SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Stresi Azaltan Mucizevi Bitkiler

Sabahtan akşama kadar süren stresli yoğun günler; evde temizliği, ütüsü, yemeği, bebeği, işi derken gün içerisinde çok fazla yoruluyoruz ve bu işleri yetiştirebilmek için kendimizi fark etmesek de strese sokuyoruz. Yetişmemiz gereken bir toplantı veya bir buluşmamız olduğu zaman bile vaktimiz trafikte geçiyorsa hemen telaşlanıyoruz. Günlük yaşam ritüelimizde ev, iş, aile derken aslında pek çok faktör bizi etkileyerek stres olmamıza sebep oluyor.

En güzel vakitler olan akşam saatlerinde ise bitkilerin antidepresan özellikleri bizi bir miktarda da olsa rahatlatıp daha iyi ve kaliteli bir uyku sağlasa çok iyi olmaz mı? Bu etkiyi sağlayacak bitkiler ise;

Papatya

Kas gevşetici özelliği ile mide kaslarını rahatlatıp, şişkinlik ve hazımsızlık çekenler için birebirdir. Kendinizi aşırı gergin, uykusuz ve yorgun hissettiğinizde kaslarda gevşeme sağlayarak rahatlamış olacaksınız. Papatya çayından sonra rahat ve derin bir uykuya hazır olun.

Melisa

Avusturya'da sindirim problemleri dahil safra, karaciğer ve sinir sistemi bozuklukların tedavisi ve semptomların hafifletilmesinde kullanılmaktadır. Melisadan farklı olarak limonlu melisa adında farklı bir cins bitki de bulunmaktadır, bu melisa ile karıştırılmamalıdır. Bunun melisadan farkı limon aroması bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar limonlu melisa içeriğindeki maddeler sayesinde vücudu rahatlatıp, sinir sistemine etki ederek rahatlama sağladığı ve uykuya dalmayı kolaylaştırdığı görülmektedir.

Lavanta

Lavantayı koklamanızın bile rahatlık sağladığını biliyor muydunuz? İçeriğinde uçucu yağlar sayesinde kaslarınız gevşeyecek, sinir sisteminiz etkilenerek rahatlamanızı sağlayacaktır. Çok yoğun aroması olduğundan dolayı az miktarda kullanmanız veya yaptığınız papatya veya melisa çayınızın içine küçük bir yaprağını koymanız yeterli olacaktır.

Kediotu

Latince adı Valeriana officinalis olan kediotu içeriğinde yüzden fazla aktif madde bulundurmaktadır. Bu aktif maddelerin kişileri sakinleştirdiği, anksiyeteyi azalttığı, uyku problemi çekenler için etkili olduğu yapılan çalışmalarda kanıtlanmıştır. Uykuya dalma sürecini hızlandırıp, uyku zamanı ve kalitesini arttırmaktadır. Doğal antidepresan olan kediotu ilaçlar gibi bağlılık yapmamaktadır. Kökünün ve yapraklarının kullanıldığı bu bitki aynı zamanda kan basıncını düşürür ve kasları gevşetmektedir.

Sarı Kantaron

Adından da anlaşılacağı üzere sarı çiçekleri olan bu bitki stres ve yorgunluk çekenlerin başvuracağı bir diğer ilaçsız tedavi şeklidir. İçeriğinde bulunan hyperisin denilen bir madde sayesinde mutluluk hormonu salgılanmasını sağlayan, depresyonda olan kişileri rahatlatacak bir bitkidir. Stresi azaltır, kan basıncını düşürür ve adet sancılarına iyi gelir. Fakat ilaç kullanan kişilerin uzman kişilere sormadan kullanmamasını öneririm. Aşırı kullanımına bağlı yan etkiler olarak baş dönmesi, mide bulantısı ve yorgunluk hissi görülecektir.

İlk tercihimiz ilaç kullanmak yerine doğal olan besinler ve bitkilerle tedavi etmek uzun süre ve daha etkili bir çözümdür. Ama unutulmamalıdır ki bitkilerin faydasını beklerken aşırı kullanımı bize zararını doğurabilir.

Yazının devamı...

Beslenme Alışkanlıkları Boy Uzamasını Etkiliyor!

