RTÜK ceza kesmekte sınır tanımıyor. Bira şişeleri ve Küba puroları son kurbanlar... İyisi mi biz kendi kırılgan kabuğumuza kapanalım, hiçbir dış etken tarafından uyandırılmadan milli ve manevi değerlerimizle baş başa yaşayalım
Her RTÜK haberi gördüğümde içim daralmaya başladı. Eskiden gülüyordum bazılarına, artık komik tarafı da kalmadı. Gördükleri her şeye çatır çatır ceza kesiyorlar. Kızlar kısa etek giydi, hop uyarı, dolapta içki şişesi göründü, kızla erkek ‘şehvetli’ öpüştü, komedi dizisinde sözcükler deforme edildi, uyarı, uyarı, uyarı.
Devamlı önümüzü iliklememiz, silkinip silkinip kendimize gelmemiz gerekiyor. Yayınlar ‘Toplumun milli ve manevi değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı olamaz’ çünkü.
SKY Türk’e 50 bin TL ceza
Sigara demişken, ‘Melekler Korusun’a bira şişesi cezası kesen RTÜK’ün tarihe geçecek kararlarından bir diğerine de değinmek istiyorum: Ayhan Sicimoğlu’nun Küba’yı tanıtan ‘Renkler’ programı nedeniyle de SKY Türk’e 50 bin TL ceza kesiyor RTÜK!
Neden dersiniz? Küba purolarının imal edildiği fabrika ve tütün saran Kübalı kızlar göründü diye! Ama pes gerçekten. Düşünün ki buna Zahit Akman bile karşı çıkmış. Ama kazanan gene ‘yasakçı’ kanat.
Öyle ya, ya gençler gruplar halinde puro peşine düşerse? O kadar salak ki bu gençler zaten filmlerdeki adamların ağzındaki buzlu camdan niye duman çıktığını da anlamıyorlar, o ‘amca’ların, ‘teyze’lerin kendiliğinden öyle ağızları buzlu ve dumanlı sanıyorlar.
Bir ülke üzerine belgesel yapılacak, o ülkenin en ünlü özelliklerinden birinden söz edilmeyecek. ‘Beklenen bu herhalde’ diyeceğim, ama bence beklenen zaten o belgeselin hiç yapılmaması. Ne gerek var, dünyanın çeşitli ülkelerinden haberdar olacağız da ne olacak? İyisi mi biz kendi kırılgan kabuğumuza kapanalım, hiçbir dış etken tarafından uyandırılmadan milli ve manevi değerlerimizle baş başa yaşayalım.
Anlamlı bir yaşam için...
Geçen yıl Hürriyet treninin istasyonlarından birinde izlemiştim onu. ‘Bir İnsan Bin İnsan’ idi söyleşininin adı. Karşısındaki koltukları dolduran insanların gözlerinin içine bakarak bütün açıklığıyla kendi yaşamını anlatıyordu. Ve hepimiz o anda kendi hikayemizi dinliyorduk sanki.
Nurdoğan Arkış, bir sosyolog, bir eğitimci. Bana sorarsanız kendi hayatında sıkça aldığı cesur kararlarla bir ‘devrimci’.
Yıllar önce Milli Prodüktivite Merkezi’nde güvenli bir işi, ‘rahat’ bir yaşamı varken her şeyin değişmesini, aslında bir ‘bilinmez’i göze alarak Doğan Cüceloğlu’yla ‘İnsan İnsana’ adlı eğitim ve danışmanlık şirketinde çalışmaya başlamış. 2002’den beri de tek başına sürdürüyor öğrenme ve öğrendiklerini paylaşma serüvenini.
Onun seminerlerine katılanların, bir şekilde sohbet etme olanağı bulanların hayatında, tabii ki karşısındakinin isteği ölçüsünde bir kapı açılır. Oradan çıkmak artık size kalmıştır.
Bugün, Şeşen Ailesi’nin kaybettikleri güzel oğulları anısına kurup birbirinden faydalı faaliyetlere imza attıkları Serhan Şeşen Müzik, Felsefe ve Yaşama Saygı Derneği’nde bir semineri var Nurdoğan Arkış’ın. Saat 10.00’da başlıyor. ‘Anlamlı bir yaşam için liderlik’, başlığı. Eğer erken saatlerde okursanız belki yetişe-bilirsiniz. Veya orada zaman zaman yaptığı başka bir seminere katılmak üzere bilgi alabilirsiniz. Ya da sadece böyle bir derneğin ve böyle bir insanın varlığından haberdar olursunuz, bu da kardır. Derneğin numarası 0216 680 10 00.