Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

E posta kutumu açtım karşımda böyle bir soru... Allah allah... “Onu takip edin, hem de çok kolay...”
Pazarlanan ürünümüzün adı Casus Kalem. “Kimseye görünmeden kayıt yapın” diyor. Akıllı bir tasarım, yüksek görüntü ve ses kalitesi...
Bizi de mi görünmez yapıyor ki ‘onu’ kolayca takip edebiliyoruz, yoksa kalemi adamın yakasına mı takıyoruz gibi sorulara girmeyeceğim.
Ben bu dedektiflik çılgınlığının sonu nereye varacak onu merak ediyorum. Sürekli şüphelerle yaşayalım, tuvalete gittiği anda cep telefonunu mu karıştırsam, e mail şifresini mi kırsam diye kendimizi yiyelim. Ne o? Aşk yaşıyoruz. Bana göre sürekli bizi arkamızdan vurmasını beklediğimiz bir düşmanla yaşıyoruz aslında.

Açığını yakalayalım
Bizimle birlikte olan, sevdiğimiz, hayatı paylaşmakta olduğumuz adamın açığını yakalamaya çalışmakla geçiyor ömrümüz. İnsanın karşısındakine, kendisine saygısı kalır mı?
Daha kolay iletişim kurmamızı sağlayan her icat ilişkilerimizin tadını biraz daha kaçırdı zaten. Cep telefonu neden kapalı, mesajım ulaştı mı, o zaman neden cevap yazılmadı gibi sonsuz çeşitlendirilebilir sorular kattı hayatımıza.
Ve tabii kimden mesaj aldı, ne cevap verdi, en son kimi aradı gibi normalde bilmemize imkân olmaması gereken lüzumsuz bilgiler.
Daha da fenası bunları merak etmenin doğal olduğu, herkesin eline fırsat geçtiği anda sevgilisinin üzerine bir ‘casus kalem’ iliştirivereceği iddiası. Altını da dolduruveriyoruz hemen, “İnsani bir şey bu”.

O başka bir insan
Hayır efendim, insani bir şey değil bu, ilkel bir şey bu. Mümkünse değiştirilmeye çalışılması gereken ‘sahip olma’ dürtüsünün bir sonucu.
Sevgili olmak karşısındakinin hayatını ele geçirme hakkı vermez ki insana. O hâlâ ‘başka’ bir insandır, tamamen kendisine ait bir ‘özel’ dünyası vardır, kapılarını kime ne kadar açacağı da kendi inisiyatifindedir. Siz size gösterilen kadarıyla yetinmek, sevgi ve güvenle zaman içinde paylaşılan alanların artmasını ummak, bunun için emek harcamak durumundasınızdır.
Tabii arzu ettiğiniz karşılıklı saygının esas olduğu, insanların sadece ‘istedikleri’ için yan yana durduğu bir beraberlikse. Yok, ilişkiden anladığınız iki kişilik bir hapishaneyse, durmayın, didikleyin. Casus kalemler, mesaj avcıları, şifre kırıcıları emrinizde... Siz kilit üstüne kilit vurun ki mahkumunuz da ilk fırsatta kaçmak için tünel kazmaya başlasın.



Melekler Hümeyra’yı korusun!

Sizi aldatıyor mu acaba
Hümeyra’nın ayrılışıyla tadı kaçan “Avrupa Yakası” Gazanfer Özcan’dan sonra nasıl olacak bilemiyorum... Kimi oyuncunun yeri doldurulmaz zira. Yapımcılar bunun kıymetini ne kadar bildiler tartışılır. Hatta Hümeyra vakasına bakılırsa tartışılmaz bile.
Ama işte “Avrupa Yakası”ndan ‘ayrıldığını’ gazeteden öğrenen Hümeyra bugün “Melekler Korusun” ile yine en çok izlenenler arasında.

Çimento gibi...
Tamam, “Issız Adam”la keşfettiğimiz şahane Yıldız Kültür gibi, Avni Yalçın, Mahperi Mertoğlu gibi deneyimli tiyatro oyuncuları var dizide. Özge Özpirinççi, Selin Şekerci, Rojda Demirer, Alper Saldıran gibi dinamik, sempatik bir genç kadro ve de DOT’ta “Kürklü Merkür” ve “Mikado”daki etkileyici performansıyla dikkat çeken Serkan Altunorak...
Ama işte “Melekler Korusun” ille de Hümeyra’nın dizisi. Bazı oyuncular öyledir çünkü, Taraf’ta Telesiyej köşesinde dendiği gibi, ‘çimentosudur’ bulunduğu işin. Vazgeçilmezdir. Hümeyra gibi. Ne diyelim, melekler onu korusun...