Boy uzaması; genel olarak genetik unsurlarla birlikte düşünülmektedir fakat genetik unsurların dışında beslenme alışkanlıkları, spor, uyku düzeni, ağır iş yapıp yapmama gibi birçok çevresel faktör de boy uzamasını etkilemektedir.

İlk Kural: Sağlıklı Kemikler

Sağlıklı kemiklere sahip olmak, uzun boylu olmak isteyenlerin birincil dikkat etmesi gereken noktadır. Kemiklerin gelişip yenilenebilmesi ve sağlıklı olması için de bazı minerallere ihtiyacı bulunmaktadır ve bu minerallerden en önemlileri kalsiyum ve fosfordur. 11-24 yaş arasındaki dönem, bu minerallere olan ihtiyacımızın en fazla olduğu dönemdir.

Diğer Bir Etken ise D Vitamini

Kemik gelişimi için önemli faktörlerden biriside D vitaminidir ve sayesinde mineraller etkin bir şekilde emilir. D vitamini en çok yumurta sarısında, karaciğerde, balık yağında bulunur ama temel kaynağı güneş ışınlarıdır ve deride güneş ışığının etkisiyle de meydana gelir. Günde en az 15-30 dk. arasında güneş ışınlarından faydalanmak gerektiğini unutmayın!

Uzun bir boya sahip olmak içinse tek başına beslenmek veya egzersiz yapmak sizi bir sonuca götürmez; egzersizin yanı sıra boy uzaması için gerekli olan besin desteklerini de mutlaka kullanmalısınız. En uygun beslenme tarzı ise, sebze, meyve ve proteinlerin dengeli alınmasıdır. Normal kemik büyümesi için yeterli proteinin alınması, A, C, D vitaminleri, kalsiyum, fosforlu gıdaların yeterli miktarda tüketilmesi gerekir. Çinko ve bakır gibi elementler de boy uzaması için oldukça gerekli minerallerdir. Bunlar sadece boyun normal şekilde uzamasını sağlar ve eksikliğinde boy kısalığı görülebilir.

Protein ve gerekli minerallerin yeterince alınabilmesi için et ve süt ürünlerinin çocukluk ve ergenlik döneminde düzenli olarak tüketilmesi gerekmektedir ancak kemik gelişimini daha tamamlamamış boyu kısa bireylerin ise bazı besinleri daha fazla tüketmeleri gerekmektedir:

Süt: Gün boyunca 2 su bardağı süt içilmesi boy uzamasını desteklemesinin yanı sıra çocuğunuzun kemik yapısının da güçlenmesini sağlamaktadır. Sütün büyüme hormonunun salgılanmasına da destek vermesinden dolayı boy uzamasını daha fazla desteklemesi için gece yatmadan içirmeniz daha iyi olacaktır.

Süt Ürünleri: İçerisinde kalsiyum bulunan bu grupta yoğurt, ayran ve peynir bulunur. Özellikle yoğurt, çocuğunuzun sebze yemeği tüketirken bile tabağında mutlaka bulunmalıdır. Peynir tüketmeyen çocuklarda peynir tüketimini sağlamak için ise peynirli börek, grissini veya poğaça gibi çeşitli tarifler hazırlayarak hem gönüllerini hem de midelerini fethedebilirsiniz.

Brokoli: Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde ve vücudun korunmasında başrol oynayan brokoli, çocuğunuzun boyunun uzamasını sağlayan önemli sebzelerden biridir. Menülerinizde sıklıkla yer vermenizde fayda var.

Kuru Meyveler: Kuru meyvelerde iyi bir kalsiyum kaynağıdır, bu sebeple boy uzamasını da sağlamaktadır. Ara öğün olarak veya süt ile birlikte tatlı ihtiyacını gidermek için gün içerisinde çocuklarınıza tükettirebilirsiniz ama porsiyon miktarlarını kontrol etmeyi unutmayın.

Susam: En yüksek kalsiyum içeren besin olması nedeni ile çocukların beslenmesinde önemli olan susam tohumunun 100 gr da 1160 mg kalsiyum bulunmaktadır fakat yağ içeriğinin yüksek olması nedeni ile porsiyon miktarına dikkat edilerek tüketilmesi gerektiğini unutmayın.

Yazının devamı...

Ah Şekerim Vah Şekerim Acaba Ben Ne Yemeliyim?

