Geçen haftaki İDO yazıma, galiba bütün meslek hayatım boyunca aldıklarımın toplamı kadar eposta geldi. meğer ne çok İDOzede varmış.
Önce şunu belirteyim, yazının çıktığı sabah önce müşteri hizmetlerinden, sonra basın danışmanından telefon geldi ve business fiyatı ödeyerek ekonomide seyahat edecek olmama neden olan ‘sistem hatası’nın düzeltildiği bildirildi. Gelgelelim aldığım maillerde o kadar çok ve çeşitli sıkıntı var ki, bir bölümünü paylaşmaya çalışacağım.
* Bir kere herkes çılgınca artan fiyatlardan şikayetçi. Öyle bir hale gelmiş ki durum, esnek fiyat uygulamasının da yardımıyla uçağa binmek İDO’ya binmekten daha ekonomik olmuş. Bir hizmetin alternatifinin olmaması, “Nasıl olsa buna mahkumsunuz” gibi bir bakış
açısıyla, bu kadar ölçüsüz bir fiyat
artışına neden olmamalı, değil mi?
* En çok rastlanan şikayetlerden biri, sistemin aynı koltuğu birden fazla kişiye satması. İlker Şengül diyor ki: “Hem giderken, hem dönerken aynı koltuk numaraları ikişer kişiye satıldığı için deniz otobüsünde inanılmaz kavgalar, yumruklaşmalar yaşandı ve bütün bunlar olurken İDO’nun herhangi bir görevlisine ulaşılamadı.
Fiyatlar üçe katlanırken eşim deniz otobüsünün bir ucunda, ben başka
bir ucunda oturmak zorunda
kaldım.”
* Bileti alırken aracın plakasını ve yolcu isimlerini kesin olarak bildirmeniz gerekiyor. Aracınız arızalandı da arkadaşınızın otomobilini ödünç aldınız diyelim, ya da yolculardan biri vazgeçti, yerine başkası gelecek, hayır, olamıyor. Yüzde 15 cezayı ödeyerek biletinizi iptal etmek, yenisini almak zorundasınız. Bu arada tabii zaman geçtiğinden bilet fiyatları da artmış olacak.
* Hakan Soysal da ilginç bir hikaye anlatıyor: “Annemi (85 yaşında) Avşa Adası’na göndermek için internetten bilet aldım. Annem yola çıktıktan sonra yaşananlar şöyle gelişmiştir: İDO yetkilisi kişi, bilet kontrol sırasında annemin 65 yaş indirimiyle bilet almış olduğunu söylemiş ve bombayı patlatmış: Bu bileti siz mi aldınız, yoksa bir yakınınız alıp size mi verdi? Eğer öyleyse, sizin kimliğinizi nasıl kullandı? Siz aldıysanız, nereden alındı?” Annemin biletini ben aldığıma göre acaba bizi bekleyen durum da bu mudur?
* Sistemin kendi kendine bilet iptal etme huyundan ağzı yanan vatandaşların sayısı da az değil. Misal, İnan Muslu: “Ne olur ne olmaz diye 7.30’daki sefer için 6.45’te Yenikapı’ya gittik. İsabet olmuş. Çünkü sistem ne hikmetse biletimizi iptal etmiş. Bu konuda yalnız da değildim. Görevlinin bizi şaşkına çeviren yanıtlarını yazmıyorum bile.”
Daha bunun gibi sayısız örnek, sayısız hikaye var. Görülüyor ki, eskiden herkesin rahatça kullanabildiği bir sistem, bir alternatif yol koyulmadan özelleştirilmiş, fiyatlar alıp başını giderken, bir de üzerine attığı her adımda artı para ödemesi beklenir olmuş yolcudan. Üstelik fiyatlarla beraber sorunlar da artmakta. Vatandaş kendini enayi yerine konulmuş hissediyor, boykot önerilerinin haddi hesabı yok, haberiniz olsun!
Doğa Balık yeni yerinde
Kafesi bol, meyhanesi az Cihangir’in en eski balıkçılarından biriydi, Doğa Balık. Özellikle otlarıyla meşhurdu. Sonra sessiz sedasız yok oldu oradan. Ve bir de baktık ki Taksim’de City Center Otel’in teras katında karşımıza çıktı. Çiçek Bar’ın hemen karşısındaki otoparktan giriliyor otele. Sekizinci katta öyle bir manzarayla karşılaşıyorsunuz ki, İstanbul’un ne yaşanası bir şehir olduğu bir kez daha kafanıza dank ediyor. Karşı sahilde yükselen çirkin binaları görmezden gelmeye çalışıyorsunuz, neyse ki birazdan gün batıyor, hepsi karanlığa gömülüp ışıklı bir gerdanlığa dönüyor. Doğa Balık bildiğiniz gibi, bir dolu mezesi, Ege otları var. Balığı iyi pişiriyorlar, teras püfür püfür esiyor. Kaçırmayın derim.