SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Yeni yılda sil baştan yenilenebilmenin anahtarı

Yeni yıl; yeni başlangıçlar yapmak, yeni planlar yapmak, yeni adımlar atıp yeniden yaratmak için bir milattır. Yeni yılda nasıl idealinizdeki kişi olabilirsiniz, bunu başarmak isteyenler için reçete vermek istiyorum. Bu yıl hayatının başyapıtını yaratabilirsin. Bu yıl hayatının en mükemmel yılını yaratabilirsin. Bu yıl en mükemmel seni yaratabilirsin. Nasıl mı?

EVRENLE YENİ BİR KONTRAT YAP

Her gün yeni kararlar almak için yeni  başlangıçlar yapmak için yeni bir şanstır. İşte sana fırsat. Yeni bir milat, boş bir sayfa. Yeni bir kontrat yap. Eskisini çöpe at. Unut eskiden yaşadıklarını. Unut önceden yapamadıklarını. Hem de hepsini unut.

ÖNCE KENDİNİ SEV

Önce kendini sev ki, insanlar da seni sevsin. Yani hiç kimse kendisini sevmeyeni sevmez. Bu gayet normal. Onun için önce sen kendini seveceksin. Bu bir megalomanlık değil. Bu bir egoistlik değil. Seveceksin ki insanlar seni sevsin.

BUGÜN YENİ BİR SAYFA AÇ

Beyaz bir sayfa aç kendine. Artık bu yıl bu beyaz sayfada istediğini yaz. Özgürsün. İstediğini yazabilirsin diyorum. İstediğini dileyebilirsin diyorum. İstediğini çizebilirsin, resmedebilirsin diyorum. İşte sana bir fırsat. Bugün, bu yeni yıl bir başlangıç olsun. Yeni bir sayfa açarken daha önceki yıllarda biriktirdiğin negatif kelimeleri de dağarcığından çıkart. Israrla üzerinde durduğun ve yaşadığın kincilik, kırgınlık, intikam alma vb. kelimelerini hayatından ilelebet sil. Onları yaşadın ve artık sen geçmişle hesaplaşmıyorsun. Senin tek derdin var, bugün. Bugünü en mükemmel şekilde kullanmaya odaklan. Bu yılı en mükemmel olarak yaratmayı başar.

PİŞMANLIKLARINDAN ARIN

Kendini daha önce yaptığın hatalardan dolayı bağışla. Unut yaşadıklarını. Geçmişe takılmak hiçbir şeye fayda sağlamaz. Geçmişten sadece ders alacağız. Geçmişten sadece hatalarımızı, yapmamamız gerekenleri çıkaracağız. Ama bu kadar, gerisine takılmayacağız. Geçmişi sadece bizim bugünümüze ve geleceğimize rehberlik olsun diye kullanacağız. O halde kendini geçmişte yaşadıklarından dolayı eleştirmekten vazgeç. İleride aynı hataları tekrar etmezsen sen o geçmişin bedelini ödemiş olursun. Ve ondan bir kazanım çıkarmış olursun. Geçmiş bitmiştir, artık yok. Geri dönülemezdir. Gelecek de belirsizdir. Gerçek olan şimdidir. O da bu yıldır. Bugündür, her gündür. O zaman her günü mükemmel kullanırsak, her gün daha mükemmel bizi yaratırsak bu yıl bizim yılımız olur. Hadi gelin bunu gerçekleştirelim.

HAYATINDAKİ KARGAŞAYA SON VER

Hayattan taleplerin net olsun. İsteklerin net, anlık ve ne istediğini bilen, yolunu bilen, hedefleri belli ve her günü pozitif kullanan sen ol. Bunu yaratabilirsin. O güç sende var. Bunun için öncelikle bilime, bilgiye açık olmak lazım. Önce araştırmaya açık olmak lazım. Önce günün her saniyesini pozitif kullanmak lazım.

KENDİNLE BARIŞ

Yaptığın hatalardan dolayı kendini suçlamaktan vazgeç. Bugüne odaklan. Bugün her şeyi yeniden kurman için sana verilmiş bir şanstır. Her gün senin için yeni bir şans geliyor. Her gün oyun yeniden başlıyor. Her gün sahne yeniden düzenleniyor. Perde yeniden açılıyor ve sen istediğin hayalindeki sonucu yaratabilirsin. Sen idealindeki filmi yaratabilirsin. Ve o filmin esas aktörü sensin. Sen onu yaratacaksın. Her saniye, her dakika, her gün. O zaman idealindeki sen olacaksın. Kendinle barış ve bugün olmak istediğin seni yaşa.

BAŞARMAK İÇİN SABRET

Başarıya ulaşmak, uzun bir yolculuktur. Hiçbir başarı 2 günde gelmez. Başarı sabretmesini bilenlere gelir. Bugüne kadar geldiğin noktaya ne kadar uzun zamanda geldiğini anlarsan, gitmek istediğin yolun ne kadar uzun olabileceğini görürsün. Örneğin 2 günde ideal kilona ulaşamazsın, ideal formunu yakalayamazsın. İki günde hastalıklarından kurtulamazsın. İki günde bir kariyer yaratamazsın. Bunun bilincine var ve sabırlı ol. Ama başarmak için gerekli mücadeleyi de ver.  Vermeye de hazır ol. Sen bir savaşçısın. Hayatının dümenini ele geçir. Vücudunun kumandanı ol. Rüzgarla sürekli sürüklenip savrulan bir yaprak gibi olmak yerine hayatını yönlendiren bir kumandan ol ve yaşamının direksiyonuna geç. İşte bir fırsat yeni bir yıl başlıyor ve yeni bir şans başlıyor senin için. Bu bir maraton. Bir maratonda düşme de olur kalkma da, yağmur da olur çamur da… Yılmadan, vazgeçmeden koşmaya devam maratonda. Uzun mesafe koşuyorsun. Unutma bu maratonda kazananlar, en dayanıklı olanlardır. En hırslı, en savaşçı, en istekli olanlardır. En hazır, en güçlü olanlardır. Ve sen bu yıl maraton koşucusu ol.

REVİZYONİST OL

Hayatında radikal adımlar atmak için o gücü sen kendinde yarat. Var o güç sende. Korkma. Cesaretli olmazsan büyük adımlar ve başarılar gelmez, yakalayamazsın. Doğru olduğunu bildiğin yoldan git. Herkesi dinle ama en sonunda kendi kararını kendin ver. Kendi yolunu sen kendin çiz. Bunu yapabilirsin. Herkesi dinle, herkesin fikrini al ama son tahlilde kendi hayatının karar vericisi sensin. Ve bunu yapabilecek güç içinde var. Bu kararları alabilecek güç içinde var.

BİLİNÇALTINI İYİ YÖNET

Hayatında değişiklik yapabilmek için başta bilinçaltını ve vücudunu da iyi yönetmen gerek. Bugün, sadece senin yapman gereken vücudundaki 50 trilyon hücre ile barışmak. Onlarla barıştığın zaman; o, 50 trilyon hücre senin askerin olur, senin ordun olur. Dünyadaki hiçbir ülkenin sahip olmadığı bir orduya sahipsin, unutma. Ve bunların her birinde bilinç var. Her biri senin komutlarını dinleyebilir ama sen onlarla düzgün ve doğru iletişimi kurabilirsen o zaman onlarda idealindeki seni yaratman için her türlü desteği verirler. Yapman gereken tek şey vücudunun her hücresiyle barışık olmak. Kendinle, beyninle ve bilinçaltınla barışık olmak. Vücudunla, ruhunla, aklınla barışık ol. Geçmişinle barışık ol. Ve çevrenle, dünyayla, insanlarla, tüm canlılarla barışık ol. Bu barışı sağladığın zaman başarı için önünde hiçbir engel kalmaz.

BUGÜN VE HER YENİ GÜN KENDİ MUCİZENİ YARAT

Hayatını değiştirmek için mucize olmasını bekleme. Mucize senin içinde. Kendi kendinin mucizesi ol. Sen zaten bir mucizesin. Sen mükemmel yaratılmışsın. Bu kadar kusursuz bir insan çok daha fazlasını başarabilir. Sen bunu başarabilirsin. Yapman gereken sadece gerçek gücünle temasa geçmek. İçindeki potansiyel ile temasa geçmek. İçindeki gücü doğru noktalara kanalize edebilmek. Yapman gereken tek şey yeni bir başlangıç. Bugün o başlangıç için ideal bir gün. Çünkü bugün yeni bir yıl başlıyor. Bugün idealindeki seni yaratacaksın. İdealindeki sen’e doğru daha fazla yaklaşacaksın. Tabii ki ideal sen, her gün değişecek, daha da ilerleyecek. Ama sen de her gün değişeceksin, ilerleyeceksin. Her gün yeni hedefler, yeni başlangıçlar. İyi bir gelecek istiyorsan, bugünü mükemmel kullanman gerek. Hem de her saatini hatta her saniyesini…Sana vereceğim son ama en güçlü sırrı veriyorum. Bu sırrı kullan. Ve bu yılın muhteşem geçsin. Senin yıllın olsun.

