Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Herkesin “Bu tiyatro gibi değil” diye övdüğü Dot’un yeni oyunu ‘Festen / Kutlama’ için birkaç söz...

Bazen birçok şeye dair umudunuz kırılmışken, bir oyun ilaç gibi gelebiliyor insana. Kuşakdaşı olduğum, doğuşuna, emekleyişine ve hızla ayağa kalkışına tanıklık ettiğim Tiyatro Dot, bende hep bu duyguyu yaratıyor.
DOTBİLSARDA VE DOTMARSTA projelerinin ardından DOTKOLEKSİYONDA ortaya çıktığında, ‘yeni’ ve ‘iyi’ bir şey izleyeceğimi biliyordum. Sonra her görenin bayıldığını duydum. Ve “Ben yıllardır tiyatroya gitmedim” diye ayak direyen nice kişinin “Vallahi bu tiyatro gibi değil” diye ikna edilerek “Festen / Kutlama” adlı oyuna götürüldüğünü, memnun çıktığını. Yine de umduğumdan da iyiydi.
Mekan, Koleksiyon Mobilya. Merdivenleri, bahçesi ve ortaya kurulmuş şeffaf çadırıyla. Oyun merdivenlerde başlıyor. Evin babasının yaş günü. Çocuklar bu kutlu gün için dünyanın dört bir yanından gelmişler. Küfür kıyamet, koca karısıyla, küçük kardeş ablasıyla birbirine giriyor daha kapının eşiğinde. Ama ‘aile’ bu, kapıyı kapatırsın, bütün felaketini içine gömersin, gülümsersin. Bugün babanın doğum günüdür.
Çadırın içinde koskocaman, şık bir yemek masası bekliyor bizi. Avdan dönen baba (Köksal Engür), dünya yıkılsa yüzündeki ürkütücü gülümseyişini yitirmeyen anne (İpek Bilgin), hepsi birbirinden mutsuz çocukları; ezik Christian (Cemil Büyükdöğerli), alkolik Helene (Şebnem Bozoklu), faşist Michael (Rıza Kocaoğlu) ve aile dostları masanın etrafında bir araya geliyor ve kutlama başlıyor. Bir sandalye boş, Christian’ın ikizi Linda’nın yeri. Linda yok, ölmüş. Günün anlamına dair konuşma yapacak büyük oğul Christian ayağa kalkıyor ve bombanın pimini çekiyor.

Haberin Devamı

ÇÜNKÜ BABAMIZ HiÇ LEKE TUTMAZ
Ve kale çatırdıyor
Thomas Vinterberg, Mogens Rukov ve Bo Hr. Hansen’in, aynı adlı ‘Dogma’ filminden David Eldridge tarafından sahneye uyarlanan ‘Festen’, bir buçuk saat boyunca, ışıltılı bir aile maskesinin altında barınabilecek her türlü melaneti; şiddeti, tacizi, ırkçılığı, ayrımcılığı gözler önüne seriyor. Christian’ın öne sürdüğü her ‘iddia’ önce kutsal aile duvarına, “Çünkü babamız hiç leke tutmaz” nakaratlı ‘marşa’ çarpsa da, kalenin çatırdaması önlenemi yor. Bu arada şarkı sözleri Hakan Günday’a ait, tebrik ediyorum.
Murat Daltaban, her metrekareyi, çadırın içini, dışını, bahçe duvarlarını kullanarak müthiş bir dünya yaratmış. Yukarıda saydığım hepsi birbirinden başarılı oyuncuların yanı sıra, her sefer izlemekten büyük keyif aldığım Enis Arıkan ve Pınar Töre’yi, ailenin ırkçı yüzünü meydana çıkaran Nadim rolündeki Umut Kurt’u, yeni mezun genç oyuncu Su Olgaç’ı, Dot’a ilk kez katılan Mehmet Esen’i de anmak ve tiyatromuzda pek az kişinin göze alacağından emin olduğum bu rolü üstlendiği için Köksal Engür’ü bir kez daha kutlamak isterim.
Son olarak, ezelden beri tiyatro seven biri olarak, “Bu tiyatro gibi değil” cümlesini övgü olarak kullanamıyorum. Şunu tercih ediyorum: Bu iyi tiyatro.

Haberin Devamı

www.defnedevrimi.com
Defne Joy Foster’ın ölümünden sonra ‘yaşananlar’ nihayet bardağı taşırdı ve bir kampanya başlatıldı Twitter’da, “Medyadaki tüm ayrımcı, cinsiyetçi, homofobik ve ırkçı yaklaşımlar ortadan kalksın” diyen. Geçen hafta ‘vicdan’ı bir gazetecinin olmazsa olmazları arasına koyan yazımdan ötürü “Sizin gibi kadınlar yüzünden aile yapısı çöktü, bir sürü diplomalı sürtük sokaklara döküldü” gibi ‘zarif’ okur cümlelerine maruz kalan bendenize de oksijen maskesi gibi geldi bu kampanya. Uzatmıyorum, imza metninden birkaç cümle ekliyorum, adres
“Dipten yükselen bir arzu ve bilinçle, gazeteleri, televizyonları açtığımızda artık şunları duymak, görmek istemediğimize eminiz: ‘Nataşalar... Hürremler...’ ‘Sen gay misin, normal mi?’ ‘Bir kadına ofsaytı anlatmak...’ Ermeni kırması Kürtçü’ ‘Su testisi su yolunda kırılır’ ‘Erkeklerin gözdesiydi, şimdi o da yaşlandı!’ (...)
Hayatın hiçbir alanını boş bırakmayan bu hoyrat dile son! (...)
Bir haftadır bu taleplerimize Defne Devrimi adını veriyor, tweetlerimizin sonuna #defnejoy yazıyoruz. Sayımız şimdiden binlere ulaştı. İmzalarımızla daha da çoğalabiliriz.” #defnejoy