SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

98 günde 705 Rus askerini tek tek yok etti! 'Beyaz ölüm'

İnsanlık tarihi kimi zaman kahramanlıkları kimi zaman merhameti kimi zaman da gaddarlıklarıyla dünyaya nam salan birçok askere şahitlik etti. Bunlardan biri de 98 günde 705 Rus askerini öldüren Simo Hayha yani 'Beyaz Ölüm' oldu. İşte tarihe adını gelmiş geçmiş en iyi keskin nişancı olarak yazdıran adamın uyguladığı taktikler.

|

Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Takvimler 1 Eylül 1939’u gösterdiğinde Alman ordusunun Polonya topraklarına girmesiyle birlikte insanlık tarihindeki en büyük savaşlardan biri olacak olan İkinci Dünya Savaşı başladı. Alman ordusunun Polonya topraklarına girmesinden hemen sonra Nazi Almanyası ile yaptığı gizli anlaşmayı uygulamaya başlayan Sovyetler Birliği (SSCB), 17 Eylül 1939'da resmen savaş ilan ederek Polonya’nın doğusuna girdi. İkinci Dünya Savaş’ı, yavaş yavaş tüm dünyayı etkisi altına almaya başlamışken, SSCB 30 Kasım 1939'da Finlandiya’ya resmen savaş ilan etti ve tarihte ‘Kış Savaşı’ olarak adlandırılan savaş başladı. SSCB lideri Joseph Stalin, Finlandiya'yı işgal etmek için yarım milyondan fazla adamı Rusya'nın batı sınırına gönderdi. On binlerce kişinin hayatına mal olacak bir hamle aynı zamanda Simo Hayha efsanesinin başlangıcıydı.


TÜFEĞİNDE DÜRBÜN BİLE YOKTU

İlk bakışta çok dikkat çekmeyen ve oldukça sıradan birisi gibi görülen Hayha’nın hikâyesi, 17 Aralık 1905’de günümüzde Finlandiya-Rusya sınırında bulunan Rautjarvi kasabasında başladı. Juho ve Katriina çiftinin sekiz çocuğundan en küçük ikincisi olarak dünyaya 'merhaba' diyen Hayha, çocukluk ve ergenlik yıllarında çiftçilik, avcılıkla uğraştı ve 1925 yılında 17 yaşınayken Fin miLli kuvvetlerine katıldı. Hayha, zorunlu askerlik görevi yaptığı bu yıllarda çok sayıda atıcılık yarışmasında boy göstererek yaptığı her atışta nişancılık yeteneğiyle adından söz ettirmeye başladı. Genç Hayha, evine döndüğünde bu yarışmalardan kazandığı onlarca kupayı da beraberinde getirdi. Ancak onu tarihe geçirecek olan asıl sınavı henüz gelmemişti.

30 Kasım 1939'da SSCB’nin Finlandiya’ya savaş ilan etmesinin ardından silah başına çağrılan Hayha, evindeki eski tüfeğini de yanına alarak yola çıktı. Hayha ile birlikte bir efsane haline gelecek olan bu tüfek, dürbünü bile olmayan bir M/28-30'du. 1930'ların sonlarında Finlandiya piyadeleri için üretilen standart bir tüfekti ve Hayha savaşa güvenilir, isabetli atışlar yaptığına inandığı bu tüfekte ustalaştığı için orduya bu silahla katıldı. Hayha, savaşta 6. Bölük, 34. Piyade Alayı'nda görev aldı.

ADINI ‘BEYAZ ÖLÜM’ KOYDULAR

Finlandiya’nın zorlu iklim koşullarında cepheye gönderilen Hayha, sahip olduğu disiplinle kısa süre içinde dikkat çekmeyi başardı. Nişancılık konusundaki üstün yeteneği sayesinde keskin nişancı olarak görev yapmaya başladı. Simo Hayha, eksi 20 santigrat dereceye kadar ulaşan havalarda tüfeğini tutukluk yapmaması için sık sık temizliyor, atış yapmak için belirlediği alanları bir gece önceden gidip kendisi için daha uygun hale getiren hazırlıklar yapıyordu. Hayha, sivil hayattaki avcılık yeteneklerini kullanıyor, babasının avlanırken ona öğrettiği yöntemleri kullanarak mesafeleri tahmin ediyor ve atışını ona göre yapıyordu. 105 günlük savaşta cephede kaldığı 98 gün boyunca bir hayalet gibi hareket eden Hayha, Sovyet ordusu için oldukça tehlikeli bir silah haline geldi. Sovyet askerlerini ölümcül bir isabet oranıyla hedef alan Hayha, bir günde 25 kişiyi öldürdü. Kendi evinden getirdiği M/28-30 tüfeği ile toplamda 505 Sovyet askerini öldüren Hayha, daha sonra kullandığı farklı bir tüfekle 200 Sovyet askerini daha öldürdü ve bu sayı 100 günden kısa bir süre içinde 705'e yükseldi. Hayha’nın ünü kısa sürede içinde Sovyet ordusu içinde de yayılmış, Kızıl ordu içinde ‘Beyaz ölüm’ olarak anılmaya başlanmıştı.