Milyonlarca insanın artık bildiği, yüz binlerin yazarak uyguladığı bir sırdan bahsediyorum. Hayatının yönünü değiştirecek sırrı veriyorum. İdealindeki dünyayı, idealindeki seni yaratmanın anahtarını veriyorum. Yapman gereken tek şey, bu mantranın gücünü kullanmak. “BUGÜN DAHA MÜKEMMEL BİZİ YARATIYORUZ” Her gün bu mantrayı günde en az 150,belki de 200 kere yazacaksınız. Boş bir sayfaya, hem de el yazısıyla. Her gün usanmadan tekrar tekrar yazacaksın. Ve hayatının nasıl değiştiğini gözlemleyeceksin. Uygulayanlar, yaşayanlar biliyorlar, bugün yüzbinlerce insan, benim mantramı uygulayarak hayatlarını yeniliyor. İddia ediyorum, ilk günden itibaren sonuçlarını sen de almaya başlayacak ve her yeni günde hayatındaki değişimleri göreceksin. İşte bu mantra benim sana yeni yıl hediyem olsun. Muhteşem bir yıl olsun. Mükemmel bir sen yarattığın, güzel bir yıl diliyorum.

Yazının devamı...

Kişisel gelişimin gücünü arkanıza alarak işinizde başarıyı yakalayın

FARK YARATMAK İÇİN ÖNCE KENDİNİZİ GELİŞTİRİN

Kişisel gelişimin temelinde değişim vardır. Girişimci ruhun olmazsa olmazı da değişiklik, fark yaratmak ve öne çıkmaktır. O halde iyi bir girişimci olabilmek için kişisel gelişimi sürekli kılmak gerekir. Girişimci olarak fark yaratmak zorundasınız. Bir girişimciyseniz ve yaptığınız girişimin, fikrin, projenin etkili olmasını istiyorsanız kesinlikle fark yaratmalısınız. Herkesin bakış açısıyla olayları çözmeye çalışıp herkes gibi üretim yapmaya kalkarsanız herkes gibi olursunuz. Kişisel gelişim; her gün bir adım ileri gitmek, her gün kendini geliştirmek, her gün hazırlıklı olan altyapının üzerine bir üstyapı kurmak demektir. Ve her gün bir öncekinden daha ileri gitmektir. Bu doğrultuda da bir girişimcinin, kişisel gelişimi hayatının merkezine koyması gerekir. Kişisel gelişimi yaşam şekli haline getirirse, yaptığı projeler, ürettiği fikirler, hayata geçireceği adımlar başarılı olur.

GİRİŞİMCİ DİSİPLİN KAZANMALIDIR

Kişisel gelişim; hayatın, disiplinli hale gelmesini sağlar. Kişisel gelişimi hayatının merkezine alan kişi, hayatını disipline etmiştir. Programlı bir hayatı vardır. Hedefini belirlemiş, projelerini; nerede, ne zaman, nasıl yapacağını çok iyi bilir. Araştırmacıdır. Hangi konuda girişim yapacaksa ve kişisel gelişimle de ilgileniyorsa bu kişi; kendini o konunun en iyisi olmak üzere geliştirmiştir. Dünyadaki örnekleri takip etmiştir. Bakış açısı, vizyonu geniştir. Farkındalığı vardır. Bu farkındalık sonucunda da o sektörde eksik olan yönleri, o projenin başarılı olması için gerekli olan şeyleri objektif bir şekilde toparlayabilir.

GELİŞİM, SÜREKLİLİK ARZ ETMELİDİR

Kişisel gelişim, bir yaşam tarzıdır. Bir süre sonra karakterin kendisine bürünür. Davranış şekilleri olarak kendini gösterir. Hayata, olaylara, her şeye bakış şeklidir. Dolayısıyla kişisel gelişim, hayatın her adımında gelişimdir. Gelişim süreklilik arz etmelidir. Bir girişimci de projesini hayata geçirdikten sonra da duraklamaz, durmamalıdır; işini geliştirmeye, yenilemeye ve değişimlere ayak uydurarak düzenlemeye devam etmelidir. Bu nedenle kişisel gelişim, girişimcinin iş stratejisi olmalıdır. İşini en ince ayrıntısına kadar inceleyen girişimci, en iyi olmak için çabalar. Kişisel gelişimin avantajlarını da kullanarak başarıya giden yolda durmadan çalışır. Rakiplerini iyi tanır, sektörü iyi analiz eder, zayıf yönleri görür, güçlü yönlerle dengeler, sıradanlıktan sıyrılmak için çabalar. Tekrarlardan uzak durur. Sonuçta neden insanlar yeniye yönelsin ki, herkesin rağbet ettiği, denenmiş bir marka varken neden yeni bir girişim öne çıksın? Elbette ki bir fark yaratılmalı, kimsenin bakmadığı bakış açısına sahip olunmalı. Eğer sektörün dinamiklerini iyi bilerek, bunun üstüne bir şeyler koyarak yapabiliyorsanız, o zaman sizin o girişimciliğiniz ve o projeniz hak ettiği karşılığı alır.

KİŞİSEL GELİŞİM REALİST BİR BAKIŞ AÇISI KAZANDIRIR

Girişimcilik hikayelerinde çok fazlasıyla karşılaştığımız durum; duygusal yaklaşımlardır. Düşünülmeden, mantık çerçevesine indirgenmeden, duygusal yönlerle bir işe girişmek, o işin sonunu getirmesi muhtemeldir. Kişisel gelişim yine burada da devreye girer. Kişisel gelişim, farkındalık kazandırır, hayal gücüne imkan verirken hedeflere uygun başarılı yollardan gidilmesine de olanak tanır. Planlı, programlı, realist bir bakış açısı kazandırır. Bir girişim için de iyi bir analiz, iyi bir altyapı çalışması gereklidir. Bu yönden kişisel gelişimin gücünü arkasına alan girişimci; hedeflerine ulaşmakta ve zirvede kalmakta daha başarılı olacaktır. Sektörün artı ve eksilerini doğru değerlendirmiş, problemleri görmüş, yeni bir girişime ihtiyaç var mı, geri dönüşü nasıl olur vb. tüm soruları önceden belirleyip cevaplamıştır. Yolculuğuna emin adımlarla çıkıp yürüyecektir.

YENİLİKLERE AÇIK OLMAYI SAĞLAR

Girişimci, işini kurduktan sonra da gelişime devam etmelidir. Sektörel gelişmeleri takip ederek global açıdan yenilikleri izleyerek işine uyarlayabilmelidir. İşini geliştirmeyen girişimci, süreklilik sağlayamaz. Bu açıdan da kişisel gelişimin temellerine sıkı sıkıya bağlanmalıdır. Hangi bakış açısıyla projesini ilerletebilir, ne ekleyebilir, yapılanlardan farklı hangi yöne doğru yönelebilir düşünmelidir. Mesela Türkiye’de iş kuracaksınız, Avrupa’da neler yapılmış, dünyadaki bu sektördeki insanlar neler yapmış incelemek gerekir. Esinlenmeler her zaman işe yarar. Kopya değil ancak esinlenerek iyi uyarlanan projeler her zaman işe yarar.

KİŞİSEL GELİŞİM, PROFESYONEL BAKIŞ AÇISI SAĞLAR

İşin yüzeysel boyutlarıyla girişimde bulunmak, yok olmaya mahkumdur. Basit gözlemle işe kalkışmak, derinlemesine bilmeden işe girişmek, başarısızlık getirir. Bu yüzden işin profesyonellerinden destek almak gerekir. Gerekirse o sektörde daha önce çalışmışların deneyimleri önemlidir. Zaten kişisel gelişim; araştırmayı, bilimsel, mantıklı ve profesyonel bakış açısını gerekli kılar. Kişisel gelişim kültürü; her şeyi bilebilme yeteneğinin var olmadığını, öğrenmeye açık olmayı ve profesyonel bakış açılarına ihtiyaç duymayı öğretir. Siz hayatınızın merkezine kişisel gelişimi oturtmuşsanız, siz kendinizi her gün geliştiriyorsanız; o zaman yaptığınız veya düşündüğünüz proje, teoride de pratikte de birbirine denk gelir. Gelişmek için de profesyonel uzmanlardan fikir alıp desteklerini yanınıza alırsınız. Böylece adımlarınızı da akıllıca atabilir, yolunuzu aydınlatanlarla yürümeniz kolaylaşır. İş girişiminiz, kişisel gelişim kültürüyle şekillenip güçlenir, geleceğe emin adımlarla ilerleyebilirsiniz.