Diyabet Hastalığı, halk arasındaki adıyla Şeker Hastalığı!

Diyabet, insülin eksikliği ya da insülin etkisindeki defektler nedeniyle organizmanın karbonhidrat, yağ ve proteinlerden yeterince yararlanamadığı, sürekli tıbbi bakım gerektiren, kronik bir metabolizma hastalığıdır. Vücutta enerji için gerekli olan ve fazla alınan besin öğelerinin depolanmasını sağlayan pankreasın ß-hücrelerinden salgılanan insülinin, diyabetlilerde üretilememesi ya da vücudun insuline yanıt verememesi söz konusudur. İnsülinin etkili olmaması ile kan şekerinin yükselmesi, diyabetlilerde kısa ve uzun süreli komplikasyonların oluşmasına neden olur

Diyabette beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi; kan şekerinizin normale yakın seviyede tutulmasını, hiperglisemi ve hipogliseminin oluşmamasını, kısa/uzun dönemde komplikasyonların ortaya çıkmamasını, sağlıklı kilonuza ulaşabilmenizi ve koruyabilmenizi, çocukluk çağındakilerin yeterli büyüme ve gelişmelerini, gebelik döneminde yeterli ve dengeli beslenebilmeleri ile sağlayacağını unutmayın.

Ah Şekerim Vah Şekerim Acaba Ben Ne Yemeliyim?

Kişiye özel hazırlanmış bir beslenme programı diyabetlilerin sağlıklı ve kaliteli bir yaşam tarzı gösterebilmeleri için tedavinin temelini oluşturur. Diyabetliler için hazırlanmış olan tek bir çeşit diyet yoktur. Özellikle Tip 2 diyabetliler için hazırlanmış iyi bir beslenme planı kan şeker seviyelerini normal düzeylerde tutmaları için çok önemlidir. Beslenme planı, diyabetli kişinin vücut ağırlığını korumaya yönelik(eğer aksi bir durum söz konusu değilse) olmalıdır. Kısaca; diyabette beslenme planlaması, doğru besinleri gerektiği kadar ve zamanında yiyebilmektir. Fakat gün içinde yemeniz gereken besinler ve zamanlaması diyabetinizin tipine, aldığınız medikal tedaviye, fiziksel aktivite düzeyinize ve kan şekeri düzeyinize bağlı olarak değişir.

Öğün Düzeni Neden Önemlidir?

Beslenmenizde en çok dikkat etmeniz gereken konulardan biri de öğün düzeninizdir. Diyabeti olan kişi öğün atlamamalıdır! Neden mi? Öğün atlamak bir sonraki öğünde daha fazla besin tüketmenize, böylece daha fazla enerji almanıza ve de kan şekerinizin daha fazla yükselmesine neden olur. Besinlerin 3 ana 3 ara öğünde tüketilmesi kan glikoz düzeyinin normal sınırlarda tutulması için önemlidir. Böylelikle insülin veya ilaç kullanımı daha dengeli olacak, insüline veya ilaca olan gereksinimiz azalacaktır.

Hareketlerle Direnci Kırmaya Ne Dersiniz?

Planlanmış egzersiz programları tedavi planınızın önemli kısmını oluşturduğunu unutmayın. Nedeni ise; vücut hücrelerinin insüline duyarlılığını arttırması; kilo vermeyi ve olması gereken kiloda kalmanızı sağlaması; egzersiz ve kaslarda glikozun kullanılmasını arttırarak kan glikoz düzeyini düşürür ve insülin kullanımını arttırır. Kan basıncını düşürerek kardiyovasküler risk faktörlerini azaltır.

Kısaca, diyabet hastalarında yaşam şekli değişikliğinin önemli bir parçası olan tıbbi beslenme tedavisi önemli bir rol oynamaktadır. Doğru ve etkin planlanmış bir beslenme tedavisi ile hastalığınızın seyrinde iyileşme sağlanarak, yaşam kalitenizi arttırabilirsiniz.

Yazının devamı...

Çocuklarda Osteoporoz Çanları Çalıyor!