Hayha, kaç kişiyi öldürdüğünün kaydını hiçbir zaman tutmamış olsa da başarısı silah arkadaşlarının gözünden kaçmamıştı. Aralık ayı başlarında sadece üç günde 51 düşman askerini öldürmeyi başardı. Başlangıçta en yakın amirleri bile bu rakamlara inanmıyordu. Hayha, görevine devam ederken cephe hattında bulunan Yarbay Teittinen onun takip edilmesini ve kaç kişiyi öldürdüğünün kayıt altına alınmasını emretti.



Çevresinde olup biten her şeyi kısa süre içinde anlayabilecek kadar kuvvetli hislere sahip olan Hayla, saklanmayı, düşmana nasıl yaklaşması gerektiğini ve hedefini nasıl yok etmesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Silahı yıllardır kullandığı bir silahtı ve bu sebeple onu adeta vücudunun bir parçası gibi kullanabiliyordu. Kısa boylu olan Hayha, saklanmak için doğmuştu ve sahip olduğu bu yeteneklerle keskin nişancı olmak için çok uygun bir profildi. Simo, donmayacağı veya optik dürbünlerin yaptığı gibi güneş ışığını yansıtmayacağı için yalnızca temel tüfek nişangahlarını kullanmayı tercih etti. Bu sayede mevzi olarak kullandığı alanlarda da daha rahat hareket ettiğini düşünüyor ve daha küçük bir hedef haline geldiğini savunuyordu. Hayha, ömrünün son yıllarında gazetecilerle yaptığı bir röportajda, "Savaş hoş bir deneyim değil. Biz bunu yapmadığımız zaman bu toprakları başka kim koruyabilir?” demişti.

VURULANA KADAR ‘KABUS’ OLDU

Simo Hayha, sahip olduğu yetenekler ve disiplini sayesinde 6 Mart 1940'ta Kollaa bölgesindeki Ulismaa ormanlarında vurulup yaralanana kadar Finlandiya'nın kış ormanlarında Sovyet birliklerinin adeta kâbusu oldu. Aldığı darbe sebebiyle suratının altı kısmı parçalanan Hayha, Fin askerler tarafından baygın olarak bulundu. Deneyimli keskin nişancı yaklaşık 1 hafta kaldıktan sonra cepheye geri gitmeye hazırlandığı sırada 13 Mart günü Finlandiya ve SSCB arasından imzalanan barış anlaşması sonucunda savaş sona erdi. Savaşın sona ermesiyle birlikte taburcu olduktan sonra sivil hayata geri dönen ve çiftliğinin yolunu tutan Hayha, uzun yıllar boyunca yüzünde kalıcı yara izleri ve ağrılarla yaşadı.

Savaşın ardından yaptıklarıyla Finlandiya'da efsane haline gelen Hayha, sahip olduğu üne rağmen yalnız yaşamayı tercih etti ve çiftliğiyle uğraştı. Hayha'nın arkadaşı Kalevi Ikonen, deneyimli keskin nişancı hakkında “Simo, ormandaki hayvanlarla diğer insanlardan daha fazla konuşuyordu” dedi. Birçok kişiye göre, Hayha’nın içine kapanık biri haline gelmesindeki en önemli etken 26 ameliyat geçirmiş olmasına rağmen çenesinden aldığı yaralar sebebiyle konuşmakta güçlük çekmesiydi. 2001 yılında Kymi Engelli Gaziler Enstitüsü'ne taşınana kadar yalnız yaşayan Hayha, 2002 yılında 96 yaşında vefat etti.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.