Yazının devamı...

Daha mutlu bir hayatın sırrı özür dileyebilmek ve şükretmekte

SAHİP OLDUKLARINIZIN FARKINA VARIN

İnsan sahip olduklarının, hayatın ona getirdiklerinin farkında olmalı ve hepsi için şükretmelidir. Kendi halinizden memnun olmazsanız mutlu olamazsınız. Elinizde olanların farkında olmazsanız mutlu olamazsınız. Birçok insan maalesef doyumsuz bir karaktere dönüşmüş durumda, bir türlü doymuyor. Tabii ki her zaman daha iyisini, daha güzelini istemek yanlış değil. Tabii ki hayallerimiz yüksek olmalı, tabii ki daha iyisini isteyelim ama bununla beraber şükredelim. Şükretmiyor ve elimizdekilerle tatmin olmuyoruz artık. Ama önce bir sakinleşip elimizdeki nimetlere bir bakalım. Örneğin son dönemde yeniden hatırladığımız en büyük zenginliğimiz sağlığımız var. Şükretmeye buradan başlayabiliriz.

KIYASLAMALARDAN KAÇININ

Yıllar boyu hayal ettiğimiz evi satın alıyor ama satın aldığımızda heyecanımızı yitiriyoruz. Her şey hemen an­lamını yitiriyor. Tüketim çılgınlığı, insanları her geçen gün biraz daha fazla harcamaya itiyor. İnsan kendi öz duygularını kaybetmemeli. O noktayı kaybettikten sonra artık bunun geri dönüşü yok, sınırsızca istemeye başlıyoruz, doyumsuzlaşıyoruz. Freni patlamış kamyon gibi oluyoruz. Biraz sakin olmak lazım. Durmak, gözlemlemek lazım. Farkındalık burada başlar. Elimizde neler var, bunlara bakmalıyız. “Sağlıklıyım, ailem var, ka­riyerim iyi... Ama arkadaşımın sahip oldukları daha çok, benimkiler az!” diye düşünerek panik oluyoruz. Kendi­mizi, güzelliğimizi bir başka resimle, bir başka kişiyle kı­yaslıyoruz. Dış görünüşümüzü, evimizi, arabamızı, kariyerimizi, hatta çocuklarımızı bile kıyaslıyoruz. Ancak sakinleşirsek hayatın farkına varabiliriz. Bunu hiçbir za­man unutmamak gerek. Yıllar geçip gittikten sonra neden elimdekilerin kıymetini fark edemedim dememek için bizi kontrolden çıkaran hırslarımızdan kurtulmalıyız.

BARDAĞIN BOŞ TARAFINI DEĞİL DOLU TARAFINI GÖRÜN

Sağlıklı, iyi bir aileye sahip, kariyeri yüksek, iyi okul­lardan mezun olmuş ama sadece bardağa boş tarafından bakarak örneğin fazla kiloları yüzünden hayatını sorun haline ge­tiren kişilere ve benzerlerine sık rastlarız. Bardağın üst ta­rafında bir miktar boşluk kalmış, o kadar da olsun yani! Kimse dört dörtlük değildir. Zaten her şey nasıl dört dörtlük olabilir ki? Sakinleşmek gerek. Biraz duralım, anın ve sahip olduklarımızın tadını çıkaralım, bunu hissedelim. Farkına varalım. Uçan kuşları, hışırdayan yaprakları, sabah uyanan gü­neşi hissettiğimizde hayatın anlamını da fark edebiliriz. Beş duyu organımızı biraz daha bilinçli kullanıp yanımızdan akıp giden hayatı fark etmeye başlayalım. Biz dünyaya sadece çalışmak, para kazanmak için gelmedik. Başarılı olmak tabii ki hoş bir şey. Ama hayatı yolculuk olarak dü­şüneceksiniz, o yolculuktan zevk alacaksınız. Bir otobüs yolculuğu düşünün. Siz yol boyunca gözlerinizi kapatıp son durağa geldiğinizde gözlerinizi açarsanız, bütün yol­culuk boşa gitmiş olacak. Boşuna yolculuk etmeyin, yolculuğunuzdan mutlu olun, zevk alın.

DAHA MÜKEMMEL OLMAK MÜMKÜN

İnsanlara, evrene ve kendine teşekkür eden insan mutlu olur. Teşekkür ve şükür mutluluk kaynağıdır. Bu becerilere ulaşabilmek için mantranın gücünden faydalanabilirsiniz. Kendinize pozitif telkinde bulunmanın yolu mantra tekniğini uygulamaktır. Uzun bir süredir on binlerce kişi tarafından uygulanan ve mucizevi sonuçlar yaratan mantramı herkese öneriyorum. Daha mutlu olabilmek için bu mantrayı kullanın: “Bugün Daha Mükemmel Bizi Yaratıyoruz.” Dikkat edin; burada mükemmel değil de “daha mükemmel” diyoruz. Sebebi şudur; kendimize şu telkinde bulunuyoruz, “biz mükemmeliz.” Bugüne kadar çok başarılı şeyler yapmışız. Kendimizi yaratmışız. Okumuşuz, kendimizi geliştirmiş, kendimize bir dünya yaratmışız. Kendimizi aşağılamadan geldiğimiz noktayı taktir ediyoruz. Kendimize bir teşekkür ediyoruz. Ama yine de daha iyisinin mücadelesini veriyoruz. Bu mantra tekniğini kullanın ve sonuçlarını siz de görün. Günde 100 kez el yazısıyla bir kağıda yazın. Tekrar tekrar en az 100 kere. Ve mucizevi değişimler yaşayın. Bu mantranın kelimeleri özenle seçilmiştir. Her kelime pozitiftir ve beyne pozitif hedefler telkin eder. Bu mantra ile kendimizi daha güzele, daha ideale, daha mutlu yaşamaya programlıyoruz. Daha mutlu bir yaşam için bu mantrayı da hayat rutininize ekleyin.

TEŞEKKÜR ETMEYİ UNUTMAYIN

Düşünün bir evde misafirliktesiniz ve size kahve ikram ettiler. İçtiniz, teşekkür etmeden fincanı koydunuz. İkinci gün yine öyle, üçüncü gün yine öyle. Ama dördüncü gün kahveyi getiren kişi gönülden, candan getirmez o kahveyi artık. Sen takdir etmiyor, teşekkür etmiyorsun. Sen farkında değilsin. Onun değerini vermiyorsun. Teşekkür etmek şükretmekle aynı şeydir. Sana Allah, evren her şeyi veriyor. Buna şükretmek, teşekkür etmek lazım. Ruhuna hatta beynine teşekkür etmek lazım. Her şeye teşekkür etmeli. Önerdiğim mantrada da biz kelimesini bu yüzden kullanıyorum. Biz derken evrendeki her şeyi, bütün güçleri içine katıyoruz. Bizi yaratan, koruyan, bizi oluşturan, destekleyen, geliştiren bütün güçler; biz beraberiz. Her şeyin varlığını tanıyor ve teşekkür ediyoruz. Teşekkür ve takdir etmenin verdiği enerji size pozitif olarak mutluluk kaynağı olarak geri dönecektir. Emin olun.

ÖZÜR DİLEYEBİLMEK BÜYÜK BİR ERDEM

Egosu karakterinin önüne geçmiş olan insanlar özür dilemez. Bazı insanlar var, hatalı olduğunu bilebile özür dilemez. Oysaki özür dilemek sizi küçültmez. Hatayı kabullenmek büyük bir erdemdir. Şükretmek ile birlikte özür dilemek çok önemli becerilerdir. Siz insanlara değer verir, saygı duyarsanız insanlar da size saygı duyar. Siz insanları takdir edip onlara teşekkür ettiğiniz zaman gerekli saygıyı her zaman ve her yerde görürsünüz. Biz değil de her zaman ben derseniz hiçbir şeyden sağlıklı sonuç alamazsınız. Teşekkür ettiğiniz gibi özür de dileyebilmelisiniz. Lütfen şükretmeyi, teşekkür etmeyi ve özür dilemeyi hayatınızın en önemli noktalarına koyun. Böylece daha mutlu ve daha pozitif bir hayata sahip olacağınızı göreceksiniz.

Yazının devamı...

