Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bugüne kadar kendi besteleriyle tanıdığımız Nev, yeni albümünde alaturka söylüyor


Nev'in yeni albümü çıkıyor, alaturka söyledi. İlk tepkim "Yok artık" oldu... Kendi şarkılarını yazabilen, benim gibi birçok kişi için Türk popunun gelmiş geçmiş en güzel şarkılarından olan 'Zor'u besteleyebilmiş bir insan niye bunu tercih etmiş olsundu?

Repertuvar çok iyi
Nitekim Pasaj Müzik'ten çıkan 'Bir Nev-i Alaturka' albümüne de birkaç gün mesafeli durdum. Fakat ayıp etmişim. Radyoda bir melodi duydum bir gün, aaa hem çok iyi bildiğim ve sevdiğim, hem de bir o kadar 'yeni' bir şarkı. Yıldırım Gürses'in bestesi 'Mazideki Aşk', sözlerini yazayım hatırlatmak için: 'Yıllar sonra rastladım çocukluk sevgilime’ diye başlar hani.
Hakikaten çok iyi bir yorum, zaten Nev'in alaturkaya çok yatkın bir sesi ve gırtlağı olduğu önceki

Haberin Devamı
BiR NEV-i iYi MÜZiK
albümlerinde de görülüyordu. Ve bir o kadar da başarılı bir düzenleme anlayışı. Aslına sadık, ama özgün de bir taraftan.
Derhal albüme el attım tabii, düzenlemeler Nev ve Kutal Gürkan'a ait. Sonra sanat danışmanının da Hasan Esen olduğunu gördüm, "E tamam" dedim, "Daha ne olsun?"
Ama dahası var, bir kere çok iyi bir repertuvar seçimi. Bu tür projeleri bence tahammül edilmez kılan, "En iyi bildiğiniz, artık dinlemekten neredeyse usandığınız o şarkıları bir de benden dinleyin" iddialı tavrı yok.
Teoman Alpay'ın 'Sevmekten Kim Usanır'ıyla açılıyor albüm. 'Mazideki Aşk'ı saydık, ardından Ömer Bedrettin Uşaklı / Kaptanzade Ali Rıza Bey'in 'Denizde Akşam'ı ve 'Kapıldım Gidiyorum'u... Birincisinde Hasan Esen'in kemanına kulak verin lütfen...

Tek kişilik dev orkestra
Albümün en meşhur şarkıları 'Kimseye Etmem Şikayet' (Kemani Serkis Efendi) ile Zeki Müren şarkısı 'Şimdi Uzaklardasın'. Buna da ses etmeyelim artık. Baki Duyarlar'ın 'Ben Küskünüm Feleğe'sinin ardından bir sürpriz şarkı geliyor: Sözü ve müziği Hasan Esen'e ait olan 'Sensiz Olamam'. Ve tabii burada Orhan Osman'ın buzukisi... Dede Efendi kapatıyor 'Bir Nev-i Alaturka'yı: 'Ey Büt-i Nev Eda'. Pardon, en son bir de 'Kimseye Etmem Şikayet'in şahane bir akustik yorumu var.
Nev'in albümde envai çeşit gitar, tambur, lavta, ud, cümbüş, cura, banjo ve de klarnet çaldığını da belirtmem gerek. Tek kişilik dev orkestra olarak 'bir nev-i iyi müzik' yapıp bu çalışmadan da alnının akıyla çıkıyor. Yeni şarkılarını duymak için bir süre beklemeye değer doğrusu.


Gümüşsuyu'nda gece turu
İstanbul'un gece gezginleri bütün güçleriyle belli bir semte yüklenir, 'piyasa'nın tam ortasında olacağım diye zaman zaman kötü muamele ve yüksek fiyatlara da razı gelirken, başka bir yerlerde aslında çok mutlu olabilecekleri mekanlar unutulup gidiyor.
Geçen gün, ebedi bir Gümüşsuyusever olarak yıllardır kimbilir neden hiç uğramadığım Ayaspaşa Rus Lokantası'na gittim. Çocukluğumun şnitzel cennetiydi orası. Bir de içeride belli bir saygı çerçevesi içinde hareket edilmesi, usturuplu oturulup kalkılması gerektiğini hissederdim o yaşlarda, hatırlıyorum. Baktım, aynı ağırbaşlı ama samimi hava baki. 70'lerin sonlarında orada çalışıp Rus mutfağını öğrenmiş Cemal Ok tarafından devralınmış olsa da 1943'te lokantayı açan Judith Krischanovski ile Beyaz Rus eşinin yarattığı ruh duruyor hâlâ. Yemekler birbirinden lezzetli. Bilincik, kievski, strogonof. Ve tabii ki yanında sarı votka. Fiyatlar etrafa kıyasla ucuz denecek kadar makul, bir de üstüne sana iyi davranıyorlar daha ne olsun? Bu 'iyi muamele' meselesini yabana atmayalım lütfen, özellikle Cihangir'de sıkça 'şöyle oturun ve size servis yapmaya karar vermemizi bekleyin' tavrıyla karşılaşmanız mümkündür çünkü.
Aynı şekilde el üstünde tutulacağınız, kesinlikle gülümseyerek ayrılacağınız bir diğer Gümüşsuyu mekanı ise Park Cafe. AKM'nin açık olduğu dönemde özellikle oyun sonraları dolup taşan, dışarıya kahkahaların yayıldığı Park Cafe'yi tenha gördüğüm zaman içim sızlıyor.
Belki uzun zamandır yolunuz düşmedi, şimdi tam zamanıdır, bu eski dostla buluşmanın. Üstelik kapısının önünde çok hoş bir açık mekanı vardır, yaz geceleri için de idealdir. Yediğiniz içtiğiniz temiz ve lezzetli, servis kaliteli, sohbetler keyiflidir.
Yerini bilmeyenler içinse, Beşiktaş dolmuşlarının kalktığı noktadaki kocaman kırmızı Çin lokantası kapısından geçtiğinizde karşınıza çıkar Park Cafe. Uğrayın, pişman olmazsınız.