Osteoporoz yaşlıların ve özellikle menopoz sonrası kadınların sorunu olarak düşünülürken, son yıllarda çocukluk çağı ve adolesanların da kemik sağlığı giderek artan önemli bir konu haline gelmiştir. Genetik veya edinsel kronik hastalığı olan, hareketsiz ve yetersiz beslenen çocuklarda kemikler beklenen boyut, kütle ve kuvvete ulaşamamakta ve bu durum kemikleri kırığa yatkın hale getirmektedir. Sahip olduğunuz genetik özellikleri değiştiremediğimize göre osteoporozu önlemek veya yavaşlatmak için sağlıklı beslenme ve yaşam kriterlerini tercih etmelisiniz. Bunun için neler yapmalıyız derseniz:

Güçlü Kemik İçin Kalsiyum Şart

Çocuklukta kemik üretimi, erişkinlikte kemik kütlesinin stabilizasyonu için gerekli olan kalsiyum; kemik gelişiminin hızlı olduğu çocuklarda daha fazla tüketilmelidir. Düşük kemik kütlesi ile kalsiyum arasında saptanan ilişki nedeniyle günümüzde önerilen günlük kalsiyum alımı; 3-8 yaş için 800 mg olup 3 porsiyon, 9-17 yaşları arası için de 1300 mg olup günlük 4 porsiyon süt grubunun tüketilmesi yeterli olacaktır. (1 Porsiyon= 1 büyük su bardağı süt veya yoğurt; 1 Porsiyon= 30–40 gr peynir). Kalsiyum kaynaklarımız ise süt ürünleri (süt, yoğurt, peynir), yeşil sebzeler, konserve balık (fileto olanlar dışında), kuruyemiş ve fortifiye edilmiş besinler (meyve suları, tahıllar, mısır gevreği vb.)’dir.

Kemik Yoğunluğunu Arttırın

İyi bir potasyum ve magnezyum kaynağı olan sebze ve meyvelerin tüketilmesi kemik mineral yoğunluğunu koruyucu etkiler arasındadır. Badem, fındık, fıstık gibi sert kabuklu meyveler, kuru baklagiller yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllar magnezyumun zengin kaynakları olduğunu da unutmayın.

Aneroksiya Nervoza Osteoporozu Tetikliyor!

Genellikle genç kızlarda görülen aneroksiya nervoza, kalori alımında azalma, kilo kaybı, amenore ve davranış değişikliğini içermektedir. Kilo almamak için diyet yapma ile başlayan bu hastalık iştah azalması, yemek yemekten kaçınma ile devam etmekte ve bu besin alımı bozuklukları kemik mineral yoğunluğunu etkileyerek, osteoporozu tetiklemektedir.

Egzersizi İhmal Etmeyin!

Çocukluk ve adölesan dönemindeki iskelet gelişimi, hayatımızın ilerleyen dönemindeki kemik sağlığını etkilemektedir. Fiziksel olarak aktif çocuklarda, kemik kitle artışı daha fazladır. Yer reaksiyon kuvvetini arttıran jimnastik ve bale gibi sporlardaki kemik kitle artışı, ağırlık destekli veya düşük etkili kuvvetlerin yaptığından daha fazladır.

Besin Çeşitliliğini Sağlayın

Osteoporozun önlenmesinde, dengeli beslenmenin önemi açıktır. Dört besin grubundaki besinler “süt ve süt ürünleri”, “et –yumurta – kuru baklagiller”, “taze sebze ve meyveler”, “ekmek ve tahıl grubu” birlikte aynı öğünde çocukların gereksinmesine uygun miktarlarda tükettirilmeli ve her defasında grup içerisinden farklı besinler seçilerek, besin çeşitliliğini sağlanmalısınız. İçerdiği aşırı miktardaki fosfor nedeniyle fast food ile beslenmenin osteoporoz riskini arttırdığını unutmayın! 2 yaş ve üzerindeki çocuklarda yağ (özellikle doymuş yağlar) ve kolesterol alımı kısıtlanmalı, yaşlarına uygun kaloride beslenme programı hazırlanmalı ve lif içeren (meyve, sebze ve tahıl) gıdaları almaları temin edilmelidir.

Yazının devamı...

