SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Mood tracker nedir?

Sağlıklı kalmak için, fiziksel ve zihinsel sağlığımızı düzenli olarak yönetebilmemiz gerekir.

Konuşmalarımızın çoğu ''Nasıl hissediyorsun?'' sorusuyla başlıyor. Çünkü yaptığımız ve düşündüğümüz her şey ruh halimizden ilham alıyor.

Mood tracker; bir ruh hali izleyici, kişinin ruh hali kaydını düzenli aralıklarla tutması için kullanılan bir araçtır.

Bu aracın amacı, ruh hallerinin zaman içinde ve farklı durumlar ve koşullar nedeniyle nasıl değiştiğine ilişkin kalıpları aramaya yardımcı olmaktır.

Ruh halimiz üzerinde olumsuz etkileyen şeylerden kaçınabilir ve olumlu etkisi olan olayları ve çağrışımları sağlayabilir. Ruh halinizi yansıtmak, onu daha etkili bir biçimde yönetmenize yardımcı olabilir. Bunun sağlıkla ilgili kararlar almanızda önemli etkisi olacaktır. Özellikle depresyon ve anksiyete gibi sorunların takibi ve farkındalığı için fayda sağlayacaktır.

Ruh Hali Takibi Bize Neler Sağlar?

- Ruh hali değişikliklerine ve ruh hali değişimlerine neden olan iç ve dış tetikleyicileri fark etmemize yardımcı olur.

- Uyku, diyet ve günlük aktiviteler gibi faktörlerin ruh halimizi nasıl etkilediği hakkında bilgi edinmemizi sağlar.

- Belirli ruh halinizin tekrarladığı belirli günler ve saatler gibi kalıpları görmemizi sağlar.

Ruh hallerinin kaydı akıllı telefon uygulamaları veya günlükler aracılığıyla yapılabilir. Ruh hali izleyicisini daha etkili hale getirmek için;

Dürüst olun. Olumsuz duyguları örtbas etmek ve sadece olumlu olanları kaydetmek cazip gelse de, mümkün olduğunca açık sözlü olmak önemlidir.

Mutlu ruh hallerini de takip edin. Bazen kendimizi kötü hissettiğimizde ruh halimizi takip etmeyi hatırlamak ve daha iyi hissettiğimizde ruh hali izleyicisini görmezden gelmek daha kolaydır. Ancak hem iyi hem de kötü ruh hali kalıplarımıza genel bir bakış atmak önemlidir. Bu nedenle, farklı zamanlarda ruh hallerini takip etmek için çaba gösterin, böylece tüm ruh hali yelpazenizi tam olarak yakalayabilirsiniz.

Düzenli aralıklarla kontrol edin. Ruh hali kalıplarınızı yakaladığımızdan emin olmanın bir yolu, gün boyunca düzenli aralıklarla ruh halimizi not almaktır. Örneğin, sabah, gün ortası ve akşam ruh halinizi kaydedebilirsiniz. Bu, duygularımızın zaman içinde nasıl dalgalandığını anlamamıza yardımcı olur.

Kısaca özetlemek gerekirse Mood Tracker, ruh hali izleyicileri, duygusal durumlarımızı daha iyi anlamamıza zihinsel sağlığımızı iyileştirmemize yardımcı olabilecek bir araçtır. Bu araçlar yalnızca ruh sağlığı müdahalelerinin ruh halimize yardımcı olup olmadığını belirlemek için yararlı olmakla kalmaz, aynı zamanda ruh halinizin fiziksel sağlığınızı nasıl etkileyebileceğini görmenize de yardımcı olabilir. Örneğin, üzüntü, endişe ve stres duyguları yaşarken sağlıklı beslenme veya iyi uyuma olasılığınızın düşük olduğunu fark edebilirsiniz.

Yazının devamı...

İlişkinizde manipüle mi ediliyorsunuz?

Manipüle eden insanlar, başkalarını etkilemek için zihinsel çarpıtma ve duygusal sömürü yaparlar. Amaçları, istediklerini elde etmek için başkaları üzerinden güç ve kontrol sahibi olmaktır.

Bir manipülatör zayıflıklarınızı bilir ve size karşı kullanır. Farkında olmadan partnerinizle olan ilişkinizin günlük dinamiği haline gelir.

