Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beyoğlu’nun 1990’ların başında yaşadığı evrilme sürecinin simge adreslerinden biriydi oysa. Türkiye’nin yazarının, çizerinin, gazetecisinin, sanatçısının geceler boyu sohbet ettiği, kiminin romanlarında adı geçen kafeydi

KAKTÜS DE GiDiYOR

Yurt dışında bir kente gittiğinizde nereleri görmek istersiniz? Müzeleri, tarihi yerleri, bilinen restoranları, kafeleri... Özellikle yıllardır hizmet veren yerleri merak edersiniz. Ülkenin ünlü yazarlarının, şairlerinin, sanatçılarının oturduğu masaları, belki birkaç satır karaladığı, resimlerine, romanlarına ilham kaynağı olmuş mekanları...
Paris’e gidip Cafe de Flore’da bir kahve içmemek, Prag’dan Slavia’ya uğramadan geçip gitmek mümkün mü mesela? Madrid’e gitmişken Cine Dore’de bir film izlemek, en azından kafesinde 1-2 saat geçirmek gerekmez mi?
Peki İstanbul’a gelen turist nereye gitmeli? Ben düşünüyorum, herhalde ilk durağım İstiklal Caddesi olurdu. Avrupa’nın en güzel sinemaları arasında sayılan Emek’i görmek isterdim, geçmiş olsun... Atatürk’ün İstanbul buluşmalarına mekan olmuş, Agatha Christie’leri, Muhsin Ertuğrul’ları, İbrahim Çallı’ları ağırlamış Rejans’ta bir yemek yemek isterdim, kapandı. İnci Pastanesi’nde profiterol yemek isterdim, o da yakında tarih olacak. Namık Kemal’lerin, Abdülhak Hamit’lerin, Tevfik Fikret’lerin gelip geçtiği, Abidin Dino’yu, Sait Faik’i, Orhan Veli’yi, Haldun Taner’i ağırlamış, Attila İlhan’ın “Ayten’i Markiz’de vurdular” diye şiir yazdığı Markiz’de oturmak isterdim, ucuz bir ‘yemekçiye’ dönüştü.
Bütün hoyratlığımızla ruhu olan ne varsa yıkıp geçiyoruz ya, hiçbir şeyimiz de uzun ömürlü olamıyor ne yazık ki. Şimdi de diğerleriyle kıyaslanırsa çok yeni ama neticede 20 yılı devirmiş Kaktüs’e veda ediyoruz. Kanat Atkaya’nın Hürriyet’te yazdığı gibi “Beyoğlu’nun 1990’ların başında yaşadığı ‘batakhaneden eli yüzü düzgün mekanlara evrilme sürecinin’ simge adreslerinden biri”ydi Beyoğlu Kaktüs. Nevizade’ye gelmesi amaçlanan ‘ailelerin’ değil belki ama Türkiye’nin yazarının, çizerinin, gazetecisinin, sanatçısının uğrak yeriydi. Ömer Uluç’un, Tomris Uyar’ın, İlhan Berk’in, Komet’in, Lale Müldür’ün, Murathan Mungan’ın, Orhan Pamuk’un, Mehmet Uzun’un ve daha nicelerinin geceler boyu sohbet ettiği, kimisinin romanlarında adı geçen kafeydi.
Sahibi Gülsüm’le konuşuyoruz, sigara yasağıyla başlayıp işgaliyenin kaldırılmasıyla katlanan kan kaybına dayanacak durumları kalmamış artık. Bir mucize olmazsa mart sonunda kilidi vuruyorlar kapıya. “Kapının önüne bir saksı bile koyamıyoruz” diyor. Ve tam da dediği gibi, ben dahil birçok Kaktüs müdavimi o ‘ıssızlığı’ içi kaldırmadığı için geçemiyor artık İmam Adnan Sokak’tan. İçeride o şaşaalı günlerin anıları var, bu hayalet kafe hali o kadar üzücü ki... Asmalımescit’teki insan geçemeyen dar sokaklardaki masa uygulamasını anladık diyelim... Burası yayla gibi bir sokak ve araç trafiği bile yok. Üstelik müziği, gürültüsü patırtısı olmaz Kaktüs’ün, vaktinde kapanır, nedir belediyenin oradaki üç tane masayı çok görmesinin sebebi?

Haberin Devamı

KAKTÜS DE GiDiYOR

Haberin Devamı

GÜMÜŞSUYU’NA DA BİR NURHAYAT LAZIM

Haberin Devamı

‘Yalan Dünya’ dizisindeki inşaat sahnesi acı acı güldürdü beni bu hafta. Hani Açılay sabahın köründe başlayan inşaat sesiyle yatağından fırlıyor, koşa koşa “Bu saatte inşaat mı olur, lütfen şunu iki saat sonra başlatın, bizim de uykuya ihtiyacımız var” diyor ve işçilerin alay konusu oluyor... Arkadan bol çene Nurhayat olaya el koyuyor ve iki dakika içinde hizaya getiriyor ekibi. “Şimdi belediyeyi arıyorum, zaptı tutturuyorum, ruhsatınızı iptal ettiriyorum vs. vs.” Ve başarılı oluyor!
Bu köşede daha önce de yazdım, Gümüşsuyu Park Otel inşaatı civarında yaşayanların uykuyla alakası kalmadı yaklaşık bir yıldır. Öyle sabah erken başlamak filan değil, düpedüz 24 saat çalıştılar ve ne yapsak bir sonuç elde edemedik. Mahalle sakinleri toplandı, sabahlara kadar nöbet tuttu, gecede 100 kere polisi, zabıtayı aradı. Benim bizzat polisten aldığım yanıt “Sabaha kadar izinleri var, gelsek de bir şey yapamayız” oldu. Bu Nurhayat’ın bir hamlede zabıt tutturup inşaat durdurduğu yer neresiyse ben de bilmek istiyorum. Ya da bir zahmet Nurhayat’ı bizim sokağa bekliyorum...