Uzun ve sağlıklı yaşamın sırrı beyni mükemmel kullanmaktan geçiyor

FİZİKSEL AÇIDAN SAĞLIKLI YAŞAM ŞART

*Dengeli beslenin: Uzun ve sağlıklı yaşamanın olmazsa olmazı sağlıklı ve dengeli beslenme. Vücuda zararlı besinlerden uzak durun. Meyve ve sebze ağırlıklı beslenmenin proteinler ile desteklenmesi, insana enerji sağlar. Fiziksel enerjiyi yükseltmek için de vitaminler ve takviyeler almak gerekir.

*Spor, hayatınızın bir parçası olmalı: Her yaşta enerjik olabilmenin bir diğer şartı spor yapmaktır. Burada önemli olan vücudun ihtiyacı olan spordur. Vücuda çok fazla yük bindirmeden, kişinin yaşına uygun, vücutta çok fazla stres yaratmayan, agresif sporlardan kesinlikle uzak durmak gerekir. İnsanoğlunun yaradılışında 5 km yürüme ve koşma potansiyeli vardır. Ama günlük bu hareketi yapmazsanız problemler çıkabilir. Kilo alma gibi, kan dolaşımının yeterli olmaması, kana oksijen karışmaması, kardiyovasküler sistemde problemler, sindirimde, iç organlarda problemler oluşabilir. Spor yapmak enerjik olmak için en verimli yöntemlerden birisidir. Abartılmadan, doğru bir şekilde yapılan spor insanı yormaz, aksine enerjisini yükseltir. İllaki spor salonlarında kendinizi yormanıza gerek yok. Yaşınıza uygun spor yapın, yeter.

*Çevresel faktörlere dikkat: Sağlıklı çevre koşulları, uzun yaşamanın sırlarından biridir. Hem fiziksel hem de mental açıdan huzur veren ortamlar insana enerji verir. Yaşadığımız ortam, soluduğumuz hava çok önemli. Bulunduğunuz ortamlarda oksijen oranı düşükse, hava kirliliği varsa, zehirli gazlar yoğunsa, çok sıcak veya çok soğuksa hatta çok kalabalık, yoğun stresli ortamda yaşıyor ve o stresi boşaltamıyorsanız, soluduğunuz hava kalitesizse, çevrenizdeki insanlar negatifse, tüm bu çevresel faktörler sizin uzun ve sağlıklı yaşamanızı engeller.

POZİTİF DÜŞÜNCEYLE İYİLEŞMEK MÜMKÜN

*Hastalıkların panzehiri pozitif düşünce: Beyin ne kadar sağlıklı ve pozitif düşünürse insan o kadar sağlıklı ve enerjik olur, genç kalır ve o kadar az hastalanır. Çünkü hastalıkların pek çoğu insanın beyninde üretilir. Genetik, fiziksel ve çevresel faktörlerden doğan hastalıklar ise sadece yüzde 10’luk bir dilimde kalır. Birçok kanser türü, kalp damar hastalıkları, midedeki problemler, sindirim dolaşım bozukluklarının en büyük ana kaynağı beyindir. Dolayısıyla düşüncelerimize hakim olursak, düşüncelerimizi pozitif olarak yönlendirebilirsek, negatif düşüncelerden uzak kalırsak, vücudumuza gerekli sağlıklı hormonları salgılayacak gerekli düzeye gelirsek daha sağlıklı ve uzun yaşayabiliriz. Çünkü vücudumuz sonuçta beynimizde yarattığımız senaryolardan, negatif düşüncelerden, problemlerden etkilenerek hormonlar salgılıyor. Bu hormonlar vücudumuza zerk edilen zehirler gibidir. Bu nedenle vücudumuza gerekli pozitif fikirleri, pozitif enerjiyi çekmeliyiz. Eğer hasta oluyorsak hastalığı çekiyoruz demektir. Düşüncelerimizle çekiyoruz. İnsan beynine hastalıklı ve olumsuz düşünceler ekerse kendi kendini hasta edebilir. Beyin verilen her komutu ciddiye alır. Deneyin isterseniz; boş bir sayfaya 100-200 kere ‘ben hasta olacağım’ diye yazın. Nasıl hasta olduğunuzu görürsünüz. Bu tür negatif düşünceleri hayatınıza sakın çekmeyin.

*Negatif etki yaratan kişilerden uzak durun: Çevremizde pozitif insanların varlığı sağlıklı yaşamamıza etki eder. Bu nedenle negatif insanlardan uzak durmanızı öneriyorum.  Çevresel etkiler, aile, evlilik, ilişkiler, negatif enerjiyle yüklü arkadaşlıklar insanları etkiler. Paylaşımlarda negatif duygu varsa, bu yaşlanmayı hızlandırır. Bu nedenle çevremizi seçerken dikkat etmemiz lazım.

*Bana fark etmez demeyi öğrenin: İnsanlar hayatın zorluklarıyla karşı karşıya geldiklerinde kara senaryolar yazarlar. Karamsar bir bakış açısı strese yol açar ve yaşlanmayı hızlandırır. Gelecek kaygısı, başarısızlıklar, korkular ve daha pek çoğu, negatif düşüncelerden beslenir. Tüm bu olumsuz telkinler, stres hormonlarının salgılanmasına neden olur. Stres de vücudu içten kemiren zehir gibidir. Vücut direncini ve enerjiyi düşürür. Tüm bunları bildikten sonra stresle baş etmek, problemler karşısında “bana fark etmez” deyip yola devam edebilmek, genç ve zinde kalmanın olmazsa olmazıdır. Hiçbir şeyin sonsuz ve mutlak olmadığını bilmek gerekir. Kaygı duymamayı öğrenmek ve takmamak gerek. Bir şey yaşadınız, olay yaşandı ve bitti, buna üzülmenin bir anlamı yoktur. Yaşadıklarımızdan ders alarak pozitif hedefler koyalım, böylece geleceği daha sağlıklı şekillendirebiliriz.   

*Meditasyon yapın: Çok hareketli ve hızlı yaşıyoruz. Gün içerisinde beynimizde birikenleri boşaltmamız gerekli. Bu nedenle uyumadan önce meditasyon yapın. Muhteşem hissedeceksiniz. Yaşadıklarımızı yaşadık, eskide kaldı, onları unutalım, beynimizdeki çöpleri temizleyelim. Yarın yeni bir gün başlıyor. Güzellikleri fark etmeliyiz. Durarak yürümeliyiz, koşmaya gerek yok. Böylece farkında olursunuz. İnsanları, iyilikleri, güzellikleri böylece görebilirsiniz.

*Mantranın gücünden faydalanın: Benim için uzun ve sağlıklı yaşamanın en önemli sırrı sağlıklı bir beyindir. Pozitif düşünen, hedefleri olan, çalışan, devamlı araştıran, okuyan, devamlı kendini geliştiren, gelişime açık bir zihin… Beslenme, çevre ve spor gibi faktörlerin yanında en önemli faktör mental mutluluktur. Dolayısıyla siz ne kadar iyi beslenirseniz beslenin, zihniniz hasta ise sağlıklı yaşamanız mümkün değildir. Nasıl midenize soktuğunuz besinlere dikkat ediyorsanız, beyninize soktuğunuz düşüncelere de dikkat etmelisiniz. Hem fiziksel hem de bilişsel sağlık bir arada olduğu zaman iyi netice verir. Kendinize pozitif telkinde bulunmanın yolu mantra tekniğini uygulamaktır. Uzun bir süredir on binlerce kişi tarafından uygulanan ve mucizevi sonuçlar yaratan mantramı herkese öneriyorum. Sağlıklı yaşamak ve mutlu olabilmek için bu mantrayı kullanın: “Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz.” Günde 100 kez el yazısıyla bir kağıda yazın. Tekrar tekrar en az 100 kere. Ve mucizevi sonuçlarını görün. Bu mantranın kelimeleri özenle seçilmiştir. Her kelime pozitiftir ve beyne pozitif hedefler telkin eder. Bu mantra ile kendimizi daha güzele, daha ideale, daha uzun yaşamaya programlıyoruz. Uzun ve sağlıklı yaşamak için bu mantrayı da hayat rutinize ekleyin.

Yazının devamı...

