Gizli, saklı, şunlu bunlu bahçeler yoktu daha o zamanlar. Boğaz’a gider çay bahçesinde oturur, eğlenmek için belki Beyoğlu’nu tercih ederdin. Ağaçların altında sabah kahvaltısıyla başladığın tüm bir günü oradan kalkıp oraya devrilerek geçirip gece de Boğaz manzarasına karşı içkini içebileceğin tek bir mekan hayal bile edilemezdi. Ancak evinde rahat edebilirdin öyle. Tepene kimseler dikilmeden, ne zaman kalkıyorsun diye kimse gözünün içine bakmadan...
Sonra Arka Bahçe geldi. Rumeli Hisarı’nın tepelerinde bir yerdeydi, azıcık meşakkatli bir yolu, sağdaki soldaki evlerin şikayetleri nedeniyle park sorunu vardı. Ama kapıdan girerken bütün ulaşım güçlüklerini, trafiği gürültüyü patırtıyı dışarıda bıraktığın, zamanın durduğu bir büyülü yerdi.
Rahattı, çok rahat
Hiçbir zaman içeri girdiğinde herkes sana bakıyor sandığın - ya da gerçekten baktığı - mekanlardan olmadı. Morlara pembelere boyanmış tenekelerde çiçekler, sağdan soldan sarkan fenerler, mumlar, kelebekler, böcekler, muhtelif kitch objeler, hatta tuvalette insanı irkilten bir koca vitrin mankeni vardı. İki de şahane köpek, ki ikincisi benim ‘armağanımdır’ Arka Bahçe’ye, geri çevirmedikleri için her zaman minnettar kalacağım.
Velhasıl, rahat bir yerdi çok. Dediğim gibi, açıldığında hayal bile edilemeyecek kadar rahattı, zira o zamanlar İstanbul’un göbeğinde insan içinde minderlere yayılmak, hamaklara serilmek pek adetten değildi.
Anılar... Dostlar...
Yıllarca bir sürü anı, bir sürü dost biriktirdik orada. Her bir ağaçla, her bir çiçekle tanış olduk, birbirini Arka Bahçe’den tanıyan insanlar arttıkça arttı. Ben mesela, doğum günlerimi orada kutladım hep, evimdeymiş gibi arkadaşlarımı ağırlayıp plak çalarak. Naim Dilmener’den Murat Meriç’e ne DJ’ler geçti o doğum günlerinden...
Pazar kahvaltıları, bitmek tükenmek bilmez ritüellere dönüştü, ucunu bazen aşağıdan kalkan bir tekneye, bazen Karaca’da rakı balığa bağladık. Dolunay,
Bodrum Shipahoy’dan sonra bir de Arka Bahçe’de böyle karşılandı her seferinde... “1492” filminin Vangelis imzalı ünlü müziği eşliğinde, kalenin ışıkları arasından...
Yeni başlangıçlara
Yarın Arka Bahçe’nin son günü... Mekanın müşterilerinden de olan göz cerrahı Sinan Göker satın almış orayı, ev yapmak üzere. Çok çağdışı olduğumu biliyorum ama insanın gidip geldiği, sevdiği bir mekanı alıp oradaki bütün anıları silerek eve dönüştürmek istemesini çok anlayamıyorum.
Neyse, Arka Bahçe böyle bir mekandı işte, kaç yer kapanıyor diye müşterilerinin gözü dolar ki? Yarın gece son kez toplanacağız orada, anılarımıza kadeh kaldıracağız. Bir de yeni başlangıçlara tabii... Bekleriz...
Güleriz, ağlarız, yaşarız...
Bazı şarkılar vardır, bazı seslere çok yakışan... Ve bazı sesler, bazı şarkılarla daha da güzelleşen... Gülcan Altan ile Vedat Sakman şarkılarının durumu böyle mesela.
Yıllarca birçok müzik kulübünde, konserde sayısız şarkı dinledim Gülcan Altan’dan. Hepsini güzel söyler ama bir “Hasta Siempre”yi, bir de Sakman şarkılarını bir başka...
Nihayet ilk albümü Ada Müzik’ten çıktı: Adı “Gülümser”, alt başlığı “Vedat Sakman Şarkıları”.
Paylaşanlar için...
“Kandilli” ile açılıyor albüm, “Yani Yani” ile, “Ateş Oldum” ile, benim en sevdiklerimden “Seninle Olmadan” ile devam ediyor. Sonra “Biz Bunları Birlikte Aşarız”, devamı “güleriz, ağlarız, yaşarız...” Müziği de hayatı da paylaşma üzerine kuran demode ruhlar için işte...
“Muammalı Hummalı”yı yanlış hatırlamıyorsam Cem Özer’den tanımıştık ilk, ben tabii yıllardır Sakman Kulüp’te sahibinin sesinden dinleyen şanslılardanım... Şimdi Gülcan söylüyor, pek güzel gene.
“Akdeniz, Şarap ve Ayrılık” yepyeni bir şarkı. Vedat Sakman’ın sesini de duyabiliyoruz bu şarkıda; “Gözlerin derin uzak ve bensiz illerde.. Yine ayrılık, yine bir günde...”
Gülümser, gülümsetir
Sonra “Benim Adım Kırmızı” var ki bu şarkı Orhan Pamuk’un romanından uyarlanan radyo oyunu için yapılmıştı, dinlemediyseniz büyük kayıp.
“Yorulduk mu Güvercin”, “Birisi Var”, yıllar yıllar önce Nükhet Duru’dan dinlediğimiz “Tay” ve “Ayrılık Sevdaya Dahil” ile su gibi başlayıp bitiyor albüm. Ve siz gülümsüyorsunuz sahiden... Gülümsemekle kalmıyor, gülümsetiyor Gülcan Altan...