Manipüle Edildiğinizin İşaretleri

- Zorlayıcı olma

- İhtiyaçlar ve istekler konusunda belirsiz olma

- Suçlayan

- Eleştiren ve onaylamayan

- Kendini ağlayarak ifade etmeye çalışma

- Tehdit ve ültimatom savuşturan

- Öfke nöbeti geçiren

- Yalan söyleyen ve gerçeği çarpıtan

- Karşısındakini utanç ve suçlu hissettiren

- Abartılı hayal kırıklığı

- Sözlerinizi çarpıtan

- Parayı veya değerli bir şeyi alıkoyan

- Bilgiyi saklayan ve gizleyen

- Cinselliği veya sevgiyi esirgeyen

İnsanlar Neden Başkalarını Manipüle Eder?

Genel olarak insanlar istediklerini elde etmek için başkalarını manipüle eder. Eşlerini cezalandırma, kontrol etme veya hükmetme ihtiyacı hissedebilirler. Merhamet veya ilgi arıyor olabilirler veya bencil güdülere sahip olabilirler.

Manipüle eden insanlar bazen işlevsiz bir köken aileden gelmiş olabilirler. Temel ihtiyaçları veya sert cezalardan kaçınmak için manipüle edilmiş olabilirler. Başkalarıyla iletişim kurmanın yolunun bu olduğunu öğrenmiş olabilirler.

Manipülasyonun Sonuçları

Manipülasyon zamanla tüm ikili ilişkilere zarar verir. Sürekli manipüle eden kişi neler hisseder;

- Sürekli kendini savunma ihtiyacı

- Evlilikte (ilişkilerde) güven eksikliği

- Güvenlik eksikliği

- Ciddi bir kendinden şüphe duygusu

- Yanlış bir şey yapmasa bile özür dileme ihtiyacı

- Memnuniyetsizlik, incinme, kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı gibi olumsuz duygular

Manipülasyon Konusunda Ne Yapmalıyız?

İletişim kurmanın olgun ve sağlıklı yollarını aramalıyız. Manipülasyon ve diğer duygusal istismar biçimleri asla kabul edilemez. Peki neler yapabiliriz;

- Sanki manipülasyon önemli değilmiş gibi davranmayın

- İlişkinizdeki manipülasyon devam ederse mutlaka profesyonel yardım alın

- Kendinizi manipüle ederken bulursanız, mutlaka cümlenin ortasında durun ifadelerinizde daha açık ve net olmaya çalışın.

- Siz veya eşinizin ne zaman manipüle ettiğini fark edin

- Manipüle edildiğinizi fark ettiğinizde mutlaka bunu karşınızdakiyle paylaşın ve neler hissettiğinizi mutlaka açıkça dile getirin.

Manipülasyonla yaşamak çok zordur. Bunu dile getirmek dürüstçe paylaşmak çok önemli. Siz ve sevdikleriniz dürüst ve sevgi dolu iletişimi hak ediyorsunuz. Sevgiyle kalın.

Aile Danışmanı

Şeyma ABAY

Yazının devamı...

Kocanız Taze Baba mı?

Tebrikler, ebeveyn oluyorsunuz. Korkmayın hiç kimse doğuştan ebeveyn değildir, ancak pek çoğumuz zamanla iyi birer anne baba olabilir, kendimizi geliştirebilir, daha da iyiye gidebiliriz. İyi ebeveynlik deneyim, cesaret ve kendini iyi tanımayı gerektirir.

Bu yeni rolün zaman zaman sizden tahmin ettiğinizden de fazlasını talep edeceğini göreceksiniz ama unutmayın, işin güzel yanı şu: Daha iyi bir ebeveyn olduğunuzda daha iyi bir insan da olacaksınız.

Anne babalık uzun vadeli bir proje; önünüzde en az yirmi yıl olduğunu düşünürseniz...

Bu projede yalnız değilsiniz. Bebek bezi değişiklikleri, beslenme programları, uykusuz geceler...

Tüm faaliyetlerinizin yeni merkezi artık bebeğiniz. Taze bir anne ve onun kadar meraklı ve istekli taze baba; kocanız...