Bugün özgürce yaşamak için dünkü pişmanlıklarınızdan arının

GEÇMİŞİ GEÇMİŞTE BIRAKIN

Geçmişte yaşamak, kendinize yapacağınız en büyük kötülüktür. Geçmişe takılı kalmak, bugün yaşayabileceklerinize engel olacaktır. Yaptığınız hatalara takılmayın. Yaşadığınız olumsuz deneyimlere takılmayın. Bunlar sizi güçlendiren öğelerdir. Bunlar bugün sizi siz yapan deneyimlerdir. Dünyada hiçbir insan yoktur ki, geçmişte hata yapmasın. Yalnız değilsiniz. Hepimiz hata yapıyoruz. Ama farkımız, hatalardan ders çıkarabilmek. Bazı insanlar yaptıkları hataları, deneyim olarak görür, onlardan dersler çıkarır. Dün yaşanan kötü olaylar, bugünkü kazanımları olur. Bir daha aynı hataları tekrarlamazlar. Başarmanın sırrı da işte burada yatar. Hedefe ulaşmanın formülü; pek çok kez çabalamak, yanlışlar yapıp doğru yolu bulmaktır. Dünyanın en zeki insanlarından Edison, fasulyeden kauçuk elde etmek için 10.000 tane deney yapmak zorunda kalmıştır. Yani 9999 kere hata yapmış, sonunda doğruyu bulmuştur. Bir tane başarı elde etmek için 9999 tane hata yapmayı göze almış ve onu yapmaktan korkmamıştır. Hatalar onu engellememiş, yeniden denemiş, hedefine varana kadar çabalamıştır. Yılmamıştır. Enerjisini almamıştır.

KÖTÜ ASLINDA İYİDİR

Geçmişte yaşadığınız kötü deneyim sizin kararınızdı. O günün şartlarına göre karar verdiniz. Evrenin sizin için başka bir planı vardı. Öyle olması gerekiyordu ve yaşadınız. Eğer o kötü deneyimi yaşamamış olsaydınız bugün elde ettiklerinize sahip olamayabilirdiniz. Bir de böyle düşünün; kötü aslında iyidir. Elbette ders çıkarabiliyorsanız kötü bazen iyidir. Kötü deneyimler, sizi başka bir yere götürüyorsa, sizin yolunuzu değiştiriyor ve iyi ki bu yola girdim diyorsanız işte o zaman kötü iyidir. Sizin planlarınız olabilir ve bu planlarınız suya düşmüş olabilir ancak evrenin de bizim için planları vardır. O nedenle rahatlayıp kendimizi evrenin planına teslim etmemiz gerekir. Elbette planlar yapacağız, amaçlarımız olacak ama unutmayalım engellerle her zaman karşılaşacağız. Hayat her zaman günlük güneşlik değildir; yağmuru da, çamuru da vardır. Hatalar her zaman olacak. Önemli olan bu hataların; bizi yıldırmaması, amacımızdan alıkoymaması.

PİŞMANLIKLARINIZI ÖZGÜR BIRAKIN

Geçmişe takıldığımız zaman ne elde edebiliriz ki. Bir hata yaptınız ya da kötü bir tartışma yaşadınız, belki de yanlış bir söz söylediniz. Pişman oldunuz diyelim. Geri dönüşü yok. Hata yaptınız kendinize dürüst olun. Egonuzdan feragat edebilirseniz, haksızlığınızı dile getirebilirseniz pişmanlığınızı da yenmiş olursunuz. Kendinizi yaşadığınız sıkıntıdan serbest bırakabilirseniz özgür kalırsınız. Geçmişte yaşanan kötü deneyimler insanın sırtında büyük bir yüktür. Bunlarla yüzleşmek, hata yaptığınızı kabul etmek, dersler çıkarmak insanı özgürleştirir. Şayet pişmanlıklarınızı özgür bırakmazsanız beyninizin arka planında her zaman ağırlık yapar. Bu durum; telefonların arka planında çalışan programlara benzer; kapatılmayan programlar telefonun şarjını bitirir, enerjisini alır. Geçmişteki pişmanlıklar da bugünkü enerjimizi bitirir. Böyle bir ağırlık taşınamayacak bir boyuta dönüşebilir. Yükü fazlalaştırmadan serbest bırakın. Yüzleşme sizi çok rahatlatacaktır. Arka plandaki büyük yükten kurtulmuş olursunuz. Bu yükler insanın ayağındaki en büyük prangalardandır. O arka planda çalışan pişmanlıklar, hatalar, geçmişle hesaplaşmalar artık geçmişte kalmalı. Geçmiş geçmiştir. Geri getiremezsiniz. Yaşanan olmuş, söylenen söylenmiş, alınan kararlar alınmıştır. Ve siz yeni bir yola girmiş, yeni bir hayata başlamışsınızdır. Pişman olmak size ne kazandırır. Geçmiş hataları sadece ve sadece deneyim olarak görmek gerek. Geçmişten bir tecrübe olarak yararlanmalı.

GEÇMİŞ HATALARINIZDAN ARININ

Yaşadıklarınızı, kötü deneyimlerinizi, pişmanlıklarınızı serbest bırakın. Nasıl ki telefonda gereksiz programları yukarı kaldırıp siliyoruz ve evrene gönderiyoruz, pişmanlıklarımızı da böyle silip geride bırakalım. Bu bizi büyütür ve rahatlatır, güçlendirir. Enerjimiz artar. Geçmişe nasıl takılmamak gerekiyorsa geleceği de çok fazla dert etmemek gerek. Kim bilir ki gelecekte ne gelecek? Kimse bilemez. İyi bir gelecek istiyorsak şimdi çok iyi çalışmamız gerek. Bugün ekeceğiz ki yarın biçeceğiz. Güzel düşünceleri, güzel kararları şimdi alacağız ve iyi bir gelecek yaratacağız.

MANTRANIN GÜCÜNDEN FAYDALANIN

Geçmişin yükünden arınmak için kendinize pozitif telkinde bulunabilirsiniz. Uzun bir süredir önerdiğim ve onbinlerce kişinin uyguladığı, mucizevi sonuçlar aldığı mantrayı öneriyorum. Bugün Daha Mükemmel Bizi Yaratıyoruz. Bu olumlamayı kullanın. Her gün bir kağıda 100 kere yazarak tekrarlayın. Bu mantrada önemli olan bugündür. Ne geçmiş ne de gelecek, şimdi önemlidir. Geçmişte ne yaşadıysanız yaşadınız, hepsi geçmişte kaldı ve bugünden itibaren daha iyisini yapın. Eğer hatalar yaptıysanız bundan sonra onları yapmayın, tekrarlamayın. Mantranın özündeki mantık budur. Şimdide yaşayalım, farkında olalım. Geleceğimizi bugün yaratalım…  

Yazının devamı...

Pozitif düşünmeyi öğrenerek hayatınızın direksiyonunu ele geçirin

“Bazı terimler kişisel gelişim terminolojisine girdi ancak bazıları yeterince açıklanamıyor. Bence bugüne kadar açıklanan söylemler tam anlamıyla pozitif düşüncenin anlaşılmasına yetmedi. Aynı zamanda çözüm önerileri de eksik. Teşhis doğru konuluyor ancak çözüm üretilmedikçe nafile. Olumlu düşünelim ama nasıl? Çözüm yeterli olmadıkça bilmek fayda etmiyor. O halde çözüm önerisiyle birlikte öncelikle pozitif düşünceyi kavrayalım. Bunun için farklı bir yol deneyelim. Pozitif düşünmek yerine tersini yani olumsuz düşünelim.

Negatif düşünürsek neler olur?

Çekim Yasası’ndan da bilindiği üzere düşündüğümüz olayları hayatımıza çekeriz, hayal ettiklerimi yaşarız. Evrene bu yönde mesaj göndeririz ve o düşündüklerimiz gerçek olur. Aynı dilek dilemek gibi. Şayet negatif bir düşünceniz varsa bunu diliyormuş gibi olursunuz. Mesela hastalanacağınızı düşünüp duruyorsunuz. Bundan kaygı duyuyorsunuz. Beyniniz bunu söyleyip duruyor. Aslında bunu diliyor gibi oluyorsunuz. Negatif senaryoları beyninizde kurgulayıp sonuçta hayatınıza bunları çekiyorsunuz. Buradaki kritik nokta düşünce gücü. Eskilerin sözlerinde doğruluk payı vardır. “Bir şeyi 40 kere söylersen olur.” Doğrudur. Düşüncenin hayatımızda o kadar büyük bir gücü vardır ki, her şeyi değiştirmeye yeter. Neden hayatımızı zorlaştıralım ki, mutlu yaşamak, sağlıklı olmak, başarılı olmak vb. varken neden negatif duyguların hayatımızı yönlendirmesine izin verelim. Püf noktası burada; negatif düşünmenin en büyük sebebi, geçmişteki olayları unutamamak, olumsuz deneyimlerin etkisinde kalmak, yeniden yaşayacağımız duygusuyla kaygılanmak, onları her seferinde düşünerek negatif olayları canlı tutmak ve sonuçta bugünü yaşayamamaktır. O negatif deneyimleri düşündüğünüzde, yaşadığınız ilk anın etkilerini yaşarsınız.

