Şevval Sam her işi belli bir özenle yapan bir kişi. Müzikte kendisini belli bir türe hapsetmek yerine her telden, her dilden söylemeyi tercih ediyor. Hepsini samimiyetle yapıyor. Bir de gönlünün sesine kulak vererek.
Öyle olmasa tam herkes ondan ‘Gülbeyaz’ dizisinin üstüne bir Karadeniz albümü patlatmasını beklerken gidip Türk sanat müziğiyle çıkmazdı yola. Üstelik o albüm öncesi ona ‘el verenler’ arasında “Usul, tavır mükemmel Şevval’de” diyen Müzeyyen Senar da vardı. Neyse, sonuç olarak tango da söyledi, arabesk de. Şimdi de türkü söylüyor. Aslında yıllardır konserlerinde türkü söylerdi, sırf türkülerden oluşan ‘Toprak Kokusu’ konserleri de vardı. Şimdi de aynı adlı bir albümü çıktı, Kalan Müzik’ten. Çerkesce, Çeçence, Kürtçe, Zazaca, Ermenice. Azerice parçalar söylüyor.
Üstelik müthiş ‘ustalar’ın desteğiyle. ‘Tanımadığım Ten’de, bestecisi Ahmet Aslan’ın sesi ve gitarı var örneğin. Mahsuni Şerif’in ‘Yuh Yuh’unu Ari Hergel ve Cansun Küçüktürk’le müthiş bir şekilde düzenleyen Vedat Yıldırım, İsmail Hakkı Demircioğlu’yla vokal de yapmış. Beni en çok etkileyenlerden biri İlknur Yakupoğlu’nun ‘Ben Denizde Bir Gemi’si oldu. Şevval Sam’ın sesine bu sakinlik yakışıyor.
Tek tek saymak isterdim, mümkün değil, öyle zengin bir ekip var ki, albümde. Yaşar Kemal’in derlediği ‘O Yar Gelir’de Arif Sağ’ın bağlaması, perküsyonu ve asma davulu var, onu atlamak olmaz. Bu, albümdeki en iyi yorumlardan biri. Onu izleyen ‘Muhabbet Bağında’ da öyle.
Gerisi sahiden çok kişisel bir keşif serüveni. Bu topraklar ne kadar ses ve renk barındırıyorsa, onların bir bölümü toplanmış kokusunu bu albüme vermiş. Herkes başka bir yerini sever ya da sevmez ama ciddi bir araştırma, titiz bir çalışma ve yetkin bir müzisyen topluluğuyla yapılmış bir albüm. Şahane, türkülerin ruhuna uygun düzenlemeler var, alıp flamenko yapmaya kalkmamışlar misal. Türküler de herkesin neticede...