SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Zeynep Atınç - Röportaj

Modazon, genç tasarımcılarla röportajlarına son hızla devam ediyor!.. Son dönemde tasarım trendinin aksesuarlara yönelmesi ile biz de sizleri olabildiğince farklı isimlerle biraraya getirmeye çalışıyoruz. Bugün sizlerle tasarım hikayesini paylaşacağımız isim ise, akademik kariyerinde olduğu kadar iş hayatındaki başarılarınla da hayranlık duyduğumuz Zeynep Atınç. Şimdi sizleri, kendi adını taşıyan ürünlerine; Cassette, Lazy, Building ve Nes gibi butiklerde rastladığımız Zeynep Atınç’la gerçekleştirdiğimiz keyifli röportaj ile başbaşa bırakıyoruz!..

|

- Bize öncelikle kendinizden bahseder misiniz?

1977 Ankara doğumluyum, uzun bir süre Brüksel’de yaşadıktan sonra Hacettepe Üniversitesi’nde, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde Lisans, Master, ve Doktora eğitimini bitirdim. Doktora tezimi yazarken de KOSGEB’in ileri seviye ayakkabı tasarımı ve üretimi kursuna devam ettim ve bu şekilde ayakkabı üretimine adım atmış oldum. Kendi firmamı kurmadan önce de bir üniversitede Grafik ve Ayakkabı Tasarımı bölümlerinde Yrd. Doç.’lik yapıyordum ancak ayakkabı beni öylesine içine çekti ki, ayrılıp Türkiye’nin en prestijli ayakkabı firmalarından bir kaçında ayakkabı tasarımı yapmaya başladım ve profesyonel olarak bu işe kendimi adadım.

-Tasarım yapmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?

İlk ayakkabı tasarlamaya 16-17 yasında başladım ama üretim sürecini bilmediğim için hayata geçiremiyordum. Ne zaman ki bir ayakkabı yapmanın temeli olan ıstampa çıkarmayı öğrenip, üretimin içine girdim o şekilde tasarımlarımı bitmiş olarak görebildim. Yani 2008’den beri diyebiliriz. Tasarladığınız bir şeyi elle tutulur hale getirmek tarif edilemez bir zevk.

- Koleksiyonlarınızın oluşum sürecini anlatır mısınız? Nelerden ilham alıyorsunuz?

Eski filmler, müzik, mimari, konserler müthiş ilham veriyor bana. Bunlar hayatımın olmazsa olmazları. Sahnede sevdiğim bir sanatçının konserini dinlemek, ‘40’larda çekilmiş bir film izlemek ya da eski İstanbul semtlerinde dolanmak her zaman yeni fikirler getiriyor aklıma.

- Tarzınızı nasıl betimliyorsunuz?

Zamansız, iddialı, cesur ve seksi.

- Kendinize ait bir blog ve web sayfanızın olduğunu biliyoruz. Ulaşmayı amaçladığınız hedef kitlesi ile iletişim kurmakta, bu mecraları kullanmanın sizin açınızdan ne gibi faydaları oldu?

Yurtdışından ve Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden ayakkabılara ulaşmak isteyen çok fazla kişi var bu sebeple de online satışa geçmeye karar verdim. İnternetin bu gibi bir avantajı var, her yere ve herkese ulaşabiliyorsunuz, aksi halde sadece birkaç şehir ile sınırlı kalacaksınız.

- Ayakkabılarınızı üretirken hangi çeşit materyalleri kullanıyorsunuz?

Ayakkabının üstü için deri %95 ağırlıkta. Özellikle astarı her zaman %100 deri. Her sezon mutlaka farklı materyaller ön plana çıkıyor, onlarla derileri karıştırdığım da oluyor. Ökçelerde ise kalıpların dışına çıkmayı sevdiğim için el yapımı tasarladığım ahşap ökçelerle oynamayı seviyorum.

- Tasarımlarınızı gündüz ve gece olarak ayırırsak en çok hangi tarz çalışıyorsunuz?

Geçtiğimiz sezonlarda daha gündüz ağırlıklıydı ama bu sezon gece sanırım ön plana geçti. O sezon nasıl çalışmak istediğimle alakalı sanırım.

- Tasarım trendi, hazır giyim yönünde olmasına rağmen, sizi ayakkabı tasarlamaya yönelten unsurlar neler oldu?