Nasıl yaşamışsanız, nasıl psikolojik etki yaratmışsa sizde, her canlandırdığınızda aynı duyguları hissedersiniz. Vücudunuz aynı stresi yaşar, aynı salgıları yayar ve aynı negatif enerjinin etkisini verir. Dolayısıyla geçmişteki olayları tekrarlamak, geçmişte kalmak, olumsuz düşünmenin en büyük sebeplerinden biridir. Bir de gelecekle ilgili düşünceler de kaygı yaratır. Örneğin pandemi sürecinde gelecek korkusuyla insanlar kaygı duyuyorlar. Covid hastalarının sayısı artıyor, daha da kötüye gidecek, düzelmeyecek diyerek kaygı büyüyor ve bir çözüm yolu bulunamıyor, insanlar sürekli kaygı

içerisinde yaşıyorlar. Böylece beynimize zaten kaybetmeyi kabullenmiş bir düşünce iletiyoruz ve güne yenik başlıyoruz. Kısacası geçmişi geçmişte bırakıp gelecek kaygısı yaşamayacağız. Çünkü her ikisi de bize bir fayda getirmeyecek zarardan başka.

Peki ne yapmak lazım!

Önemli olan şu anda kalmak, şimdiyi yaşamaktır. Bu anı paylaşmaktır. En önemli zaman şu andır. Anın farkına varırsanız, bu olduğunuz günde kalırsanız, maksimum enerjinizi ortaya koyarsanız ve pozitif yaşarsanız çözümü bulursunuz. Geçmişi yeniden inşa edemezsiniz, geleceği de inşa etmenin yolu bugündür. Bugün ne yaşarsanız gelecekte bunun sonuçlarını alırsınız. Negatif düşüncelerle geleceğinizi pozitif inşa etmeyi beklemeyin. Elma ekerseniz armut yetiştiremezsiniz. “Ne ekerseniz onu biçersiniz.”

Nasıl başarabiliriz?

Okuduğunuz kitapları düşünün. Bir süre sonra orada okuduklarınız aklınızda kalmayabiliyor. Yeniden dönüp okumanız gerekir. Kendi kendinize söz verirsiniz şunu yapacağım diye, gün içerisinde 60-70 bin tane fikir gelir aklınıza ama günün sonunda bakmışsınız ki hepsini unutmuşsunuz. Bazı düşünceleri beynimiz ciddiye almaz. Ciddiye alması için tekrar etmesi gerekir. Beynin, düşünceleri komut olarak algılaması için tekrar edilmesini ister. Türkçede buna olumlamalar diyoruz. Teknik olarak kişisel gelişim yöntemlerindeki adı ise mantradır. Kişisel gelişimin en güçlü faktörlerinden biridir. Mantralar ile beynimizde devamlı pozitif düşünceye açık olmak, farkında olmak ve şimdide yaşamak için kendimizi motive ederiz. Bu motivasyon cümleleri de bizim beynimize yol haritası verir. Benim son dönemde paylaştığım bir mantram var. Etkisi güçlü, denenmiş ve olumlu sonuçları yüzbinlerce kişi tarafından alınmış bir mantra: “Bugün Daha Mükemmel Bizi Yaratıyoruz.”

Bu mantranın amacı bugünde olmak, şu anda olmaktır. Ve daha mükemmel bizi yaratmaktır. Daha mükemmel kararlar vermek, daha şimdide olmak için bu mantranın gücünden faydalanıyoruz. Günde en az 100 kere bir kağıda el yazısıyla yazıyoruz. Bu yazdığımız cümle beynimizde dönüyor, tekrar tekrar... Kararlarını, düşüncelerini, seçimlerini, hepsini etkileyen bir hal alıyor. Mantanın sihri olumlu düşünceyi beyne vermektir. Tersini deneyin isterseniz; hastalanacağım diye 100 kere yazarsanız sonunda hastalanırsınız. Olumlu düşünmek, pozitif yaşamak için mantrayı öneriyorum. Mantraların çok çeşitleri var ama bugün en güncel ve en tavsiye ettiğim mantra budur. Yazın, uygulayın ve hayatınızda nasıl mucizevi değişiklikler olduğunu görün.

Olumlu düşünürsek hayatımızda ne değişir?

Olumlu düşüncelerle enerjimiz değişir, ruhumuz hafifler, gözlerimizin içi güler. Pozitif olaylar hayatımıza girer. İnsanlar da bizi sever. Kimse çevresinde negatif düşünce üreten insanların varlığını istemez. İnsanlar her zaman enerji yayan, onların yanında olunca enerjisini yükselten insanları isterler. Pozitif hikayeleri, pozitif insanları hayatımıza çekeriz. Olumlu düşünmeyi bilinçli yapmak, hayatımızın direksiyonuna geçmek demektir. Ve böylece siz hayatınızı

istediğiniz yöne çevirebilirsiniz. Yani siz olumlu düşünerek yaşamak istediğiniz hayatı canlandırıp evrene o yönde mesaj gönderirsiniz ve sahip olmak istediğiniz şeyleri dillendirirsiniz. Bu durum aynı dua etmek gibidir. Siz olumlu düşündüğünüzde hayatınız günbegün daha iyi olacaktır. Hayatınız birdenbire günlük güneşlik olacaktır. Demek ki, olumlu düşünüyoruz ve bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz.”

Yazının devamı...

Bardağın dolu tarafı: "Kötü aslında iyidir"

SİLKELENİN VE HAYATIN İYİ TARAFINI GÖRÜN

Zor günler yaşıyoruz. Hayatımızda pek çok kötü giden olay var. Dünyayı etkisi altına almış olan pandemi süreci hepimizin hayatını az veya çok etkiledi. Ailemizi, ekonomiyi, ilişkilerimizi derinden sarstı. Ancak oturup ağlamamın da bir yararı yok. Aksine psikolojimizi yeniden düzeltmemiz gerek. Buradan dersler çıkarmak lazım. Mutlaka bazı kazanımlar olacak. Benim bir teorim vardır; kötü aslında iyidir. Kötüden ders çıkarabilirsem iyidir. Bu dönemi “nasıl fayda sağlayarak atlatabilirim, değiştirmek istediğim şeyler için nasıl fırsatlar yaratabilirim” düşünelim. Tabii ki zor bir durum ama böyle bakmadan da hayatta hiçbir kötü durumdan kurtulamayız. Bir an önce bu psikolojik yıkımdan çıkıp kendimize gelmemiz lazım. Zaman kaybetmeden siz de silkelenin ve hayata yeniden göz kırpın.

YARINI DÜŞÜNÜN

Bu dönemde farkında olmadığımız bazı kazanımlar elde ettik. Kişisel gelişim felsefelerinden biri olan bizi “anda yaşamaya” uyandırdı. Yani farkındalığımızı artırdı. Mesela kendi hatalarımızı görmemizi sağladı. Öyle kaptırmıştık ki kendimizi, şarampolden yuvarlanmış freni patlamış bir tır gibiydik.  Hiçbir şeyi görmüyor duymuyor, sadece planlarımız doğrultusunda hızla gitmeye çalışıyorduk. Bu olay bizi durdurdu. Durduğumuzda da çok şeyi fark ettik. İnsanlar yarının hiç belli olmadığını gördü. Hiçbir şey olmayacakmış, sonsuz bir şekilde yaşayacakmış gibi hiç yarınları düşünmeden yaşayan insanlar değişti. Tasarruf yapmanın değerini anladı. Bu dönem bir tokat gibi çarptı. “Farkına varın, yarını düşünün” dedi.

AİLE YENİDEN DEĞER KAZANDI

Ailemizi fark ettik. Birçok insan çocuğunun büyüdüğünü fark etti, aynı evde yaşayarak, çocuğuyla zaman geçirerek. Çocuğunun özelliklerini fark etti. Çiftler birbirini fark etti. Daha iyi tanımaya başladılar. Bazı çiftler de ayrıldı. Çünkü birbirinin kafa yapısının uygun olmadığını hissettiler. Farkında değillerdi çünkü daha fazla zaman geçirdiler. İşler gündelik koşuşturmacalardan birbirlerinin düşüncelerini bile bilmiyorlardı. Ama bu dönemde sakinleşerek aile faktörünü gördüler. Sevgiyi, saygıyı gördüler, değer vermeyi anladılar. İnsanların birbirleri için ne kadar gerekli olduğunu fark ettiler. Sevginin değerini anladılar. İkili ilişkilerde bu da bize bir farkındalık yarattı.

Bir aile faktörü ortaya çıktı. Birlikten güç doğdu. Etrafımızda bizi seven insanların olmasının bizim kendimizi rahat, konforlu hissetmemiz için ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk. Veya hiç kimsenin olduğunu gördük. Etrafımızda boş insanların olduğunu fark ettik.