Yeni rollerinizde size anne olarak ufacık bir görev daha düşüyor. Kocanızı yeni baba olmaya desteklemek. Peki bunu nasıl yapmalısınız?

Bir Adım Geri At

Bebeğinizin emzirirken, uyuturken, hatta banyo yaparken yanındasınız. Aranızda ilk bağ oluşuyor. Bu fırsatı bekleyen biri daha var, kocanız. Ona bebeğe bağlanma fırsatları sunun. Kocanıza yapabilecekleri için ara sıra mola vererek fırsat verin.

Ona Rehberlik Et

Fırsat sunduktan sonra bile, kocanız bebeğe yapamayacakları konusundaki gerginliği nedeniyle geri durabilir. Çoğu zaman yeni babalar bebekleri doğru tutamayıp, incitmekten çekinirler. Ona doğru pozisyonları göster ve güven duymasını sağla.

Sabırlı Ol

Kadınlar olarak, bebeğimizin ihtiyaçlarını bir anda anlayabilmemiz için doğal annelik içgüdülerimiz var. Ancak bu, kocanız için geçerli değildir. Bu yüzden bebeği hakkında bir şeyler öğrenmek için çaba sarf ettiğinde sabırlı olun.

Çabalarını Takdir Et

Kocanız iyi bir baba olmak için çok çaba sarf ediyor. Çocuk bezini değiştirmeyi, bebeği yorgun olduğunuzda sakinleşmek için devralmayı öğrenebilir ve arkadaşlarınızı ziyaret etmek isterseniz bebek bakıcılığına bile gönüllü olabilir. Çabalarını takdir ettiğinizde, onu devam etmesi için motive olacaktır.

Uyumlu, kendine güvenen, bağımsız ve mutlu insanlar yetiştirebilmek için öncelikle kocanızla sonra çocuğunuzla bir bağ oluşturmalı, BİZ duygusunu yaratmalısınız. Bu bağ bir kere doğru kurulduğunda ve doğru iletişim sağlandığında, yaşanacak bütün sıkıntılara, uykusuz gecelere direnecek ve bozulmadan kalacaktır. Çocuğunuzun ilk adımları, okuldaki ilk günleri, ilk aşıları ve ilk kalp kırıklıkları gibi anlarda hep yanınızda olacak. Kısacası hayatı hayat yapan bütün iniş çıkışları birlikte göğüslemenizi sağlayacak... Bu yeni görevde tüm ebeveynlere başarılar...

Aile Danışmanı

Şeyma ABAY

https://www.instagram.com/uzmailedanismani/

Yazının devamı...

İlişkilerde Bağlanma

İnsan olarak doğduğumuzda beslenmak, korunmak, avunmak ve duygularımızı düzenlemek için başkalarına ihtiyacımız vardır. İhtiyaçlarımızı karşılayan kişi/ler ile aramızda oluşan ilk bağlar, dünyayla ve diğer insanlarla kurduğumuz bağların öncülü, kendiliğimizin yapıtaşlarıdır. ''Başkaları'' tarafından sahiplenilmek, korunmak, sevilmek, önemsenmek bir taraftan zihnimizde ''kendi doğru modelimizi'' oluştururken, diğer taraftan da insanların güvenilir, ilgi ve sevgi sunmaya hazır bireyler olduğuna dair olumlu bir ''başkaları modeli'' oluşturur (Bowlby 1988).

Bebekliğimizde ihtiyaç ve beklentilerimiz yeterince karşılanmamışsa, bağlanmaktan kaçınma ve kaygı tepkileri geliştiririz. Stres altında olduğumuzda, hastalandığımızda ya da ihtiyacımız olduğunda bize bakım verenlerin tutarsız, yetersiz veya dengesiz karşılık vermeleri, sinirli ve kaygılı olmaları, orantısız bir şekilde mücadeleci olmaları bağlanma kaygısının artmasına ve strese karşı aşırı duyarlılık oluşturan ''yüksek aktivasyon'' stratejilerini geliştirmemize yol açar. Bu da yakın ilişkilerde eşimizin davranışlarına ve ulaşılabilirliğine aşırı dikkat harcama ve bu yöndeki seçici algımızda keskinleşme, ilişkilere ve eşe ''yapışma'', sürekli yakınlık ve onay aramanıza neden olur.

