Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

DÖRT ‘KANKA’DAN DELiKANLILIK DERSLERi



Serbest Bölge’nin oyunu ‘Yok Oğlum Biz Evdeyiz’ 20’li yaşlarını süren dört ‘delikanlı’ etrafında bir erkeklik portresi çiziyor ki, bu kadar olur...



Bu haftanın filmlerinde işler biraz kesat. Şunu söylemeyi bir borç bilirim, çok sevdiğim Almodovar’ın son filmi ‘İçinde Yaşadığım Deri’ pek çok açıdan hayal kırıklığıdır...
O yüzden size benim için yılın son güzel keşfinden söz ederek bitireceğim 2011’i. İstiklal Caddesi’nin en izbe hanlarından biri olan Olivio Han’ın ikinci katındaki ‘İkinci Kat’ adlı tiyatro salonu muhtelif sürprizlere gebedir her zaman. Şanslıysanız çok parlak işlere denk gelebilirsiniz. Bizim son seferimizde olduğu gibi...
Topluluğun adı Serbest Bölge. Oyunun adı ‘Yok Oğlum, Biz Evdeyiz’. Yazan ve yöneten Görkem Şarkan, konservatuarda oyunculuk okumadan önce siyaset bilimini bitirmiş bir genç adam (Algıyı ekran üzerinden işletenlere tüyo: ‘Bizim Yenge’ dizisinin ikiz doktorlarından zayıf olanı). Bu oyunda 20’li yaşlarını süren dört ‘delikanlı’ etrafında bir erkeklik portresi çiziyor ki, bu kadar olur... Bunlar mahalle arkadaşı. İçlerinden birinin diğerinin kız kardeşiyle ilişkisi var ama tabii delikanlılık kitabında bu yazmadığından gizli bir aşk bu.

Haberin Devamı

Muhabbet akıllara seza
Bir gün, iki sevgili evdeyken abi ve bir arkadaşları daha çat kapı geliyorlar. Kız içeride saklanırken biz önce bu üç arkadaşın akıllara seza muhabbetine tanık oluyoruz. Özetle kimin dişlerini döksünler, hangi kızı götürsünler, bunları konuşuyorlar da, bu kadar mı iyi çizilir, bu hem bir tornadan çıkmış görünüp hem her biri farklı üç adam... Sonra bir de dördüncü ekleniyor aralarına. Meğer o da aşık olmuş, bu sefer bir saattir korkunç bir ‘karı-kız’ muhabbeti yürüten arkadaşların nasıl birer ‘duygusal öküz’e dönüştüklerini izliyoruz. Aşka saygıları var çünkü. Ama tabii aşık olunan onlardan birinin anası bacısı değilse...
Velhasıl delikanlılığın kitabının bütün foyalarını meydana çıkarıyor ‘Yok Oğlum, Biz Evdeyiz’. O tuttuğunda elinde kalan kankalık raconlarının, her konuda geçerli ama bilhassa eşcinsellik, aşk ya da namus söz konusu olunca devreye giren ikiyüzlülüğün bu kadar güzel anlatıldığı bir oyun görmedim ben.

Haberin Devamı

Şarkan’ı izlemeye devam edeceğim
Ve her biri nasıl iyi oynuyor... Görkem Şarkan, Deniz Celiloğlu, Mustafa Barış Koçkar, Ersin Olgaç ve oyunun büyük bölümünü içeriki odada saklanarak geçirse de başa ve sona imzasını atan Esme Madra’yı tek tek kutluyorum.
Görkem Şarkan’ın ilk oyununu kaçırdım ama bundan sonra izlemeye devam edeceğim. Dünyaya bakışıyla, insana yaklaşımıyla, yeteneğiyle böyle parlak gençler görünce umutlanıyor insan...


Yeni yıldan ne istiyorum?

Ne yapacağız bugün? Yılın son iki gününe girdik. Kötü haberlerin peş peşe sıralandığı bir yılı daha geride bırakıyoruz. “Sevmedim ben bu yılı, bitsin artık” diye sabırsızlanıyoruz belki. Yeni gelenin sırtına yine taşıyamayacağı kadar sorumluluk yüklüyoruz. Sevgi getirsin, efendim kardeşlik getirsin, barış getirsin... Bunların bir heybeye doldurulup önümüze serildiği oldu sanki hiç... Ve biz onun içini tıka basa nefretle, öfkeyle, hınçla doldurmadık...
Ben bu gelen yıldan, sadece ve sadece insanoğluna bir parça şuur getirmesini diliyorum. Bu yeryüzünde gerçekten ‘sahip olabileceği’ tek gerçek alanın, hakkı olanın, iki ayağının bastığı toprak kadar olduğunu fark ettirmesini. Kalanını tüm diğer canlılarla, dili, dini, etnik kökeni kendisinden farklı olan insanlarla, bütün hayvanlarla, börtü böcekle, balıkla, kuşla, ağaçla, çiçekle paylaşmak zorunda olduğunu... Kendisinin nefes alma hakkının ‘öteki’nden daha fazla olmadığını öğretmesini... Yüzyıllardır kafasına vurulsa bile öğrenmemekte direndiği bu gerçeğe nihayet aymasını sağlamasını... Başkaca bir dileğim yok. Gerisi kendiliğinden gelecektir...