Şili’de Atatürk hayranlığı
Santiago’da Atatürk adını taşıyan bir park, bir anıt, bir de kolej var. Coğrafi uzaklığa rağmen, Şilililer Türkiye’ye karşı büyük ilgi duyuyor
|
Latin Amerika'da özgürlük ve ekmek kavgası-4 / Sami KOHEN
Santiago’nun Apoquindo Bulvarı üzerindeki bir parkta, caddeden geçenlerin kolaylıkla görebileceği bir Atatürk Anıtı durur.
Şili’nin başkentinin göbeğinde bir Atatürk Parkı, bir Atatürk Anıtı ve Atatürk için öylesine içtenlikle yazılmış, anlamlı bir yazı!.. Bu, gerçekten Şilililer’in Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna duydukları hayranlık ve sempatinin canlı bir göstergesi.
Türkiye’nin Şili’ye göre "dünyanın ta öbür ucunda" olması, (bizim için de Şili olduğu gibi), bu ülke halkının Türkiye’ye özel bir ilgi duymasına mani olmuyor. Nitekim Santiago’da Atatürk Anıtı, Türkiye ve Atatürk adını taşıyan tek eser değil. Başkent’te bir Türkiye Caddesi var. Ayrıca İstanbul ve Ankara adını taşıyan sokaklar var. Ve asıl önemlisi, bir Atatürk Koleji var.
Bine yakın öğrencisi bulunan bu okulun bahçesinde de Atatürk’ün heykeli durur. Geçen Cumhuriyet Bayramı’nda öğrenciler Atatürk heykelinin etrafında toplanıp, İstiklal Marşı’nı söylediler. Okul ile yakından ilgilenen ve maddi yardımda bulunan Şili’deki dinamik Büyükelçimiz Türel Özoskar bu vesile ile öğrencilere hitap etti...
Ancak bu ilişkilerin canlanması ve meyve vermeye başlaması, iki ülkenin de son zamanlarda dış politikalarındaki yeni atılımlar sayesinde gerçekleşti. Eskiden doğrusu Ankara ile Santiago arasında pek temas olmazdı. Oysa Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olarak 1995’te yaptığı ilk ziyaretin ardından ilişkiler hareketlendi. Çeşitli vesilelerle birçok bakan ve müsteşar karşılıklı ziyaretlerde bulundular. Latin Amerika’ya ‘açılma’ya önem veren Dışişleri Bakanı İsmail Cem de geçen yıl Santiago’da görüşmeler yaptı. Gene geçen yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun 700. yıldönümü münasebetiyle Türk müzisyenlerinden ve folklorcularından oluşan bir grup, Santiago’da hala konuşulan başarılı bir ‘sanat olayı’ gerçekleştirdiler.
Biz hangi Şilili ile konuştu isek, gerçekten sadece yetkililerin değil, halkın da Türkiye’ye büyük sempati duyduğunu gözledik.
Doğrusu onların bu yönde - Türkiye’den karşılık bekleyen - birçok açılımları var. Mesele sadece şu sırada 60 milyar dolardan ibaret olan (ithalatımız 45.3 milyar, ihracatımız ise 14.3 milyar dolar) ticari ilişkileri artırmak değil. Dışişleri Bakanlığı siyasi direktörü Mario Artaza’nın söyleşimiz sırasında dediği gibi, "böyle bir işbirliği ve ortak girişimler için daha geniş bir bölge düşünülebilir. Türkiye, Şili için Orta Asya’nın, Şili de Türkiye için Latin Amerika’nın kapısı olabilir."
Şili’nin bu jeolojik yapısı, ülkenin bilim adamlarını ciddi araştırmalar yapmaya, halkını da tedbirli davranmaya sevketmiştir. 1995’te 7.8 şiddetindeki depremde sadece 3, 1997’de 7.6 şiddetindeki yer sarsıntısında da sadece 8 kişi öldü.
Doğal afetlerle ilgili Ulusal Tehlikeler Dairesi (ONEMİ) Müdürü Alberto Maturana, yaptığımız söyleşide ‘Şili deneyimi’nin başarısını, özetle şu faktörlere bağladı:
1) Doğal afetlere karşı bir ‘ulusal strateji’ belirlenmesi.
2) Eğitim yoluyla bir ‘ulusal önleme kültürü’nün geliştirilmesi.
3) Bina ve evlerin depreme dayanıklı yapılması.
4) Çeşitli bakanlıklar ve kurumlar (sivil, askeri, resmi, özel) arasında koordinasyonun kurulması.
5) Bölgesel ağırlıklı bir sistem uygulanması...
Alberto Maturana geçen yıl Türkiye’deki depremden sonra Santiago’daki Türk Büyükelçiliği’nin kendileri ile temas kurduğunu, kendilerinin de gereken bilgileri verdiğini açıkladı ve şöyle dedi: "Türk sismolojistleri ile temasımız var. Biz Türkiye’ye daha çok yardımcı olmaya hazırız. Uzmanlarımızı Türkiye göndermeye ve seminerler düzenlemeye hazırız. Yeter ki Ankara’dan böyle bir istek gelsin..."
BİTTİ
YAŞAM