Günümüzün En Büyük Sorunu: Şeker Bağımlılığı

Bazı zamanlarda tatlı şeylerden uzak kalmak mümkün olmayabiliyor. Özellikle üzüntü, stres, huzursuzluk, duygusal boşluk gibi durumlarda bu isteğe karşı koymak neredeyse imkânsızdır. Bunun nedeni şekerli bir şey yediğiniz zaman, beyindeki dopamin salınımı uyarılır, bu da sizin mutlu ve huzurlu hissetmenizi sağlar. Beyin bu hissi tanır, sever ve daha da fazlasını istemeye başlar.

Bunu öğrenmek sizi korkutabilir fakat birtakım uyuşturucu maddelerin de beyinde şeker ile aynı bölgeleri uyarabildiği bilinmektedir. Yapılan son araştırmalar şekerin kilo problemlerinin yanı sıra, böbrek hasarları, kanser riski ve kalp hastalıkları gibi en çok korkulan hastalıklarla bağlantısı olduğunu ortaya çıkardı.

Siz de sağlıklı yollarla şeker alışkanlıklarınızı bırakıp sağlıklı yaşam yolunda bir adım atmaya ne dersiniz? Unutmayın bu durumu kontrol altına almak bazı küçük davranış değişiklikleriyle tamamen sizin elinizde.

Şeker Alışkanlığınızdan Kurtulmak İçin Yapılabilecek Başlıca Değişiklikler Nelerdir?

Ara Öğünlerinize Meyve Ekleyin!

Sağlıklı kurutulmuş meyveler veya yaş meyveler gibi doğal olan işlenmemiş besinleri tercih etmeye çalışın. Onların tatlı olduğunu düşünüp tatlı ihtiyacınızı sağlıklı bir şekilde kandırabilirsiniz. Ayrıca bir süre sonra alıştığınızı, böylelikle bir tatlı veya pastayı yemeden önce tatlı isteğini kesmiş olduğunuzu göreceksiniz. Siyah kuru üzüm, yaban mersini, kuru kayısı, kuru hurma, ananas, şeftali, armut bu gibi durumlarda tüketebileceğiniz meyvelere örnek olarak verilebilir. Ara öğünlerinizde ölçülü bir şekilde meyvelere yer vermeli, yanında süt, yoğurt kefir veya ceviz, badem tüketmelisiniz.

Yarıya Yarı Kuralı!

Burada en önemli amacımız şeker alımını yarı yarıya azaltmak. Her zaman tükettiğiniz şekerli gıdaların miktarını yarı yarıya azalttığınızda, şekeri kolaylıkla hayatınızdan çıkartabildiğinizi göreceksiniz. İşte bu başarabileceğinizin en büyük göstergesidir. Bu alışkanlığı birdenbire kazanmayı beklemeyin. Biraz zaman alacaktır ancak uygulamaya sabırla devam etmelisiniz. Bu durumda da sütlü tatlılar ve meyve tatlıları gibi sağlıklı olanlar tercih edilmeye çalışılmalıdır. Eğer tamamen kendi isteğinizle bir kâse sütlaç yemek yerine yarım kâse sütlaç yemeye karar verirseniz bu her açıdan önemli bir adım olacaktır.

Paylaştıkça Azalır!

Lütfen kalorilerin paylaştıkça azaldığını aklınızın bir köşesine kaydedin. Çok sevdiğiniz şekerli bir besini sevdiklerinizle paylaşmanın verdiği mutluluğu asla göz ardı etmeyin. Beslenmede ölçü önemlidir. Porsiyonlarınızı küçültmeye çalışın. İlerleyen zamanlarda daha küçük miktarlarla da aynı mutluluğu yakaladığınızı hissedeceksiniz.

Doğal fıstık ezmesi: Bu tarif ile tatlı isteğinizi anında bastırmanız mümkün. Blenderdan geçirdiğiniz yarım kilo yer fıstığına 1 yemek kaşığı bal ekleyip karıştırın. Bu karışımdan 1 tatlı kaşığı yediğinizde yeterli geleceğini göreceksinizdir.

Armut tatlısı: Bir başka tarifimizse armut tatlısı. Ortadan ikiye böldüğünüz armutların göbeğini hafifçe oyun. Üzerine toz tarçın serperek fırın torbasına yerleştirin. 200 derecelik fırında 15 dakika pişirdikten sonra servis tabağına aldığınız armutların göbeğine 1 tatlı kaşığı light labne ilave edin ve en son 1 tatlı kaşığı bal ya da pekmez ilave ederek yiyebilirsiniz. Aynı tatlıyı ayva, elma, ananas ile de deneyebilirsiniz.

