Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Memlekete bir türlü gelmeyen bahar yüzünü gösterip 31 yıldır İstanbul Film Festivali demek olan nisan yaklaşırken, iki yerli film girdi gösterime: ‘El Yazısı’ ve ‘Bir Ses Böler Geceyi’

İki ‘ilk’ film. Biri, Bilgi Üniversitesi’nden sonra New York’ta Rochester Institute of Technology’de film yapımı okuyan genç yönetmen Ali Vatansever’in ‘El Yazısı’, diğeri Brüksel’de sinema televizyon eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’de sinema ve reklam sektöründe çalışmış, 1972’den beri de yaşamını İsviçre’de sürdüren Ersan Arsever’in ‘Bir Ses Böler Geceyi’ filmleri. Arsever için de rahatlıkla ‘genç’ tanımını kullanabiliriz, 60’ından sonra ilk sinema filmini çeken biri genç değil de nedir?
‘El Yazısı’, bir kasaba filmi. Benzerlerini çokça gördüğümüz bir hikayeyle, kasabaya beklenen öğretmenle başlıyor her şey. Beklenen, yabancı bir öğretmen, İngilizce öğretmeye gelecek çocuklara. Hazırlıklar sürerken biz tek tek kasabanın sakinlerini tanımaya başlıyoruz. Eczacı Zeynep, aniden nişanlanmaya karar vermiş, ilkokul öğrencisi Ragıp, Zeynep’e aşık ve ona bir mektup yazmış duygularını anlatan, gelgelelim mektup uçup gitmiş cebinden. Lise müdürünün oğlu Ahmet, sevdiği kızı kaçırmayı planlıyor. Bu arada bir Fransız kadının yolu düşüyor kasabaya, herkes onu yeni öğretmen sanınca iyice karışıyor işler.
Karakterler çoğaldıkça bir bakıyoruz ki, herkes kendisini sevene değil bir başkasına aşık. Araya girenler yüzünden harcanıp gitmiş aşklar, yazılıp da verilememiş mektuplar birbirini izliyor ve kasabada esen tuhaf bir rüzgar önce her şeyi darmadağın edip sonra da taşları yerine oturtuyor.
Cansu Dere, Sarp Akkaya, Wilma Elles, Salih Kalyon, Baran Akbulut, Sercan Badur, Kenan Bal, Bahtiyar Engin oynuyor filmde. Ve anlatım diliyle de özgün bir sinemacının gelişini müjdeliyor aslında. Ama kasaba atmosferinin pek başarılı olmadığını söylemeliyim. Belki de yönetmenler özellikle ilk filmlerini daha aşina oldukları bir eksene oturtmalılar. Bu arada filmin şarkısını Model’in solisti Fatma Turgut söylüyor.

Haberin Devamı

Mistik, gizemli ve düşündürücü
‘Bir Ses Böler Geceyi’ ise, Ahmet Ümit’in novella’sından sinemaya uyarlanmış bir film. Ümit’in otobiyografik özellikler taşıyan kahramanı Süha (filmde Cem Davran), yaşamı 12 Eylül tarafından ortadan biçilmiş bir araştırma görevlisi. Yağmurlu bir gecede arabasıyla bir mezarlık duvarına çarpıyor ve boş bir mezarın izini sürerken kendisini adeta terk edilmiş bir köyde buluyor. Gördüğü tek ışığa doğru yol alınca da bir cemevine rastlıyor. Pencerenin dışından tanık oluyor olan bitene ve biz de onunla beraber o mezarın sahibinin, İsmail’in (Gün Koper) hikayesini öğreniyoruz.
Ahmet Ümit adını görünce bir polisiyeyle karşılaşacağınızı düşünmeyin, mistik, gizemli ve düşündürücü bir film ‘Bir Ses Böler Geceyi’. İnanç meselesini, bir şeye tüm kalbiyle inanma halini eğrisiyle doğrusuyla sorgulayan, ‘inanmış insanlara’, Ahmet Ümit’in deyişiyle ‘o güzel ruhlara’ saygı duruşu bir anlamda. Çünkü onun dediği gibi, kendisini bir ideale adayan insanların ruhları güzel oluyor... Ahmet Ümit bir sahnede görünüp bir de türkü söylüyor, söylemedi demeyin...

Haftanın iki ‘yerli’si

‘El Yazısı’ filminin ekibinden. Soldan sağa; Sercan Badur, Bahtiyar Engin, Wilma Elles, Cansu Dere ve Sarp Akkaya.

Haftanın iki ‘yerli’si

‘Bir Ses Böler Geceyi’, Ahmet Ümit’in kitabından uyarlama.