Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

‘Sen kimsin’ pek güldürmüyor
Haberin Devamı

"Hikayemiz şaşırtıcı değil ama karakterimiz sıra dışı" diyordu yönetmen Ozan Açıktan, Hürriyet’teki röportajında... "Çok kahkaha atacağınız bir komedi izleyeceksiniz" diye de devam ediyordu.
Bu vaatler bir yandan, ilk oyunundan beri takip ettiğim Tolga Çevik’in yeteneğine olan inancım bir yandan, ‘Sen Kimsin?’de gülmeye hazırlamıştı beni. Ne yazık ki neredeyse tebessüm bile edemedim.
Karakterimiz sıra dışı mı? Bakış açısına göre değişir.
Tolga Çevik’in canlandırdığı Tekin, en önemli özelliği şaşkınlığı ve sakarlığı olan bir özel dedektif. Evet, aynen Peter Sellers’ın unutulmaz Clouseau’su gibi. Nitekim daha film ortaya çıkmadan bir ‘Türk işi Pembe Panter’ söylentisi yayıldı ortaya. Yönetmenin röportajında da geçiyor, gocundukları bir benzerlik değil kısacası.
Fakat ne yazık ki ortaya çıkan sonuç sadece 60’lardaki efsanenin değil, daha sonra hiç beğenilmeyen Steve Martin’li versiyonun bile yanından geçmiyor. Atmosfere, başarılı aksiyon sahnelerine diyecek sözüm yok; BKM’nin tüm işleri gibi özenli çekilmiş bir film. Ama ne kadar düşme kalkma, beceriksizlik, talihsizlik sahneleriyle güldürmeyi amaçlasa da, bir hikayeye ihtiyacı var, her film gibi.
Tamam, çok şaşırtıcı olmayan ama en azından ilgiyle izlenebilen... Ve tabii sürekli “Sen kimsin?” sorusuna yüklenmeyen, daha zekice esprilere...
Film, Tekin’in beceriksizliği sonucu alev alev yanan bir otel sahnesiyle açılıyor. Tekin olanca sarsaklığıyla televizyon haberlerinde boy gösterince, kendisine göre Zirve, trafik polisliğinden emekli ortağı İsmail’e (Köksal Engür) göre Kirve Dedektiflik Bürosu’nun kapısı çalınıyor. Esrarengiz bir kadın (Pelin Körmükçü), kayıp kızını (Zeynep Özder) bulmalarını istiyor iki kafadardan.
Tekin kızın fotoğrafını görünce çarpılıyor ve derhal işin üzerine atlıyor. Fakat meselenin üstüne gittikçe durumun kendilerine aktarılandan daha karmaşık olduğunu anlıyor. Aslına bakarsanız seyircinin daha ilk anda anladığı şeyi Tekin’in idrak sürecini izliyoruz filmin geri kalanında. Dediğim gibi, bunun bir komedi-polisiye olduğunun, seyirciye büyük gizemler, şoklar, heyecanlar vaat etmediğinin farkındayım tabii ama bu kadarı da sıkıcı olabiliyor.
Tahminim o ki, filmin devamı gelecek, Tekin’in maceralarını izlemeye devam edeceğiz. Oyuncu olarak çok iyi bir kumaşı olduğunu düşündüğüm, artık tiyatro sahnesinde göremediğim için hayıflandığım Tolga Çevik’in kendi hikayesini kendi yazma isteğini takdir ediyorum ama sonuç ne yazık ki parlak olmamış. Bu şekilde devam edecekse daha yetkin bir senaryo grubuna ihtiyacı var.