Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hani ilkokul, bilemedin ortaokul çağında birinden hoşlanma belirtisi ‘saçını çekmek’tir ya... Sınıftaki yakışıklı oğlan size ne kadar kötü davranıyorsa, aslında o kadar beğeniyor demektir. Saç çekmek en belirgini, çelme takmak, su tabancasıyla ıslatmak da onu izleyenler.

“GiT” DiYORSA SEViYORDUR

Bunu tabii o zaman anlamazsın, “Ne istiyor bu çocuk benden?” diye üzülürsün, büyüyünce ayarsın. Neyse, zaten anlasan ne olacak, o sırada sen de ona omuz silkmekle, burun bükmekle, aslında hiç yanından ayrılmak istemediğin çocuğu “Git buradan, salak şey” diye kovalamakla meşgulsündür. Çocukluğun şanından işte, ne yapacağını bilmemekten, “Bir şey hissediyorum da teşhis edemiyorum, nedir bu başıma gelen tanımadığım şey?” diye debelenmekten.

Haberin Devamı

Ve fakat bu sevdiğini tepme halinin o yaşlarda kalması gerektiğinde hemfikiriz, değil mi? Yetişkin olduğunda aşk karşındakini dövdükçe serpilip gelişen bir şey değil. Hal böyleyken neden dizilerimizde kızlar oğlanları, oğlanlar kızları itip kakıp duruyor?

Aynı döngü bütün romantik dizilerimizde mevcut

Geçen hafta tüm Türkiye gibi ‘Cesur ve Güzel’i izliyorum, bir kurtarma sahnesiyle başladı, dizinin Cesur’u Kıvanç Tatlıtuğ, ‘Güzel’i Tuba Büyüküstün’ü atıyla beraber aşağıya uçmaktan kurtarmak için cipini uçuruma sürdü, neticede kızı yakalayıp atın üstünden aşırarak hayatını kurtardı.

“GiT” DiYORSA SEViYORDUR

Şimdi ortada seni kurtarmak için kendi canını tehlikeye atmış bir adam var, ne olması gerekir ki sen ona aynı akşam “Senden nefret ediyorum” diyebilesin?
Zaten o noktaya gelene kadar da itişip kakışıp duruyorlar. Delikanlı alaycı, beşinci dakikada “Kendine dikkat et, sürekli yanında olamam” gibi şakalar yapıyor, karşısındaki kadının zaten yaş 5. “Hıh” deyip omuz silkmesi eksik.

Nitekim onlar da akşamki ikinci karşılaşmada vuku buluyor. Huysuzluğun, hatta kabalığın haddi hesabı yok, tam işte o “Çekil şuradan, salak şey” halleri. 30’larında, başarılı bir iş kadını var karşımızda ve bir erkekten etkilendiğini böyle belli ediyor. Ya da aklınca saklıyor.

Neyse ki Cesur da ilkokul yıllarını unutmamış, “Senin bu hırçınlığın damarlarında dolaşan Korludağ kanından mı, yoksa bana ilk görüşte aşık mı oldun?” diyerek mesajları aldığını belli ediyor.

Haberin Devamı

Tabii hemen ne geliyor? Havada yakalanan tokat! “Kimsin, nesin bilmiyorum ama senden nefret ediyorum” itirafı! Ve tam bu noktada karakterlerin burun buruna donup kalmasından umulan medet. Erkeğin bilekten tuttu mu beş parmağının izini bırakanı makbul, bunu da yazalım bir kenara. Öyle “Gidiyorum” diyen kız hemen bırakılmaz, naz yapıyordur. Bu arada, aynı döngü neredeyse bütün romantik dizilerimizde mevcut. ‘Kiralık Aşk’ olsun, bu hafta vedalaştığımız ‘Tatlı İntikam’ olsun, ‘Yüksek Sosyete’ olsun, aşk denen olay çiftlerin birbirine “Senden nefret ediyorum, unuttum seni, git buradan” deyip yanlışlıkla çarpışınca yapışıp kıpırdamadan donakalması üzerine kurulu. Tam o sırada adam kızı zorla öperse sorun her neyse çözülüyor. Özür dilemek, öfkesini, sevgisini, karşısındakinden ne istediğini kelimelerle dile getirmek yok. Tut, çek ve bırakma. Formül bu. Fakat tabii şöyle bir sorun var, bunu izleyen delikanlılar da “Git dediğine göre seviyor beni” mesajını alarak tutup bırakmayabiliyorlar ve hepsi birer Kıvanç Tatlıtuğ değil.

Haberin Devamı

Belki de insan ilişkilerinde ‘kimya’ya bu kadar anlam yüklememek, yetişkinlerin birbirleriyle aslında konuşarak anlaştığını hatırlamak gerek.