Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ASiDEN RiTANIN ŞARKISINA


Geçen yıl Adana’da öyle bir tiyatro olayı meydana gelmişti ki, buralardan kıskançlıkla izlemiştik. O sıralar Antakya'da çekilmekte olan ‘Asi’ dizisinin İhsan ile Süheyla'sı - esasen Türk tiyatrosunun iki çok önemli oyuncusu - Çetin Tekindor ve Tülay Günal, Adana Devlet Tiyatrosu'nda ‘Rita'nın Şarkısı’ adlı oyunu oynamaya başlamıştı. Hem de Işıl Kasap-oğlu rejisiyle.
Bir sene bekledik ve işte ‘Rita’nın Şarkısı’ İstanbul sahnelerinde. Willy Russel'ın oyunu bir tür ‘Pygmalion‘ hikayesi. Kuaför kız Rita alkolik edebiyat profesörü Frank'ten ders almaya başlıyor. Önce biraz itişip tez zamanda birbirlerine bağlanıyorlar fakat Rita'nın dönüşümü aralarını tekrar açıyor. Zira Rita ezberlenmiş bilgilerle kendine özgü mizah anlayışını ve onu o yapan düşünme tarzını yitirmeye başlıyor. Eğitildikçe sıradanlaşıyor aslında, çıkıntılık edip kendi yolunu çizmeyi beceremeyen çoğumuz gibi.
Çetin Tekindor ile Tülay Günal'ı 1999 yılında ‘Mutlu Son‘da izleyebilmiş mutlu azınlık için bir 'yeniden buluşma' keyfi taşıyor ‘Rita'nın Şarkısı‘. Onu kaçırmışlar içinse inanılmaz bir sahne ikilisinin keşfini. Tek tek muhteşem oyuncular olmaları bir yana, birlikte müthiş bir enerjileri var. Bizim izlediğimiz gece, tiyatromuzun en ünlü 'Rita'sı Deniz Gökçer de izleyiciler arasındaydı, bu vesileyle onu da hatırlayalım ve de erken davranıp Cevahir Sahnesi'nde kapalı gişe giden yeni ‘Rita‘yı görme fırsatını kaçırmayalım.



ŞEVVAL SAM'DAN ARABESK ALBÜM
ASiDEN RiTANIN ŞARKISINA

Şevval Sam'ı Kral TV'de bir programda izledim geçen gün, şahaneydi. Programın ev sahibi 'Gezegen Mehmet'in "Şunu mu demek istediniz?" gibi toparlama çabalarının arasında güzel cümleler saklıydı.
En heyecan verici olan, yeni albüm haberiydi. Daha sonra kendisiyle de konuştuğum üzere Şevval Sam bir sürprizle geliyor: 70'lerin sound'unu taşıyan arabesk bir albümle.
Arşiv çalışması bile denebilir Kalan Müzik'ten çıkacak albüme. Vedat Yıldırımbora'dan Orhan Gencebay'a, Gülden Karaböcek'ten Müslüm Gürses'e birçok ismin şarkıları olacak içinde. Tabii ki Şevval Sam'ın kendi kişisel tarihinde yerlerinin olması da şart, zira ‘sevmediği şarkıyı söyleyemeyen’ bir şarkıcı o.
Farklı tarzlarda şarkı söylemek, onun için farklı rollere bürünmek gibi. "Karadeniz bana yakıştı diye hep bunu oynayacak halim yok" diyor. "Arabesk de bu toprakların müziği"
Hayatında hiç Karadeniz türküsü dinlememiş insanlara horon teptiren Şevval Sam, iki duble içince gizli gizli dinlenen arabesk müziğe de itibarını iade edecektir kuşkusuz.


TUTMAYAN YEŞİLÇAM NOSTALJİSİ
ASiDEN RiTANIN ŞARKISINA

Yeşilçam filmlerinin farkı neydi ki, kırkıncı postada sıkılmazken birebir uyarlanmış halini izlerken gözlerim kapanıyor? ‘Aşk Geliyorum Demez’e gittim ve bu soru dönendi durdu kafamda film boyunca.
Bir handa geçiyor film. Aile gibi birbirine kenetlenmiş esnaf ve adet olduğu üzere hepsinin çocuğu gibi büyütülmüş Ali (Tolgahan Sayışman). Filmimizin esas oğlanı. İflah olmaz bir çapkın, bir tür Tarık Akan.
Bir işadamı hanı satın alıp esnafı dışarı atmaya kalkınca dayanışma ruhundan bir plan çıkıyor: İş adamının kızını (Bergüzar Korel) tavlayarak işten sıyırmak. Bu vazife de Ali’ye düşüyor tabii.
Arzu Film ekolünün tüm klişeleri peşpeşe sıralanıyor sonra. Ama olmuyor işte, o zamanın formülleriyle şimdi film yaparsan seyirci ikna olmuyor.
Bugünün insanının başka bir hayatı var, aşkı da, dostluğu da başka bir yaşama biçimi. O yüzden ‘Issız Adam’ tutuyor ama bu tutmuyor işte.
'Nostaljik' olayım derken demode oluyor yapılan iş, onca emeğe ve iyi oyuncuya da yazık oluyor.