SİYAD’ın 44’üncü ödül töreni, neresinden tutsan elinde kalıyordu. Türkiye’mizin ödül organizasyonu konusunda zaten fena halde sabıkalı olduğunu daha önce de yazmıştım
SİYAD’da en iyi yönetmen ödülünü almak üzere sahneye çıkan Nuri Bilge Ceylan’ın kıyafetini gördüğüm anda “Eyvah” dedim, “Yandık. Başta ‘Bir Zamanlar Anadolu’yu 2,5 saatlik estetik sıkıntı diye tanımlamış olan Hıncal Uluç olmak üzere birçok yazarın hedefi olacak.” Nitekim öyle de oldu, ayrıca çok haksız da bulmuyorum tepkileri, smokin giyilmese de desenli hırkadan iyisi tercih edilebilirdi.
Ve fakat üzülerek söylemek zorundayım ki, zaten SİYAD’ın 44’üncü ödül töreni, neresinden tutsan elinde kalıyordu. Türkiye’mizin ödül organizasyonu konusunda zaten fena halde sabıkalı olduğunu daha önce de yazmıştım. O gece Cemal Reşit Rey’deki törende de olanca iyi niyetime rağmen “Neden olmuyor?” diye tırnaklarımı yedim...
Önce her ikisini de oyuncu olarak çok beğendiğim sunuculardan başlayayım... Ezgi Mola da Sarp Apak da son derece tatlı ve sevimliydiler. Dediğim gibi iyi oyuncular da. Ama iyi oyuncu iyi sunucu olacak diye bir şey yok ki... Zaten onlar da durumun farkındalar, hata yaptıkça espriye vurmaya çalıştılar ama neticede orada koskoca bir salon dolusu insana bir şey sunuyorsunuz. Başka bir konuya hakimiyet, başka bir deneyim işi bu. Biz yanımdaki arkadaşımla misal, töreni Yüksel Aksu’nun sunmasının ne şahane olacağını konuştuk. Bir öneri olarak sunmak isterim...
Teknik sorunlara girsek çıkamayız ama sunucular kulise gittiklerinde mikrofon açık kaldı, bütün fısıltıları dinledik, epeyce bir süre kimsenin ruhu duymadı, tuhaf değil mi?
Biraz çaba ve özen
Onur ödülleri için hazırlanan vtr’ler sonra... Erden Kıral’a ödül veriyorsunuz, derya gibi bir filmografiden sadece ‘Vicdan’ı döndürüyorsunuz vtr’de... SİYAD’ın elinden daha iyisi gelmez miydi yani? Hele hele şimdi hiç zor değil eski filmlere ulaşmak... Biraz çaba ve özen yeterli...
Ama daha fenası yazar-senarist Osman Şahin’in başına geldi. Teknik bir hata mı, yoksa bilinçli bir tercih mi olduğunu anlayamadığımız bir şekilde Şahin’i evinde oturmuş konuşurken izledik uzun uzun. Ama ne dediğini anlamıyoruz, çünkü üstüne müzik döşenmiş.
Engin Altan Düzyatan’ın sinema yazarlarını manasızca yerden yere vurduğu o meşhur video da yer buldu kendine tören gecesinde. Ben kendi adıma yersiz bulmadım ama pek çok kişi SİYAD’ın bu konuyu bu kadar ciddiye almaması gerektiğini düşündü, bunu da belirtmiş olayım.
Adaylara geçtiğimizde yeni bir eziyet baş gösterdi. 11 dalda 5’er aday var. Her biri için birer bölüm gösteriliyor perdede. Dakika tutamadıysam da epey uzun olduklarını söyleyebilirim ve neticede biz döne döne aynı filmlerin aynı bölümlerini dakikalarca izlemek durumunda kaldık. Tören de uzadıkça uzadı.
Berhan Şimşek’in mikrofon tutkusu
Ama tabii eziyetin aslında ne olduğuyla Berhan Şimşek en iyi kadın oyuncu ödülünü vermek üzere sahneye çıktığında anladık. Aslında o ödülü geçen yılın en iyi erkek oyuncusu Bartu Küçükçağlayan’ın vermesi gerekirdi ama ona yardımcı kadın ödülünü verdirdiler. Herhalde asıl o ödülü vermesi gereken Settar Tanrıöğen gelemediği için. Ve fakat yine de neden mikrofon tutkusu bir sır olmayan Berhan Şimşek? Çıkıp orada dakikalarca millete sinema ve siyaset üzerine nutuk atsın diye mi? Yaptı nitekim. Protesto alkışlarından bile yılmayarak... Ve zaten aksaya tekleye giden geceye şahane bir final oldu.
Ödül törenlerinden görkem, şaşaa, tantana beklemiyoruz. Hele SİYAD’dan hiç, olmasın da mümkünse. Mesela arada Sarp Maden’le Şevval Sam’ın çıkıp dört şarkı söylemesi yakıştı sahiden. O arada konukların fırsat bu fırsat kendilerini dışarı atmaları yakışmadıysa da... Ama bir parça daha özen istemek yersiz mi olur? Bütçe işi de değil ki bu...