Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

T EDx İstanbul konferansında yaşanan organizasyon sorunlarını yazmış, Çağdaş Ertuna. Koltuk sayısının çok üstünde bilet satararak ortalığı içinden çıkılmaz bir hale getirmişler. Olay Zorlu Center’ın büyük salonu açmasıyla çözülmüş.
Ben 15.30’da başlaması gereken üçüncü bölüme gittiğimde neyle karşılaştım? Yine kapının önünde izdiham ve yarım saatlik gecikmeyle.
Asla anlayamadığım bir sebeple üstelik: Az sonra sahnede izleyeceğimiz Nil Karaibrahimgil, fuayede bir söyleşi gerçekleştirecekti. Mikrofon yoktu, asla göremediğimiz ve duyamadığımız şarkıcı, oralarda bir yerlerde sevenleriyle sohbet etti.
Ve üçüncü bölüm, pardon ‘session’ başladı. Zira ‘Challengers’ adı verilmiş bölümümüzün moderatörü Özlem Yılmaz, yarı Türkçe yarı İngilizce konuşuyordu.
Türkçe konusunda çok katı kurallarım yok ama bir şeyi sunmak üzere sahneye çıkmış birinin ‘çevirmen’ yerine ‘translator’, ‘seyirci’ yerine ‘audience’ demesini, bu ve benzerlerini de sürekli tekrarlamasını pek sevimli bulamıyorum.

İLHAM VEREN KONUŞMALAR
Buna karşılık, gerçekten ilham veren konuşmalar izledik, onları da organizasyon sorunlarına kurban etmemek lazım. Görme engelli YGA gönüllüsü Duygu Kayaman’ın Microsoft’ta devam eden şahane serüvenini dinledik, örneğin...
Görme engelli bireylerin yaşamını kolaylaştıracak mobil bir uygulama yaratmış Kayaman... “Yeter ki hayal engelli olmayın” dedi bize...
Milli triatlet, Türkiye’nin ilk ‘ironman yarışçısı’ Bahar Saygılı, limitleri zorlamak konusundaki ilham kaynaklarını anlattı. Şimdi ilham verme sırası ondaydı... Nil Karaibrahimgil, Always’in kampanyasından yola çıkarak, bir şeyi ‘kız gibi’ yapmanın ne demek olduğuna değindi. Bunun beceriksiz olmak anlamına geldiğine kim karar vermişti?
Ve en son, beyin cerrahı Prof Dr. Talat Kırış, ameliyathaneden Grönland’a ve Antartika’ya uzanan bir hayat dersi verdi bize... Bir diktdörtgenler prizmasından çıkıp, bir diğer dikdörtgenler prizmasına girerek geçirdiğimiz hayatlarımıza bir dönüp bakmamızı sağladı.
“Hayat tercihlerden ve anlardan oluşur” dedi, “Hiçbir tercih hayatın karşısında olmamalı...” “Hemen yarın hayatınıza dokunun” dedi, “Hayallerinizi büyük tutun, siz Everest’in zirvesine tırmanmayı hayal edin, belki bir gün Ağrı Dağı’na çıkarsınız. Az şey mi?”

Haberin Devamı

İLLE DE ‘İSMAİL ABİ’

Haberin Devamı

Boğaziçi Üniversitesi’nin en nadide köşelerinden Mithat Alam Film Merkezi, her hafta sektörden parlak isimleri davet ederek öğrencilerle buluşturuyor. Yıl sonunda da bu iki saat kadar süren söyleşilerin dökümlerini kitap olarak yayınlıyor üstelik. Sahiden paha biçilmez bir servet...
Önceki gün, bir kez daha, Serkan Keskin söyleşisinin moderatörü olarak merkezin konuğu oldum.
Öğrencilerin ‘İsmail Abi’lerinin başka yönlerini tanımalarını sağlamaya çalıştık.

YENİ PROJELER YOLDA
Asıl tutkusunun tiyatro olduğunu, hocası, ustası Işıl Kasapoğlu’nun “Televizyonda kaybolup giden çok aktör gördüm” sözünü aklından çıkarmayıp hep sahneye sığındığını, 12 yıldır asıl ‘evinin’ Semaver Kumpanya olduğunu...
Ama tabii ki söz döndü dolaştı ekibinin Gezi olaylarındaki etkinliğine kurban giden ‘Leyla ile Mecnun’a geldi. “Çok özledik” dedi herkes. Serkan Keskin de öyle... Sokakta hala “Hop” diye bağırıyorlarmış, hatta geçen gün maç yaparken incittiği koluna gelip bir tane patlatan bile olmuş...
Arada bir “Acaba ne yapıyorlardır” diye düşündüğünü de itiraf etti, ona göre ‘İsmail Abi’, ‘Mecnun’, ‘Yavuz’, ‘Erdal Bakkal’, ‘İskender’ hep bir yerde yaşamaya devam ediyorlar...
Ama Onur Ünlü ile yeni dizileri ‘Beş Kardeş’ yakında başlıyor. ‘İtirazım Var’ın devamı ‘Hesabım Var’ da yolda...
Bu kez imam dedektif Selman Bulut, imamlığı bırakıp hayatını bağlama çalarak kazanmaya başlayacak, büyük ihtimalle film bu yaz çekilecek, Ünlü-Keskin hayranlarına müjde olsun.