Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Nihayet o pek havalı cümlelerden birini kurabileceğim: Bu yazıyı trende yazıyorum. Vardır ya iki şehir, iki ülke, iki kapı arasında yazı yazabilenler... Ben pek öyle sayılmam, özenirim bu beceriye sahip olanlara. Ama işte kaderde Erzurum garında “Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar” diyen Candan Erçetin eşliğinde yazı yazmak da varmış...
Hürriyet gazetesinin treniyle yollardayız iki gündür. 60. yılını kutlayan gazete ile İnsan Hakları Bildirgesi yaşıt olunca TCDD’nin de katkılarıyla ortaya bir “Hürriyet Hakkımızdır” treni çıkıvermiş. ‘Serhat kentimiz’ Kars’tan yola çıkıp 48 gün sonra döne dolaşa dura kalka Edirne’ye varacak bir tren. Her istasyonda tiyatrolar, konserler, sergiler... Maksat, insanlara ‘haklarını’ hatırlatmak. 

“Kar” romanı ve Kars

İstanbul’dan gazeteciler ve sanatçılarla dolu bir uçakla geldik Kars’a... Kimimiz için Orhan Pamuk’un “Kar” romanı idi Kars, ‘gravyeriyle ünlü’ bir uzak diyar... Kars Kültür Evi’nde “Şeyh Şamil” diye bilinen ünlü melodiyle karşılandık. Kulağımızda “Gurbette yorgun düştüm be ceylan” nakaratı çınlarken, ‘nefes’ alabildiğimizi fark ettik birden. Daha doğrusu “Bu hava ise İstanbul’da soluduğumuz ne?” sorusuyla yüzleştik diyelim. Serindi, yemyeşildi, Kırım Kongo kenesi bile gelmiyordu akıllara...
Bizim ağacın altında ana kadro, Burhan ve Gökhan Şeşen, Murat Evgin ve daha sonra aramıza katılan Nükhet Duru. Mahsun Kırmızıgül, Demet Akalın, Yavuz Bingöl, Gülşen, Gökhan Özen çeşitli köşelerde demeçler verir, hayranlarıyla poz verir durumdalar. Okan Bayülgen ise daha ziyade objektifin arkasında, sürekli fotoğraf çekiyor...
Doğal olarak bahçenin dışında da yoğun bir izleyici kitlesi mevcut. “İbo da gelmiş” diyor bir çocuk, çığlık kıyamet.. “Beyaz var mı?” diye zıp zıp zıplıyor bir diğeri. “Yok” diyorum, “Beyaz da yok, İbrahim Tatlıses de. Mahsun Kırmızıgül var ama...”
Heyecan dalgası...Bir ‘Mahsun’u ve ‘Yavuz’u görme yarışıdır gidiyor... İsmail YK yok diye biraz üzülüyorlar ama olsun... Yeni albümü çıkan Murat Evgin diyor ki “Arka Sokaklar’ı izliyor musunuz?        O dizinin şarkısını ben yaptım.” Ve mırıldanmaya başlıyor... Çocuklar şüpheci... “Sesiniz pek benzemiyor” diyorlar kibar kibar.

Müziğin gücü

Murat gerçek bir halkla ilişkiler dehası. Az sonra çocuklardan birine CD’sini vermiş, onları albümü aralarında paylaşmaya ikna etmiş durumda... Çocuklar bir müddet toplantı yaptıktan sonra çekinerek soruyorlar: “Şey, biz bunu nasıl paylaşacağız?” Demokrasilerde çare tükenmez ya, “Bir gün birinizde bir gün diğerinde kalır...” “İyi ama biz arkadaş değiliz ki?” “Daha iyi ya, olun o zaman”... İşte müziğin ‘birleştirici’ gücü...
Kars’taki son aktivitemiz, azıcık şehri görmek isteyen bir grup olarak kaçıp zamanın durduğu Mesut Yılmaz Parkı’nın aileye mahsus bölümünde çay içmek... Bangır bangır Modern Talking çalıyor parkta. 80’lerden kalma bir disko atmosferi ki sormayın gitsin. Başörtülü teyzelerin arkasından Ahu Tuğba çıkacak sanıyorsunuz dans ederek...
Ve tren yola düşüyor sonra... Grubun çoğunu İstanbul’a uğurlarken, ‘uzayıp giden tren yoları’ bize kalıyor... Akbank Çocuk Tiyatrosu ekibi ve Uluslararası Af Örgütü gönüllüleri ile birlikte “Gözlerim vagonları dolaştı üzgün üzgün”den “Kara tren gecikir belki hiç gelmez”e dek bilumum tren şarkısıyla noktalıyoruz geceyi... Sırada Erzurum var...