İstanbul’un kenar mahalleleri... ‘Güvenlik’ ablukası altına alınmış güvensiz, tekinsiz, sisli, puslu bir dünya... Kimse kimseye güvenmiyor, kimin ‘aslında’ ne olduğunu bilen yok.
20 yıl yattığı cezaevinden şartlı tahliye edilen Kadir görünüşte çöp toplayıcısı, esasında polis muhbiri olarak dönüyor dış dünyaya. Dünya onu unutmuş, küçücük çocukken bıraktığı kardeşi Ahmet bile tanımıyor ilk bakışta.
Polisler ‘terörist’, karısı tarafından terk edilen Ahmet ve arkadaşları sokak köpeği avında. Böyle kazanıyorlar ekmek paralarını; belediye itlaf ekibinde çalışarak...
Bütün muhbirler gibi kraldan çok kralcı Kadir, gözlemeye başlıyor mahalleliyi. İnce ince rapor ediyor kendince ‘şüpheli’ bulduğu her şeyi... Etrafındaki en şüpheli şeyse kardeşi Ahmet. Bir şeyler saklıyor ama ne? Komplo teorileri birbirini izliyor.
Gerilim hiç azalmıyor
Ahmet de Kadir’den tedirgin... Kardeş kardeşten emin değil, herkes gölgesinden korkuyor, böylesi bir cehennem... Giderek paranoyaların yönlendirdiği, rüyalarla gerçeklerin birbirine karıştığı bir kaosa sürükleniyoruz hep beraber...
Emin Alper’in Venedik’ten ve Altın Koza’dan ödüllü ikinci filmi ‘Abluka’, karakterleriyle beraber seyirciyi de ablukaya alıp ‘baskın’a doğru sürüklüyor. Hem tedirgin oluyorsunuz, hem kapılıyorsunuz. İki saat boyunca gerilim hiç azalmıyor. En durağan görünen sahnelerde bile o çok başarıyla yaratılmış atmosfer size rahat vermiyor. Rehavete kapılacağınız tek bir an yok, kısacası.
Film Emin Alper’in kafasında ‘90’larda şekillenmiş, o olan biteni zamansız ve mekansız anlatmayı seçmiş ama bugünde geçiyor olmaması için hiçbir sebep yok ne yazık ki. Her şey son derece güncel. Biraz da bu artırıyor filmin ağırlığını, sahiciliğini...
Bu ismi aklınızda tutun
Ve tabii oyunculuklar... Mehmet Özgür ile Berkay Ateş o iki karanlık, paranoyak, şüpheli ve şüpheci kardeşte unutulmaz oyunculuklar çıkarıyorlar. Özgür’ün ustalığını zaten bilen biliyor da, Berkay Ateş ile yeni tanışacaklar vardır, bu ismi aklınızda tutun. Aynı zamanda çok iyi bir oyun yazarı ve yönetmen. Tiyatrosu D22’de yaptığı işleri takip edin derim.
‘Abluka’da ayrıca Müfit Kayacan, Ozan Akbaba ve çok şükür Tülin Özen oynuyor. Çok şükür çünkü tamamen erkekler arasında geçen ‘Tepenin Ardında’dan (Onda da Banu Fotocan vardı numunelik) sonra yine bir katışıksız erkek filmi yapmış Emin Alper. Neyse ki, Nil Kural ile Milliyet röportajında bundan sonraki filminin böyle olmayacağını müjdeliyordu. Çünkü film ne kadar bunu gerektirirse gerektirsin, zaten meclisinden sokağına, hayatta erkek ‘abluka’sından daralmış gönlümüz hiç değilse perdede hikayesi olan kadınlar görmek istiyor.
Nitekim Özen’e dönersek, bütün o sade, abartısız oyunculuğu ve doğal ışığıyla göründüğü sahneleri aydınlatıyor. Benim gözüm hep onu aradı, doğruya doğru. Onu da bu sezon Destar Tiyatro’nun ‘Dil Kuşu’ adlı oyununda, önümüzdeki aylarda da Semaver Kumpanya’da sahnelenecek ‘İçerdekiler’de izleyeceğimizi hatırlatır, bu hafta sonu iyi bir film izlemek için sinemanın yolunu tutalım derim.