Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beklenen televizyon dizilerinin kaderidir, hayata 1-0 mağlup başlamak. Mutlaka tek kaşımız havada izleyecek, kusur arayacak, sonunda “Bu muymuş yani?” demenin bir yolunu bulacağızdır. Bu önyargı duvarını aşabileninse yolunun açık olduğunu tahmin etmek güç değil. ‘Son’ ve ‘Yalan Dünya’ gibi

Önyargıları aşan iki dizi

Televizyon seyircisinin dikkat ya da zeka gerektirmeyen
şeyler izlemekten hoşlandığı önyargısına ‘rağmen’ yapılan cesur bir iş ‘Son’.

Her ikisini de aylardır bekliyor izleyici. Birincisi gizemiyle ‘yerli Lost’ olma iddiasında, 25 bölümde bitecek olmasıyla her konuyu ciklet gibi uzatıp sündürmeye meraklı televizyon piyasamızda bir ilk. Tiyatro izleyicisi için senaryonun son dönemin en parlak oyun yazarlarından Berkun Oya tarafından yazılıyor -hatta yazılmış bitmiş- olması gibi bir artısı var. Geçen yıl ‘Ezel’ gibi farklı bir işe imza atan Uluç Bayraktar çekiyor. Oyuncu kadrosu sağlam. Hal böyle olunca, daha ilk haftadan seyircinin de dikkatini-ilgisini çekti, sosyal medyanın en çok konuşulan konularından biri oldu.
Ana eksendeki çiftlerimizden biri, bir Amerikan rüyasının içinde yaşamakta olan Selim ile Aylin. Şık bir ev, iyi kariyerler, güzel bir çocuk ve o kadar yıllık evlilikten sonra mümkün olamayacak bir aşk. Nitekim havaalanında birbirlerinden bir türlü kopamayıp az kalsın yatak odalarına geri dönecek halde gördüğümüz çiftimizin mutluluk tablosu Selim’in bindiği sanılan uçağın düşmesiyle darmadağın oluyor. Meğer Selim o uçağa hiç binmemiş, binmeye niyet bile etmemiş, havaalanında bir kadın ve bir çocukla buluşup bir bilinmeze yelken açmış...
Önümüzdeki bölümlerde bir dolu başka hikaye açılacak, her karakterin kendi gizemi var. Televizyon seyircisinin dikkat ya da zeka gerektirmeyen şeyler izlemekten hoşlandığı önyargısına ‘rağmen’ yapılan cesur bir iş ‘Son’.

Haberin Devamı

Önyargıları aşan iki dizi

Daha uzun süre konuşulacak

Gelelim Gülse Birsel’in yeni işi ‘Yalan Dünya’ya... Tamam, sırf Gülse Birsel adı bile bir anlamda iyi komedinin garantisi ama ‘Avrupa Yakası’nın devamı olacak” yargısını da getiriyor beraberinde. Ama ben o gece bu önyargıyla oturanların kahkahalarla kalktığına tanık oldum. Ve evet, biri de benim.
Bu kez Gülse Birsel Cihangir’e çevirmiş gözünü. Hoş, hangi semt olduğu çok da önemli değil, hatta ‘Cihangir entelleri’ klişesi artık biraz baydı... Ama karakterlerimiz tadından yenmiyor. Hangi birini saymalı, oyuncuların da hepsi birbirinden iyi üstelik... Ama konuşulanlara bakılırsa, ilk bölümün parlayan yıldızları, hem üçkağıtçı, zampara, kaypak bir damadı, hem de bir türlü sınıf atlayamayan bir oyuncuyu oynayan Olgun Şimşek, evin sürüngen oğlu Bartu Küçükçağlayan ve rolünün artmasını beklediğimiz, evin yakışıklı oğlunun kurtulmak istediği nişanlısı Nurhayat rolündeki Gupse Özay. Sinema televizyon mezunu Özay’ı kim kamera arkasından önüne geçirmişse tebrik ediyorum. Hakan Meriçliler’in kendi sesine aşık oyuncu karakterini de şahane bulduğumu belirtmeliyim.
Beyazıt Öztürk, daha önce ‘Biz Size Aşık Olduk’ dizisinde de komedi yeteneğini gördüğümüz biriydi, şaşırmamalı ve onu da Beyaz Show’un dışında görmek güzel. İki müthiş kadın oyuncuyu, Hasibe Eren ile Füsun Demirel’i ‘Sıdıka’dan sonra yine anne-kız olarak izliyoruz, ne mutlu. Nihal Yalçın, Öner Erkan gibi yetenekler, Altan Erkekli gibi, Gönül Ülkü gibi ustalar var. Ve tabii ki İzmir’den bir diziye figüran olarak gelip kendini başrolde bulan Gülse Birsel...
Öyle görünüyor ki bu sezon ve daha uzun süre ‘Yalan Dünya’yı konuşuyor, onun esprilerine tekrar tekrar gülüyor olacağız... İyi de edeceğiz...