“Yeni bir talk show başladı” denince içim daralıyor bir süredir. “Bir sıkıcı program daha” diye düşünüyorum: Sürekli kendi anlatmak isteyen bir sunucu karşısına dizecek aynı üç beş ismi, hep bir ağızdan konuşacaklar, arada da “Size bayılıyorum” temalı telefon bağlantıları ile dört saat heba olup gidecek...
Ve fakat... Fox TV’de bir program başladı geçen hafta, daha zaplarken gördüğünüz üç beş saniyede bile “Bir dakika, burada farklı bir durum var” kokusunu alıyorsunuz. Ve de takılıp kalıyorsunuz. Bir mahalle barına takılır gibi.
Sürprizlerle dolu
Adı üstünde, “Uyanık Bar”. Mekanımız, sağına soluna, tuvaletlerine bile gizli kameralar konmuş bir bar. Sunucu filan yok, bütün derdi ünlülerin takıldığı bu barda vakit geçirip kendi de keşfedilmek olan Serji var. Şarkılar söylüyor, taklitler yapıyor, gelen kadın konuklara kur yapıyor, arada cep telefonundan arayan bar sahibine ve de muhtelif sevgililerine yalanlar kıvırıyor.
Gerçekten ‘sürpriz’lerle dolu ve her an bir şey olabilir duygusunu ayakta tutan, çok dinamik bir program. Şafak Bakkalbaşıoğlu’nun parmağı var bir kere ama esas kabul etmeliyiz ki Serji’de bitiyor iş.
Yeni bir yetenek
Son derece sıkıcı, antipatik de olabilecek bir karakteri böyle ustaca alıp götürmek ciddi doğaçlama yeteneği istiyor, bu da Serji’de, yani gayet parlak bir tiyatro oyuncusu olan Serhat Kılıç’ta mebzul miktarda mevcut.
Ne tesadüftür ki Serhat Kılıç’ı da tıpkı diğer yazıda söz ettiğim Tülay Günal gibi DOT’un “Böcek”inde izlemiştik. Ama yıllar önce Üstün Dökmen’in TRT’de yayınlanan “Küçük Şeyler” programıyla tanınmıştı, ardından “Hatırla Sevgili” dizisi geldi, bir süredir de “Yol Arkadaşım”da oynuyor.
Ama galiba asıl onu tanıyanların vakıf olduğu yeteneği “Uyanık Bar” ile keşfedilecek. Salı ve perşembe geceleri bu programı izleyenler bir yıldızın doğuşuna tanıklık edecek bence.
Hüzünlü bir yaz albümü
Bir şarkı duydum geçen gün... Önce söyleyen ses dikkatimi çekti, çok berrak, ışıltılı bir erkek sesiydi, sonra sözleri... “Aşk kesmez seni / Acıya gelemez eskimiş yüreğin”...
Peşine düştüm şarkının, adı “Şikayet” idi, söyleyen Atakan. Müziği daha önce Işın Karaca’nın “Yetinmeyi Bilir misin?”, Aşkın Nur Yengi’nin “Yalancı Bahar” şarkılarında imzası olan Serkan Dinçer’e (Sadece ilk adını kullanıyor kartonette) aitti. Sözleri ise Tülay Günal’a.
Oyuncu söz yazarı
Buyrun bakalım, önce Oyun Atölyesi’nin “Jeanne d’Arc”ında, ardından DOT’un “Böcek”inde izleyip hayran olduğum, yurdum izleyicisinin birkaç yıldır “Asi” dizisinin Süheyla’sı olarak tanıdığı Tülay Günal’ın yeni bir marifeti daha. Her üç sloganı yan yana dizenin söz yazarı geçindiği müzik piyasasında ciddi ciddi anlamlı, etkileyici sözler yazmış Tülay Günal.
Ama sonra bütün albümü dinliyorum, tamamı derli toplu, bağırıp çağırmayan, son derece keyifle dinlenen şarkılar. Atakan, konservatuvarda klasik Türk müziği eğitimi almış bir şarkıcı, Kalan Müzik - Z Müzik ortak yapımı olarak çıkan “Zor Sevda” ilk albümü.
Ağla Yaralı Kalbim
“Kimseye Etmem Şikayet” var içinde, bir Orhan Gencebay klasiği olan “Ben O Zaman Ölürüm” var, gerisi Atakan, Serkan, Fatih Yaşar ve Barış Velioğlu imzaları taşıyor. Ve sürpriz şarkı: “Ağla Yaralı Kalbim”. Hani “Hatırla Sevgili” dizisinin çok meşhur olmuş bir şarkısı vardı, Kemal Sahir Gürel’e ait. İşte o şarkıyı söyleyen muhteşem ses de Atakan’mış meğer ve tabii ki o da var albümde.
Düzenlemelere de değinmeden geçmeyelim; tamamı genel olarak temiz işler çıkaran Sadun Ersönmez’e, sadece “Zor Sevda” Cem Tuncer’e ait. O parçada Erkan Oğur da perdesiz gitar ve kopuz çalmış üstelik.
“Yaz geldi, benim zıplayıp hoplamam lazım” diyorsanız size göre değil Atakan. Ama “Yaz ile fazla yürek parçalamayan, yumuşak bir hüzün birarada iyi gider” diyenler için birebir. Diğerleri de sonbaharda dinlesin mutlaka...