Çocuklukta temeli atılan bağlanma stilimiz, yakınlık kurma kapasitenizin, güven duygunuzun ve özgüveninizin temeli olduğu için, yetişkinlikteki romantik ilişkilerinizide şekillendirir.Güvenli bağlanma stiline sahip bireyler, karşılıklı doyum sağlama ve duygusal açıdan güvenli bir ilişki oluşturmada, evliliğin gelişimsel görevlerini yerine getirmede başarılı olurken, güvensiz bağlananlar stresli bir evliliğe zemin oluşturmaktadır.

Aile kendisini düzenleyen ve kendi içinde evrim geçiren bir sistemdir. Her bir üyenin bağlanma stili, evlilik iişkisini yakından etkiler. Çiftlerin birbirlerinin durumlarını karşılıklı düzenlemeleri biyolojik ödül mekanizmaları aracılığıyla, kendini güvende hissetmeyi sağlamaktadır. Böylece güvensiz bağlanma stili ile ilişkisine başlayan bir eş, ilişkide yeterli destek bulduğunda daha güvenli, daha az kaygılı hale gelir.

İlişkilerde sorun yaşayan çiftler uyumsuzluk yüzünden uzun süreli tekrarlanan çatışmalar sonrası ya da eşlerden birisinin tükenmişliği nedeniyle aile ve çift danışmanlarına yönelebilirler. Bu süreçte her iki eşin bağlanma stillerinin ele alınması, çiftlere bu konuda farkındalık sağlanması olduça önem taşır.

Şeyma ABAY

Aile Danışmanı

Yazının devamı...

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

Kadına yönelik şiddet, ulusal ve uluslararası tüm gelişmelere rağmen, coğrafi sınır, ekonomik gelişmişlik ve öğretim düzeyine bakılmaksızın tüm dünyada ve kültürlerde yaygın olarak görülen evrensel bir sorundur.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün geçmişten günümüze uzanan kanlı bir tarihi var:

25 Kasım 1960'ta Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabel'in cesetleri bir uçurumun dibinde bulundu. Mirabel kardeşlerin, tecavüz edilerek vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı ve onlar diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü oldu.

Mirabel kardeşlerin öldürülmesinden sonra ertesi sabah gazetelerde bu ölümlerin bir kaza sonucu meydana geldiğini anlatan bir haber çıktı. Ama gerçek göründüğü gibi değildi. Mirabel kardeşler, ülkelerinde siyasal özgürlük için kararlılıkla mücadele ederek Latin Amerika'daki diktatör Rafael Leonidas Trujillo'ya meydan okudu. Bu yüzden diktatörlük tarafından zulme uğrayarak pek çok kez hapsedildiler ve en son olarak da 25 Kasım 1960 yılında arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkenceyle vahşice katledildiler. Sonrasında, bu katliam kayıtlara "araba kazası" olarak geçti. 1981'de Dominik Cumhuriyeti’nde toplanan Latin Amerika Kadın kurultayında; 25 Kasım, "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü" olarak kabul edildi. Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler, 17 Aralık 1999'da, 25 Kasım'ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesine karar verdi.

Uluslararası ve ülkemizinde olduğu Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) kadına yönelik şiddeti; “Kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik zarar veya ıstırap veren veya verebilecek olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem veya bu eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma” olarak tanımlamaktadır.

Ülkemizde 2014 yılında gerçekleştirilen “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması” sonuçlarına göre: Kadınların %36’sı yaşamının herhangi bir döneminde eşi veya birlikte olduğu erkeklerin fiziksel şiddetine, %12’si cinsel şiddete, %44’ü psikolojik şiddete, %30’u ekonomik şiddete maruz kalmaktadır.

Dünyada her üç kadından biri, eşi veya birlikte olduğu erkek tarafından fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmaktadır.

Kadınları, çocukları, aileyi ve toplumu olumsuz olarak etkileyen kadına yönelik şiddet farklı biçimlerde karşımıza çıkmaktadır.

