Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Biz bu işi neden beceremiyoruz



15'inci Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri töreni organizasyon konusunda nasıl sınıfta kaldığımızın en son örneğiydi

Sadri Alışık Ödülleri'nin 15'incisinin ardından, gönül isterdi ki ödüllerden söz eden bir yazı yazabileyim. Ama memleketimizin pek çok töreni gibi bu da bir kabusa dönüşünce ne yazık ki geceden de geriye nahoş bir tat kaldı. Elbette bu unutulacak ve gene geriye bakıp ödülleri hatırlayacağız ama ben kayıt düşmek istiyorum yine de. Belki unutulmasa daha iyi çünkü.

Şıklık saygı göstergesi değil
Daha önce törenlerdeki kılık kıyafet polisliği hakkındaki fikirlerimi yazmıştım, yineliyorum; ben saygının kostümle olmadığını, insanın pekala kot giyerek de şık olabileceğini ve ödül alabileceğini düşünüyorum. Bunun "Sizi hiçe sayıyorum" anlamına geldiğine inanmıyorum hiç, sayın Hıncal Uluç gibi.
Gelgelelim, bir törenin 45 dakika geç başlamasının, son derece şık giysiler içindeki sunucuların zaten o kadar beklemiş insanların sabrını iyiden iyiye zorlayacak uzun ve çok da elzem olmayan konuşmalar ve muhtelif gaflar yapmasının, Berna Laçin’in misal, karşıki pencereye laf atar gibi sahneden "Çolpan Abla!" diye seslenebilmesinin, teknik masadaki insan ile sahnedekiler arasında en ufak bir iletişim olmadığını, beş dakika bile prova yapılmadığını belli eden hatalar silsilesinin basbayağı 'saygısızlık' olduğunu düşünüyorum. O ödüllere, o jüriye, Sadri Alışık ismine ve konuklara...
Bu arada özellikle 140 oyun izlemiş tiyatro jürisini tebrik etmek istiyorum. Adı sanı 'henüz' duyulmamış genç topluluklara kadar ulaşmış, yeni yıldız adaylarını bulup aday göstermişlerdi. Dot'un yetenekli ve gözüpek kadrosuna, 'Şekspir Müzikali'nin şahane 'soykarılarına', Gün Koper'e, Elif Ürse'ye gençlik ödülü vermişlerdi. Ben bu kadar yenilikten yana jüri az gördüm.

Haberin Devamı

‘Olur böyle şeyler’ mi?
Ve fakat ödül vermek - almak üzere sahneye çıkan hiç kimse sorunsuz inemedi aşağıya. Dünyanın en şık kıyafetleri giyilse ne yazar?
Sonra bir âdeti var Sadri Alışık ödül törenlerinin, sinema ile tiyatro ödülleri ortasında bir 'müzik arası' veriliyor. İnsanlar akın akın sigara ve tuvalet molasına çıkarken, zavallı bir şarkıcı da konser veriyor. Bu sefer piyango Yavuz Bingöl'e vurmuştu, ses düzeninin korkunç olması yetmezmiş gibi bir de sürekli 'devinen' bir salona şarkı söyledi Bingöl. Tiyatro ödüllerinin arasına giren dans gösterisine ise diyecek söz bulamıyorum. Hakikaten bir sabır testi gibiydi.
İşin fena tarafı, milletin üzerindeki "Olur böyle şeyler" hali. Geç de başlanır, aksamalar da olur, ödül vermeye çıkacak insanın adı yanlış da anons edilir, 'olur böyle şeyler'. Sonra elalemin ödül törenlerini televizyondan izleyip iç çekeriz. Nedense aklımıza "Bizde neden olamıyor? Biz buna mı layığız?" diye sormak gelmez. Böyle gelmiş, böyle gider. Ama artık gitmese keşke...