Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Reklam jingle’ları ve iki yıl önce çıkardıkları E.P.’leriyle dinleyicide belli bir beklenti yaratan Model, ‘Diğer Masallar’ adlı albümüyle, bu beklentinin altından, alnının akıyla kalkıyor

Gerçekten anlam veremediğim bir şey var, müzik piyasası sürekli başaşağı giderken nasıl bu kadar yeni albüm çıkabiliyor? Her gün masamda, bir kısmı adını ilk kez duyduğum insanlara ait en az 3-4 albüm buluyorum. Ve itiraf ediyorum, artık hepsini dinlemeye takatim kalmadı.
Model’in GNL Entertainment imzalı yeni albümünü diğerlerinden ayırıp dinlemeye başlamam için birden çok sebebim vardı, kuşkusuz. Ama arabadaki CD çalarımla ayrılmaz bir bütün haline geleceklerini tahmin edememiştim.
Reklam jingle’larıyla, sahne performanslarıyla ve de iki yıl önce çıkardıkları E.P.’leriyle dinleyicide belli bir beklenti yaratan Model, Demir Demirkan prodüktörlüğündeki albümle, bu beklentinin altından alnının akıyla kalkıyor. Dinlendikçe sevilen, her bir şarkının tek tek arzı endam edip kendini gösterdiği bir albüm olmuş ‘Diğer Masallar’.
Tabii bunda en önemli pay, hayata ‘A due Carmen’ adıyla başlayan grubun kurucularından Can Temiz’e ait. Çünkü hemen hemen bütün şarkıların söz ve müziklerinde onun imzası var. Ve hayretler içerisindeyim, bir erkek bu derece sahici ve duyarlı kadın şarkıları yazabildiği için. Kadın söz yazarlarımız bile çağa uyup içlerindeki ‘kabadayı’yı ortalığa salarken, Can Temiz’in şarkılarında evcilik oynadıkları günlerdeki hayali prensleri tarafından kırılıp dökülen küçük kız çocukları, ayrılınan sevgilininin sevdiği tatlıyı yapıp tek başına yiyen yalnız kadınlar, ölü aşıkları barındıran pembe mezarlıklar var. Dediğim gibi, tek tek tavlıyorlar insanı, önce içini acıtarak, sonra acısını paylaşarak...
Model’in ikinci kozu, Fatma Turgut’un tatlı yorumu. Vokal koçu Sertab Erener imiş, ama farklı bir kulvarda gezindiği muhakkak. Bir de özellikle rock söyleyen vokallerimizin kimilerinde rastlanan Türkçe telaffuz sorununu aşsa keşke. İngilizceye benzetmeye çalışınca müziğiniz daha havalı olmuyor, sadece ne dediğiniz anlaşılmıyor. ‘Pembe Mezarlık’ şarkısında ben “Alfred, bu gece ölmek istedim” dediğine kalıbımı basabilirdim örneğin. “Kim bu Alfred?” diye kartoneti açtım, meğer “Affet” dermiş...
Genel olarak duyarlı ve çarpıcı olduğunu düşündüğüm şarkı sözleriniyse yer yer fazla sert, hatta sevimsiz buldum. Örneğin melodisine bayıldığım ‘Benim Tatlı Kanserim’ şarkısını, ‘Bu kanlı yaratık nereni sardıysa / Hiç düşünmeden hani kesip atarsın ya...’ gibi sözleri nedeniyle atlıyorum. ‘Makyaj’ ve ‘Değmesin Ellerimiz’iyse döne döne dinliyorum. Ve bünyesinde Turgut ve Temiz dışında, Serkan Gürüzümcü ve Aşkın Çolak’ı barındıran Model’in taptaze soluğunun uzun ömürlü olmasını diliyorum son olarak.

Nereye gittiğini bilenlere...
Dostlar Tiyatrosu, Aziz Nesin’in metinlerinden uyarladığı yeni bir oyuna başladı... ‘Nereye Gidiyoruz?’ adı. Öyküleri var içinde büyük ustanın, şiirleri var, masalları, köşe yazıları... Kim bilir kaç yıl önce yazılmış her biri. Peki eskiler mi? Hiç. Hatta ne yazık ki hiç. Çünkü tahmin edileceği gibi ülkenin gidişatına dair taşlamalarla dolu hepsi...
Ben ortaokul öğrencisiydim sanıyorum, Aziz Nesin’in ‘Havadan Sudan’ adlı kitabı başucumdan hiç eksik olmazdı. Oradaki en sevdiğim metinle Genco Erkal’ın oyununda karşılaşmak, o okuya okuya neredeyse ezberlediğim cümleleri bir de ondan dinlemek müthiş bir sürpriz oldu. Trende, “Havalar da ısındı” diye söze giren adamın,yanındaki cevap vermese de nasıl sazı eline alıp havadan sudan geçirip ‘başımızdakiler’ konusuna getirdiğini, etliye sütlüye karışmak istemeyen zavallı dinleyicisinden de arada “Öyle değil mi?” diye dirsek atarak onay aldığını anlatır öykü. İyice dolmuştur adam, bütün içini döker, sonunda da gidip adamı polise ihbar eder “Bu adam hükümete sayıp sövüyor” diye. “Sen beni şikayet etmeyesin diye erken davrandım”dır gerekçesi...
‘Nereye Gidiyoruz?’da baştan sona bir ‘iç dökme’ hali mevcut sonuçta. Zekice ve espriyle söylüyor sözünü, güldürüyor bir yandan... Efendim? Havalar evet, ısındı...