Toprak yok, pestisit sıfır! Perde fabrikasında üretiyor: 'Suda marul 30 kat verimli'
Üniversiteyi bitirdikten sonra dünyadaki tarım teknolojilerinde olan gelişmelere kayıtsız kalamadı. Bir tesis kurarak topraksız bir şekilde suda marul yetiştirmeye başladı. Marulları yıkamaya bile gerek olmadığını dile getiren Gamze Çapkınoğlu, dikey tarım yöntemiyle verimi nasıl 30 kat artırdıklarını anlattı.
Betül Topaklı / Milliyet.com.tr - Gamze Çapkınoğlu, 1986 İstanbul’da doğdu. Babası ithalatçı, annesi ev hanımı olan Gamze, kalabalık bir aile ve arkadaşlarıyla birlikte keyifli bir çocukluk geçirdi. Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümünü bitirdikten sonra dünyada tarım teknolojilerinin gelişmeye başladığını görünce, hemen bu konuda araştırmalar yaptı. Ardından bir tesis kurarak topraksız tarımla marul yetiştirmeye başlayan Gamze, teknolojiyi tarımla birleştirme hikâyesini 'SEN ANLAT' için şöyle anlattı:
“Bundan 5-6 sene önce dünyada tarım teknolojilerinin gelişmeye başladığını görünce neler olduğunu biz de araştırmaya başladık. Dikey tarım tesislerinin dünyadaki ilk örnekleri kuruluyordu. Dünyada kurulum yapan şirketleri inceledikten sonra araştırmalarımıza Türkiye’de devam ettik. Bu işi iyice araştırmış teknolojisini bilen Farmicca’ya güvendik ve partner olduk. Böylece biz de Türkiye’de bu kapasitede üretim yapan ilk dikey tarım tesislerinden birini kurduk.”
TOPRAKTA DEĞİL, SUDA YETİŞİYOR
650 metrekarelik kapalı alanın 500 metrekaresinde üretim yaptıklarını söyleyen Gamze Çapkınoğlu, “Geri kalan kısımda depolama ve paketleme gibi destekleyici bölümler var. Tavan yüksekliğimiz 6 metre. Burada 8 kat üst üste yerleştirilmiş havuzlar içerisinde kısa yapraklı; marul ve çeşitleri, ıspanak, roka, nane, maydanoz, dereotu, tere, fesleğen gibi yeşil bitkiler yetiştirebiliyoruz. Kapalı alana kurduğumuz tesisimizde bitkinin büyümek için ihtiyacı olan ışık, sıcaklık, nem, karbondioksit, rüzgâr gibi tüm iklim koşullarını kendimiz kontrol ediyoruz. Sabit bir iklim yarattığımız için 365 gün boyunca içeride bahar havası oluşturarak bitki yetiştiriyoruz. Üretimi her gün tohum ekip her gün hasat alacak şekilde kurguladık. Böylelikle her gün marketlere sevkiyat yapabiliyoruz. Kurduğumuz sistem hidroponik bir sistem. Yani bitkiler suda yetişiyor. Bu sistemlerde bitkinin topraktan alabileceği besinler suya veriliyor. Tüm makro ve mikro elementlerin hepsini saf olarak almış olduğu için toprakta yetişmiş bir bitkiye göre daha sağlıklı olabiliyor. Doğru besini vermek için hem kendi bünyemizde ziraat mühendislerimiz var hem de dışarıdan sürekli danışmanlık alıyoruz. Tohumları gıdayla temasa uygun süngerlerin içine ekiyoruz. Bitkiler köklerini bu süngerlere tutunarak salıyor. Bu süngerler gözenekli yapılarıyla köklere sürekli nem, oksijen ve besin ulaşmasını sağlıyor. Biz ürünlerimizi süngerleriyle birlikte hasat ediyoruz. Böylelikle kök bir süre daha süngerden beslenmeye devam ediyor” dedi.
İKLİM KONTROLLÜ ALAN VERİMİ 30'A KATLIYOR
“Son dönemlerde sıkça meyve ve sebzelerde rastlanan pestisit haberleri duyuyoruz. Dikey tarım bizlerin ve çocuklarımızın temiz ve sağlıklı gıdaya erişimi için çok önemli bir fırsat sunuyor” diyen Gamze Çapkınoğlu, “Bu sistemlerde ortam kapalı olduğundan bitkiyi böceklerden korumak için zirai ilaç atılması veya bitkinin zorlayıcı hava koşullarından korunması için kimyasal bitki koruyucuların kullanılması gibi durumlar söz konusu değil. Ürünler hasat edildiklerinde yıkamaya dahi gerek duyulmayacak bir temizlikte oluyor. Böylelikle sağlığa faydalı, tertemiz yeşillikler tüketiyoruz. Bunun dışında iklim kontrollü kapalı alanda yıl boyu üretim yapılabilmesi, dikey şekilde kurulabilmesi, tüm iklim koşullarının bitki için ideal olması (örneğin, güneşin olmadığı bir günde bitkinin yeterli fotosentez yapamaması gibi bir durumun olmaması veya kuraklık, don olayının yaşanmaması) bize birim alandan bir yılda alabileceğimiz ürün sayısını 30 kat kadar daha verimli hale getiriyor” bilgilerini paylaştı.
“Tarım Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de barajlardaki suyun yüzde 77’si tarım sulaması için kullanılıyor. Bazı bölgelerde barajlardaki suyun yetersizliğinden dolayı ürünlerin yetiştirilmesi dönem dönem valilikler tarafından yasaklanıyor. Dikey tarımda kullandığımız su, kapalı bir sistemde filtrelenip döndüğü için yüzde 90’lara varan daha az su tüketimine sebep oluyor. Böylelikle en önemli kaynaklarımızdan biri olan suyu minimumda kullanmış oluyoruz. Bir de bu tesislerin şehir merkezlerine yakın kurulabilmesi, ürünlerin marketlere hızlıca erişerek hem karbon ayak izini azaltmaya hem de uzun tedarik sürecinde oluşacak ürün kayıplarını ortadan kaldırmaya katkısı bulunuyor. Tüm bu özellikleriyle dikey tarım gıda güvenliğini artıran, sürdürülebilir bir alternatif olarak öne çıkıyor.” - Gamze Çapkınoğlu
'İLERİYE TAŞIMAK İÇİN ÇALIŞACAĞIZ'
Tarım sektöründeki teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek, Türkiye’nin bu alanda geri kalmaması için çalıştıklarını söyleyen Gamze Çapkınoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
“Bize bu tesisi kuran partner şirketimizle tamamen Türkiye’de üretilmiş malzemeler ve Türk yazılım mühendislerinin geliştirdiği yazılımla bu projeyi hayata geçirdik. Dünyadaki dikey tarım tesisleriyle karşılaştırılınca çok yüksek standartta verim alıyoruz. Tarımın geleceğini şekillendirmenin ve dönüştürmenin bizim gibi bu ülkede yetişmiş insanların sorumluluğunda olduğunun bilincindeyiz. Türkiye, iklim açısından büyük bir avantaja sahip ve önemli bir tarım ülkesi konumunda. Dünyaya tarım ürünleri ihraç eden bir ülke olarak bu güçlü konumumuzu korumak ve daha da ileriye taşımak için teknolojiyi tarıma entegre ederek sürdürülebilir çözümlerle sektöre katkıda bulunmak istiyoruz.”