Fiziksel şiddet: Tokat atmak, bir şey fırlatmak, tartaklamak, vurmak, tekmelemek, sürüklemek, bıçak, silah gibi aletlerle zarar vermek…

Cinsel şiddet: İstemediği halde cinsel içerikli ifadeler kullanmak, cinsel ilişkiye zorlamak, hamile kalmaya, doğurmaya veya doğurmamaya zorlamak…

Psikolojik şiddet: Hakaret etmek, küfür etmek, aşağılamak, korkutmak, kendisini veya yakınlarını tehdit etmek…

Ekonomik şiddet: Çalışmaya engel olmak, zorla çalıştırmak, kadının gelirini elinden almak, ev harcamaları için para vermemek…

Israrlı Takip: Kişinin kendi güvenliğinden korku duymasına neden olacak şekilde sürekli telefon ile aramak, kısa mesaj veya e-posta göndermek, sosyal medya yolu ile takip etmek, istemediği zaman ve mekânda karşısına çıkmak, istemediği halde hediye göndermek…

ŞİDDET DÖNGÜSÜ
Şiddet, genelde bir döngü halinde gerçekleşmektedir.
Bu durum, kadının şiddete uğradıktan sonra gerekli önlemleri almak için harekete geçmesinde de bir engel oluşturmaktadır.
Şiddetin tekrarlanabileceğini bilmek, erken önlem almak açısından önemlidir.

ŞİDDET DÖNGÜSÜNÜN AŞAMALARI
Şiddet uygulayan kişi çeşitli sorunları bahane ederek gerginlik yaratır. Şiddet uyguladığı kişinin davranışlarını kontrol etmeye çalışır. Yapması ve yapmaması gerekenleri söyler. Mağdur kendini endişeli hisseder, gergin atmosferi hafifletmeye, sözleri ve davranışları konusunda dikkatli olmaya çalışır.

KRİZ DÖNEMİ
Şiddet uygulayan, sözlü, psikolojik, fiziksel, cinsel veya ekonomik olarak karşısındaki kişiye saldırır. Mağdur kendini aşağılanmış, üzgün hisseder ve haksızlığa uğrar.

PİŞMANLIK DÖNEMİ
Şiddet uygulayan, pişman olup veya pişman olduğunu söyleyip mağdurun gönlünü almaya çalışır ve olumlu bir tutum sergiler. Mağdur, şiddet uygulayanın çabalarını olumlu karşılar.

BAHANE DÖNEMİ
Şiddet uygulayan, davranışları için bahaneler üretir. Mağdur, şiddet uygulayanın bahanelerini (gerekçelerini) anlamaya çalışır, değişmesi için yardım eder, kendi algılarından şüphe eder ve durum için kendini sorumlu hisseder.

Bu döngü sessiz kalındığında, dönemler tekrarlanarak devam eder.

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele

Kadına yönelik şiddetle mücadele; çok yönlü, bütüncül bir yaklaşımı ve toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesini gerektirir. Dolayısıyla, disiplinlerarası bir yaklaşımla çalışmaların yürütülmesi ve ilgili tüm tarafların önleme, koruma, cezalandırma ve politika boyutuyla sürecin içinde yer alması son derece önemlidir.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü ile başlayıp 10 Aralık İnsan Hakları Günü sona eren Uluslararası 16 Günlük Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetle Mücadele Kampanyaları halen yürütülüyor.

Şiddete Uğrayan Kadın Nasıl Mücadele Etmeli?

Şiddete uğrayan kadınların nereden yardım alabileceklerini bilmelerinin bu durumla mücadele etmeleri açısından çok önemlidir.

Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı Alo 183 , ALO 155 Polis İmdat, ALO 156 Jandarma İmdat,112 ACİL, 0212 656 96 96 Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattını arayabilirler. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünde veya Aile ve Sosyal Politikalar İlçe Müdürlüğünde, Aile Danışma Merkezleri ve Toplum Merkezlerinde ücretsiz olarak danışmanlık, rehberlik,yönlendirme hizmetleri alabilirler. ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) şiddet uygulayan ve şiddete maruz kalanlara yönelik verilen tedbirlerin etkin olması için izleme yapan birimlerdir. Bu merkezlerde hukuki, psikolojik, mesleki ve danışma gibi farklı alanlarda hizmetler sunulmaktadır. Ayrıca sığınma evleri ya da diğer adıyla konukevleri, şiddete uğrayan veya risk altındaki kadınların varsa beraberlerindeki çocuklarıyla birlikte, geçici süre ile barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulmuştur. Bu hizmeti başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü olmak üzere, sivil toplum kuruluşları, belediyeler, kaymakamlıklar ve valilikler yürütmektedir.

