Nasıl başlamış yaşamaktan ziyade anı biriktirmeye, bilmiyoruz. Gördüğümüz, 83 yıllık bir ömrü etiketleyip raflara dizdiği. Ekmeklerin üzerindeki etiketlerden kanını alırken damarını bulamayan hemşirenin adıyla sakladığı numune tüpüne, telefon görüşmelerinde ya da alışverişte pazarlık ederken alınmış ses kayıtlarından, “Ya koleksiyon ya ben” diyerek onu terk etmiş karısının terliklerine her şey mevcut bu ‘hayat müzesi’nde.
Kemal’in “Masumiyet Müzesi”nin esamisi okunmaz Mithat Bey’in koleksiyonu yanında. 1950’den beri biriktirilmiş Bizim Gazete’ler, piyango biletleri, el fenerleri, dürbünler, kapakları açılmamış içkiler... Mümkünse hepsi çift, biri kullanılıyorsa diğeri koleksiyona. Aralarında çok para edecek parçalar da var ama o hiç düşünmemiş ki satmayı, merak bile etmemiş bedelini. Sadece toplamış, kendisi için... Bir de kendi deyimiyle “Hayatın devamlılığını tutmak için”.
1940’larda Sümerbank bursuyla California’ya gönderilmiş, Stanford’da elektronik mühendisliği ve matematik okuyup yurda dönmüş. Ama nasıl faydalanmışız biz ondan? Kayseri’deki bez fabrikasında kontrol şefi olarak...
Tabii asla kesmemiş Mithat Bey’i bu görev. Onun en büyük derdi transistörlü radyoyu icat edememiş olmak. Sonunda emniyet teşkilatına katılmış, radyo kurulacağını öğrenip. Ve transistörlü radyoyu icat edememiş olsa da polis radyosunun kurucusu olmuş.
Bu eşine az rastlanır şahsiyeti, Mithat Esmer’i Altın Koza’da senaryo ödülünü alan ve birinciliğe ortak olan “11’e 10 Kala” filminde tanıdık. Senaryo yazarı ve yönetmen Pelin Esmer’in amcası kendisi ve 2002’de yeğeninin “Koleksiyoncu” adlı belgeseline de konu olmuştu.
Çocuk ışıltısı
Pelin Esmer bu kez Mithat Bey’i ve meşhur koleksiyonunu olduğu gibi almış, bir kurgunun ortasına yerleştirmiş. 70 yıldır özenle biriktirdiklerine ‘çöp’ muamelesi yapmaya kalkışan komşularıyla mücadele ediyor Mithat Esmer filmde ve Nejat İşler’in oynadığı kapıcı Ali’yi yandaş seçiyor kendine. Bir yandan da Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi’nin eksik 11. cildini arıyor.
Biriktirmeye, tasnif etmeye asla doymuyor ve gözlerindeki çocuk ışıltısını hiç yitirmiyor. Bir ömür bir tutkunun izini sürmek insanı genç tutan bir şey, şüphesiz. Bir de üstüne sizi bir türlü anlamayan eşle dostla girişilen mücadele... Filmde bir taraftan koleksiyonunu satmak isteyen bir yeğeni, bir taraftan sürekli evi boşaltması için telefon eden bir kızkardeşi var Mithat Bey’in.
Gerçek hayatta ise neyse ki koleksiyonunun kıymetini bilen bir yeğeni... Pelin Esmer, Adana’da amcası Mithat Bey’e paha biçilmez bir armağan verdi: İki adet Altın Koza. Biri kendine, biri koleksiyona...
Müzik: Selmi Andak
Ossi Müzik “Bir Zamanlar” serisinde şahane bir kulvar açtı: Besteciler serisi. Ve “Müzik: Selmi Andak” albümlerini sürdü piyasaya. İki CD, toplam 34 şarkı.
Neler yok ki içinde, Sezen Aksu’dan Ajda Pekkan’a, Sevinç Tevs’den Asu Maralman’a, Gönül Turgut’tan Erol Evgin’e, Neco’dan Nükhet Duru’ya Türk popunun altın seslerinden kimi çok bilindik, kimi unutulmuş ama hatırlanmaya değer şarkılar...
Kartonet tasarımı da çok başarılı albümlerin. Biri mor, diğeri mavi ama CD’lerin renkleri iki albümün birbirinin devamı olduğunu gösterecek şekilde ters basılmış.
Kapakların iç tarafına birer küçük kitapçık yapışık, özel fotoğraflar, gazete kupürleri, yazılar var içinde. Derli toplu, Selmi Andak’a da, albümlerdeki isimlere de yakışır bir iş.
Nostalji furyasından yararlanmak adına ellerindeki kayıtları alelacele CD’ye aktarıp bir zarf içinde ortaya atan firmalara örnek olsun. Bir iş yapılacaksa hakkı verilmeli.