Meyve cipsi: Yine meyveleri dilimleyip fırınlayarak, suyunun uçmasını sağlayıp daha şekerli olduğu hissini yakalayabilirsiniz. Örneğin; ananas, elma veya istediğiniz bir meyveyi ince ince dilimleyerek üzerine biraz vanilya ve tarçın gezdirerek 5 dakika fırınlayın. Meyve cipsinizin üzerine isteğinize göre Hindistan cevizi ve kakao da serpiştirebilirsiniz.

Yazının devamı...

Ayna Ayna Söyle Bana Cildimi Güzelleştirecek Hangi Besinler Olmalı Hayatımda?

Cilt güzelliği hepimiz için önemli, sağlıklı ve zinde bir bedenin de en güzel yansıması, yani sağlığımızın vitrini diyebiliriz.

Pamuk prensesten miras kalan, uyuyan güzelle günümüze kadar uzanan bir tutku aslında… Prenses olmak değil gayemiz; dengeli beslenip hayata seslenmek olsun tek derdimiz.

Peki cildimize nasıl bakmalı, hangi besinlerle ışıldatmalı bir bakalım derseniz işte buyurun devam edelim okumaya:

Günlük Su Tüketiminizi Önemseyin

Öncelik her zaman su… Günlük olarak kilogram başına herkesin ortalama 30 ml su tüketmesi gerekir. Gün içinde içilen çaylar, ayranlar, kahveler ve diğer sıvılar su ihtiyacını karşılamaz hatta siyah çayın aşırı tüketimi vücudunuzu daha da susuz bırakır. Bu nedenle her masa başına, her çanta kenarlığına bir şişe su alalım efendim…

Hormonal Denge İçin Uyku Düzeni

Yiyeceklere geçmeden önce diğer kritik nokta ise; uyku. Biz uyurken salgılanan hormonlar sağlıklı ve zinde bir bedenin öncelikli gereksinimidir. Günlük ortalama 6-8 saat arası uyumak cildin dinlenmesini sağlayacaktır.

Sağlıklı Yağlarla Cildinizi Nemlendirin

Hem soğuk kış aylarında cildinize yumuşaklık veren hem de güçlü antioksidan kapasitesiyle hücre yenilenmesine katkıda bulunan E vitamininden zengin besinlere mutlaka yer vermelisiniz. Gün içerisinde tüketeceğiniz kuruyemişlerden, avokadodan ve bitkisel yağlardan ihtiyaç duyacağımız E vitaminini sağlayabilirsiniz.

Sebze ve Meyvelerin Antioksidan Gücünden Yararlanın

E vitaminini, hem etkisini arttırması hem de gücüne güç katması için antioksidan ve flavanoid zengini C vitamini kaynakları ile birlikte tüketmelisiniz. Kırmızıbiber, turunçgiller, kivi ve yeşil yapraklı sebzeler başlıca C vitamini kaynaklarıdır. Suda eriyen vitamin grubunda olduğu için günlük C vitamini ihtiyacınızı düzenli olarak karşılamanız gerekir. 100 gram kırmızıbiberle veya 2 adet (150g) kivi ile günlük C vitamini ihtiyacınızı karşılayabilir, vücudunuzu antioksidan deposuna çevirebilirsiniz.

Hazır vitaminlerden bahsediyorken A vitaminini de unutmamalı havuçtan bol ne var deyip hem salatalarda hem yemeklerde isterseniz de kahvaltılarınızda tüketebilirsiniz. Bu sayede ölü dokuları cildinizden uzaklaştırıp, cilt kanserine karşı da önlem alabilirsiniz.

Omega-3 ün En Özel Temsili SOMON

Omega-3 konusunda en önemli destekçimiz su ürünleri onların yıldızlısı da somon tabi ki… Omega-3 doymamış yağ asidi ve vücudumuz tarafından da üretilmediği için dışardan alınması elzemdir. Pişirme yöntemini ızgara veya fırından yana kullanarak kızartmanın zararlı etkilerini de devre dışı bırakabilir, sağlığınıza sağlık katabilirsiniz.