ŞİDDET MAĞDURU NASIL KORUNUR?

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun şiddeti derhal önlemeye ve gerekli desteği sağlamaya yöneliktir. Bu kanun gereğince şiddete maruz kalan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan herkes, ilgili makam ve kurumlara başvurabilir. Bu kurum ve makamlar şiddete uğrayan ve şiddete uğrama tehlikesi içinde bulunan kişilerin bizzat başvurması zorunlu değildir. Şiddeti öğrenen veya tanıklık eden kişiler de başvurabilir.

Şiddete Karşı Sessiz Kalma!

Yazının devamı...

Okula Dönüş Rutininizi Planladınız mı?

Çok sevdiğimiz tatili geride bırakıyoruz. Kısa süre sonra okullar açılıyor. Tatil rahatlığına ve düzensizliğe alışmış çocuklarımızın, okul rutinini planladınız mı? Yazdığım fikirlerin yardımıyla yeni okul rutininizi kişiselleştirip, planlayabilirsiniz.

Okul rutininizi kurmak için fazla beklemeyin.Çocuklarınızı belirli bir saatte yatma alışkanlığına sokmak için ne kadar beklerseniz, sabahları erken kalıp okula gitmek çocuğunuz için daha zor olacak.

İyi Bir Gün İyi Bir Uyku ile Başlar

Sabah hangi saatlerde kalkmak zorunda kaldıklarını bilirseniz, çocuklarınızın ne zaman yatağa gitmesi gerektiğine karar vermek çok daha kolay olacaktır. Çoğu uzman, çocukların en iyi durumda olmaları için her gece 9 ila 10 saatlik bir uykuya ihtiyaç duydukları konusunda hemfikirdirler, 8 saat ise minimum uyku olmalıdır. Örneğin, çocuğunuzun saat 7: 30'a kadar okula hazırlanmak için saat 6'da uyanması gerektiğini biliyorsanız, çocuklarınızın saat 19: 30'a kadar yatmaya hazırlanmaları gerekir.

Okulun ilk gününden birkaç hafta önce, daha erken yatma zamanlarına başlamalısınız. Çocuklarınızı her gece (yarım saatlik artışlarla) biraz daha erken yatırın. Bu süreci ne kadar çabuk başlatırsanız, yeniden erken yatmaya alışması daha kolay olacaktır.

Çocuklarınıza iyi bir gece uykusunu almasının önemini açıklayın. Uyku sırasında vücudun kendini iyileştirdiğini söyleyin. Yeterli uyku almak, onlara okul günü boyunca uyanık kalmaları için ihtiyaç duydukları enerjiyi verecektir.

Akşam Rutinleri

Çocuklarınıza bir gece önceden ertesi gün okulda ne giyeceklerini seçmelerini, banyo yapıp pijamalarını giymelerini ve yatmalarına alıştırın.

Böyle bir rutine sahip olmak ve bir aile olarak kullandığınız herhangi bir programa sahip olmak, onlara güçlü bir tutarlılık duygusu kazandıracaktır. Bu süreç, çocuklarınızdan yatmadan önce şikayetinizi azaltabilir.

Daha büyük çocuklara genellikle daha küçük çocuklardan daha geç kalmasına izin verilir, ancak bu onların çok geç kalmasına izin verilmesi gerektiği anlamına gelmez. Onlarda aynı rutini takip etmeli - kıyafetlerini seçmeli, kişisel ihtiyaçlarına dikkat etmeli ve her zamankinden daha erken yatmalı - böylece iyi bir gece uykusu çekmeye hazır olacaklardır.

Bir okul gününden önceki gece kıyafetlerini seçmek için zaman ayırdıklarında, “Anne, mavi tişörtümü gördün mü?” Veya “Anne, ayakkabılarım nerede?” Gibi sorularla karşılaşmayacaksınız. Geceden hazırlıklar, ertesi sabah akışı çok daha sorunsuz hale getirir.

