Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bugünlerde çok sık hatırlıyorum, ünlü Türk büyüğünün sözünü: Yollar yürümekle aşınmaz.
Aşınmıyor sahiden ve biz bir süredir muhtelif vesilelerle dökülüyoruz yollara. Artık pratik de kazandık, çok çabuk organize olup buluşabiliyoruz. Tutuklu gazeteciler için, internet yasakları için, muhtelif adalet ve özgürlük talepleri için twitter’dan, facebook’tan defalarca haberleşip toplaştık bu sene.
En son da Asmalımescit’teki masa-sandalye operasyonuna karşı bir yürüyüş yapıldı önceki gün. Mekan sahipleri, çalışanları ve müdavimleri hep birden sokaktaydı. Ellerde sandalyeler, tabureler, “Sokaklar sahipsiz değildir” pankartları, “Beyoğlu uyuma, sokağına sahip çık!” sloganlarıyla Galatasaray’dan Tünel meydanına yüründü.

Haberin Devamı
MÜŞTERiNiN ALTINDAN SANDALYE ÇEKMEK

Uygulama konusunda rivayet muhtelif
Başbakan Erdoğan’ın Cuba Bar’ın önünden geçişi artık efsaneye döndü. Kimine göre yuhalandı, kimine göre kadeh kaldıran birine kızdı ya da sadece geçmekte zorlandı ama neticede çoğunluk bu ani masa sandalye operasyonunu o geceye bağlıyor. Sebebi ne olursa olsun, sonucunun epey insafsız olduğu kesin. Tamam, sokaklara taşma işinin biraz suyu çıkmıştı, hele hele hafta sonları, değil araç, yaya bile zor geçer hale geliyordu, kabul. Ama bunun çözümü, sıfırcı öğretmen edasıyla görülen her masayı-sandalyeyi söküp atmak mıdır?
Dün ara sokaklara girip eskiden önünde masaların durduğu mekanların hüzünlü haline bir göz atalım dedik. Hepsinin önünde Belediye’nin üç ay önce gelip çizdiği sınır çizgileri var. Oraya kadar masa koyabileceklerine dair. İşgaliyelerini de ödüyor bu mekan sahipleri. Ama birdenbire yeni bir düzenleme yapılacağı, ikinci bir emre kadar işgaliye uygulamasının iptal edildiği bildiriliyor kendilerine. Ve ertesi akşam müşterilerin altından sandalyeler alınarak başlanıyor yeni ‘düzenlemeye’.
Amaç, sokakları rahat yürünür hale getirmekse o daha önce çizdiğin sınırlarını aşanlara ceza kesersin, olur biter. Ne bu kurunun yanında yaşı da yakma hali? Ve tabii bu insanları temsil eden bir sivil toplum kuruluşu var, BEYDER, onlarla bir iletişime geçmek, yeni uygulamadan söz etmek yok mu? Hayır, her şey tepeden inme, hiçbir açıklama, diyalog yok. “İzin vermiştim, şimdi geri alıyorum” nokta. Bundan sonra ne yapacakları da muamma. İnsanlara yaz ortasında kapınıza kilit vurun demek olmuyor mu bu?

EN ABSÜRD PANKART

“Hepimiz masayız, hepimiz sandalyeyiz”. Hrant Dink’le başlayan ve o durumda çok anlamlı olan “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” sloganını her duruma uyarlamak biraz tuhaf sonuçlar veriyor.


En şiirsel pankart
Ece Aksoy’un elinden çıkmış ve tam ona yaraşır bir pankarttı: “Geldiniz gittiniz/Sınır biçtiniz/Savaşsız, barışsız/Damgalar duruyor/Bakınca çiçeğe de benzemiyor/Silin sınırlarınızı, Çocuklar da gülüyor!”


BiR EYLEM DE PARK OTEL MAĞDURLARINDAN

Geçen hafta yazmıştım, Park Otel inşaatı artık Ayaspaşa sakinlerinde nefes alacak hal bırakmadı. Lafı uzatmıyorum, Ali Zincirkıran’ın mektubundan bir bölüm paylaşıyorum: “İnşaat sabaha kadar sürüyor. Devamlı polis çağırıyoruz. Polis geliyor inşaat duruyor, polis gidiyor ve devam ediyorlar. Çıldırmış bir haldeyiz. Bu tip inşaatlarda ayda bir ilaçlama yapılması gerekiyor ve toza karşı sürekli sulama yapmalılar. Bunlar elbette yapılmıyor. Mahalleyi dev fareler ve pireler bastı. Her şeyi geçtim Belediye sabah 07.00’de çalışma iznini nasıl verebiliyor? Ya pazar günü inşaat izni ne demek? Orası maden ocağı mı? Sadece uyuma hakkımız ve pazar günümüzü sessizce yaşama hakkımız için bile dava açıp bazı şeyleri değiştirebiliriz. Pazar günü komşum çivi bile çakamaz ancak dev bir inşaat çalışma yapabiliyor ve bu izni beni koruması gereken belediyem veriyor. Şaka gibi. 30 Temmuz Cumartesi günü saat 14.00’de Kutlu sokağın başında tüm mahalleli pankartlarla eylem yapacağız.” Duyurulur.