‘Aşk Tesadüfleri Sever’de de, ‘Ya Sonra’da da benzer bir erkek sorusuyla karşılaşıyoruz...
Başlıkla ilgili bir açıklamayla başlayayım söze, bu testinin son haftalarda üzerine konuşulan ‘testi’yle ilgisi yok. Konu başka.
Bu, benim yıllar yıllar önce, çok yakın bir arkadaşımın ayrılmakta olduğu kocasından duyduğum bir soru: “Testi kırıldı mı?” Bu aşağı yukarı şu demek oluyor; “Benden ayrılmak, evliliğimizi bitirmek isteyen, bunu açıkça, sebepleriyle dile getiren kadının başka biriyle ilişkisi var mı?” Yoksa, ayrılmamak için, onu yeniden ‘kazanmak’ için, yitirilenleri yerine koymak için, her ne içinse artık, çaba harcayacak. Yok başka biriyle olmuşsa, zaten o kadından hayır mı gelir?
Aşkla kırılmıyor testi
Yani bir kadının bir evliliği, uzun bir ilişkiyi bitirmeyi göze almasını gerektirecek yüzlerce sebebin hiçbir hükmü yok, eline başka erkek eli değmediyse. Testi bütün demektir.
Son haftalarda gösterime giren - ve bu cuma girecek olan - iki filmde de benzer durumları görünce hatırladım bu uzun zaman önceki konuşmayı. Önce ‘Aşk Tesadüfleri Sever’de. Kız, sevgilisinden ayrılmak için bir konuşma yapıyor. Diyor ki “Sana aşık değilim”. Gülüyor adam. “Hah, ne saçma...” Öyle ya, beraberiz, yıllanmışız, birbirimize alışmışız, hatta aslında birbirimizden bıkmışız, bu saatten sonra ayrılınır mı?
O “Olur mu canım öyle şey?” derken, bakıyor ki kız, karşı tarafı ikna etmesi çok zor, “Çünkü başkasına aşığım” diyor. Allah aşkına bundan daha güçlü bir sebep olabilir mi? Orası sözün bittiği yer değil midir? Hayır, değildir, çünkü erkek arkadaşımız 1-2 yutkunduktan sonra derhal o soruyu soruyor: “Yattınız mı?”
Buyrunuz, kadın “Aşığım” diyor, yatsa ne olur, yatmasa ne olur? Ama görüyoruz ki en hayati mesele o, adamımız için. Testisi kırıldı mı? Aşkla kırılmıyor testi, ancak yatakta kırılıyor.
“Hâlâ senin karın” ne demek?
Bunun çok daha ‘maço’ versiyonunuysa Özcan Deniz’in bu cuma gösterime girecek ‘Ya Sonra?’sında izliyoruz. Zaten filmdeki ‘jön prömiye’miz ergenlikten çıkamamış bir Türk erkeğinin bütün sinir bozucu özelliklerini bünyesinde bulunduruyor. İnsan hem yazıp, hem yönetip, hem kendisine bu kadar fena bir rol çizer mi? Pes...
İlgisizliğinin ve sorumsuzluğunun üzerine bir de karısının işine saygısızlığı binince, “İş gezisine gidemezsin, çünkü benim karımsın” gibi güçlü argümanlarla kadının karşısına dikilince, iş geliyor boşanma noktasına. Boşandığı kadının başka bir erkekle ilişkisi olduğuna inandığı gün de ‘siliyor’ onu kafasından. Arkadaşlarından müjdeli haberi alana kadar: “Onunla beraber değilmiş, kimseyle beraber olmamış. O hâlâ senin karın!”
Nasıl ya? “Hâlâ senin karın?” Artık biliyoruz değil mi, bunun ne demek olduğunu? Testi, kırılmamış!
O zaman bütün kızgınlıkların, kırgınlıkların, haksızlıkların önemi yok. Onların hepsi unutulabilir. Hiç yaşanmamış sayılabilir. Artık birbirine söyleyecek sözün kalmamıştır, olsun, yan yana, içi geçmiş bir ömür sürdürülebilir. Karşılıklı ağza alınmayacak sözler sarf etmiş, bir daha birbirinin yüzüne bakamayacak hale gelmişsindir, fark etmez, hepsinin üstü örtülebilir. Çok kırmış, çok kırılmışsındır. Önemli değil, kalpler onarılabilir. Bir tek testi yapıştırılamaz!