Yatağa girdiklerinde yaşlarına uygun olarak, bir uyku vakti hikayesini okuyun ya da o gün olan bir şey hakkında veya konuşmak istedikleri bir şey hakkında sohbet edin.

Ertesi günü onlarla konuşun. Hangi aktiviteleri planlanlıyorsunuz? Doktor randevusu var mı? Çocuğunuzu alışılmadık bir zamanda okuldan alacak mısınız? Okuldan eve döndükten sonra neler yapacaksınız? Onları bir sonraki güne hazırlamak için yapabileceğiniz her şey, tüm aile için işlerini kolaylaştırır.

Sabah Rutinleri

Küçük çocuklar için, her sabah yapmaları gereken şeyler tablosu oluşturmak iyi bir fikirdir. Aşağıdaki öğelerle birlikte "yapılacaklar" listesi oluşturmak için resimleri kullanmak isteyebilirsiniz:

Yazının devamı...

Karne Hediyesi Alınmalı mı?

Ebeveynler olarak çocuklarımızın okulda ve gelecekteki yaşamları boyunca başarılı ve iyi olmalarını istiyoruz. Bu hedef için her şeyi yapmaya istekliyiz .Çocuğumuz bir yıl daha okula gitti çalıştı, çabaladı ve sonunda eve iyi veya kötü notlar olan bir karne getirdi. Notlar çabaları için kısa süreli bir motive edicidir, çocuklarımıza öğrenme sorumluluğu kazandırmaz. Eğitim ve öğrenme bir zamanlar biz ebeveynlerinde tecrübe ettiği üzere sadece bir okul çalışması değildir, yaşam boyu gerçekleşir. Bu yüzden burada sorumluluğunuz büyük.

İç motivasyon mu ödül mü?
Çoğumuz çocuklarımızın içsel olarak motive olmasını istiyoruz - başka bir deyişle, çocuklarımızın iyi dereceler kazanmalarını somut ödüller olmaksızın çalışmak istemelerini istiyoruz. Okula başladıkları zaman, birçok çocuk içsel olarak motive olur ve bizim işimiz onların bu kaliteyi sürdürmelerine yardımcı olmaktır. Çocuk içsel olarak motive edilirse ve iyi dereceler için somut ödüller teklif edilirse, bu çocuk muhtemelen ödülleri kullanmaya başlayacaktır ve gelecekte bir ödül varsa ancak iyi notlar alabilecektir. Dış motivasyon (hediye), iç motivasyonu (öğrenmek) azaltır.

Pozitif ebeveynlik sürecinin bir parçası olan cesaretlendirme önemlidir. Güzel yaptığı bir ödev karşısında ''iyi iş , aferin '' demeniz çocuğunuza özgüvenini hatırlatmanızı sağlar. Başarılarından doyum elde etmesini sağlar, gerçek değerini öğrenir. Teklif edilen hediyeler için değil öğrenmek için çalışmasını sağlar. Uzun vadede bir çocuğun en iyi ödülü övgü ve teşviktir.

Karne hediyesi, çocuğu gerçek amaçtan (öğrenmek) uzaklaştırır, sadece notlara odaklanmasını sağlar. Başka bir nokta ise karne hediyesi çocuğunuza kötü not alma hakkı verebilir. Çocuk, “İyi not alırsam hediye alacağınızı söylediniz. Ben hediye istemiyorum. Öyleyse kötü not alabilirim” diyebilir.

Ne yapmalıyız?
Çocuklarımızın iç motivasyonunu hediye ve rüşvette aramamalyız. Çocukların çabalarını övün ve överken yaptığı eylemi vurgulayın notu değil. Karne sonrası aile toplantısı veya aile yemeği ya da birlikte yapılacak ve birlikte karar verilecek bir etkinlik, kutlanma en güzelidir.


Şeyma ABAY
Aile Danışmanı


https://www.instagram.com/uzmailedanismani/

Yazının devamı...