KÜÇÜK ŞEYLERDEN MUTLU OLMAK

Eskiden her şeyi yapmamıza rağmen mutlu olamıyorduk. Her şeyi yapıyorduk. Geziyor tozuyor yemek yaşıyor tatile çıkıyorduk. Ama ne zaman ki özgürlüklerimiz kısıtlandı evlere kapandık, seyahat edemez olduk, dışarıda kahve içemedik, dışarıda arkadaşlarla baş başa yemek yemenin, dostlarla bir araya gelmenin, eğlenmenin, gece bir yere çıkmanın ne kadar önemli olduğunu fark ettik. İnsanlar ellerindekini kaybetmedikleri zaman bunların değerini, şükretmesini bilmiyorlar. Bu da bize bir uyandırma, uyanma sağladı. Daha önce önemsemediğimiz şeyler şimdi bizi yeniden mutlu edebildi. Mutluluk kavramımız daha da perçinlendi.   

ŞÜKRETMEMİZ GERETİĞİNİ HATIRLADIK

İnsanların en büyük kaybı, şükretmesini bilmemeleriydi. Kazanıyorlar, harcıyorlar, en önemlisi sağlıkları vardı ama şükretme olgusunu kaybetmiştik. Şükretmenin ne kadar önemli bir şey olduğunu hissettik. Allah’a şükretmek insanlara teşekkür etmek bizim en önemli insanlık vasıflarımızdan biri olmalıdır bence. Ama bunu yitirmiştik. İçsel gücü, insanın kendi iç dünyasının gücünün önemli, gerekli olduğunu hissettik. İnsan zihinsel olarak ne kadar güçlüyse zorluklarla da o kadar baş edebiliyor. Hayat başından sonuna kadar zorluklarla dolu bir serüven. Bugün hastalık, daha önce deprem, yarın başka bir felaket olacak. Yaşantımız boyunca ekonomik krizler, hastalıklar hep olacak. Önemli olan ne kadar güçlüysek, bunların karşısında ne kadar dik durabiliyorsak, ayakta duruyorsak, bunlardan ne kadar etkilenmiyoruz. Bunlar da bize farkındalık olarak geri döndü. Onun için kendi kendine yatırım yapmanın, zihnine, kişiliğine, karakterine yatırım yapmanın ne kadar önemli olduğunu öğrendik.

YARATICILIK GELİŞTİ

Bu dönemde insanların yaratıcılığı da gelişti. Para kazanmak daha da zorlaştı. İnsanlar iş bulmakta zorlandı. Ama insanların içindeki potansiyeli ortaya çıkaracak bir ortam oluştu. Bu dönemden nasıl çıkabilirim diye kafa yormaya başladı. Daha önce nasıl olsa kendi kendine geçiyordu hayat. Ama ekonomi bozulunca insanlar arayış içine girdiler. Bu da insanların yaratıcılığını tetikleyen bir faktör oldu.

İLİŞKİLER DÜZENE GİRDİ

Çevremizdeki insanların önemini de anladık. Çevremizde tabii ki optimist ve pesimist insanlar var. ama pozitif insanlar daha fazla ise biz bu dönemi daha çabuk atlattık. Ama depresif, pes eden, yelkenleri hemen suya indiren bir çevrede yaşıyorsak bizim için çok daha zor geçti bu dönem. İnsanların gerçek kapasitelerini gördük. Ya bu ne kadar güçlü, bu zorluklara karşı ne kadar ayakta durabiliyor, bu zorluklardan ne kadar yıpranmadan çıkabiliyor. İnsanın korkuları, korkusuzluğu cesareti ortaya çıktı. Bu dönem insanın cesaretini ortaya çıkaran bir sınav oldu. Ölümden bu kadar korkmanın zayıflık olduğunu gördük, sonuçta hepimiz öleceğiz. Hayatımızda böbürlenip gezen, kendine güvenen, burnundan kıl aldırmayan tiplerin nasıl panik halinde depresif hallere girdiğini gördük. Dış görünüşte değilmiş cesaret. Bu içte olan bir potansiyel, içte olan bir güç.

SAĞLIK EN BÜYÜK KAZANIM

Sağlık hep sözde önemliydi. Sağlık en büyük hazinedir, en büyük kazançtır. Bunun gerçekliğini anladı insanlar. İnsanlar çoğu maddiyatı, dış görünüşü, kariyeri ön plana koyarak sağlığın önemini unuttular. Sağlık olmayınca bunların hiçbir değeri yok. Demek ki her şeyin başı sağlık. Bu sözün de altı koyu bir çizgiyle çizilmiş oldu.

Sağlığa dikkat etmemenin ileride ne tür sonuçlarla karşılaşabileceğimizi gördük. Sigara, içki, kötü alışkanlıklar gibi. Bu alışkanlıkların en ufak bir dengesizlikte insan hayatını etkileyebileceğini gördük. Spor, sağlıklı beslenme, kötü alışkanlıklardan uzak durmanın ne kadar önemli olduğunu fark ettik.

TEMİZLİK ŞART OLDU

Temizliğine önem vermeyen insanların hayatları değişti. Bu pek çok şeyi beraberinde getirecek bir durum. İlişkileri de sağlığı da düzene sokacak. Grip de düşecek. Çünkü artık bir mesafe koymaya başladık. Kimse otobüste birbirine yanaşmıyor. Hijyen arttı. Temizlik, insanı insan yapan bir sosyal olgu. Bunu da yitirmiştik. Birey olarak varız ama topluluk olarak sorumluluklarımızı yerine getirmezsek bunun sonuçlarının toplum olarak yaşanacağını gördük.  Bu bir yüzleşme oldu. Komşudaki hastalık bize de yansır. Biz ön plana çıktı. Birlikteliğin, paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu gördük, hastalığı da paylaştığımızı gördük. Ama en azından bundan sonra hastalığı değil, iyiliği, güzelliği paylaşalım.

OLMAZSA OLMAZLARI ANLADIK

Bazı meslek gruplarının farkına vardık. Özellikle sağlık çalışanlarının, doktorların önemini onlara muhtaç olduğumuz zaman görebildik. Ne kadar zor şartlar altında çalıştıklarını görüp onların değerini anladık. Sağlık sisteminin önemini anladık. Altyapı dediğimiz budur. Sadece yollar olarak düşünmemeli, sağlık altyapısı da önemli. Buna önem vermeyen ülkelerde çok büyük yıkımlar olduğunu görüyoruz.

BİLİME YATIRIM KAZANDIRDI

Her kriz döneminde herkes kaybetmez. Bazı gruplar da kazançlı çıkar. Alışveriş sitelerinin ciroları arttı. Teknolojiye önem veren sektörler öne çıktı. İnsanlar vitamin içmeye başladı. İnsanlar immün sistemlerini ayakta tutacak vitaminlerin, bunların farkına vardılar. Sağlık sektörüne yatırım yapan yatırımcılar, ilaç gibi, aşı gibi. Aşıyı bulan firmalar dünyanın en zengin firmalarının başına geçecek birkaç yıl içinde. Sonuçta bilime yatırım yapan insanlar da kazandı. Geleceğe, teknolojiye yatırım yapanlar bunun karşılığını alacak.

SİYASİ DÜZEN BÜYÜK BİR SINAV VERDİ

Bu dönemi atlattığımızda çok büyük kayıplarımız olacak. Bu çok acı. Ama sonunda kendimize gelmiş olacağız. Yani biz nerede hatalar yaptık, bunu herkes ve tüm ülke yöneticileri sorgulamaya başladı. Popülist politikalarla ülkelerini yöneten yöneticiler artık sorgulanmaya başlandı. Pek çok ülkede hükümetler, bakanlar istifalar ediyor. Bu daha işin başı. Bilim insanlarını, teknolojiyi göz ardı eden yöneticiler kaybetti ve kaybedecek. Yani bence gelecek güzel olacak. Acılı olacak ama güçlenmiş olarak, kuvvetlenerek, farkındalığımız artmış olarak daha iyi bir dünyaya uyanacağız.

Kişisel Gelişim Uzmanı Dr. Turhan Güldaş

Yazının devamı...

Mutluluğun anahtarı mantrada saklı

ÖNCEDEN PROGRAMLANMIŞ HAYATINIZA FORMAT ATIN  

Bilinçaltımızın programlamaları sonucunda hayatımızı yönlendiriyoruz. Küçük yaşlardan itibaren gelişen bu durumun farkında olmadığımız için müdahale edemiyoruz. Ancak bilinçlendiğimiz zaman nasıl etkilendiğimizi anlıyoruz. Çocuğuz, çevre ve aile faktörü, çevremizdeki insanlar bizi bir kalıba sokuyor. Biz o kalıplar çerçevesinde kişiliğimizi, kariyerimizi, ilişkilerimizi, psikolojimizi vb. şekillendiriyoruz. Bu bizim kendi kendimize yaptığımız bir şey değil. Bu çevrenin bize dayattığı bir programlama. Ama bu senin kaderin değil. Değiştirebilirsin. Nasıl mı? Bilinçaltı programlarını değiştirerek.

