Ne yazık ki kimin olduğunu hatırlayamadığım bir söz var, bir toplumu şekillendirmede yasaların değil, şarkıların etkisine inanan. Çok doğru bence de, hele çocuklukta dinlediğin şarkılar fark ettirmeden sızıp kalıyor kafanın bir yerinde.Biz Barış Manço ile büyümüş bir kuşağız, zaten birçok şarkısı büyükler kadar belki daha çok - çocuklara hitap ederdi. ‘Arkadaşım Eşek’ten söz etmiyorum sadece. Hatta ondan çok önce, ‘79’da o ilginç kıyafetleri ve el kol hareketleriyle ekrana yapışarak izlediğimiz ‘Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’yı söylüyorum mesela. O ‘Yaz dostum’ diyordu, biz anlamaya çalışıyorduk. Yoksulları yedirin, giydirin diyordu; “Kimse göçmez bu dünyadan mal ile”. Bizde daha göçme kavramı yok ama mal mülk öyle önem verilecek bir şey değil, paylaşmak lazım, orası açık.
Benim bu hayatta kendi isteğimle gidip aldığım ilk kaset onundu, ‘Kazma’ diye bir şarkı vardı içinde mesela. Şimdi dönüp bakıyorum, gene o zaman ne ifade ettiğini bilmediğim ‘namus, şeref, onur, alın teri’ gibi sözler dolu içinde. Okulda öğrendiğimiz ‘atasözleriyle’ dalga geçiyor. “Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür dersen, kaz gelen yerden tavuğu esirgemezsen” diyor, “Bu kafayla bir baltaya sap olamazsın ama gün gelir sapın ucuna olursun kazma”.
Kafanın bir yerinde kalıyor bu. Kaz gelen yerden tavuğu esirgememek makbul bir şey değil.
Sonra ‘Halil İbrahim Sofrası’ gelir mesela. ‘Alnı açık gözü toklar’ın baş köşeye kurulduğu, ‘Kula kulluk edenlerin’ ömür boyu taş döşeğe layık görüldüğü bir sofradır bu. Açgözlülük iyi bir şey değil, bu da girer kafana son derece eğlenceli melodiyle beraber.
Kula kulluk edenin sonu iyi değil ayrıca, ister anla, ister anlama ne demek olduğunu. Büyüdükçe anlarsın, ‘Halil İbrahim Sofrası’nı hatırlarsın. “Para pula, ihtişama aldanıp kanma dostum, içi boş insanların bu dünyada yeri yok” diyen sesi bile gelir kulağına.
Ya da hemen her şarkısında hatırlattığı gibi bu yolun bir sonu olduğu bilgisi... Bir aşk şarkısıdır belki söylediği, gene araya sıkıştırır, “Bak şu dünyanın haline, meyletme dünya malına” diye. Ya da komik bir şarkısına “Esas memleket nere?” sorusuna ısrarla “Bu dünya benim memleket” cevabını veren adamı sokuşturup ‘hemşerilik’ meselesini ters yüz eder. Daima söyleyecek ters köşe bir sözü vardır. 17 yıl olmuş, Barış Abi bu dünyadan göçeli. İyice tedavülden kalktı yazdığı sözler. Herhalde bu yüzden, bu kadar özlenmesi. İki gündür hangi kanalı açsan orada Barış Manço, yıllar öncesinde kalan nasihatleriyle.
İnsan hayatı hâlâ sonlu halbuki. Hâlâ sınırlar çizerek bir yere kadar sahiplenebiliyorsun toprağı havayı, suyu. Hâlâ kimse göçmüyor mal ile ve o yapılan hesapların kitapların sonunda ödeyecek kişi yine Sarı Çizmeli Mehmet Ağa. Orada değişen bir şey yok. Mal mülk hırsı niye artıp duruyor? Barış Manço şarkıları mı dinletilse okullarda acaba?