Eyvah Ebeveyn Oldum! Kendinize Güvenmenin 10 Yolu

Yeni doğmuş bir bebek kullanım klavuzu ile Dünya'ya gelmez. Bunun yerine ebeveynlik deneme ve yanılma ile öğrenilir. Bu her şeyi yanlış yaptığınızı hissetmenize neden olabilir. Medyadan ve "sosyal" medyadan olumsuz etkilenme de üzerine eklenince kendinizi "Dünya'nın en kötü ebeveyni" hissedebilirsiniz.

Kendinize ve seçimlerinize inanmaya nasıl başlayabilirsiniz? İşte yolları;

1. Helikopteri durdur. Ebeveynler rehber olmalı, gardiyan ya da izleyici değil. Bunu anlayanlar genel olarak daha mutlu, daha sağlıklı ve daha büyük yaşam ve evlilik memnuniyeti ve çocuklarıyla daha güçlü ilişkiler kuruyorlar.

2. Unutma, ebeveynlik bir bilim değildir. Bütün bebekler bireydir, yani bir arkadaş ya da akrabasının bebeği için işe yarayan şey sizin için çalışmayabilir. O zaman sizin ve bebeğiniz için en iyisini yapın ve başkalarının söylediklerine endişelenmeyin. Bebeğiniz sağlıklı ve iyi olduğu sürece gerisi önemli değil.

3. Yanınızda bulunanlardan tavsiye alın. Güvendiğiniz büyükanne/büyükbabalarla görüşme için zaman harcayın. Hangi dersleri öğrendiler? Neyi farklı yaptılar? Bizden daha yaşlı insanlarda zengin kaynaklara ulaşmayı sık sık unutuyoruz. Bunu yaparak, onların bilgelik yıllarından faydalanıp, bu tecrübelerle kendimize daha güvenebiliriz.

4. Okuyun. Ebeveynlik konusunda daha fazla kitap okuyun, ne kadar bilgili olursanız, ebeveynlik becerilerinizde daha iyi hissedeceğinizden emin olun.

5. Kendinizi karşılaştırmayın. Bir bebek sahibi olmak sizi bir rekabetin içinde olduğunuzu hissettirebilir.Diğer ebeveynlere ayak uydurmak yorucudur. Bunu yaparak kendinizi üzmeyin.

6. Yardım almak. Pek çok yeni anne, kendilerini uykusuzluktan ve doğum yaraları bile henüz iyileşmeden, her şeyi kendileri yapmaya çalıştıklarından ( ev işleri ve bebek bakımı gibi) boğulmuş hissederler . Bu görevleri herhangi bir bütçeye devretmenin yolları vardır. Akrabalar, arkadaşlar ve komşular evcil hayvan bakımı, ayak işleri, çamaşır yıkama ve yemek hazırlığı konusunda yardımcı olabilir. Ya da gerektiğinde yardım etmek için birini tutabilirsiniz.

7. İnsanları ve sizi strese sokan ve ebeveynliğinizi zayıflatan şeyleri sınırlandırın veya ortadan kaldırın. Yeni bir ebeveyn olarak daha hassas ve daha kolay bunalmış hissedebilirsiniz. Kendinizi olumlu insanlarla çevirin.

8. Kendinize güvenin. Bir şey doğru hissettirmiyorsa, yapmayın. Düşündüğünüzden daha fazlasını biliyorsunuz.

9. Hatalara izin verin. Biz insanız ve çoğu zaman yaptığımız hatalardan öğreniyoruz. Bu yüzden yeni doğanlar dayanıklıdır. Hata yapmaktan korkmayın.

10. Destekleyici bir oyun grubu arayın. Bunları mahallenizde, Facebook'ta, doktorunuzdan veya ebenizden öğrenebilirsiniz. Verilecek tavsiyeler her zaman doğru olmayabilir, aynı zorlukları yaşayan bir grup anneye sahip olmak, yeni annenin her gün ihtiyaç duyduğu desteği ve güvenceyi sunacaktır.

Kısacası artık ebeveyn oldunuz.Kendinize güvenin, kendinize güvenmenize sizin kadar artık bebeğinizinde ihtiyacı var...

Şeyma ABAY

Aile Danışmanı

https://www.instagram.com/uzmailedanismani/?hl=en

Kaynak: https://www.fitpregnancy.com/parenting/real-mom-stories/tips-to-build-your-new-parent-confidence

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.