle dünyaya zarar veriyoruz. Doğaya saygılı işler yapalım, daha az para kazansak da olur.- diyeceklerini sanmıyorum. Bu noktada değişmesi gereken tüketiciler, yani insan.

Tasarımlarını modacı gözüyle olduğu kadar mimari gözle de ele alıyor musun? Mimar olmanın yaptığın işe artı ve eksileri neler?

Mimarlık eğitiminin bana kattığı en büyük değer, bütünsel düşünme yeteneği ve tasarım disiplininin nesnelliği. Moda endüstrisine ilk girdiğimde bu nesnel yaklaşım beni çok zorlamıştı. Mimarlık yaparken sürekli ‘neden, ne için, nasıl’ gibi sorulara yanıt bulmanız gerekiyordu. Moda tasarımı ise ‘ben istedim, işte öyle’ diyen bir anlayışa sahip. Bunu kazanmak epey vaktimi aldı. Kazandığım bütünsel bakış açısı ise sadece moda endüstrisinde değil, hayatımın her alanında etkili.

Kariyerinde henüz hayata geçirmediğin ama düşüncesinin bile seni çok heyecanlandırdığı bir hayalin var mı?

Bir gün moda ve mimariyi birleştiren bir projenin yaratıcısı olmayı çok isterim. Bir mekan için giysi tasarlarken, tasarlanmış bir giysi için bir mekan yaratmak... Bunun fikri bile beni çok heyecanlandırıyor.

Yazının devamı...

Sürprizlerle dolu Moda Fuarı

Bu yıl ikincisi düzenlenen LeShow İstanbul, başarılı modacı Hakan Akkaya’nın sıra dışı defilesiyle açılışını yaptı. Alışılmışın dışında bir podyum düzeni ile izleyicileri karşılayan ve basında büyük ilgi yaratan defilede sürprizler bitmek bilmedi. Çağla Şikel’in başmankenliğini yaptığı defilede Hakan Akkaya imzalı 400 parçadan oluşan “Glamour” koleksiyonu adeta göz kamaştırdı.

Defilenin en çok konuşulan sürprizlerinden biri şüphesiz Tuba Ünsal’dı. Ünsal’ın yeni bir persona yarattığını belirttiği ve sözlerini kendi yazdığı I’m A Super Human şarkısının klibiyle açılan defilede, 40 model podyuma çıktı.

Defilede iki farklı tasarımla yürüyen Çağla Şikel büyük ilgi toplarken, Hakan Akkaya kapanışı büyük beden mankenler Su Alandağlı ve Melek Kaçan ile podyuma çıkarak medyada yaratılan kalıplara karşı eleştirel bir mesaj ile gerçekleştirdi.

İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşen Leshow İstanbul, Hakan Akkaya ve Türk Kızılay’ı Urla Şubesinin yürüttüğü “Hayata Bağlan Projesi” kapsamında otizmli, zihinsel engelli ve down sendromlu çocuklar, anneleriyle birlikte tamamen geri dönüşüm malzemeleriyle ürettikleri giysileri Gonca Vuslateri, İvana Sert ve Derya Uluğ gibi ünlülerle birlikte sergilediler.

Fuarın ikinci günü gerçekleşen özel defilelerde Niyazi Erdoğan, Nil Uzun, Ensieh Najarian& Rana Ghogha ve Binnur Uyar gibi ünlü tasarımcılar Leshow İstanbul podyumunda 2020 koleksiyonlarını sergiledi.

2019’da 10. yılını “1 Adam 10 Yıl Sergisi” ile kutlayan ünlü tasarımcı Niyazi Erdoğan’ın 10. yıl sergisi LeShow kapsamında da devam etti.

Moda endüstrilerinin en üst düzey markaları için yeni hedef pazarlara açılan giriş kapısı konumundaki 2. LeShow İstanbul, moda tasarımcıları, önemli pazarlardaki sektörel temsilcileri ve satın almacıları üç gün boyunca bir araya getirdi.

Instagram: ozgurozyurt1

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.