Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Garanti ediyorum, bu filmi izleyen bir penguen edinmek isteyecektir. Bilemiyorum, bu ne derece tercih edilesi bir durum, hele de bir şey istedi mi tutturan bir çocuğunuz varsa... Ama bir yandan, hele de bir çocuğunuz varsa, bu filmi görmeniz kaçınılmaz. Bayramda tatile gitmiyorsanız önereceğim bir numaralı eğlence

Jim Carrey’nin yeni filmi ‘Babamın Penguenleri’nden söz ediyorum. Bir kere hikaye sağlam olunca, ortaya iyi bir iş çıkmasının koşulları yarı yarıya sağlanmış oluyor. Bu da, Amerikalı yazar Richard-Florence Atwater’ın 1938 tarihli çocuk kitabı ‘Boyacının Penguenleri’nin bir uyarlaması. Arzu ederseniz Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitabı da edinebilirsiniz.
Şu çocukluğumuzun pazar sabahlarını hatırlatan sıcaklıkta, tatlı bir aile öyküsü. Tommy Popper, başarılı ve acımasız bir işadamı. İnsanları ikna etme konusunda hiçbir üçkağıttan kaçınmayan bir emlakçı. Son işi, Central Park içindeki tarihi restoranın sahibini (Angela Lansbury, bence filmin en güzel sürprizlerinden biri de o) orayı satmaya ikna etmek. Bunu becerirse çalıştığı firmaya da ortak olacak, ama kendisi dahil pek çok kişinin anıları da o restoranla beraber yerle bir olacak. Tommy‘nin umrunda değil, kâh kutuplarda kâh çöllerde dolanan kaşif babasının değil yüzünü görmek, sesini bile zor duyduğu bir çocukluk geçirmiş. Kendisi de pek parlak bir baba olmamış, boşandığı karısıyla yaşayan, 15 günde bir gördüğü iki çocuğuyla mesafeli bir ilişkisi var.

Haberin Devamı

Evde altı penguen var!
Ama bir gün babasının ölüm haberi geliyor, ardından da ondan bir yadigar: Bir ‘Gentoo’ pengueni! Tommy onu geri göndermeye çalışırken yanlışlıklar komedisi sonucu beş pengueni daha oluyor. Evde koşup oynayan, ortalığı karıştıran, devamlı ilgi bekleyen 50 cm. boyunda altı komik yaratık... Ve tabii ki ne oluyor? Tommy onlarla birlikte ‘sevgi’ diye bir şeyin varlığını keşfediyor. Evini onlar için bir tür küçük kutup bahçesine dönüştürüyor ve ev soğudukça Tommy’nin çocuklarıyla, eski karısıyla, yaşamla ilişkisi ısınıyor. İş dünyasındaki o yırtıcı adamdan da eser kalmıyor...
Hani vardır ya, ‘yaşamda aslolan ailedir, sevgidir’ gibi duygularla dolduğunuz, gülümseyerek çıktığınız filmler, onlardan biri, hem de hayli başarılı biri. Tabii bunu da Jim Carrey gibi insanı asla hayal kırıklığına uğratmayan bir oyuncu kadar, altı inanılmaz penguene de borçlu. İtiraf ediyorum, ben filmi onların birer bilgisayar harikası olduğunu zannederek izledim. Müthiş oynuyorlardı, evet, gerçekten ‘oynuyorlardı’, bir konuşmaları eksikti ve aksi mümkün değildi.

Haberin Devamı

Jim Carrey ve minik dostları
Fakat sonra öğrendim ki Bay Popper’ın penguenleri gerçekmiş ve film sandığımdan da hummalı bir çalışmanın ürünüymüş. Yapımcılar, tam 40 yıllık bir penguen uzmanından yardım isteyerek başlamışlar işe. Antartika kenarında yaşayan Gentoo’lar için New York’taki stüdyoda özel bir ortam hazırlanmış önce. Çünkü tahmin edileceği gibi çok soğuk ve sulak bir alana ihtiyaçları var. Bir de temizliğe düşkünmüşler, bu vesileyle öğreniyoruz.
Penguenlerin doğal yaşam alanının bir benzeri kurulmuş, stüdyoya dev bir soğutucu yerleştirilmiş ve star penguenler gelmiş sete. Eğitmenleri de yanı başlarında. Birkaç haftalık çalışmadan sonra penguenler laf dinler, isteneni yapar hale gelmişler ve ‘insan’ oyuncular da katılmış ekibe. Jim Carrey özellikle, pek anlaşmış kendileriyle. Filmde göreceğiniz Carrey önde, altı penguen arkada sahnelerini bu gözle izleyin lütfen, gerçekten büyüleyici... Birlikte masada oturup yemek yedikleri sahneyi de öyle. Tabii ki arada kimi ifadeler için bilgisayar efektleri de kullanılmış ama filmin geneli altı yetenekli penguenin marifeti... İçiniz ısınacak, kaçırmayın derim...