Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB)
“Çocuğum çok yaramaz. Derslere hiç konsantre olamıyor. Öğretmeni sınıfta otururken ya da sıra beklerken sorun çıkardığını söylüyor. Ayrıca öğretmen sürekli kıpır kıpır olduğunu, anlatılanları dinlemediğini, kurallara uymada sorun çıkardığını, sınıfta sürekli insanların sözünü kestiğini ve soru sorulduğunda soru tamamlanmadan yanıt verdiğini belirtiyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Düzensiz ve ödevlerini hep unutuyor. Okulda bazı eşyalarını kaybediyor. Çok hareketli, çok konuşkan hatta bazen benim de konuşmama izin vermeyecek derecede konuşabiliyor. Bazı zamanlarda sinirli, endişeli ve öfkeli olabiliyor. Artık kendimi çaresiz hissediyorum.” Bu sözler size tanıdık geldi mi? Şimdi bu şahsına münhasır çocukları tanımaya çalışalım.
Özellikleri verilen çocuğun olası tanısı Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’dur (DEHB). Bu bozukluk aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat eksikliği ile tanımlanmaktadır. DEHB’in çocuk ve ergenlerde en sık karşılaşılan problemlerden biri olduğu bilinmektedir.
Hiperaktivite, olağandışı hareketlilik ve anormal aktif olma durumdur. DEHB tanılı çocuklar ya da ergenler dikkatini toparlamakta veya sabit bir şekilde bir yerde durmakta zorlanabilirler.
Bu çocuklar ya da ergenler sadece ev hayatında değil ayrıca okul hayatlarında da ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. DEHB’da çocukların dikkatleri çok çabuk dağıldığı için unutkan olabilirler ve ödevlerini bitirmekte zorlanabilirler. Bu gibi davranışları arada yapan çocuklarda olabilir fakat DEHB ile bu durumun karıştırılmaması gerekir. DEHB tanılı çocuk ya da ergenlerde bu davranış şekli sürekli bir biçimde devam eder. Dolayısıyla hem okul hayatında hem de evde ciddi sorunlar yaşarlar. DEHB teşhisinin konulabilmesi için arada bir görülen bulgular yeterli olmamakla beraber teşhis konulabilmesi için birkaç ortamda görülen bulgulara ihtiyaç vardır.
DEHB’i daha iyi anlayabilmek adına tanı kriterlerine bakmak gerekir. Tanı kriterlerine göre Dikkat Eksikliği olan birey; verilen yönergeyi başından sonuna kadar takip edemez. Yaptığı işe ya da oynadığı oyuna dikkatini vermekte zorlanır. Kendisine ait eşyaları okulda veya evde kaybeder, başka biri konuşurken dinlemezmiş gibi davranır. Detayları gözden kaçırır, düzensiz, unutkan olabilir ve ilgisi kolayca başka yöne kayar. Ayrıca uzun süre zihinsel çaba gerektiren işleri yapmakta zorlanır. Hiperaktivitesi olan bireyde ise yerinde duramaz, oturması gerektiği halde oturamaz ve sessiz sakin bir şekilde oyun oynamakta zorlanır. Yerli- yersiz bir şekilde koşup tırmanan çocuk çoğu zaman çok konuşur ve sorulan soru tamamlanmadan cevabını verir. Her zaman bir şeylerle uğraşan bu çocuklar sıra beklemekte zorlanır. Olaylara veya konuşmalara müdahale edip yarıda keser.
Yukarıda belirtilen özelliklerin birçoğu DEHB tanılı çocuklarda görülebilmektedir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuk ya da ergende hem dikkat eksikliği hem de hiperaktivite belirtileri görülebilmektedir. Fakat her bireyde bu belirtilerin görülme derecesi farklı olabilir. Kimilerinde hiperaktivite belirtileri daha yoğun yaşanırken kimilerinde dikkat eksikliği daha yoğun yaşanabilmektedir, kimilerinde de her iki kısımda yoğun bir şekilde görülebilmektedir. Bu özelliğe sahip çocuk ya da ergenin okul, sosyal yaşam gibi alanlarda işlevselliğinde belirgin sorunlar yaşanır. DEHB’in çocuk ve ergenlerde görülme sıklığı yapılan çalışmalarda %5-10, yetişkinlerde %4 civarındadır. Erkeklerde kızlara oranla görülme sıklığı daha fazla olan DEHB’nun klinik ortamda DEHB tanılı 10 bireyden 9’u erkek, 1’i kızdır. Toplum içerisinde bu oran 5 DEHB tanılı kişiden 4’ü erkek, 1’i kız olarak görülmektedir. Erken çocukluk dönemlerinde 3 yaş ve civarında başlayan DEHB en sık ilkokul döneminde görülmektedir. DEHB genetik nedenlerden, beyin hasarından ve psikosoyal nedenlerden dolayı ortaya çıkabilir.
DEHB’in dönem dönem oluşan belirtileri farklılık gösterebilir. Örneğin; Bebeklik döneminde huzursuzluk, kolay ağlama, gerginlik, uyku sorunu ve zor sakinleşme görülürken okul öncesi dönemde ise isteklerini erteleyememe, çok konuşma, sakarlık, sık oyun değişikliği, kurallara uymama, kırıp dökme ve sık yaralanma gibi durumlar ortaya çıkmaktadır. İlkokul döneminde ise dikkat sorunları, verilen görevi yerine getirememe, ders başında oturma süresinin kısalığı ve diğer çocuklarla iletişimde yaşanan problemler ağır basmaktadır. Çoğunlukla ilkokul döneminde tanısı konulan DEHB’in ergenlik döneminde ise bireylerde kıpır kıpırlığın devam ettiği, uzun süreli dikkatten kaçınmak, ailesel ilişkilerde sorunlar, benlik saygısında azalma, duygu durum değişikliği, sigara, alkol kullanımı ve yasal sorunlara neden olabilecek riskli davranışlar görülebilmektedir.
DEHB tedavi edilmediğinde çocuğun ya da gencin yaşadığı zorluklar ve sorunlar devam edecektir. İleride yaşanacak olası riskli durumların önüne geçmek amacıyla tedaviye vakit kaybetmeden başlamak gerekir. DEHB tedavisinde hekim dışında öğretmenler ve aileye de önemli sorumluluklar düşer. Tedavide ilaç kullanımı çok önemlidir fakat tek başına ilacın yeterli olduğu düşünülmemeli öğretmen-aile-hekim iş birliğine önem verilmelidir. DEHB ile ilgili son zamanlarda yapılan çalışmalarda bu sorunun acı veren duyguların bastırılmasından kaynaklandığı da düşünülmektedir. Dolayısıyla çocukların ağlamasına izin vermek, duygularını ifade etmesini teşvik etmek ve sabırlı olup profesyonel destek almak son derece önemlidir.
Psikolog Dilek Memnun
www.instagram.com/psikolog.dilekmemnun/