Kişiliğini geliştirirken her şey bilinçaltına kaydedilirken örneğin sen bir arabanın içindeydin ama direksiyonda değildin. Ne zaman kendi hayatının direksiyonuna geçersen, kendi programlamalarını bilinçaltına / beynine yerleştirirsen, o zaman bundan sonraki hayatını istediğin şekilde sürdürebilirsin. Peki neler yapabilirsin? Daha sağlıklı, daha özgüvenli, daha başarılı, daha zengin, ikili ilişkilerde sağlam adımlar atan, psikolojik olarak sakin ve dingin olabilirsin…

MANTRANIN GÜCÜ SANA YOL GÖSTERECEK

Bilinçaltına nasıl daha önce programlama yapıldıysa kendi kendimize yeni bir programlama yapabiliriz. Bu programlamayı nasıl yapacağız? “Sen başarısızsın, senden bir şey olmaz, çirkinsin, şişmansın, boyun kısa” gibi sözleri sürekli duya duya bir kişilik karakter oluşturduk. Daha önce nasıl insanlar bize telkin ettiyse şimdi bunu tersine çevireceğiz. Biz her günün bir fırsat olduğunu, bir yaşam kadar uzun olduğunu düşünerek bu programlamaları değiştirebiliriz. Kendi iyiliğimiz, faydamız, toplum faydası için bu programlamaları değiştirebiliriz. Her gün kendimizi geliştirerek idealimizdeki “biz” olabiliriz. Bunu da mantranın gücünden faydalanarak yaratabiliriz. Tek bir mantrayla daha mutlu bir yaşam elde edebiliriz.

DAHA SAĞLAM İKİLİ İLİŞKİLER KURABİLİRSİN 

“Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz.” Bu mantrayı yazdığın zaman, sen mükemmel sen olduğun zaman, ikili ilişkilerde karşındaki insan senin gerçek yüzünü görüyor; maskesiz, duru, dürüst, açık kalpli olduğunu anlıyor. Ve sen kendini olduğun gibi ifade edebiliyorsun. Karşındaki kişi senin gerçek yüzünü gördüğü için bu durumda sen de onun gerçek yüzünü daha kolay görebiliyorsun. Daha sağlıklı ve saf bir ilişki yaratıyorsun. Maskelerin olmadığı bir ilişki ortaya çıkıyor. Dolayısıyla da doğru ilişki ortaya çıkıyor.

EMPATİ YETENEĞİN GELİŞECEK

“Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz” derken empati yapabilirsin. Karşındaki kişiyi hemen yargılamadan ve olaylara onun gözüyle bakabilirsin, daha kolay özür dileyebilirsin. Bu, ikili ilişkilerde ben demenin dışına çıkabilmektir. İkili ilişkilerdeki en büyük sorun ego kavgasıdır. Verdiğim mantradaki biz kavramını ortaya koymanın mantığı şudur: Önceliğimiz biziz. Sadece ben yokum, sen de varsın. Böyle olunca karşındaki insan kırılmaz, bozulmaz. Gerektiği zaman biz özür dilemesini bilirsin. Çünkü artık egomuzdan sıyrıldık, hayatımızdan çıkardık. Dolayısıyla ikili ilişkilerde çok daha seviyeli, paylaşımcı bir durum ortaya çıkar.    

SAĞLIKLI YAŞAMDA SANA YOLDAŞ OLACAK

“Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz” dediğin zaman sağlık da önemli oluyor. Beden sağlığı. Bu durumda spor yapman gerektiğinin bilincine varıyorsun. Daha zinde sağlıklı bir bedene ihtiyacın olduğunu anlıyorsun. Bunun için spor diyoruz, sağlıklı beslenme diyoruz, vitaminler diyoruz. Bunları hatırlatıyor bize her gün mantra. Bu mantrayı her gün 100- 150- 200 kere yazdığınız zaman sizin bilinçaltınızda, arka planınızda her dakika tekrar ediyor. Böylelikle yediğinize içtiğinize dikkat ediyorsunuz. Spor yapmanız gerekiyorsa beyniniz “hadi kalk spor yapacağız” diyor. Sağlıksız beslenmeye yönlendiğiniz anda hop “dur orada” diyor, seni frenliyor. Onun için bilinçaltımızı bize bir rehber olarak görebiliriz, bu mantra düzeninde bir arkadaş olarak, bir yoldaş olarak görebiliriz. Her gün yazdığın mantramız sayesinde bilinçaltımız bir rehber olacak, sağlıklı bir yaşam boyunca bize yoldaş olacak.

ÖZGÜVENİ ARTIRACAK

Bu mantrayla, kendimize “mükemmeliz” diyerek özgüvenimizi artırıyoruz. “Biz mükemmeliz, daha mükemmel bizi yaratıyoruz” dediğimiz zaman insanın kendine güveni geliyor. Birçok insan kendini çöp, boş, değersiz görüyor. Bunu ortadan kaldırıyor. Potansiyelimizi, yapabileceklerimizi açığa çıkarıyor. Ve her gün yapıp başardıklarımızla özgüvenimiz daha da yükseliyor. İlerleme kaydettikçe daha iyi hissediyor ve daha özgüvenli oluyoruz. Ve her gün yapmak için de bir neden ortaya çıkıyor.

ARTIK FIRSATLARI KAÇIRMAYACAKSIN

“Bugün daha mükemmel bizi yaratıyoruz” derken o gün bize gelebilecek her türlü şansı da kapıyoruz. Çünkü biz açığız, o sırada açız, beklentideyiz. Bugüne, o ana konsantreyiz. Önümüze çıkan hiçbir fırsatı, şansı kaçırmıyoruz. Çünkü o anda, şimdide ve farkındayız. Başarıyı/şansı kendimize çekmemizi ve ortaya çıkan şansları görmemizi sağlıyor. Önemli olan beynimizi uyanık tutmak. Farkında olmayan insanın, bütün fırsatlar sağından solundan geçer gider.

PARAYI KENDİNE ÇEKECEKSİN

Para bir amaç olmasa da bir araçtır. Hayatımızda çok önemli olan bir araçtır. Daha iyi yaşamak için gerekli araçlardan biridir. Bunun önemini biliyor ve farkındayız. O zaman daha iyi çalışıyoruz. Konsantre çalışıyor ve işimize yükleniyoruz. Daha yaratıcı fikirler buluyoruz. Ve parayı da kendimize çekmiş oluyoruz. Potansiyeliniz arttıkça size gelen para da artacaktır.

DAHA MUTLU OLMAK ELİNİZİN ALTINDA

Bu mantra sayesinde daha sakin oluyoruz. Bir insanın daha mükemmel olması için daha soğukkanlı olması gerekir. Farkındalığın arttığı zaman öfkelenmiyorsun, özgüvenin arttığı zaman telaşlanmıyorsun, daha sakin hareket ediyorsun. Kendin farkında olarak, kendi hatalarını daha iyi görebiliyorsun. Kendine kavga etmekten vazgeçiyorsun. Çünkü artık biz dediğimiz zaman beynimizle, bilinçaltımızla, çevremizle, evrenle biriz ve bunların hepsi bizim iyiliğimiz için çalışıyor.

Dolayısıyla bu mantra hayatınızda mutluluğun anahtarı olan bir mantradır. Mutlu olmak, daha güzel, daha verimli bir hayat yaşamak istiyorsak, yaşadığımız andan zevk almak istiyorsak, çevremizin bizim farkımıza varmasını istiyorsak, iç dünyamızla dış dünyamızla barışmamız lazım. Biz bütün olduğumuz zaman daha güçlü oluyoruz. Her insanda 50 milyar civarında hücre var.  Ben dediğin zaman hangi hücreye hitap ediyorsun? Ancak biz dediğin zaman, bu 50 milyar hücreye “biz, bir bütünüz” diyebiliyorsun. “Beraberiz, birlikte hareket ediyoruz. Ben sana değer veriyorum. Sensiz olmaz. Beraber olduğumuz zaman güçlüyüz. Biz daha iyisini yapıyoruz ve daha iyisini yapabiliriz. Biz mükemmeliz ama daha mükemmel bizi yaratıyoruz.” Daha mükemmel bizi yarattığımız an daha mükemmel bir çevre, mükemmel bir dünya yaratıyoruz. Daha mükemmel dünyamızı yarattığımız zaman daha mükemmel toplumu yaratıyoruz. Ve böylelikle daha mükemmel bir dünyanın oluşmasına vesile olabiliriz.

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.