Adana’da Altın Koza Film Festivali boyunca en çok duyduğumuz cümle: “Bi fotoğraf çekinebilir miyiz?” Salonları asla boş bırakmayan Adana halkı film çıkışlarında, sokaklarda, restoranlarda da ünlülerle birlikte fotoğraf çektiriyordu sürekli. Sıcak, samimi ve saygılı bir ilişki kuruldu seyirciyle oyuncular arasında...
Büyük otellerin lobilerine hapsolup kalmayan bir festivaldi. Söyleşiler sahiden söyleşiye benziyordu, soru sormaktan çekinmeyen, özgüvenli bir seyirci vardı.
Ödül gecesi
Ama sonuçta Altın Koza da her festival gibi ödül gecesi ve sonuçlarıyla konuşuldu. Açılış gibi kapanış gecesinin de sunucusu Şebnem Dönmez’di ve her cümleyi elindeki kartlardan okuması son derece rahatsız ediciydi. İnsanın böyle bir geceyi biraz daha ciddiye alıp hazırlanması beklenmez mi?
Neyse ki jüri başkanı Nuri Bilge Ceylan hoş ve samimi bir şekilde bütün ödülleri tek tek gerekçeleriyle açıkladı, çok rahattı ve ödül töreninin toparlayıcısıydı.
Tabii hangi ödüllerin oy birliğiyle, hangisinin tartışmalarla verildiğini bilmek sürüyle tahmine yol açtı, en iyi film ödülünün bölünme sebebi Özcan Alper miydi, yoksa Füruzan mı gibi fikirler uçuştu havalarda...
Nuri Bilge Ceylan’ın “Mommo”nun aldığı halk ödülü için kurduğu “Bu ödülü biz vermedik” cümlesi biraz yadırgandı. “Yol”dan söz ederken filmin yönetmeni Şerif Gören’in adını anmaması da... Rahatsızlığını en çok dile getiren de filmin oyuncularından Necmettin Çobanoğlu oldu.
Gençlerin ayak sesleri
Yarışan oniki filmin onikisi de bir şekilde ödüllendirildi, “İki Dil Bir Bavul” herkesin gönlünün yıldızı oldu, “Pandora’nın Kutusu” ile “Süt”ün belki biraz ‘eski film’ muamelesi görerek hakkının yendiği konuşuldu ve Adana’da bize ayrılan sürenin sonuna gelindi.
Baktığımız zaman, 16. Altın Koza’dan en çok hatırlanacak şey, yeni kuşağın ayak sesleri kuşkusuz. “Eskiden böyle miydi, şimdi her eline dijital kamerayı alan yönetmen oluyor”, “Daha kırk fırın ekmek yemesi lazım bu çocukların” cümleleri arasından gümbür gümbür geliyorlar.
Yeme - içme, eğlence raporu