Aslında aynen bu durum neden oldu diyebiliriz. Türkiye’deki büyük ayakkabı firmaları sadece satışa odaklı çalıştıkları için farklı bir şey yapmaya çekiniyorlar. Bu yüzden de her markanın vitrininde aynı ayakkabıları farklı etiketlerle görüyoruz ve kişiler bir alternatif bulamadıkları için birbirinin aynısı giyinmeye başlıyorlar. Farklı olanı aradığım için senelerce ayakkabı bulamadım kendime, bulduğumda da bir servet ödemek zorunda kaldım ve ayakkabı tasarımına tatlı bir mecburiyetten başladım diyebiliriz. Kıyafetlere, giyinmeye, moda olana değil ama ‘stil’e oldum olası çok düşkünüm ve bir kıyafeti tamamlayan en önemli unsur da ayakkabı bana göre; harika bir elbise yanlış bir ayakkabıyla korkunç görünebilir ama doğru ayakkabı kötü bir elbiseyi bile güzel gösterebilir.

- Kişiye özel tasarım yapıyor musunuz?

Özel tasarım çalışmıyorum ancak tarzlarını çok beğenip takip ettiğim isimler var, müzisyen, sanatçı, modacı… Onlar için tasarlamayı isterim.

- Erkekler için tasarım yapmayı düşünüyor musunuz?

Erkekler için de ayakkabı tasarlıyorum, ancak kadın koleksiyonu hâlihazırda çok vakit aldığı için birinden birine muhakkak ağırlık verilmiş oluyor, diğeri geri planda kalıyor. Aslında erkeklere tasarım yapmak kadınlardan daha ilgimi çekip, zevk veriyor bana.

- Hazırlıyor olduğunuz yeni bir koleksiyon var mı? Eğer varsa, bununla ilgili bize ipuçları verebilir misiniz?

Koleksiyonu tamamladığınızı düşünseniz bile eklemeler hiç bitmiyor. Sürekli yeni yeni fikirler tasarımlar geliyor aklıma ve her ay 2-3 yeni model ekleniyor koleksiyona.

-Bir kombini tamamlayan en önemli parçalar elbette ki ayakkabı, çanta, takı gibi aksesuarlardır. Sizin olmazsa olmazınız aksesuar hangisi?

Ayakkabı ve çanta en başta. Yurtdışında ‘Statement Piece’ diye bir tabir var. Göz alıcı bir unsur kıyafetin üzerinde… Bu çok dikkat çekici bir yüzük, eldiven, çanta veya ayakkabı olabilir. Cüretkâr bir şey kullanmak hoşuma gidiyor.

- Takip ettiğiniz ve tarzını beğendiğiniz ya da birlikte çalışmak istediğiniz tasarımcılar yerli/yabancı kimler?

O kadar çok var ki ama son dönemde artık çok yaşlanmış ya da ölmüş stil ikonlarını inceliyorum, onların kitaplarını satın alıyorum, Iris Apfel ve Diana Wreeland en ilgimi çeken iki isim şu aralar.

-Markanızın yurt dışına açılma konusunda girişimleri var mı?

Evet, şu anda ağırlık verdiğim konu bu zaten, çeşitli görüşmeler yapıyoruz şu anda, yaz gelmeden netice almış olacağız.

- Tasarımlarınıza ulaşmak isteyenler nerelerden ulaşabilirler?

Kendi internet sitem üzerinden www.zeynepatinc.com 2 ay sonra online satışa başlayacak. Zizigo, Boom, Rocket internet siteleri. Cassette, Lazy, Building, Nes, New In Butik gibi çeşitli tasarım butiklerinde de bulabilirler.

- Sizin gözünüzden sokakta görmek istediğiniz kadın ve erkekler nasıl giyinmeli?

Kimsenin ne düşündüğüne aldırmadan özgürce giyinen insanlara bayılıyorum!! Uyumlu olması şart değil bana göre, o kişinin karakterini, kim olduğunu yansıtmalı sadece. İmzası olmalı onun.

- Geçmişe dönersek, hangi on yıllık dönemin modasını yaşamak isterdiniz?

1920’ler ve ‘50’leri.

- Moda haricinde ilgilendiğiniz başka konular var mı?

Tam bir müzik, sinema ve sanat tutkunuyum. Fotoğraf çekmeyi ve değişik fotoğrafçılar keşfetmeyi çok seviyorum. Son dönem keşfim Ellen Rogers isimli bir fotoğrafçı. Kurgularına ve kompozisyonlarına hayran oldum.

- Son olarak, en büyük hayaliniz nedir?

Çok sevdiğim ve tarzlarını çok beğendiğim sanatçılar var, onların ayağında ayakkabılarımı görmek istiyorum, mesela Karen O ve Róisín Murphy geliyor en başta:)

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.