Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünden beri telefonlar geliyor sürekli. Serhan’ımızın Sema Hastanesi’nde başına gelenleri okuyan arıyor. “Benim de çocuğumun başına aynı şey geldi”, “Biz de yaşadık benzer bir acıyı...”
Peki, siz ne yaptınız? Hastanızın, kaybettiğiniz sevdiğinizin hakkını aradınız mı? Mahkemeye başvurdunuz mu? Sesinizi duyurmaya çalıştınız mı?
“Hayır...”
Neden?
“E acımız vardı, giden geri gelmezdi...”
“Zaten böyle davalar yıllarca sürüyor Türkiye’de, bir sonuç da alınamıyor çoğu zaman.”

Her şeye alıştık

Öyle bir ülkedeyiz ki, olmayacak her şey ‘normal’ kabul ediliyor. Bir doktorun eline teslim edilen bir insan hayatına özensiz, dikkatsiz, baştan savma davranması...
Bir cerrahın “Oğlumu menenjit teşhisiyle yoğun bakıma aldılar, ne olur bir de siz bakar mısınız?” diyen bir babaya yerinden bile doğrulmadan “Bu benim işim değil” demesi...
Aynı cerrahın ertesi gün o çocuğu ameliyat edip o babanın yüzüne çekinmeden bakabilmesi...
Çocuk saat saat kötüleşirken adı ‘yoğun bakım’ olan bir ünitede bunu kimsenin fark etmemesi, yahut fark edip ailesine “Her şey yolunda, iyiye gidiyor” diyebilmesi...
Hastaneye kanlı canlı gelen bir çocuk makinalara bağlı halde çıkarken tomografi çekmeden omurilik sıvısı alan doktorun, yerinden kalkıp bir göz atmayı ona çok gören cerrahın, “Bu olay bu kadar önemli miydi?” diye soran başhekimin zerre kadar sorumluluk hissetmemesi...
Hepsi ‘normal’.

İlk vukuat değil

Ama en vahimi, sorumlulara karşı başlatılacak hukuki mücadelenin sonuçsuz kalacağına olan kesin inanç. “Bir şey çıkmaz nasıl olsa” diyenler, buna kaderci bir biçimde boyun eğen ve Şeşen ailesinden de aynısını bekleyenler...
Dün Milliyet’te aynı hastanenin 2007 senesinde de benzeri bir vukuatı olduğuna dair bir haber çıktı. 27 yaşındaki Handan Hatice Aydemir doğum için yatmış Sema Hastanesi’ne ve 30 gün sonra hayatını kaybetmiş.
Doktorun sezaryen sırasında nefes borusuna müdahale etmek isterken genç kadının yemek borusunu deldiğine dair iddialardan söz ediliyor haberde... Hastane yetkililerinin aileyi para vererek dava açmaktan vazgeçirdiğinden, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün ise ölümün doktor hatasından kaynaklandığına karar verdiğinden... Ve İstanbul Tabib Odası’nın konuyla ilgili soruşturmayı sürdürdüğünden...

Kabul etmiyoruz!
Bu da normal değil mi?
Bu hastanenin hiçbir şey yokmuş gibi faaliyetlerine devam etmesi de öyle...
Yok, bu ‘normal’ değil.
Serhan’ın ailesi, dostları, arkadaşları olan bitene boyun eğmeyi kabul etmiyor. Onun hayatı bu kadar ucuz değil.
“Gideni geri getirir mi?” diye soranlara bir gün sıranın kendilerine gelebileceğini hatırlatmak isterim. Gazetedeki fotoğraflara bakın. “Bizim de başımıza geldi” diye telefon edenler vaktinde mahkemeye başvurup haklarını arasalardı belki Serhan bugün gene oradaki gibi mavi mavi gülüyor olacaktı.
Bu ülkede doktor hataları, hastane ihmalleri ve yasalara güvensizlik ‘normal’ kabul edilmeye devam ederse, canı yanan bir hasta yakını kalkıp kendi hakkını kendi aramaya kalktığında ona söyleyecek sözümüz olmaz sonra...

Haberin Devamı

Hayatınıza sahip çıkın!
Bu dünyaya getirip korumayı beceremediğimiz çocuklarımız hakkında konuşuyoruz günlerdir hastanede. Hastalıklardan, savaşlardan, tehlikelerden, kötülüklerden...
Dünyayı değiştirmeyi denemediğimiz sürece dünyanın en zengini olsak, kendimize ve çocuklarımıza içinde yaşamak için bir fanus inşa etsek nafile.
Elle tutulup gözle görünmedikçe ‘hurafe’ kabul ettiğimiz küresel ısınma felaketine getirmeye çalışıyorum sözü. Aralık ayındayız, hava günlük güneşlik diye seviniyorsanız sözüm size... Bu işte bir yanlışlık var. Bu güneşli havalar gelip bizi kavuracak fazla uzak olmayan bir zamanda. Çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakamayacağız.

İklimi kurtar!

Bu cumartesi saat 12.00’de Beşiktaş’ta ‘İklim Zirvesi’ var. Nedir bu? Aralarında Mor ve Ötesi’nden Harun Tekin’in, genç kuşağın bu anlamdaki en aktif isimlerinden Memet Ali Alabora’nın, Moğollar’dan Taner Öngür’ün de bulunduğu bir grup insan konuşma yapacak.
Zirvenin başlığı “İklimi kurtar, dünyayı değiştir”.
Etkinlik Beşiktaş Çadır Bar’da gün boyu devam edecek; dia ve film gösterimleri ve saat 19.00’dan sonra müzikle... Telefon 0555 863 16 36.
Bu insanlar yapacak başka işleri olmadığı için sıkıntıdan toplanan deliler değiller. Sizi de ilgilendiren bir şey anlatmaya çalışıyorlar, kulak verin lütfen. Hayatınıza sahip çıkın!