Havucuyla, biberiyle, kuruyemişleriyle ve balığıyla yani sağlıklı beslenmenin en güzel renkleriyle önce mutfağınızı renklendirin, renklerin enerjisiyle hem ruhunuzu besleyin hem de vitrininizi en güzel şekilde süsleyin.

En önemli giysimiz tenimiz; öpülmeye kalmadan uyanan pamuk prensesleriz hepimiz…

Yazının devamı...

“Çocuğum Et Yemiyor!” Diyenlere 6 Öneri

Okul öncesi dönem boyunca büyüme ve gelişme çok hızlı olduğu için çocuklarımızın beslenmesini iyi ayarlamak çok önemlidir. Bazı okul öncesi çocuklar, ebeveynleri vejeteryan olmamasına rağmen doğuştan hayvansal yiyecek tüketmeye duyarlıdırlar ve bazen her tür eti reddetmektedirler. Eğer çocuk vejeteryan diyet tüketiyor ve bunda direniyorsa çocuğun enerji ve besin öğesi ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için diyetinde çeşitlilik sağlanmalıdır. Vejeteryan çocukların; kalsiyum, demir, B12 vitamini ve proteinin iyi kaynaklarına ihtiyaçları vardır. Et tüketiminin olmaması süt ve ürünleri ile yumurta tüketmenin önemini daha da arttırır. Yumurta, süt ürünleri, kurubaklagiller ve yağlı tohumlarla beslenmesini desteklemeli, posadan zengin olmayan bir beslenme programı oluşturmalısınız.

1. Posalı gıdalara dikkat!

Vejeteryan çocuklarda diyet gereksinimden daha çok posa içerirse çinko, demir, kalsiyum gibi minerallerin ve diğer besin öğelerinin emilimi engellenmektedir. Bol sebze, meyve tüketimine devam ediniz fakat kabuklarını soyarak tükettirmelisiniz! Büyüme çağında, kepekli ürünler yetişkinlerden farklı olarak düşük miktarlarda tüketilmelidir.

2. Yumurta

Özellikle et tüketmeyen bebek ve çocuklarda protein ve demir desteği için yumurta olmazsa olmazımızdır. Çocuğunuz eğer katı halde yumurtayı sevmiyor, tüketmemekte ısrar ediyorsa çorbalara terbiye yaparak tükettirebilirsiniz!

3. Kurubaklagiller

Baklagiller (nohut, fasulye, mercimek vb) protein, mineral ve lif ile yüklüdür. Ana öğünlerde esas yemek olarak kurubaklagil veya yumurtalı bir yemek bulundurunuz. Kurubaklagillerde sadece ana öğünlerde faydalanmak yerine; humus şeklinde hazırladığınız kurubaklagil harcını dilerseniz ekmek üstüne sürerek çocuğunuz için keyifli bir atıştırmalık alternatif geliştirebilirsiniz.

5. Süt Grubu

Protein ve kalsiyum deposu, süt ve ürünlerini mutlaka tükettirmelisiniz! Süt ürünlerini yoğurt, ayran, süt, muhallebi, ev yapımı milkshake şeklinde farklı alternatiflerle sunabilirsiniz. Çocuğunuz hala tüketmemekte ısrar ediyorsa süt-yoğurt yerine soya sütü; peynir, yumurta yerine soyadan yapılmış “soya eti veya soya kuşbaşısı” gibi yiyecekleri tüketiniz. Bu durumda da B12 vitamini ve kalsiyum alımınıza daha fazla dikkat etmelisiniz.

6. Balık

Balık tüketmediğinizde günde 2 porsiyon omega-3 yağları içeren besinleri tüketin. Bunların 1 porsiyon değerleri; bir yemek kaşığı (10 ml) kanola veya soya yağı; bir yemek kaşığı (10 ml) keten tohumu yağı; 1 yemek kaşığı (10 g) ezilmiş keten tohumu; 2 avuç (60 g) cevizdir. Kabuklu sert meyveler ve yağlı tohumlar fazla miktarda yağ içerdiğinden önerilenden daha fazla tüketmemeye özen gösteriniz.

Uzm. Dyt. Aslıhan Küçük

Beslenme ve Diyet Uzmanı

www.aslihankucuk.com

facebook.com/uzmdytaslihankucuk

instagram.com/uzmdytaslihankucuk

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.